Osmanlılarla Macarlar’ın ilk askerî karşılaşması 1375’te oldu. I. Kosova Muharebesi’riden (1389} sonraki olaylar üç grupta toplanabilir,
a) Osmanlılardın ilerleme sağladığı dönemler. 1389-1402’de Macaristan’ın tamamına yönelik akınlar başlattılar. 1413-1421 ‘de Sırbistan hariç Macaristan’ın yakınında 1402’den Önce oluşturdukları nüfuz bölgesini yeniden tesis ettiler. 1427-1437’de komşu ülkelerde söz sahibi oldular. 1438-1442’de Sırbistan’ı geçici olarak alıp her yıl tekrarlanan hücumlarla Macar savunma hattını baskı altında tuttular. 1449-1454’te 1443-1448 savaşlarıyla sarsılan Balkanlar’daki nüfuzlarını pekiştirdiler. 1455-1463’te Sırbistan’ı ve Bosna’yı zaptettikleri gibi Macar ordusunu sürekli sınır boylarında beklemeye zorladılar,
b) Durumun Macarlar’ın lehine döndüğü devirler: 1402-1413’te Bulgaristan hariç Balkan ülkelerinde dolaysız Osmanlı bağlılığı sona erdi ve Macarlar’in nüfuzu komşu ülkelerde arttı. 1422-1427’de aynı etki Balkanlar’da tekrar güçlendi. 1443-1448’de Jânos Hunyadi’nin açtığı seferlerle Osmanlılar Macar sınırlarından uzaklaştırıldı ve Sırbistan’da, Bosna’da ve Eflak’ta Osmanlı hâkimiyeti gevşetildi veya kaldırıldı. Macar ordusu Önceki yıllarda Türkler’in fethettiği bölgelerin bir kısmını geri aldı.
c) 1466-1520 yıllarında daha önce oluşturulan statükonun sürdürüldüğü dönem.
Diplomatik açıdan iki devlet bu sonuncu dönemde genelde barışçı bir siyaset izledi. 1483 yılında Kral Mâtyâs ve II. Bayezid tarafından önemli bir antlaşma akdedildi ve 1503’teyedi, 1511’de beş yıllık müddetle yenilendi. Yavuz Sultan Selim tahta çıktığında görüşmeler sürdürüldü ve 1514’te Budin’de, padişahın tasdiki olmadan ilân edilen antlaşmaya tepki olarak daha önce sözü geçen Haçlı ve köylü ayaklanması alevlendi. 1521’de Belgrad’ın Osmanlılar tarafından alınmasından sonra Macarlar beş yıl zarfında sınır boylarındaki kaleleri takviye edip dışarıdan yardım sağlanmasına yönelik çalışmalar yaptılar. 1520’de gönderdiği elçisine karşı yapılan kötü muameleyi (hapse atılmasını) bahane olarak kullanan Kanunî Sultan Süleyman’ın 1526’da ilerleyen ordusu, Pâl To-mori’nin yönetimindeki Macar kuvvetlerini Mohaç(Mohâcs) sahrasında başlangıçtaki küçük çaplı bir sarsılmanın ardından iki üç saat içinde kesin şekilde yendi. Devletin üst düzey yöneticilerinin ve kilisenin başpapazlarının çoğu savaşta öldü. Macar Kralı II. Lajos yağmurdan taşmış Csele çayında boğuldu. Bu olağan üstü durumda asilzadeler, I. Ferdinand (1526-1564) olmak üzere bir Habsburg ve Tran-silvanya Voyvodası I. Jânos Szapolyai (1526-1540) olmak üzere bir de yerli kral seçtiler. Soylular Önünde, iki büyük imparatorluk arasında kalarak ülkenin geleceği ve bir kısmının da kendi menfaatleri açısından hangisini seçmenin daha yararlı olacağı problemi vardı. Bu yüzden Osmanlı himayesini kabul eden I. Jânos ile buna karşı çıkan I. Ferdinand arasında kararsız kalıp sık sık taraf değiştirenler oldu.
1529’da Viyana seferine çıkan Kanunî Sultan Süleyman 1526’da terkettiği Bu-din’e yeniden girdi ve burayı Szapolyai’ya bırakarak yoluna devam etti. 1532’deki harekât sırasında tekrar Macar topraklarından geçti ve Köszeg’e kadar gitti. 1540’ta I. Jânos ölünce Budin merkezli bir Osmanlı beylerbeyiliği kuruldu. 1543′-teki seferde Estergon (Esztergom), İstolni Belgrad (SzekesfehĞrvâr) ve Peçuy (Pecs) gibi önemli şehirler alındı. 1547’de imzalanan Habsburg-Osmanlı Muahedesi ardından büyük seferlere ara verildi, ancak sınır boyundaki çatışmalar sürdü. 1552′-de Tımışvar (Temesvar) ikinci vezir Kara Ahrned Paşa tarafından ele geçirildiğinde Macar topraklarında bir eyalet daha kuruldu. Kanûnî’nin son seferi önemli serhat kalesi Sigetvar’m (Szigetvâr) alınmasıyla neticelendi. Bütün Macaristan’ı kontrol edemeyeceğini anlayan Osmanlı yönetimi Habsburglar’la 1568 Edirne Antlaşması’nı akdetti. Bununla yirmi üç yıllık bir nisbî barış dönemi başladı. Böylece Macaristan’da Habsburglar’ın elindeki kısım (tahminen 120-000 km2), Osmanlı hâkimiyeti altındaki bölgeleri (yaklaşık 120.000 km2) ve teorik olarak I. Jâ-nos’un oğlu Jânos Zsigmond’un (Türkkaynaklarında İstefan kral), pratikte annesi Izabella’nın danışmanları György Marti-nuzzi (rahip olduğu için Türk belgelerinde Brata) ve Peter Petrovics’in idaresinde yarı bağımsız Erdel Prensliği ortaya çıkmış oldu.
1591-1593 yıllarında tekrar alevlenen serhat çarpışmalarının dönüm noktası Bosna Beylerbeyi Hasan Paşa’nın Sisak (Sziszek) yakınında uğradığı yenilgiydi. On üç yıl hemen hemen aralıksız devam eden ve “Onbeşyıl savaşları” denilen bu mücadele büyük zararlara yol açtı. Eğri (Eğer) ve Kanije’yi (Kanizsa) ele geçiren Osmanlılar buraları eyalet merkezi yaptı. 1596 Haçova (Mezökeresztes) meydan savaşı Osmanlı zaferiyle bitti, 1604 civarında Istvân Bocskay’nin I. Rudolf’a karşı başlattığı hareket Habsburg kuvvetlerinin Macaristan’ın tamamına sahip olma şansını engelledi. Nihayet 1606’da imzalanan Zitvatoruk (Zsitvatorok) Antlaşması Habsburglar’la Osmanlılar arasındaki kalıcı barışın temellerini attı.
Bununla birlikte ülkenin kuzey kesimleri, Otuzyıl savaşları sırasında Gâbor Bethlen ve I. György Râköczi gibi Erdel prensleri tarafından Habsburglar’a karşı yürütülen muharebelere ve bunların ardından ciddi tahribata sahne oldu. Bu sırada iç problemleri ve doğu seferleriyle meşgul olan Osmanlılar bu meselelere karışmadılar. Ancak Köprülüler devrinde II. György Râköczi’nin 1657’de Polonya işlerine izinsiz müdahale etmesi üzerine yeni bir Macaristan seferi düzenlendi. Va-rat (Vârad) alındıktan sonra bir eyalet haline getirildi. Aynı zamanda Erdel’de Mihâly Apafi’nin voyvodalığa getirilişiyle (1661-1690) Osmanlı idaresine daha sıkı bir şekilde bağlı olma dönemi başladı. Habsburg tepkisine karşılık olarak Osmanii ordusu 1663’te Uyvar’a (ÛJvâr) doğru yürüdü ve kaleyi zaptetti (uzun ömürlü altıncı Macar vilâyeti burada kuruldu}. 1664 başında Miklös Zrfnyi Peçuy’a kadar İlerledi, Ösek(EszĞk) Köprüsü’nü ateşe verdi, fakat Kanye’yi ele geçiremedi. Aynı yılın ağustosunda Raimundo Montecucolli kumandasındaki Habsburg güçleri. Sadrazam KÖprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa ordusuna St. Gotthard’da (Szentgotthârd) galip geldi. Ardından akdedilen Eisenburg (Vasvâr) Muahedesi Osmanlılar’ın lehine olduğu için büyük memnuniyetsizlik meydana getirdi. O kadar ki birkaç soylu padişahla ittifak yapma yollan aradı. Bu komplo çekirdek halinde iken kanlı şekilde bastırıldı, fakat 1672’den itibaren silâhlı örgütlenme daha geniş çapta yeniden başladı ve sonuçta Imre Thököly önderliğiyle Kuzey Macaristan’da bir prenslik (Türkçe’si: Orta Macar) kurulmasına yol açtı (1682). Bununla ülke 1685’e kadar dört parçaya bölündü.
Osmanlı gerilemesiyle neticelenen II. Viyana Muhasarası’ndan (1683) hemen sonra Estergon, 1685te Uyvar, 1686’da Budin müttefik hıristiyan güçlerin eline geçti. Devam eden ağır savaşlar Zenta mağlubiyetiyle sona erdi (1697). 1699 Karlofça Antlaşması gereğince Tisza-Maroş nehirleri arasındaki bölge hariç Macaristan I. Leopold’un hâkimiyeti altına girdi, Transilvanya ayrı birim olarak yönetildi.
Osmanlı döneminin Macaristan tarihindeki yeri kısaca değerlendirilecek olursa toprakların beşte ikisinde yabancı bir sistemin uygulanması daha önceki tabii gelişmeleri aksattı. Eski dinî ve dünyevî yönetici kesimi bu bölgelerden ayrılmak zorunda kaldığı için halk bir anlamda sahipsiz kaldı. Gerçi dinî, içtimaî ve iktisadî hayata fazla karışılmadı, yine de ekonomi eski hızıyla ilerleyemedi. Batı, Güney ve Kuzey Avrupa İle gerçekleşen ticarî ilişkilerde, özellikle sığır ihracatında canlılık devam ettiyse de başka alanlarda durgunluk veya gerileme baş gösterdi. Nüfus sayısı ve Macarlar’ın toplum içindeki oranı olumsuz yönde etkilendi.
- Macaristan’da Osmanlı Eserleri, Yapıları, İzleri, Hakkında Bilgi
- Macaristan’da İslam Araştırmaları, Hakkında Bilgi
- Macaristan’da İslamiyet, İslam Dini, Hakkında Bilgi
- Macaristan Tarihi (1700’den Günümüze) Hakkında Bilgi
- Macaristan Fiziki, Beşeri, Coğrafya, Dini, Etnik Yapısı, Hakkında Bilgi
- Macaristan Başkenti, Nüfusu, Yüzölçümü, Önemli Şehirleri
- Macaristan Tarihi (Başlangıçtan 1500 Yılına Dek) Hakkında Bilgi
TDV İslâm Ansiklopedisi