Maarre Şehri -Suriye- Tarihi, Özellikleri, Nüfusu, Hakkında Bilgi

Maarretünnu’mân. Suriye’nin kuzeybatısında tarihî bir şehir.

Halep’in 70 km. güneyinde, üstünde birçok arkeolojik kalıntılar bulunan Zavi­ye dağlarının doğusunda, Halep’i Hama üzerinden Humus’a bağlayan tarihî yol üzerinde yer alır. Eski Arrâ’nın yerine ku­rulmuş olduğu düşünülen şehrin tarihi milâttan önce I. binyıla kadar uzanır. Adı Asur metinlerinde Ara, Hellen-Romen döneminde Arra olarak geçer. Strabo’nun Megara diye adlandırdığı şehrin ismi La­tin tarihçiler tarafından Marra şeklinde kaydedilmiştir. Maarre’ye eklenen Nu-mân ismiyle ilgili farklı rivayetler vardır. İslâm tarihçilerinin çoğu Nu’mân b. Beşîr el-Ensârî adlı sahabeye izafeten şehre bu adın verildiği, bazıları ise Tenûh kabilesin­den Nu’mân b. Adî b. Gatafân es-Sâtı’-dan geldiği görüşündedir. Kavşak nokta­sında bulunmasından dolayı kuruluşun­dan itibaren faal bir ticaret merkezi olan şehir İslâm tarihi kaynaklarında Zâtül-kusûr, Maarretühaleb ve Maarretühıms adlarıyla da anılmaktadır.

Ebû Ubeyde b. Cerrah kumandasında şehre gelen İslâm ordusu halk cizye ve haraç ödemeyi kabul edince şehri barış yoluyla teslim aldı (16/637). Hulefâ-yi Râşidîn devrinde Halep’e bağlı olan Maarre-tünnu’mân Muâviye zamanında Hıms’a bağlandı. Hârûnürreşîd döneminde Avâsım’a dahil edildi. Me’mûn’un Suriye va­lisi Abdullah b. Tâhir, âsi Nasr b. Şebes’e karşı giriştiği mücadele sırasında şehrin surlarını ve birçok küçük kaleyi yıktırdı. 290 (903) yılında Karmatîler şehri yağ­malayıp binlerce kişiyi öldürdüler, kadın ve çocukları esir aldılar. 325’te (937) Su­riye’ye girip Maarretünnu’mân’a yönelen Benî Kiiâbh göçebelerle çatışmaya giren şehrin kumandanı Muâz b. Saîd esir düş­tü. Şehir 333’te (945) Hamdânîler’den Seyfüddevle’nin hâkimiyetine girdi. Aynı yıl İhşîd unvanı ile tanınan Mısır Valisi Muhammed b. Tuğç, Dımaşktan hareketle Maarretünnu’mân üzerine yürüyüp şehri ele geçirdi ve esaretten kurtardığı Muâz b. Saîd’i vali tayin etti.

Bizans İmparatoru Nikephoros Phokas, 968 yılı sonunda Suriye’ye yaptığı sefer sırasında Maarretünnu’mân’ı da zaptetti. Şehrin surlarını ve Büyük Cami’-yi yıktırdı, halk Bizans’a vergi ödemeyi ka­bul etmek zorunda kaldı (358/969). Fakat Bizans’ın bölgede yeterli sayıda askeri bulunmadığından Seyfüddevle’nin oğlu Sa’düddevle el-Hamdânî kısa bir süre sonra şehri yeniden ele geçirdi. 969 Oca­ğında Bizanslılar tekrar Suriye’de iler­lediler. İmparator Nikephoros, Halep’­te yönetimi eline geçiren Kargûye ile (Kargaveyh) anlaşarak Maarretünnu’mân’ın idaresini ona bıraktı. Ancak Sa’düddevle el-Hamdânî, Kargûye’nin hâkimiyetine son verdi. Seyfüddevle’nin memlükü Rummâh, Maarretünnu’mân’da efendi­si Saîdüddevle’ye karşı ayaklanınca (386/ 996) Saîdüddevle Halep Atabeği Lü’Iü1 ile anlaşıp şehri kuşatmak üzere harekete geçti. Rummâh da Fâtimîler’in hizme­tindeki Mengü Tegin’den yardım istedi. Mengü Tegin’in Rummâh’a yardıma ge­leceğini öğrenen Saîdüddevle ile Lü’Iü’ Halep’e çekildiler. Lü’Iü’ 392’de (1002) Fâtımîler’le anlaşarak Maarretünnu’mân’ı ele geçirdi. Ertesi yıl şehrin yakınındaki kaleleri kendisine karşı bir tehlike oluş­turmaması için yıktırdı.

XI. yüzyılın ilk çeyreğinde Halep’in hâ­kimiyetini ele geçiren Mirdâsîler’in tarih sahnesine çıkmasının ardından Maarre-tünnu’mân sık sık el değiştirmeye başla­dı. Salih b. Mirdâs 418’de (1027) Maar­retünnu’mân’ı kuşattı ve şehrin ileri ge­lenlerinden yetmiş kişiyi tutukladı. Tutuk­lular şair Ebü’I-Alâ el-Maarrî’nin araya girmesiyle serbest bırakıldı. 434 (1042-43) yılında Emîr Nâsırüddevle el-Hamdânî, Halep hâkimi Mirdâsî Simâl’e karşı yaptı­ğı sefer esnasında şehri ele geçirdi. Mir-dâsîler’den Mahmûd 457’de (1065) Ha­lep’e girince Maarretünnu’mân’ı Türk ku­mandanı Hârûn b. Han’a iktâ etti. Hârûn ertesi yıl şehre girdi. Sıkı disiplin altındaki ordusu halka hiçbir zarar vermedi. 462′-de(1070) kuzeyde Bizans topraklarından Halep üzerine yürüyen Türk birlikleri Ma­arretünnu’mân, Kefertâb, Hama, Hims ve Refeniye şehirlerine kadar indiler ve bölgeyi tahrip ettiler. Kısa bir müddet sonra Selçuklu Türkleri Kuzey Suriye böl­gesinde göründü. 472 (1079-80) yılında Suriye Selçuklu Meliki Tutuş, Maarretün-nu’mân ve Sermin’in doğu köylerini yağ­maladı. Anadolu Selçuklu Hükümdarı I. Süleyman Şah 478’te (1085) o sırada Ukaylîler’e ait bulunan Maarretünnu’mân’a sahip oldu. 485’te (1092) Tutuş, Maarretünnu’mân dahil bölgedeki bazı yerleri Antakya Valisi Yağısıyan’a iktâ et­ti. Ancak üç yıl sonra Halep Meliki Rıdvan Maarretünnu’mân ve civarını Sökmen b. Artuk’a verdi.

Antakya’yı ele geçirdikten (491/1098) bir süre sonra yolları üzerindeki Maarre-tünnu’mân’a gelen I. Haçlı Seferi orduları hemen şehre saldırdilarsa da şehir halkı tarafından geri püskürtüldüler. Onların arkasından Maarretünnu’mân önüne ge­len Bohemund’un birliklerinin de sonuç alamaması üzerine Haçlılar şehrin kuşa­tılmasına karar verdiler. Bohemund’un teklifiyle halk hayatlarının bağışlanması karşılığında haraç Ödemeyi kabul etti. Fa­kat çok kısa bir süre sonra [14 Muharrem 492 / 11 Aralık 1098] Haçlılar şehri istilâ edip yaklaşık20.000 kişiyi öldürdüler; her tarafı yakıp yıktılar.

Maarretünnu’mân ve civarındaki bazı kaleleri Halep Meliki Rıdvan b. Tutuş 496′-da (1103) Haçlılar’ın elinden geri aldı. 505 (1111-12) yılında Musul Atabeği Mevdûd b. Altuntegin Halep melikine karşı Dımaşk Atabeği Tuğtegin ile ittifak yaptı ve ar­dından Maarretünnu’mân üzerine yürü­dü. 513’te (1119) Kudüs Kralı II. Baudouin de Maarretünnu’mân’a hücum edince Rıdvan onunla bir anlaşma yaparak şehri kendisine verdi. 531’de (1137) Musul ve Halep hâkimi Atabeg İmâdüddin Zengî, Maarretünnu’mân’ı Haçlılar’dan geri aldı ve Haçlılar’i şehirden çıkarıp müslüman-Iarı yeniden bu topraklara yerleştirdi. 552 (1157) yılında vuku bulan deprem Maarretünnu’mân’da büyük tahribatyaptı.

Selâhaddîn-i Eyyûbî 574’te (1178) Ma­arretünnu’mân’a yakın bazı köyleri Emîr Şemseddin İbnü’l-Mukaddem’e iktâ etti. 587 (1191) yılında şehir Eyyûbîler’den el-Melikü’l-Muzaffer Takiyyüddin Ömer’in eline geçti. 589’da (1193) onun elinde bulunan şehir daha sonra zaman zaman Hama ve Halep’e bağlandı. 595 (1198-99) yılında. Hama Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü’l-Mansûr Muhammed dönemin­de şehre Ebü’l-Fevâris Necâ b. Abdülke-rîm bir Şâfıî medresesi inşa ettirdi. 597′-de (1201) şehir Halep Hükümdarı el-Me-likü’z-Zâhir Gâzî tarafından yağmalandı ve Halep topraklarına katıldı. Ertesi yıl Hama Emîri el-Melİkü’l-Mansûr’a verildi. Şehrin 622’ye (1225) doğru Hama Emîri el-Melikü’n-Nâsır’a ve bir ara Dımaşk Emîri el-Melikü’1-Muazzam îsâ’ya ait bulunduğu kaydedilmektedir. 635 (1238) yılında Mısır Eyyûbî Hü­kümdarı el-Melikü’l-Kâmil’in ölümü üze­rine Halep Emîri el-Melikü’n-Nâsır Yûsuf Maarretünnu’mân’ı eline geçirdi. Moğollar’ın önünden kaçan Hârizm Türkleri 638’de (1240-41) Fırat’ı geçip Suriye’ye girdiler ve Maarretünnu’mân’a ka­dar ilerlediler.

Baybars’m Aynicâlût’ta kazandığı za­ferden sonra Memluk Sultanı Kutuz 658′-de (1260) Hama, Ba’rîn ve Maarretünnu’­mân’ı Hama’nın eski emîri el-Melikü’l-Mansûr’a geri verdi. Bu tarihten itibaren kısa fasılalar dışında şehir Hama Melikliği’ne bağlı kaldı. Memlükler döneminde Hama Meükliği’ne son verilerek burası bir eyalet haline getirildi, Maarretünnu’­mân da bu eyalet içinde bir şehir oldu (742/1341).

Maarretünnu’mân, Yavuz Sultan Selim zamanında Mercidâbık Savaşı’nın ardın­dan Osmanlı Devleti’nin idaresi altına gir­di (922/1516). XVII. yüzyılda Kâtib Çelebi Maarretünnu’mân’ın bağımsız bir sancak olduğunu ve eskiden mâmur olan şehrin şimdi büyük bir kısmının harap durum­da bulunduğunu kaydeder.

XIX. yüzyılda Maarretünnu’mân Dımaşk eyaletinin kuzeyinde bir sancak merke­ziydi. Daha sonra Halep livasına bağlı bir kaza merkezi haline getirildi. 1879’da bu­rayı ziyaret eden Sachau’a göre şehirde 400 kadar ev vardı. Şehir ba­kımlı bahçelere ve tarıma elverişli top­raklara sahipti. Yaklaşık aynı tarihlerde Maarretünnu’mân’a uğrayan Berchem ise burasının sefil görünüşlü büyük bir köy olduğunu kaydeder. XIX. yüzyılın sonunda şehirde 1180 ev. on altı cami, on beş mescid, iki med­rese, dört hamam, 300 dükkân bulunu­yordu, nüfusu da 5900 kişi idi. Şehir 1916″da Halep vilâyetinin Antep sancağına bağlanmış, Ekim 1918’de İngilizler tarafından işgal edilmiş, kısa bir süre sonra Fransizlar’a bırakılmıştır. Ma­arretünnu’mân, Suriye Cumhuriyeti za­manında idari olarak Halep’e bağlı kal­mıştır. Günümüzde Suriye’nin idarî bö­lümlerinden biri olan îdlîb muhafazasına bağlı bir kaza merkezidir. 1960’ta 12.000 kadar olan nüfusu 2003 yılı tahminlerine göre 60.000’e yaklaşmıştır. Çevresinde tahıl ve pamuk yetiştirildiği için Suriye’­nin önemli bir ticaret merkezidir.

Maarretünnu’mân eskiden yedi kapılı bir surla çevriliydi. Ulucami, Mescid-i Yûşâ, Mescid-i Şeyh Atâ, Dâvûd Zaviyesi. Şafiî (Ebü’l-Fe­vâris) Medresesi ve Osmanlı döneminde inşa edilmiş olan kervansaray şehrin belli başlı mimari eserleridir. Yûşâ, Şît, Meş-hed-i Yûsuf, Abdullah b. Ammâr b. Yâsir ve Şeyh Ebû Zekeriyyâ Yahya b. Mansûr türbeleri şehrin başlıca ziyaret yerlerini oluşturur. Ömer b. Abdülazîz’in türbesi de Maarretünnu’mân yakınlarındaki Deyr-sem’ân’da bulunmaktadır.

İbnü’l-Adîm şehir halkının üstün zeka­larıyla tanındığını söyler. Ortaçağ’da Ma-arrî nisbesiyle anılan çok sayıda âlim ve şair yetişmiş olup bunlardan bazıları şun­lardır: Şair ve filozof Ebü’l-Alâ el-Maarrî ile fakih, edip, şair ve tarihçi Zeynüddin İbnü’l-Verdî, Sirâcüddin İbnü’l-Verdî, mu-haddis Ebü’l-Behî Meymûn b. Ahmed, muhaddis Ebû Husayn et-Tenûhî, İbnü’l-Müneccâ, Kâdîel-İmâm Ebü’l-Beyân Muhammed b. Ebû Ganim el-Maarrî.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski