Dağlık bir ülke olan Makedonya, çok yaşlı araziyle kaplı olmasına rağmen yakın jeolojik dönemdeki tektonik hareketler (kınlmalarve yükselmeler) sonucunda gençleşmiş bir arazi görünümü kazanmıştır.[1963 Üsküp depremi bu son derece kınkli = faylı yapının bir göstergesidir] Ülkenin en yüksek noktası 2733 metreye ulaşan Golem Korab zirvesidir. Başlıca çukur alanlar ise Üsküp, Manastır ve güneydoğudaki Ustrumca (Strumica) havzalarıdır.
Ülkede hâkim olan iklim tipi soğuk kışlar ve sıcak, kurak yazlarla dikkati çeken karasal iklimdir. Doğal bitki örtüsü olarak dağlık kesimlerde sık orman örtüsü bulunur. Çukur alanlarda yaz mevsiminde bozkır görünüşü hâkimdir.
Makedonya’da en önemli akarsu başşehir Üsküp’ten geçerek ülkeyi ikiye bölen Vardar nehridir. Yunanistan’a geçtikten sonra Ege denizine ulaşan bu akarsu ülkenin âdeta simgesi haline gelmiştir. Meselâ tarihî Makedonya bölgesini günümüzde Bulgaristan Bulgaristan Makedonyasi ve Yunanistan (Yunanistan Makedonyası) sınırlan içinde kalan kesimlerinden ayırabilmek için buraya coğrafyada Vardar Makedonyası da denilmektedir. Ülkenin sahip olduğu irili ufaklı göller arasında sınırlan üzerinde bulunan üç tanesi önemlidir. Bunlar Makedonya-Arnavutluk sının üzerinde Ohri, Makedonya -Yunanistan sınırı üzerinde Doyran ve bir kısmı Makedonya, bir kısmı Arnavutluk, bir kısmı da Yunanistan sınırlan içinde yer alan Prespa gölüdür.
Topraklarının dörtte birinden azı ekilebilir olup 2001 istatistiklerine göre millî gelirin % 10’u tarıma, % 32’si endüstriye. % 58’i hizmetler sektörüne dayanır. Tarım ülkenin az engebeli kesimleriyle çukur alanlarında çeşitlilik kazanır. Pirinç, tütün ve buğday ekiminin yanında çeşitli meyveler (üzüm ve özellikle karaerik) yetiştirilir. Yugoslavya Federasyonu döneminde dev boyutlu sanayi kuruluşları [demir çelik, nikel vb] yapıldıysa da bunların kuruluş yerleri iyi seçilemediğinden ülke ekonomisine fazla yararlı olamadı. Metal sanayii dışında başlıca sanayi kollan tekstil, ağaç ürünleri ve tütün endüstrisiyle ilgilidir. Ülkedeki başlıca yer altı zenginlikleri krom, çinko, manganez, tungsten ve demirdir.
Makedonya Cumhuriyeti’ndeki nüfusun % 67’si Makedon Ortodoks, % 30’u müslüman ve % 3’ü diğer mezhep veya kiliselere mensuptur. Müslüman kaynakları müslumanların % 45’i bulduğunu ve resmî istatistiklerin doğru olmadığını iddia etmektedir. Slavlar, milâttan sonra VI. yüzyılın sonu ve VII. yüzyılda Balkanlar’a göç ettikleri zaman Bizans kilisesinin etkisi altına girmişlerdi. 863’te Ohri’ye gelen Aziz Naum (Sveti Naum) buradaki Slavlar’ı Ortodoksluğa kazandırdı. Makedonya’yı da içine alan Bulgar Devleti 870te Hıristiyanlığı kabul edince bu din Slavlar arasında iyice yayıldı. Ohrili Aziz Kliment [Sveti Kliment Ohridski] Ohri Edebiyat Okulu’nu kurdu. Bölgedeki dinî hayatın merkezini oluşturan Ohri 1000 yıllarında başpiskoposluk haline geldi ve bu konumunu yüzyıllar boyunca korudu. Osmanlı Devleti’nin, İstanbul’un alınışından sonra otosefal Balkan kiliselerini Fener Rum Ortodoks Patrikhânesi altında birleştirmesinin ardından da varlığını sürdüren Ohri başpiskoposluğu 1767’de Osmanlı hükümeti tarafından kaldırıldı. Doğrudan Fener Rum Ortodoks Patrikhânesi’ne tâbi olan bölge hıristiyanları, 28 Şubat 1870’te Bulgar ekzarhlığının kurulmasıyla büyük ölçüde patrikhaneden ayrılarak Bulgar ekzarhlığına geçti. Ekzarhlık okulları kapatılınca bölgedeki hıristiyanlar Sırp din adamlarının etkisi altına girdi. Yugoslavya içinde federal bir cumhuriyet haline gelen Makedonya’da 1958’de Ohri’de Slav Makedonları’nı içine alan ve kendini Ortaçağ’daki Ohri başpiskoposluğunun devamı olarak gören bir Makedon Ortodoks kilisesi (Makedonska Pravoslavna Crkva kuruldu. Günümüzde Makedonya Cumhuriyeti’ndeki Makedon Ortodokslar bu kiliseye tâbidir. Balkanlar’da Osmanlı hâkimiyetinin kuruluşuyla Arnavutlar’ın ve bir kısım Slav halkın Müslümanlığa geçişi ve Türkler’in yoğun yerleşmeleri sonucu bölgede önemli bir müslüman nüfus oluşmuştu. Osmanlı egemenliğinin sona ermesiyle müslümanlann sayısında önemli bir azalma görüldü. Özellikle Doğu Makedonya’-daki Türkler’in büyük bir çoğunluğu, Batı Makedonya’da ise hem Türkler’in hem Arnavutlar’ın büyük bir kısmı Türkiye’ye göç etti, bu göç halen sürmektedir. Resmî istatistiklere göre 1921’de 118.778 (% 14,9) olan Türk nüfusunun 1994 nüfus sayımında 78.019’a(% 4) düştüğü görülmektedir. Bugün Makedonya’daki müslüman varlığın çoğunluğunu batı Makedonya’daki Arnavutlar teşkil etmektedir.
Osmanlı döneminden sonra buradaki müslümanların dinî hayatıyla ilgilenen ve doğrudan Saraybosna’ya (Sarajevo) bağlı Vakufska Direkcija, sonra da Makedonya İslâm Birliği Meşihatı adı altındaki dinî kuruluş halen faaliyetini sürdürmektedir.
Söz konusu kuruluşa bağlı on üç müftülük mevcuttur. Günümüzde bu meşihatın idaresinde Üsküp’te faaliyet gösteren îsâ Bey Medresesi İmam Hatip Lisesi ve bir İlahiyat Fakültesi mevcuttur. 1987’den itibaren Makedonca, Arnavutça ve Türkçe olarak aylık el-Hilâl adlı bir gazete yayımlanmaktadır. Her üç dilde dînî neşriyat da kısmen yapılmaktadır.
Üsküp’te 1918-1945 yılları arasında Osmanlı usulüyle çalışan üç medrese mevcuttu (Meddah Medresesi, Kral Aleksandar Medresesi, îsâ Bey Medresesi], Ayrıca Üsküp’te II. Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında faaliyet gösteren Yücel Teşkilâtı, Makedonya’daki Türkler’in millî sorunlarını dile getirmiş ve mensuplarının büyük bir kısmı komünist rejim tarafından idam edilmiştir.
Makedonya Cumhuriyeti’nde nüfusun % 70’i Makedonca, % 22,7’si Arnavutça, % 4’ü Türkçe, % 3’ü Sırpça-Hırvatça-Boşnakça konuşmaktadır. Günümüzde resmî dil olarak kullanılan Makedonca. II. Dünya Savaşı sonunda tesis edilen Makedonya Devleti ve milletinin yazı dili olarak hükümetin inisiyatifiyle oluşturulmuştur. Mayıs 194S’te Kiril alfabesi Makedonya Halk Cumhuriyeti’nin resmî alfabesi olarak kabul edilmiş, yazı dili oluşturulurken de özellikle Orta ve Batı Makedonya’da konuşulan lehçe esas alınmıştır. Makedonca’nın grameri Bulgarca’nın gramerine çok yakın olmakla birlikte kelime hazinesinin Sırpça’dan çok etkilendiği ve Bulgarca yazı diliyle önemli farklılıklar oluştuğu görülmektedir. Ancak Bulgar tarafı Makedonya Slavlan’nın Bulgar ve orada konuşulan dilin Bulgarca olduğunu, Makedon milleti veya Makedonca diye bir dilin bulunmadığını iddia ederek Makedonya meselesine II. Dünya Savaşı’ndan sonra “dil kavgası” adı altında yeni bir boyut kazandırdı. Makedonya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilânı üzerine bu kavga yeniden alevlendi. Bulgar hükümetinin Makedonca’yı ayrı bir dil olarak kabul etmemesi yüzünden yaşanan gerilim, 1990’lı yılların sonuna doğru özellikle Avrupa Birliği’nin etkisiyle Bulgar hükümetinin Makedonca’yı kabul ettiğini bildirmesiyle azaldı. Fakat Bulgar kamuoyunda, okul kitaplarında ve tarih yazımında Makedonca ve Makedon milletiyle ilgili görüşlerde bir değişiklik olmadı. Günümüzde Bulgar asıllı olduğunu kabul eden Makedonlar’a ve Bulgaristan üniversitelerinde öğrenimlerini sürdüren Makedon öğrencilerin büyük bir kısmına Bulgaristan Devleti tarafından vatandaşlık verilmektedir ve olayın yeni bir boyut kazandığı görülmektedir.
- Makedonya’da Osmanlı Mimarisi, Mimari Eserleri,
- Makedonya -Edebiyat, Türk Edebiyatı- Hakkında Bilgi
- Makedonya Tarihi -Makedonya Meselesi (1878-1913)- Hakkında Bilgi
- Makedonya Tarihi -I. Dünya Savaşı Sonrası- Hakkında Bilgi
- Makedonya Tarihi -1943’ten Günümüze- Hakkında Bilgi
- Makedonya Tarihi -Başlangıçtan, 1870 Yılına Dek- Hakkında Bilgi
- Makedonya Başkenti, Nüfusu, Yüzölçümü, Önemli Şehirleri, Hakkında Bilgi
TDV İslâm Ansiklopedisi