Luther’in teolojisi daha çok iman ve kurtuluş noktaları etrafında yoğunlaşmış olup Katolik kilisesinin görüşlerinden oldukça farklıdır. Katolik kilisesine göre kurtuluş ancak İman-lütuf, sakramentler ve sâlih amellerin oluşturduğu bir bütünlük içinde elde edilebilir. Pavlusçu iman fikrini esas alan ve daha çok imanın mahiyet ve fonksiyonu üzerinde duran Luther, insanın sadece îsâ Mesîh’e inanarak Tanrı’nın iradesine mukabelede bulunabileceğini ve bu şekilde îsâ’nın himayesine ve Tann’nın adaletine lâyık olacağını ileri sürmüştür. Ancak Lutherci teoloji imana ulaşma konusunda İnsanın rolünü pasifize ederek imanın seçilmişler için bir ilâhî rahmet olduğunu kabul eder. Kurtuluş yalnızca Tanrı’nın önceden seçtiklerine bahşedilen bir lutuftur. Gerçek kurtarıcı ilâhî rahmet olduğuna göre iman da Mesîh aracılığıyla kurtuluşa olan inançtır. Bundan dolayı Luther’in kurtuluş anlayışını belirten en anlamlı ifade “rahmet aracılığıyla inancı tarafından aklanma”dır. Bu kurtuluş sürecinde ne kilisenin ne sâlih amellerin ne de ibadetlerin rolü vardır. Kilise geleneğinin kurtuluştaki rolüne baş kaldın olarak Luthercilik “sola Scriptura” (yalnızca kutsal kitap), “sola fide” (yalnızca iman) ve “sola gratia” (yalnızca rahmet) anlayışları çerçevesinde kurtuluşu daha yalın bir eyleme döndürür. Kurtuluş için Tanrı’nın önceden seçişi kavramı Lutherciliği katı bir kaderciliğe götürmüştür. Buna göre kurtuluşa ulaşmak için insanın çömlekçinin elinde testi olmayı bekleyen çamur gibi olması gerekir. İnsanın değil Tanrı-nın veya şeytanın seçişi önemlidir.
Öte yandan Luther, Augsburg toplantısında papanın dinî otoritesini sorgulayarak Kutsal Kitap’ı öne çıkarmış, bir yıl sonraki Leipzig tartışmasında papanın dinî otoritesini eleştirmekle kalmamış, aynı zamanda konsillerin de dinî bağlayıcılığını sorgulamıştır. Papalık ve konsillerin son dört yüzyılda ortaya çıktığını, halbuki Kitâb-ı Mukaddes’in Hıristiyanlık’la birlikte var olduğunu söyleyen Luther, Kitâb-ı Mukaddes’i yorumlama hakkının sadece papalığa değil bütün hıristiyanlara verildiğini ve sadece papalığın konsil toplama hakkı olduğu fikrinin de yanlış olduğunu savunmuştur. Ferdin kurtuluşunda belirleyiciliği kiliseden Kitâb-ı Mukaddes’e kaydıran Luther, Hıristiyanlık’taki Latin-Yunan kültürünü dışlamak. Kutsal Kitap’in yorum hakkını papalığın elinden almak, hıristiyan halkı kutsal metinle buluşturmak için Kitâb-ı Mukaddes’i Almanca’ya tercüme etmiştir.
TDV İslâm Ansiklopedisi