Macaristan'da İslam Araştırmaları, Hakkında Bilgi

Macaristan’da İslam Araştırmaları

Macaristan’da İslâm araştırmaları beş gruba ayrılır:

  • a) İslâm’la alâkalı genel tetkikler;
  • b) Arap diliyle ilgili ve Macar­lar’ın eski tarihine değinen Arapça eser­lere ait incelemeler;
  • c) Osmanlı tarihini konu edinen çalışmalar;
  • d) Türkoloji’nin diğer İslâmî yönleri hakkındaki araştır­malar;
  • e) İranistik alanında sürdürülen incelemeler.

a) İslâm dinine karşı bir nevi merak Osmanlılar’ın ilerlemesiyle doğdu. XV. yüz­yılda yaşayan ve Türkler’e Erdel’de esir düşen Georgius de Hungaria, Müslüman­lık hakkında oldukça ayrıntılı ve tarafsız bilgi verdi. Daha sonraki benzer eserler­de bu yaklaşım olumsuz yönde değişti, yine de Ahmed Bîcan’ın eserinin çevirisi istisnaların var olduğunu gösterir. İlmî ni­telik taşıyan çalışmalardan XV1II-XIX. yüz­yıllardan itibaren bahsedilebilir. Öncülük, Viyana’da yaşayan ve İmparator II. Josef hizmetinde bulunan Ferenc Dombay’nin-dir (ö. 1810) Altı yıl Fas’ta kalarak Fas şeriflerinin tarihi, Arap, İranlı ve Türk-ler’in felsefesi, Fas sikkeleri ve Fas Arap ağızlan hakkındaki çalışmalarını tamam­ladı. Sonraki dönemin en önemli ve dün­ya çapında ün kazanan kişiliği, İslâm’a dı­şarıdan baktıysa da onu her yönüyle keş­fetmek isteyen Ignâc Goldziher’dir. On­dan daha kısıtlı bilgi sahibi, Edebiyat Fa-kültesi’nde 1873’te açılan Sâmî Dilleri Bölümü’nün kurucusu. 1874’e kadar Kato­lik papazı, ardından Üniteryen mezhebi­ne geçen Peter Hatala Mohamed elete es tana (Muhammed’in hayatı ve öğretisi) başlıklı bir kitap neşretti. Ardın­dan Berlin’de faaliyet gösteren Mârton Schreiner. Mutezile ve Eş”arî üzerine ça­lıştı. Jânos Krcsmârik başta Türkiye’de olmak üzere İslâm ceza hukuku üzerinde durdu. İki dünya savaşı arasında İslâm alemiyle olan ilişkilerde Gyula (Abdülkerim) Germanus aktif rol oynadı ve tanıtı­cı nitelik taşıyan kitapları [meselâ Allah akbâr] geniş kitlelere ulaştı. 1945’ten sonraki nesilden, Helenistik efsanelerinin ve önceki dinî inançların İslâm’dan sonra ne şekilde devam ettiğini 1983’ten beri Arap bölümü başkanı Sândor Fodor incelemektedir. Miklös Maröth eski Yunan, Latin ve Arap dünyasının etkileşimini çe­şitli vesilelerle ele aldı. Özellikle ilk çalışmalarında dönemin hâkim ideolojik yaklaşımından esinlenen Röbert Simon son zamanlarda İbn Haldun’u irdeledi ve Kur’ân-ı Kerim’in açıklamalarla bilimsel Macarca çevirisi­ni hazırladı bu alanda önceki denemeler 1831’de !mre Buziday-Szedlmayer ve György Gedeon tarafından Latince’den, 1854’te Istvan Szokolay tarafından belli olmayan bir dilden yapılmıştır; ayrıca Balâzs Mihâlffy dinî ihtiyaçları karşılayan bir tercüme yayımlamıştır. İslâmî tedkikler açısından son gelişme, Peter Pâzmâny Katolik Üniversitesi bünyesinde bir Arap Filolojisi Bölümü’nün açılması ve Avicenna (Ibn Sina] Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü’nün 2002’de Miklös Maröth başkan­lığında kurulmasıdır.

b) Goldziher’in ölümünden iki yıl sonra Sâmî Dilleri Bölümü başkanlığına yine bir Katolik papaz, Mihâly Kmoskö tayin edil­di. İlmî faaliyetinin merkezinde eski Süryânî belgelerinin neşredilmesi dışında Macar tarihinin Arapça kaynakları yer al­dı. Ardından tahsilini Hollanda’da bitiren ve aslında Kalvenci bir din adamı ve eski bir şarkiyatçı tipi olan Kâroly Czegledy bu konuya ağırlık verdi. Tamâs Ivânyi ve Kin-ga Devenyi, V1II-IX. yüzyıl Arap dil bilimi­nin çeşitli sahalarında kapsamlı inceleme­leri sürdürmektedir.

c) Osmanlılar’la ve Osmanlı tarihiyle uğ­raşma ilk zamanlarda zorunlu bir birlikte yaşamanın yan ürünü olarak ortaya çıktı. Bazan kendi isteği üzerine, fakat sık sık esir veya köle sıfatıyla imparatorluğun topraklarına ulaşan Macaristan Krallığı’-nın tebaaları döndükten veya kurtulduk­tan sonra kısmen hâtıralarını, kısmen duyduklarını kaleme alıp çeşitli nitelikte eserler yazmışlardır. Ayrıca Macar vak’anüvislerinin tarihlerinde XV. yüzyıldan iti­baren Türkler’e atıflarda bulunulur. Ma­caristan tarihinin organik bir parçasını oluşturan Osmanlı dönemi hakkında ilmî denilebilecek ilk çalışmalar XVIII. yüzyılda meydana gelmeye başlar. Bu alanda en önemli deneme Sâmuel Decsy’nin üç bö­lümlük Osm an ografia’srö ir. Bu erken devrin Türkçe de bilen temsilcisi, değerli belgeler neşreden ve Budin’e tayin edilen beylerbeyilerin ad listesini kısmen Os­manlı tarih yazarlarına dayanarak hazır­layan Antal Gevay’dir. Osmanlı kronik ve belgelerinin ilk tercümeleri, Pâzrnâny Üniversitesi’nde ilk defa Türkçe Osman­lıca dersler veren Jânos Repiczky tarafın­dan gerçekleştirildi. Yine bu dönemde tapu defterlerinden, belki de dünya ça­pında bile ilk örnekleri Âron Szilâdy’nin A deîterekröl (defterler hakkında) adlı eserinde 1872’de neşredildi. Çeşitli Os­manlı belgelerinin yayımlanmasında Sân­dor Szilâgyi ve Antal Velics’in de küçüm­senemez payı vardır. Imre Karâcson hem vak’anüvis tarihlerinin hem belgelerin Macarca’ya aktarılmasında büyük rol oy­nadı. Sürdürülen çalışmaların ciddiyeti açısından 1870 yılında kurulan Türkoloji bölümünün büyük katkısı oldu. Buraya ta­yin edilen Ârmin (Arminius) Vâmbery’nin daha çok bir dilci olmakla birlikte Osmanlı tarihiyle ilgili eserleri de vardır. Jâzsef Thüry de her iki alanda eser verdi. Bunlardan Osmanlı tarihi hakkında olanları daha ka­lıcıdır. 1914’te başlayan Gyula Nemeth döneminde bir süre için dil çalışmaları Ön plana çıktıysa da Lajos Fekete’nin bölüme getirilmesiyle (1939) denge tekrar kurul­du. Fekete’nin ölümü üzerine bütün Os­manlı tarihi derslerini Türk Tarih Kurumu’nun şeref üyesi olan Gyula Kâldy-Nagy devraldı. Bu hoca emekliye ayrıldık­tan sonra yine kürsünün bünyesinde kal­dı, bölüm başkanlığını ise Geza Dâvid üstlendi. Fekete’nin milletlerarası Osman­lı araştırmaları için verdiği en değerli hiz­met paleografya alanında kaleme aldığı kitaplardır. Kâidy-Nagy ise tapu tahrir defterlerini ve başka dokümanları titiz yayımlamasının yanı sıra özellikle Kanunî Sultan Süleyman’a ve çağına ilişkin tarihî eserleriyle tanınmaktadır. Osmanlı tarihi tedkiki açısından önem taşıyan diğer bi­limsel kuruluşlar arasında Macar Bilim­ler Akademisi’nin Tarih Enstitüsü (Klâra Hegyi, Pâi Fodor). ELTE Üniversitesi Tarih Bölümü (Amerika Birleşik Devietleri’ne gidinceye kadar GâborÂgoston), Macar Bilimler Akademisi’nin Dil Bilimi Enstitü­sü (György Hazai), Macar Millî Arşivi (Elöd Vass). Macar Millî Müzesi (Ibolya Gerelyes), Tatbikî Güzel Sanatlar Müzesi (Emese Pâsztor), Szeged Üniversitesi Altaistik (Mâria İvanics) ve Tarih Bölümü (Sandor Papp) anılabilir.

d) Türkoloji’nin çeşitli alanlarında Nemeth’in yarım asırlık öğretim fa­aliyeti hem milletlerarası hem Macar Türkolojisi için belirleyici ölçüde önem­liydi. Nemeth’in öğrencileri arasında Lajos Ligeti’nin ayrı bir yeri vardır. Ge­nelde bir Moğolist olarak bilinen Ligeti Türkoloji’den de mezundu ve eski ho­cası 1964’te emekli olunca o zamana kadar yürüttüğü İç Asya Bölümü’nün yanı sıra Türkoloji Bölümü’nün başkan­lığına da getirildi. Geniş yetkilere sa­hip bu bilim düzenleyicisi yine kendi baş­kanlığı altındaki, Macar Bilimler Akade-misi’ne bağlı Altaistik Araştırma Grubu bünyesinde Ödön Schütz, Istvân Mandoky ve daha sonra Türkoloji Kürsüsü’ne ge­çen Istvân Vasâry olmak üzere üç Türko-loga da iş verilmesini sağladı. Ligeti’den sonra bölüm başkanlığını yirmi yıl boyun­ca (1971 -1990) Türk Dil Kurumu’nun şe­ref üyesi olan Zsuzsa Kakuk ifa etti. Ayrıca Szeged Üniversitesi’nde Andrâs Röna-Tas tarafından tesis edilen, şimdi Arpâd Ber-ta’nın yönettiği Altaistik Bölümü’nde dolaylı olarak İslâmî araştırmalara yer veri­lir. Söz konusu alana, yani Türkoloji’nin diğer İslâmî yönlerine giren ve ülkede üzerinde durulan konular İç Asya’nın ta­rihi (Lâszlö Râsonyi, Istvân Vâsâry), Volga Bulgarları (Andrâs Röna- Tas – Sândor Fo­dor, Istvân Zimonyi), Altın Orda tarihi (Ist­vân Vâsâry), Kırım Hanlığı tarihi (Mâria İvanics), Çağatayca (Benedek Peri), Os­manlı Türkçesi (Kakuk, Hazai) ve dilciliğin bazı başka yönleridir.

e) Önceki bazı çalışmalardan sonra İran’ın İslâm dönemiyle sistematik şekilde uğraşma Zsigmond Telegdi’nin 1949’da Türkoloji Kürsüsü’ne davet edilmesiyle başladı. Ardından müstakil bir öğretim birimi haline gelen İranistik uzmanları ko­nularına en çok genel dil bilimi açısından baktılar. Bu yönelmenin milletlerarası çapta seçkin temsilcisi £va Jeremiâs’tır. EvaApor, İran edebiyatına ağırlık verirken son zamanlarda ülkenin tarihi de ilgi alan­ları arasına girmeye başladı.

Adı geçen kuruluşlardan başka Csoma de Körös Derneği Macar şarkiyatçılarını bir araya getirir. Ayrıca bu cemiyet çerçe­vesinde bir İslâm İlimleri Araştırma Gru­bu mevcuttur. Kütüphanelerden Macar Bilimler Akademisi Kütüphanesi’nin Şar­kiyat Bölümü, Millî Szechenyi Kütüpha­nesi, Budapest ve Szeged Üniversite kü­tüphaneleri ve ilgili ana bilim dallarının kitap koleksiyonları çeşitli zenginlikte el yazmaları, fotokopiler ve literatüre sa­hiptir.

İslâm’la ilgili yazılara yer veren süreli yayınların en önemlisi Lajos Ligeti tarafın­dan 1951 yılında başlatılan, bugüne kadar kesintisiz ve yabancı dillerde çıkan Ada Orientalio Academiae Scientiarum Hungaricae dergisidir. Daha önce Körösi Csoma Archivum benzer bir teşebbüstü, ancak yayın hayatı kısa sürdü ve makalelerin bir kısmı Macarca idi. 1974-1981 arasında Studia Turco-Hunganca’nın beş cildi yayımlandı. The Arabist 1988’den beri neşredilmektedir. Yalnız Macarca basılan dergiler ise Keleti Szemle( 1900-1932), Turan(19i3-1944) ve düzenli olarak 1986’dan bu yana çı­kan Keîetkutatâs’dır. Kitap serilerinden Bibliotheca Orientalis Hungarica (Buda­pest), Körösi Csoma Kiskönyvtâr (Bu­dapest) ve Studia Uralo-Altaica (Szeged) anılabilir.

  • Macaristan’da Osmanlı Eserleri, Yapıları, İzleri, Hakkında Bilgi
  • Macaristan’da İslamiyet, İslam Dini, Hakkında Bilgi
  • Macaristan Tarihi (1700’den Günümüze) Hakkında Bilgi
  • Macaristan Tarihi (Osmanlı Döneminden, 1700’lü Yıllara Dek) Hakkında Bilgi
  • Macaristan Fiziki, Beşeri, Coğrafya, Dini, Etnik Yapısı, Hakkında Bilgi
  • Maca­ristan Başkenti, Nüfusu, Yüzölçümü, Önemli Şehirleri
  • Macaristan Tarihi (Başlangıçtan 1500 Yılına Dek) Hakkında Bilgi

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski