Antropolojik incelemelerden Malavi’de milâttan önce X. yüzyıldan itibaren insanların yaşadığı anlaşılmaktadır. Bölge milâttan sonra I ve IV. yüzyıllarda Bantu kavmi tarafından istilâ edilmiştir. Ülkenin bilinen yazılı tarihi, Doğu Afrika sahillerindeki müslümantann iç bölgelere nüfuz ettikleri XIII-XIV. yüzyıllarda başlamaktadır. Somali’den Güney Afrika’ya kadar uzanan sahil boyunca kurulan şehir devletlerinde yaşayan Arap asıllı müslüman-ların Bantu soylu Afrika yerlileriyle karışması sonucu ortaya çıkan Sevâhilî toplumu VIII. yüzyıldan itibaren kıtanın iç bölgeleriyle ticaret yapıyordu. Özellikle Kilve Sultanlığı, XIV. yüzyıldan itibaren Zambe-zi nehri boyunda ve Malavi gölü civarında yaşayan kabilelerle ticarî münasebetler kurdu. 1480’de oluşturulan Malavi Konfederasyonu, XVI. yüzyılda Malavi’nin ortasında ve güneyinde kalan toprakların büyük bir kısmına hâkim oldu. Portekiz donanmasının 1505 yılında Kilve’yi ve ardından Kızıldeniz’e kadar uzanan sahil şehirlerini işgal ederek yakıp yıkması müs-lümanların Doğu Afrika sahillerindeki hâkimiyetini zayıflattı. Portekizliler 1530’lu yıllarda Zambezi nehri boyunca ilerlediler ve buralarda ele geçirdikleri müslü-manları köleleştirerek Brezilya’ya götürdüler. İstilâdan kaçan müslümanlar daha ziyade kıtanın iç taraflarına yöneldiler. Malavi Konfederasyonu’nun hakimiyetindeki toprakların kuzeyinde yaşayan Ni-yakyusalar 1600 yılı civarında bir krallık kurarken Nyasa gölünün doğusundan gelen göçmenler Çikulamayembe adlı devletin temellerini attılar.
Malavi gölü kenarında yaşayan Yao kabilesi müslüman olduktan sonra Zengi-bar Sultanlığı’na bağlandı. Araplar’la ve Sevâhilîler’le münasebetlerinde müstakil konumunu korumayı başaran bu kabilenin ileri gelenleri bölgede ticarî ulaşım konusunda yegâne söz sahibiydiler. Yaolar zaman zaman kıtlık sebebiyle Zengi-barlı tacirlerle anlaşıp Malavi’nin iç bölgelerine, Çiçeva kabilesinin yaşadığı bölgeye göç ettiler ve burada yaşayan Lomwe, Njanja ve Mang’anja kabilelerini kısmen İslâmlaştırdılar.
XIX. yüzyılda Zengibar’m ileri gelenlerinden Salim b. Abdullah. Tanzanya’nın Ujiji ve Kilve şehirlerinde bir müddet kaldıktan sonra ailesi ve arkadaşlarıyla birlikte Nkhotakota’ya geldi. Çiçeva kabilesinin reisi Marenga ile anlaşıp Malavi gölünün batı kıyısında bir ticaret merkezi kurdu. 1840’ta kendisini önce Marimba sultanı, ardından Sevâhilî dilinde sultan anlamında da kullanılan “jumbe” ilân eden Salim b. Abdullah’ın Nkhotakota1-da kurduğu idareye “jumbeler dönemi” denildi. Salim b. Abdullah, Yao kabilesi sayesinde sahildeki Kilve ve Lindi adalarına ticarî mallarını kolayca sevkederek Zen-gibar Sultanlığı’nın bu bölgeye dikkatini çekti. 1860’ta vefat edince yerine sırasıyla Mwingi-Mguzu ve Zengibarlı Mwingi Kisutu geçti. Malavİ’ye İslâmiyet 186O’lı yıllarda Sevâhilî dili konuşan Cembeler sayesinde yayıldı. Hıristiyanlık da aynı tarihlerde misyonerler vasıtasıyla yayılmaya başladı.
Mvvingi-Kisutu’nun 1894 yılında vefatından sonra yerine geçen oğlu Mwingi Kheiri, bir yandan Arap ve Sevâhilî tüccarların İngiliz tüccarlara karşı verdiği mücadeleyi, diğer yandan tamamına yakını müslüman olan Yao kabilesinin sömürgeciliğe karşı direnişini destekledi. Bunun üzerine bölgeyi ele geçirmeyi hedefleyen İngilizler 1895’te Mwingi Khei-ri’yi tahttan indirerek Zengibar’a sürdüler, bölgede yaklaşık bir asırdır faaliyet gösteren Arap ve Sevâhilî tüccarları da Malavi’den uzaklaştırdılar.
Malavi gölünün doğusunda bugünkü Mozambik sınırları içindeki Rovuma’dan gölün güney tarafına göç eden Yao kabilesi reislerinden III. Makanjira Banali 1870 yılında müslüman oldu; diğer kabile reislerinden Mataka, Jalasİ ve Mponda da onun ardından müslüman oldular. Malavi’de İslâmiyet’in yayılmasını sağlayan ikinci önemli Zengibarlı Mlozi’dir. 1887′-de kendini Ngonde sultanı ilân eden Mlozi. İngiliz sömürgeciliğine karşı giriştiği savaşta öldürüldü.
Portekiz, Doğu Afrika’daki sömürgesi Mozambik”! Malavİ’ye doğru genişletmeye başlayınca İngiltere 1883 yılında buraya bir konsolos yerleştirdi. Aslında Portekiz, Berlin Konferansfnın (1885) ardından Mozambik’ten Angola’ya kadar uzanan bir sömürge kurmayı planlamıştı. Ancak İngiltere. Malavi’de bulunan misyonerleri sayesinde Portekizliler’in buraya girmesini engelledi. 1891 ‘de İngiltere ile Portekiz arasında imzalanan anlaşmayla Zim-babve’nin doğu sınırı sabitleştirilirken Nyasaland (Malavi) İngiliz nüfuz bölgesi ilân edildi ve Sir Harry Johnston bölgenin ilk sömürge valisi oldu. Berlin Konferan-sı’nın ardından bölgede İngiltere adına her türlü tasarruf hakkına sahip olan British South Africa Company, Güney Afrika’dan sonra bugünkü Zambiya ve Zim-babve’yi Rodezya, Malavi’yi ise Nyasaland adıyla kendi ticarî bölgesi ilân etti.
1907’de Nyasaland ismiyle resmen sö-mürgeleştirdikleri Malavi’nin idaresini yürütme ve yasama meclisleriyle desteklenen bir sömürge valisine veren İngilizler ülkeyi Rodezya ile birlikte 1953 yılında bir federasyona dönüştürdüler. Ancak kendilerine çok az sandalye verildiği için Malavi halkı federasyona karşı çıktı. Malavililer 1963’te tekrar müstakil sömürge statüsü kazanana kadar mücadele ettiler.
Müslümanlar sömürgeciliğe rağmen tebliğ faaliyetinden vazgeçmediler. Şeyh Abdullah b. Hacı Mkvvande ve Şeyh Sabit b. Muhammed Ngaunje, Malavi’nin çeşitli bölgelerini dolaşıp bilhassa Yao kabilesi arasında İslâmiyet’i yaymaya devam ettiler. Yeni camiler inşa ettikleri gibi eğittikleri gençler arasından birçok İslâm da-vetçisi yetiştirdiler. Özellikle Yaolar içinde yaygın olan Şâzeliyye ve Zengibar sultanlarının himayesindeki Kâdiriyye tarikatları Malavi’de İslâmiyet’in benimsenmesinde önemli rol oynadı. Şâzeliyye tarikatının önce Komor adalarında, ardından Doğu Afrika’da yayılmasında Komorlu Şeyh Ma’rûf un büyük etkisi olmuştur.
Yao kabilesinin reisleri V. Mutaka Ci-songa’nın öncülüğünde Alman, İngiliz ve Portekizliler’e karşı 19l2yılına kadar yürüttükleri mücadelenin sonuçsuz kalması üzerine ülke tamamen sömürgeleşti. XX. yüzyılın başında ülke nüfusunun % 60-65’i müslüman iken bu oran İngiliz sömürgeciliği ve misyoner faaliyetleriyle % 30-35 seviyesine kadar düştü. 1830 yılından itibaren Doğu Afrika’da faaliyet göstermeye başlayan misyonerler karşılarında tek engel gördükleri müslümanlara karşı saldırgan tavır takındılar. 1850’de Mangochi’de Church of Scotland ile başlayan eğitim faaliyetleriyle Yao ve Çiçeva kabilelerini hıristiyaniaştırmayı amaçladılar. 18S9’da Malavi’ye gelen David Livigstone’nun önderliğinde ülkenin her tarafında misyoner okulları açıldı. Sömürge idaresi ülkedeki her türlü eğitim faaliyetini misyoner okullarına bıraktı. Hıristiyan ismi alıp vaftiz olmayı kabul edenler dışında müslüman çocukları okullara kaydedilmedi. Müslümanlar buna tepki olarak kendi bölgelerinde misyoner okulu açılmasına ve kilise inşasına müsaade etmediler. Ancak eğitim göremedikleri için işçilik ve hizmetçilik yapan müslümanlar arasında hıristiyanlığı benimseyip papaz, öğretmen ve teknik eleman olarak yetişenler de oldu. Malavi kilisesi 1944 yılına kadar bütün okulların idaresini elinde tuttu. Müslüman çocukları ücretsiz olduğu için ilkokula devam etseler de ücretli olan ortaokullara sadece kilisenin ücretini karşıladığı öğrenciler gidebiliyordu. Kiliselerin 1950’de başlattığı müslümanları hıristiyanlaştırma girişimleri bugün de sürmektedir.
Malavi’de eğitim faaliyetlerine aslında müslümanlar öncülük etmişlerdir. 1910′-da sömürge valisi olan Alfred Sharpe her Yao köyünde bir cami ve müslüman tüccar bulunduğundan bahsetmekteydi. Müslümanların Arap harflerini kullandıkları Sevâhilî dilindeki eğitimlerine son veren İngilizler alfabeyi de Latin harflerine çevirdiler. Müslümanların kendilerine ait okullar açmak için 1926 yılında sömürge idaresine yaptıkları başvuru 1930’da sonuç verdi ve bazı okullar açıldı. Fakat kilisenin baskısıyla bu okullar bir yıl sonra kapatıldı. 1946’da müslümanların Chi-radzulu, Zomba ve Mangochi’de yeni okullar açmasına izin verilince bunların idaresi Central Body Müslim Education’a bırakıldı. Bu kurum, daha sonra Malavi müslümanlanm bir araya getiren Müslim Association of Malavvi’ye dönüştü. Bu tarihten 1962 yılına kadar ülke genelinde açılan müslüman okulu sayısı yirmi dokuza ulaştı. Bunlardan sadece yedisi sömürge idaresi tarafından destek gördü, diğerleri kapandı veya zor şartlar altında eğitimlerine devam edebildi. 1980’li yıllarda Kuveyt’in karşıladığı paralarla müslüman çocukları için yeni okullar açıldı. İslâm eğitimi almak üzere Zengibar ve Kenya’nın Mombasa şehrine gönderilen gençlerin Malavi’ye dönmeleri ülkede İslâmiyet’in güçlenmesine katkı sağladı. Bağımsızlık sonrası müslümanların eğitime ilgileri artmakla birlikte2003 yılında ülkenin tek üniversitesinde 6000 öğrenci arasında sadece altmış beş müslüman öğrenci bulunmaktaydı. Malavi müslümanları Şafiî, ülkeye Asya’dan göç eden müslümanlar ise genelde Hanefî mezhebine mensuptur.
Bir ziraat ülkesi olan Malavi’den sömürge döneminde komşu devletlere çok sayıda insan göç etti. Zambiya ve Güney Afrika’daki madenlerde çalışmak üzere yüz binlerce müslüman Malavili erkek köylerinden ayrıldı. Arazi işleri için ihtiyaç duyulan işgücünü karşılamak üzere ülke içinden ve Mozambik’ten bu köylere gelen hıristiyan erkeklerden bir kısmı müslüman kadınlarla evlenerek çocuklarıyla birlikte onları da hıristiyanlaştırdılar. Böylece çok sayıda müslüman köy din değiştirdiği için müslümanlar güç kaybettiler ve sömürge döneminde önemli bir etkinlik gösteremediler.
Malavi 1964’te bağımsızlığını elde etti. Bağımsızlık sonrasında, Amerika Birleşik Devletleri’nde tıp eğitimi gören presbiteryen kilisesine bağlı Hastings Kamuzu Banda’nın kurduğu ve diktatörlüğe dönüştürdüğü yönetim döneminde müslümanlar sömürge devrinde olduğu gibi başta eğitim olmak üzere birçok alanda geri plana itildiler. 1992 yılında Malavi’de hızlı siyasî değişim süreci başladı. The Democratic Front adlı siyasî partinin başkanı olan müslüman Bakili Muzuli ülkeyi diktatörce idare eden Hastings Kamuzu Banda’ya karşı ciddi bir muhalefet hareketi oluşturdu. 1994’te çok partili siyasî hayata geçildi ve yapılan seçimi Muzuli kazandı. 1980’lerde başlayan İslâmî hareket yayıldı, hareketin Shuaibu Attimu gibi önde gelenlerinden bir kısmı kurulan hükümette görev aldılar. 1999 yılında devlet başkanlığı seçimini ikinci defa kazanan Bakili Muzuli Kuveyt, Libya ve Sudan gibi ülkelerle yakın iş birliğine girerek ülkede yaptığı birçok yatırım için malî destek aldı. Muzuli döneminde Millî Eğitim Bakanlığı okullardaki İncil dersini kaldırarak yerine dünya dinleri dersini koydu. Bu derste İslâmiyet, Hıristiyanlık ve Yahudilik okutulmaya başlandı.
Ülkenin eski başşehri olan Zomba, Malavi müslümanlarının merkezi olarak kabul edilmektedir. 1940 yılında Asyalı müslümanların da yardımıyla Müslim Education Association bu şehirde kuruldu. Mangochi, Mulanje, Blantyre, Machinga, Ded-za, Chiradzulu, Lilongve, Salıma ve Nkho-takota müslümanların yoğun olarak bulundukları diğer şehirlerdir. 1984’te ülke genelinde cuma namazı kılınan 6000 cami bulunuyordu. Malavi müslümanlarının kurdukları Limbe Müslim Jamaat, The LİIongwe Müslim Jamaat, The Kanyenda Mohammedan Schools Association, Nuru islam Association gibi kuruluşlar The Müslim Association adı altında toplanmıştır. Ülkenin her tarafında müslüman çocuklarını eğiten Kur’an okulları bulunmaktadır.
1928’den itibaren Hindistan’dan Malavi’ye genellikle ticaretle uğraşan müs-lümanlar gelmeye başladı. Bunlar özellikle Blantyre ve Zomba şehirlerinde cami ve medreseler inşa ettiler. 1950-1960 yıllan arasında Güney Afrika üzerinden yeni bîr Asyalı müslüman göçü oldu; göçmenler daha ziyade Lilongve, Zomba, Limbe ve Blantyre’e yerleşmeyi tercih ettiler.
Müslümanlar sömürgecilik döneminde ve bağımsızlık sonrasında misyonerlerin idaresindeki okullara devam edemediklerinden ülkede devlet memuru olarak çalışan müslüman sayısı yüzde bir seviyesindedir. 1970’li yıllarda müslüman gençler ilk ve orta öğretim okullarına, üniversitelere ve teknik okullara devam etmeye başladı. 1975’te Güney Afrika”-daki müslümanlarla münasebetler geliştirildi. İki yıl sonra Güney Afrika’da yapılan müslüman gençlik konferansına Malavili müslüman gençler de temsilci gönderdiler. III. Güney Afrika Müslüman Gençler Konferansı’nın 1981 yılında Malavi’nin Blantyre şehrinde toplanması ülkede İslâmî faaliyetleri güçlendirdi. Kuveyt’te kurulan Malavvi Müslim Commite adını 1982’de Africa Müslim Agency olarak değiştirdi. Bu kurumun görevlendirdiği Şeyh Sa’d et-Tâlib’in Malavi’deki gayretleriyle on yıl içinde 300 cami, yirmi eğitim merkezi ve iki klinik açıldı. Malavi’de İslâmiyet’in canlanmasında Doğu Afrika sahillerinden gelen âlimler ve Pakistan Tebliğ Cemaati mensupları da etkili olmuştur.
- Malavi Fiziki, Beşeri Coğrafya, Etnik, Dini Yapısı, Hakkında Bilgi
- Malavi Başkenti, Nüfusu, Nerede, Hakkında Bilgi
TDV İslâm Ansiklopedisi