Adanın ilk sakinlerinin daha sonraları da zaman zaman buraya göç eden Doğu Afrikalılar’la Endonezyalılar olduğu anlaşılmaktadır. İslâm’ın doğuşunun ardından müslüman tüccarlar gelerek Özellikle adanın kuzeybatı, güneydoğu ve doğu kıyılarında ticaret merkezleri kurdular. Müslüman coğrafyacıların Cezîretülkumr, Doğu Afrikalı Bantular’ın Bukini ve Portekizliler’in San Lorenzo (Saint Laurent) dedikleri adadan ilk defa oraya gitmemiş olan Marco Polo duyduğu şekle göre Madeigascar adıyla bahsetmiştir. XIX. yüzyıla kadar Güney Arabistanlı denizciler ve XVI-XVII. yüzyıllarda Portekizli tarihçiler Cezîretülkumr adını kullanmışlardır, bu ad halen Komor adalarında yaşamaktadır. Adayla ilgili ilk ayrıntılı bilgileri veren coğrafyacı Şerif el-İdrîsî (ö. 560/1165), Nüzhetü’l-müştâk’ında Cezıretülkumr’un Reybehât adalarından yedi günlük uzaklıkta olduğunu bildirmekte, halkının yaşayışı hakkında bilgi vermekte ve onların dilinden anladıkları Zenc ülkesine giderek mallarını sattıklarını söylemektedir. Yâküt da Kumr’un Zenc denizinin ortasındaki adaların en büyüğü olduğunu, adada birçok şehrin ve birbiriyle savaş halinde birtakım krallıkların bulunduğunu, sahillerinden amber toplandığını ve burada yaprağı güzel kokulu “kuman” bitkisinin yetiştiğini haber vermektedir. XIII. yüzyılın sonlarına doğru adanın durumunu anlatan İbn Saîd el-Mağribî halkının Çinliler’Ie akraba olduğunu, aralarında anlaşmazlık çıkınca buraya gelip Kumriya adlı şehre yerleştiklerini ve sayıca çoğaldıktan sonra adanın diğer yerlerine dağıldıklarını yazmaktadır. Daha sonra Şeyhürrabve ed-Dımaşki, Ebü’l-Fidâ, Makrîzî, İbn Mâcid ve Süleyman el-Mehrî gibi coğrafyacılar Cezîretülkumr hakkında çeşitli bilgiler vermişlerse de bu bilgilerin bir kısmı yanlış, bir kısmı da öncekilerin tekrarı niteliğindedir.
Avrupalı sömürgeci devletler Madagaskar’dan XVI. yüzyılın başlarında haberdar oldular ve Hindistan denizyolu üzerinde bulunması sebebiyle taşıdığı stratejik önemden dolayı hâkimiyetini ele geçirebilmek için birbirleriyle üç asır süren bir mücadele içine girdiler. Bu zaman zarfında özellikle köle ticaretinin buraya çektiği Avrupalı tüccarlar, maceraperestler ve misyonerler sahil bölgelerinde bazı antrepo ve yerleşim merkezleri kurdular. Madagaskar’ın sömürgeleştirilmesi XVII. yüzyılın ortalarında Fransa tarafından gerçekleştirildi. Önce SociĞtâ Française der Orient 1643’te Fort-Dauphin’de (Faradofay) elde ettiği araziyi 1686’da devlete devretti; fakat Fransa’nın o dönemde adayla herhangi bir resmî ilişkisi olmadı. Bu tarihlerde adada Hollanda ve İngiltere’nin de bazı küçük yerleşim merkezleri vardı. 1750’de Fransa, Betsinisaraka kabileleri birliğinin reisiyle bir antlaşma imzalayarak doğu sahili karşısındaki Nosy Boraha adasını hâkimiyetine aldı. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında orta bölgedeki Merinalar Madagaskar’da siyasî birlik kurdular; daha sonra Kral I. Radama (1810-1828) adanın 2/3’üne hâkim oldu. XIX. yüzyılda İngiltere ve Fransa arasındaki rekabet son haddine vardı. Kral I. Radama adada Fransız yayılmasını önlemek için İngiltere’nin desteğini istedi ve ülkesini hıristiyan din ve kültürüne açmayı kabul etti; bundan sonra Protestan misyonerler adaya geldiler. Radama’nm ölümünün ardından yerini alan karısı I. Ranavaiona (1828-1861) yabancılarla bütün ilişkilerini keserek misyonerleri adadan kovduğu gibi İngiltere ve Fransa’nın saldırılarını da püskürttü. Fakat yerine geçen II. Radama bütün limanları açarak Avrupalıların adaya gelmesine izin verdi; bunun üzerine Fransız Katolik ve İngiliz Protestan misyonerleri rekabet halinde adaya akın ettiler. Daha sonra Kraliçe Rozoherina (1863-1868) İngiltere ile himaye antlaşması imzaladı;
Kraliçe II. Ranavalona ise (1868-1883) Protestanlığı kabul etti. Aynı yıl Fransızlar Merinalar’ı yenilgiye uğratarak Majunga İle Tamatave’yi işgal ettiler. 1885’te imzalanan bir antlaşmayla Diego-Suarez ve Tananarive’ye yerleşen Fransızlar, 1890′-da Merinalar’ın son hükümdarı Kraliçe III. Ranavalona’yı (1883-1897) Fransa’nın himayesi altına girmeye mecbur bıraktılar ve 27 Ocak 1897’de de yönetime el koyup kendisini yurt dışına sürdüler.
Sömürge yönetimi adadaki siyasî ve idarî yapıyı tamamen, dinî yapıyı büyük ölçüde değiştirdi. Ekonomi Fransa’nın ihtiyaçlarına göre düzenlenerek kahve, vanilya, tütün, kauçuk gibi ürünlerin yetiştirilmesine öncelik verildi, bu arada halk Hıristiyanlığı kabul etmeye zorlandı. II. Dünya Savaşı sırasında İngiltere tarafından işgal edilen ada (1942) 1943’te De Gaulle’ün denetimine geçti. 1945’te otuzu Fransız, otuzu yerli olmak üzere altmış üyeden oluşan bir temsilciler meclisi açıldı. 1947 ve 1948’de Fransızlarla yerli halk arasında kanlı çatışmalar çıktı. Savaştan sonra kurulan bağımsızlık yanlısı örgütler halktan büyük destek gördüler. 1957’de özerklik verilen Madagaskar, 14 Ekim 19S8 tarihinde Özerk cumhuriyet olarak Fransız Ülkeler Topluluğu’na katıldıysa da bu gelişmeler bağımsızlık isteklerine cevap vermedi; nihayet ada, ilk anayasanın hazırlanmasından (1959) sonra 26 Haziran 1960 tarihinde bağımsızlığını kazandı. Bağımsızlığın ardından ülkeye istikrarsızlık hâkim oldu. 1958’de devlet başkanlığına seçilen ve Fransa ile geniş iş birliğine giren Philibert Tsiranana’nın yönetimine karşı 1967’de yoğun bir muhalefet başladı ve 1971’de başşehirdeki üniversite öğrencilerinin boykotu ciddi sıkıntılara yol açtı. Tsiranana, hükümeti feshederek bütün yetkileri genelkurmay başkanı General Ramanantsoa’-ya verdi. 1959 anayasası yürürlükten kaldırılarak ekonomi, eğitim ve dış ilişkilerde politika değişikliğine gidildi. 1973’te Fransa ile yapılmış olan eski iş birliği antlaşmaları iptal edildi; yabancı askerler ülkelerine gönderilirken ülke Fransız etki alanından uzaklaştı. 31 Aralık 1975’te Madagaskar Demokratik Cumhuriyeti kuruldu ve devrim yüksek konseyi başkanı Didier Ratsiraka cumhurbaşkanı oldu. Yeni anayasanın kabul edilmesinin (30 Aralık 1975) ardından Marksist-Maoist bir rejimin yerleştirilmesine çalışıldı ve öncelikle bazı temel sektörler devletleştirildi; ancak ekonomik ve siyasî karışıklıkların sonu gelmedi. 1980’li yıllarda artan sorunlar karşısında baskıcı yöntemlere başvuran Ratsiraka 1991 “de dönemin en ciddi muhalefetiyle karşılaştı ve anayasanın değiştirilerek çok partili demokratik rejime geçilmesini kabul etmek zorunda kaldı. İstifa eden sosyalist hükümetin yerine muhalefet tarafından kurulan liberal hükümet geldi. 1992 başında yeni bir anayasa hazırlamak üzere bir kurucu meclis oluşturuldu. Yeni anayasaya göre yapılan 25 Kasım 1992 ve 10 Şubat 1993 seçimlerini kazanan muhalefetin adayı Albert Zafy cumhurbaşkanı oldu.
- Madagaskar’da İslamiyet, İslam Dini, Hakkında Bilgi
- Madagaskar Fiziki, Dini, Etnik Yapı, Ekonomi, Coğrafya Özellikleri
- Madagaskar Başkenti, Nüfusu, Yüzölçümü, Önemli Şehirleri, Hakkında Bilgi
TDV İslâm Ansiklopedisi