Makedonya Tarihi -Makedonya Meselesi (1878-1913)- Hakkında Bilgi

1877-1878 Osmanlı – Rus Savaşı’ndan son­ra yapılan Ayastafanos Antlaşması ile kurulan Büyük Bulgaristan, Makedonya bölgesini de büyük ölçüde içine almaktay­dı. Aynı yıl imzalanan Berlin Antlaşması ile Ayastafanos Antlaşması geçerliliğini yiti­rirken Büyük Bulgaristan da üçe bölündü. Tuna vilâyetini içeren kısım Bulgaristan Prensliği olarak tesis edilirken güney böl­gesi Doğu Rumeli adı altında özerk bir eyalet haline getirildi. Makedonya bölge­sini kapsayan kısım ise reformlar yapıl­ması şartıyla Osmanlı idaresine bırakıldı. Bulgaristan Prensliği 1885’te Doğu Ru­meli vilâyetini ilhak etti. Ardından Make­donya’yı hedef aldı. Makedonya’daki Yunan etkisini kırmak ve oradaki Bulgar varlığını güçlendirmek için Bulgar ekzarh­lığının aracılığıyla aktif bir kilise ve okul siyaseti izledi. Bulgar etkisi gittikçe yayıl­maya başlayınca Sırp hükümeti benzeri bir siyaset uygulamaya başladı. Aynı şe­kilde patrikhane ve Yunan hükümeti de karşı faaliyetlerini arttırdı. Böylece XIX. yüzyılın sonlarında Makedonya’da bir çe­şit kültür savaşı yaşanmaya başlandı. Ma­kedonya’da çoğunluğun kendi soydaşla­rında olduğunu gösteren propaganda amaçlı pek çok Bulgar, Sırp ve Rum ista­tistikleri yayımlandı. 1900’de Makedonya nüfusunun köy köy etnik gruplara göre istatistiğini hazırlayan Bulgar ekzarhhâ-nesi müfettişi Vasi! Kınçov, Makedonya’da 1.032.533 hıristiyan ve 148.803 müslüman olmak üzere toplam 1.181.336 Bul­gar’ın yaşadığını, buna karşılık 499.204 Türk’ün. 228.702 Rum’un, 128.711 Arnavut’un ve daha az miktarlarda diğer etnik grupların bulunduğunu iddia edi­yordu. Rum tarafınca hazırlanan istatis­tiklerde ise Makedonya’daki Rumlar’ın Bulgarlar’dan daha çok olduğu, meselâ Nicolaides Cleanthes tarafından 647.384 Rum’a karşılık 427.644 Bulgar’ın yaşadığı öne sürülüyordu. Makedonya’da sayıları oldukça az olan Sırp tarafı da çoğunluk id­dialarında bulunuyordu. Nitekim Spiridon Gopcevic, Makedonya’da 1.S40.S00’ü hı­ristiyan ve 507.820’si müslüman olmak üzere toplam 2.048.320 Sırp bulunduğu­nu, diğer etnik grupların tamamının top­lamının 83S.100 olduğunu belirtiyordu. Bu iddialara karşılık Osmanlı müfettiş-i umûmîsi (genel valisi) Hüseyin Hilmi Paşa 1904’te elviye-i selâsede bir nüfus sayımı yaptırdı. Fakat bu sayım vilâyet sınırlarına göre yapıldığından Makedonya’ya dahil edilmeyen, müslüman Arnavutlar’ın yo­ğun olarak yaşadığı Kosova ile Arnavut-luk’un doğu bölgelerini de içine alıyor­du. Buna göre Selanik, Manastır ve Koso­va vilâyetlerinde 1.508.307 müslüman, 896.497 Bulgar, 307.000 Rum, 100.717 Sırp, 99.000 Ulah bulunmaktaydı. G. VVeigand, Makedonya’daki etnik grupları büyüklüklerine göre Bulgarlar, Türkler, Rumlar, Arnavutlar, Ulahlar, yahudiler, Çingeneler, Sırplar ve diğer etnik gruplar olarak sıralamıştır. Makedonya’nın nü­fusu hakkında kesin bir bilgi verileme­mekle beraber bu istatistiklerden de yola çıkarak nüfusun yaklaşık yarısının müslüman, diğer yarısının hıristiyan ol­duğu düşünülebilir. Aynı problemler gü­nümüzde de sürmekte, kesin bilgiler verilmemektedir. Bugün de nüfusun yakla­şık yansının müslüman olduğu ileri sü­rülmektedir.

1878 Ayastafanos Antlaşması ile bazı Arnavut bölgelerinin Balkan devletlerine verilmesi Arnavutlar’ın Prizren’deki Prizren Cemiyeti’nin (Lidhja e Prizrenit) tepkile­riyle karşılaşırken aynı yıl imzalanan Ber­lin Antlaşması, Makedonya’daki Bulgar-lar’ın tepkisine, Kresna ve Razlog isyanı­na yol açtı. Sofya’da bulunan bir grup Ma­kedonyalı Öğrenci 1893’te Makedonya’nın özerkliğini elde etmek amacıyla İç Make­don İhtilâl Örgütü’nü [Vnatresna Makedonska Revolucionerna Organizacija VMRO] kurdu. 189S’te Bulgar hüküme­tinin de desteğiyle Yüksek Makedonya Komitesi oluşturuldu. Aynı yıl bu komite Bulgar hükümetiyle iş birliği içinde Avru­pa ve Rusya kamuoyunun dikkatini Ma­kedonya’ya çekmek amacıyla Melnik isya­nını hazırladı. 1897 Osmanlı-Yunan sava­şı, Osmanlı Devleti’nin galibiyetiyle bitme­sine rağmen büyük devletlerin müdaha­lesiyle Gİrife özerklik haklan verilmişti. Böyle bir müdahalenin Makedonya için de sağlanabilmesi amacıyla ihtilâlci ör­gütler daha kapsamlı bir isyan hareketi hazırlamaya yöneldi. Makedonya’da iyi­ce örgütlenen İç Makedon İhtilâl Örgü­tü 1898’den itibaren silâhlı çete hareke­tine başladı ve Makedonya’yı etkisi altına aldı. Avrupa’nın müdahalesini sağlaya­bilmek için 1902’deCum’a-i Bâlâ’da bir isyan başlattı. Osmanlı kuvvetleri tarafın­dan bastırılan bu isyanın ardından Avru­pa devletlerinin talebi üzerine Osmanlı hükümeti vilâyet-i selâsede reform yapıl­masını kabul etti. 1902 sonlarından itiba­ren söz konusu üç vilâyet bir müfettiş-i umûmî tarafından yönetilmeye başlandı. 1903 başlarında Makedonya ile en çok ilgilenen büyük devletler Rusya ve Avus­turya-Macaristan İmparatorluğu. Viya-na’da kararlaştırdıkları reformların Osmanlı hükümeti tarafından kabul edil­mesini ve Makedonya’da uygulanmasını istedi. Osmanlı hükümetince kabul edi­len bu reform paketi İç Makedon İhtilâl Örgütü’nün beklentilerini yerine getir­mekten uzaktı. Makedonya’ya daha ge­niş özerklik haklan sağlamak isteyen örgüt 1903 yazında meşhur İlinden isyanını başlattı. İsyancıların kısmî ba­şarılarına rağmen İlinden isyanı Osman­lı kuvvetlerince bastırıldı. Makedon­ya’daki isyan ve kargaşa üzerine Rus­ya ve Avusturya-Macaristan imparator­ları Eylül 1903’te Mürzsteg’de buluşarak yeni bir reform paketi hazırladı. Diğer büyük devletlerin de onayladığı Mürzsteg reform paketine göre Makedonya’nın ıslâhı için buraya Avrupa’dan askerî ve sivil temsilciler gönderilecek ve bunlar mü-fettiş-i umûmî ile birlikte çalışacaktı. Os­manlı hükümeti, egemenlik haklarının ze­delendiği gerekçesiyle önce kabul etmek istemediği bu paketi büyük devletlerin ortak baskısı sonucu onaylamak zorunda kaldı ve böylece Makedonya’da reform dönemi başlamış oldu.

Silâhlı Bulgar-Makedon örgütlerinin fa­aliyetleri Yunanistan’ın Makedonya’daki durumunu oldukça zayıflatmıştı. Daha aktif bir Makedonya siyaseti uygulayarak Makedonya’yı Yunanistan topraklarına katmak isteyen Yunanistan, Selanik baş­konsolosu ve sözde konsolosluk memu­ru olarak gönderilen subaylar aracılığıyla 1904’te Makedonya’da sistematik bir Rum çete hareketi başlattı. Rum çetele­ri, Bulgar-Makedon örgütlerinden zarar gören müslüman halk tarafından ve böl­gedeki memurlardan yer yer destek alı­yordu. Aynı yıl içinde Sırp hükümeti de Makedonya’da sistematik bir Sırp çete hareketini organize etti. Sırp ve Rum çe­te hareketleri, kendi içinde sağcılar ve solcular olarak ikiye bölünmüş olan İç Ma­kedon İhtilâl Örgütü’ne karşı kısa sürede önemli başarılar elde etmeye başladı. Bulgar ekzarhlığma geçmiş pek çok köy yeniden Fener Rum Ortodoks Patrikhâ-nesi’ne döndürüldü. Ulahlar’ın patrikha­neden ayrılma talepleri 1905″te kendi ki­liselerini kurma hakkını elde etmeleriyle sonuçlandı. Bunun üzerine Rum çeteleri Ulahlar’ı da hedef aldı.

1906’da Selânikte Jön Türkler tarafın­dan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti kuruldu­ğunda Makedonya’da etnik çatışmalar ve kanlı çete savaşları bütün hızıyla sürüyor­du. Makedonya müslümanlarınm Makedonya’daki gelişmelere bir tepkisi olarak kurulan bu örgüt, 1907’de Paris’teki Os­manlı Terakki ve İttihat Cemiyeti ile onun adı altında birleşerek dahilî merkez-i umûmî (Osmanlı sınırları içindeki merkez komite) haline geldi. Makedonya’da çar­pışan komitelerle de bağlantıları bulunan örgüt, Selanik’teki Üçüncü Ordu’da çete­lerin takibiyle görevli birçok subayı Jön Türk hareketine kazandırmayı başardı. Haziran 1908’de İngiliz ve Rus hüküm­darlarının Reval’de bir araya gelerek Ma­kedonya’daki Osmanlı hâkimiyetini orta­dan kaldıracağı iddia edilen yeni bir re­form paketi hazırlamaya başlamaları Jön Türkler’i, Osmanlı Devleti’nin haklarını korumakta yetersiz kaldığını iddia ettik­leri II. Abdülhamid rejimine karşı isyana şevketti. Makedonya’da Enver Bey ve Niyazi Bey gibi subaylar tarafından yürütü­len isyan Jön Türk ihtilâli olarak tarihe geçti ve 24 Temmuz 1908’de Abdül-hamid’in II. Meşrutiyet’i ilân etmesiyle sonuçlandı. 1908 ihtilâlinin ardından Makedonya’da yeni bir dönem başladı. Mürzsteg reform hareketine son verildi, silâhlı komiteler siyasî partilere ve meş­rutiyet kulüplerine dönüştürüldü, genel seçimler yapılarak Makedonya bölgesin­den Türk, Arnavut, Rum, Bulgar-Make­don. Sırp, Ulah ve yahudi mebuslar Os­manlı Meclis-i Meb’ûsanı’na girdi. Ancak İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin. Makedon­ya’daki farklı siyasî gruplarla Makedonya meselesini Osmanlı Devleti’nin menfaat­lerine uygun olarak çözmek için yaptığı pazarlıklar ve görüşmeler başarı sağla­madı. Bunda bir yandan İttihatçıların ka­tı merkeziyetçi politikaları, öte yandan Makedonya’daki parti ve örgütlerin ayrı­lıkçı millî mücadelelerinden vazgeçme­meleri ve komşu devletlerle iş birliği için­de olmaları önemli rol oynadı. Makedon­ya’daki gruplarla pazarlıklar yoluyla anlaşamayacağını gören İttihat ve Terakkî hükümeti, etnik kimliği Ön plana çıkaran siyasal partileri ve her türlü silâhlı hare­keti yasakladı. Bu önlem Makedonya’yı merkezî otoritenin kontrolü altına alma­ya yetmedi. Bunun üzerine 1910’da Ar­navutluk’ta başlatılan silâh toplama hare­keti Makedonya’da da sürdürüldü. Make­donya’daki siyasal örgütlerin direnci üze­rine sert askerî önlemler alındı. 1908’de tam bağımsızlığını ilân eden Bulgaristan, Avrupa’da ve büyük devletler nezdinde yeniden Osmanlı hükümeti aleyhine şikâ­yetlere ve Makedonya’daki soydaşlarının Jön Türkler tarafından zorla Türkleştiril-diği şeklinde propagandaya başladı. Osmanlı hükümetinin önlemleri karşısında Makedonya’da o zamana kadar elde et­miş oldukları nüfuzu kaybetmekten kor­kan Balkan devletleri, Rusya’nın da des­tek ve telkinleriyle 1912’de bir ittifak ku­rarak Osmanlı Devleti’ne savaş ilân etti Mayıs 1913’te imzala­nan Londra Antlaşması ile sona eren sa­vaşta Osmanlı Devleti diğer bölgeler ya­nında Makedonya’yı bütünüyle kaybetti. Savaş esnasında ağır katliamlara mâruz kalan Makedonya müslümanları, sonraki yıllarda Balkan devletlerinin baskılarına mâruz kalarak bölgeden kaçmaya ve göç etmeye başladı. Fakat Balkan ittifakını meydana getiren devletler Makedonya’­nın paylaşımı konusunda anlaşamadılar. Yunanistan, Sırbistan ve Romanya birle­şerek Bulgaristan’ı II. Balkan Savaşı’nda yenilgiye uğrattı. Ağustos 1913te Bükreş Anlaşması ile sona eren savaşta Make­donya’nın büyük bir kısmı Yunanistan ve Sırbistan’ın eline geçti. Yunanistan mer­kezi Selanik olmak üzere Ege Makedon-yası’na. Sırbistan Üsküp ve Manastır’ı da içine alan Vardar Makedonyası’na hâkim oluyordu, Bulgaristan’ın elinde ise yalnız­ca Makedonya’nın kuzeydoğusundaki Pi­rin Makedonyası kalmıştı.

Makedonya’yı Bulgar anavatanının bir parçası olarak gören Bulgaristan Balkan savaşlarının getirdiği sonucu kabullen­mek istemedi. I. Dünya Savaşı’na Ekim 1915’te Almanya’nın müttefiki olarak gi­rip Sırbistan’ın idaresindeki Vardar Makedonyası’nı işgal etti. Ege Makedonyası üzerinde de hak iddia etmeye başlayarak buranın doğu kesimini ele geçirdi. I. Dün­ya Savaşı, İtilâf devletlerinin yanında yer alan Sırbistan ve Yunanistan’ın galibiye­tiyle neticelenince Bulgaristan tekrar eski sınırlarına çekilmek zorunda kaldı. Savaş sonunda yapılan Versailles Antlaşması’nda (28 Haziran 1919) Bükreş Antlaşması’nın Makedonya için getirdiği şartlar onaylandı.

  • Makedonya’da Osmanlı Mimarisi, Mimari Eserleri,
  • Makedonya -Edebiyat, Türk Edebiyatı- Hakkında Bilgi
  • Makedonya Tarihi -I. Dünya Savaşı Sonrası- Hakkında Bilgi
  • Makedonya Tarihi -1943’ten Günümüze- Hakkında Bilgi
  • Makedonya Tarihi -Başlangıçtan, 1870 Yılına Dek- Hakkında Bilgi
  • Makedonya Fiziki, Dini, Etnik, Yapısı, Coğrafya, Özellikleri, Hakkında Bilgi
  • Makedonya Başkenti, Nüfusu, Yüzölçümü, Önemli Şehirleri, Hakkında Bilgi

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski