Malta’da ilk iskânın milâttan önce 4000 yıllarında Sicilya’dan gelen bir grup çiftçi ailesiyle başladığı ileri sürülür. Ada, Fenikeliler’in burayı bir ticarî üs haline getirdikleri milâttan önce X. yüzyıldan itibaren önem kazanmaya başladı. Milâttan önce VII ve VI. yüzyıllarda Kartacalılar’ın yönetimine girdi. Milâttan önce 218’de Romalılar tarafından ele geçirildi ve yaklaşık bin yıl Romalı ve Yunanlılar’ın yönetiminde kaldı. Bu dönemde Gozo’da sadece Yunan, Malta’da ise Roma ve Yunan paraları basıldı ve kullanıldı. İlk hıristiyan azizlerinden Saint Paul’ün adaya gelmesiyle halk Hıristiyanlığı kabul etti. Roma İmparatorluğumun yıkılmasından sonra 533’te Bizans hâkimiyetine geçti ve Bizans savaş gemilerinin güçlü bir üssü haline geldi.
Müslüman Araplar’ın Malta’ya ilk gelişlerinin Ağlebî Hükümdarı I. Ziyâdetullah dönemine rastladığı ve onun 221’de (836) adaya bir donanma gönderdiği öne sürülür. Bununla beraber adanın kesin bir şekilde ele geçirilişi. Sicilya’daki Ağlebî kumandanlarından Ahmed b. Ömer yönetiminde yola çıkan bir filo tarafından gerçekleştirildi.[28 Ramazan 256/ 29 Ağustos 870] Ağlebîler gemi yapmak maksadıyla burada bir tersane inşa ettiler. Mal-ta’daki müslüman hâkimiyeti kalıcı oldu, ada halkının dili ve yer adları üzerinde Arapça’nın etkisi görüldü. Malta’da İslâmî dönemden kalma para, mezar taşlan ve bir cami kalıntısı bulunmuştur. Müslümanların adadaki hâkimiyetleri sırasında Melita şehrinin adı Medine olarak değiştirildi ve merkez yapıldı. 0 dönemde Rabat adıyla anılan şehrin varoşları, daha sonra ayrı bir şehre dönüştü. 381’de (991) yapılan bir nüfus tesbitine göre adadaki müslümanlar 15.000, hıristiyanlar ise 6350 hâne civarındaydı. Ada halkının dinî inançlarına karışmayan müslümanların varlığı, Normanlar’ın 483’te (1090) Sicilya’dan gelerek Malta’yı ele geçirmelerine kadar sürdü. Norman Kralı II. Roger 1127’de Malta’yı kesin olarak aldı ve müslümanlar II. Frederik’in kararı ile 647’de (1249) adadan çıkarıldı. Malta 1284’te Sicilya’yı ele geçiren Aragonlu-lar’ın, 1410’da Kastilyalılar’ın hâkimiyetine girdi ve 2S0 yıl sürecek olan İspanya krallarına bağlı bulunduğu bu dönemde kendi kanunları İle yönetilen bir cumhuriyet idaresine sahip oldu. Zaman zaman Tunus’taki Hafsîler’in akınlarına uğrayan ada 831’de (1428) Kâid Rıdvan’ın düzenlediği ve 3000 kişinin esir edildiği saldırıdan etkilendi.
Kanunî Sultan Süleyman’ın Rodos’tan çıkardığı (928/1522) Saint Jean şövalyelerini İspanya Kralı V. Karlos Malta’ya yerleştirdi (1530). Malta, sahip olduğu ideal limanları ile daha çok denizlerde etkili olan şövalyeler için uygun bir üs haline geldi. Önce Birgu şehrine yerleşen şövalyeler, kısa sürede Saint Angelo Kalesi’nİ tahkim ettikleri gibi Senglea şehrinin ucunda Saint Michel Kalesi’ni yaptılar ve şehirlerin etrafını surlarla çevirerek İstihkâmları sağlamlaştırdılar. O sırada meskûn olmayan Valletta’nın doğu ucunda da Saint Elmo Kalesi’ni yaparak (1552] büyük liman ile Mersa Muscet gibi iki önemli limanın korunmasına önem verdiler.
Osmanlı tarih ve coğrafya kaynaklarında Malta ile ilgili ilk bilgiler XVI. yüzyılın ilk çeyreğine rastlar. Pîrî Reis çevresi 65 mil olan Malta’nın İspanya’ya bağlı bulunduğunu, altmış köye sahip mâmur bir ada olduğunu, karada büyük bir kalenin (Medine) yer aldığını belirtir. Moranso (Mersa Muscet) Limanı ile büyük limanın girişindeki Buruka (Rikasoli) Kalesi’ni ve tabii bir liman olan Marsalşolok’u da zikreder. Ayrıca Gozo (Koza) adasına Türk-ler’in Küçük Malta dediğini belirten Pîrî Reis, Gozo İle Malta arasında Comino (Kamuna) adında küçük bir adanın varlığından da söz eder. XVİ. yüzyılın ikinci yarısına ait bir başka Kitâb-ı Bahriyye nüshasında İse Comino’ya “Uluç Ali adası” denilmektedir.
Malta halkı ve şövalyelerin Osmanlılar’la ilk ciddi karşılaşmaları, Turgut Reis’in 947’de (1540) Gozo’ya, bir yıl sonra da Malta’ya yaptığı akınlarla başladı ve sonraki yıllarda da sürdü. Özellikle 958’de (1551) Trablusgarp’ın fethine giden Sinan Paşa, Turgut Reis ile birlikte Malta’ya çıkarma yaptı; surlarla çevrili şehirlerin dışında kalan yerleri yağmaladığı gibi Gozo adasını ele geçirdi. 967’de (1560) Piyâle Paşa kumandasında Cerbe seferi İçin Akdeniz’e çıkan Osmanlı donanması Gozo’ya uğrayarak erzak temini maksadıyla adayı yağmaladı. Ancak Malta, zamanla binlerce müslüman esirin getirilip zindana konduğu ve zaman zaman inşaatlarda çalıştırıldığı bir esir kampı haline geldi.
Osmanlılar Malta şövalyelerinin Akdeniz’de müslüman hacılara, tüccar ve yolculara verdikleri zararlar sebebiyle adanın alınmasını kararlaştırdılar. Bu sebepler, serdar tayin edilen beşinci vezir Mustafa Paşa’ya verilen 20 Şaban 972 (23 Mart 1565) tarihli serdarlık beratında ve Cezayir Beylerbeyi Hasan Paşa ile Trab-lusgarp Beylerbeyi Turgut Paşa’ya gönderilen fermanlarda da belirtilir. Kumandanlığına Piyâle Paşa’nın getirildiği donanmada, yaklaşık 240 gemi bulunuyordu ve Akdeniz’deki bütün gönüllü reislerin bu sefere katılmaları emredilmişti. Ayrıca Anadolu ve Rumeli’deki yirmi beş sancağın askeri yanında gönüllü cenkçilerin de sefere katılması sağlandı. Böylece Osmanlı ordusunda yeniçeriler dahil 35.000 civarında kara askeri yer alıyordu. Donanma için sadece Mısır’dan 3500 kantar barut hazırlanması istendiği gibi yine Moton ve Trablusgarp’-tan barut, diğer yerlerden top yuvalağı ve peksimet hazırlığına girişildi.
Malta seferine ait bir rûznâmçe defterinde yer alan bilgilere göre 26 Şaban 972’de (29 Mart 1565) Mustafa Paşa’nın kumandasında İstanbul’dan yola çıkan donanma 27 Şâban’da (30 Mart) Gelibolu’ya ulaştı ve fırtına sebebiyle yaklaşık bir hafta burada beklemek zorunda kaldı. 5 Ramazan’da (6 Nisan) Boğazhisarları’nda demirleyen donanmaya bu sırada Tersane emini iştirak etti. Burada, Kavala kapudanı dört kadırga ve kalyatadan oluşan filosuyla Ege denizinin savunması ile görevlendirildi. Donanma 11 Ramazan’da (12 Nisan) Bozcaada’ya, 13 Ramazan’da (14 Nisan) Sakız’a, 15 Ramazan’da (16 Nisan) Koyu-nadası’na geldi ve kadırgalar burada yağlandı. 20 Ramazan’da (21 Nisan) Andre adası yoluyla Kızılhisar’a, 23 Ramazan’da (24 Nisan) Atina’ya, 26 Ramazan’da (27 Nisan) Ternaşalık ve Çamlıca adalarını geçerek Termih’te demirledi. 29 Ramazan’da (30 Nisan) buradan hareket eden donanmadaki Habeş Ahmed Reis barçası bir kayaya çarparak battı, Donanma30Ramazan’da(l Mayıs) Benefşe Burnu’na geldi. Burada ramazan bayramını geçirdikten sonra 2 Şevval’de (3 Mayıs) Manya Burnu’na, 3 Şev-val’de (4 Mayıs) Koron’a, 5 Şevval’de (6 Mayıs) Moton’a, 6 Şevval’de (7 Mayıs) Anavarin’e ulaştı ve Serdârıekrem Mustafa Paşa karaya çıkarak çadır kurdu. 9 Şevval’de (10 Mayıs) Rodos beyi dokuz kadırgası ile, Selanik beyi de askerleriyle donanmaya katıldı. 14 Şevval (15 Mayıs) gecesi Malta’ya doğru denize açılan donanma dört gün denizde dolaşarak 18 Şevval (19 Mayıs) Cuma günü kuşluk vakti Malta adası önüne geldi. Bu konumda iki gün bekledikten sonra Mustafa Paşa 20 Şevval’de (21 Mayıs) Mersaşolok’ta karaya çıktı ve burada çadır kuruldu. Ordu birkaç gün içinde toplar dahil bütün ağırlıklarını adaya çıkardı. Malta şövalyeleri büyük üstadı La Valetta’nın savaşsız teslim teklifini kabul etmemesi üzerine 25 Şevval’de (26 Mayıs). Mersa Muscet ile büyük liman arasındaki burnun ucunda bulunan Santarma (Saint Elmo) Kalesi yakınında yerleşen Osmanlı ordusu siperler kazarak savaşa hazırlandı ve birkaç gün içinde çatışmalar başladı. 3 Zilkade’de (2 Haziran) Malta’ya gelen Uırgut Paşa kuşatmaya buradan başlanmasını doğru bulmamakla beraber harekâta bizzat katıldı. 24 Zilkade 972’de (23 Haziran 1565) Santarma Kalesi’nin alındığı gün Turgut Paşa daha önce başından aldığı bir yara sebebiyle hayatını kaybetti. Saint Elmo’-nun zaptı sayesinde Osmanlı donanması adanın en korunmuş limanı olan Mersa Muscet’e girdi. Kuşatmanın Malta Kalesi’ne çevrilmesiyle mücadele Birgu ve Senglea şehirlerine yöneldi. 10 Zilhicce (9 Temmuz) Pazar günü kurban bayramı olduğundan bayramlaşma yapıldı. 13 hicce’de (12 Temmuz) Cezayir Beylerbeyi Hasan Paşa yirmi beş kadırga ile kuşatmaya katıldı.
Donanmanın İstanbul’dan ayrılışından yaklaşık iki ay sonra 17 Zilhicce 972’de (16 Temmuz 1565) Mustafa Paşa’ya gönderilen emirde kendisinden hiçbir haber alınamadığı belirtilerek Malta’da fethedilen yer olup olmadığının ve Turgut Pa-şa’nın kuşatmaya iştirak edip etmediğinin bildirilmesi istendi. Halbuki Mustafa Paşa. 7Zilhicce’-de (6 Temmuz) kuşatma hakkında bilgi vermek üzere Abdi Çavuş’u kuşatmayı gösteren bir planla İstanbul’a göndermişti. Mektup İstanbul’a ulaştıktan sonra, 29 Zilhicce’de (28 Temmuz) Abdi Çavuş, Mustafa Paşa’ya gönderilen fermanı alarak Malta’ya doğru yola çıktı. 10 ve 23 Muharrem 973’te (7 ve 20 Ağustos 1565) Malta Kalesi üzerine şiddetli iki hücum daha yapıldıysa da sonuç alınamadı. Kuşatma sırasında Malta şövalyelerinin yardım İstekleri sonucunda Sicilya’dan takviye güçler geldiği gibi 6 Eylül’de İspanya’nın desteklediği Sicilya Valisi Don Garcia yönetiminde 8000 asker Malta’nın batısında adaya çıktı. Mustafa Paşa, biraz da mevsimin değişmesi ve ünlü şolok rüzgârlarının esmeye başlaması sebebiyle 12 Safer’de (8 Eylül) kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı. Adaya çıkan yardımcı kuvvetlerle Saint Paul Kalesi civarında son bir defa çatışmaya giren ve başarı elde edemeyen Osmanlı ordusu 16 Safer 973’te (12 Eylül 1565) Malta’yı terketti. Malta kuşatmasının sonucu İstanbul’da üzüntü ile karşılanırken Avrupa merkezlerinde sevinç uyandırdı ve başarısızlıktan sorumlu tutulan Mustafa Paşa vezâretten azledildi. Malta seferi sırasında yaklaşık 20.000 asker hayatını kaybetti. Resmî kayıtlara göre denizde boğulan ve kuşatma sırasında ölen timar sahibi 540 idi.
Kuşatma sırasında Birgu âdeta yerle bir olduğu için 1566’da şövalyelerin yeni merkezi olarak bugünkü Valletta şehrinin inşasına başlandı. Papa IV. Piu’nun gönderdiği askerî mühendis, Laparelli’nin planına göre her tarafı surlarla ve burçlarla kuşatılan ve yeni Türk saldırılarına karşı yeterince korunabilmek amacıyla müstahkem bir şekilde düşünülen şehrin yapımı beş yılda tamamlandı ve Malta’nın merkezi Birgu’dan Valletta’ya taşındı (1571).
Malta hakkında bilgi veren Âşık Mehmed uzunluğu 70, eni 30 mil olan adada surlarla çevrili bir şehir, müstahkem bir kale bulunduğunu, halkının Rum ve Frenk olduğunu yazarak Malta kuşatmasına katılan korsanlardan dinlediğine göre Malta Kalesi’nin yerden itibaren kaya olduğunu, sur temellerinin bunun içine kazıldığını, surların derin hendeklerle çevrildiğini kaydeder.
Maltalıiar XVI ve XVII. yüzyıllar boyunca Akdeniz’de korsanlık hareketlerini sürdürdüklerinden ada zaman zaman yine Osmanlı saldırılarına uğradı. 1023’te (1614) Kaptanıderyâ Kayserili Halil Paşa, altmış beş kadırgadan oluşan donanma ile kısmî bir çıkarma yaptıysa da Maltalılar’ın adayı daha iyi tahkim etmeleri ve savunma amaçlı tedbirleri arttırmaları yüzünden sonuç alınamadı. IV Murad’ın bizzat katılmak üzere hazırlıklarını yürüttüğü Malta kuşatması teşebbüsü de onun ölümüyle (1049/1640) gerçekleşmedi. 1162’de(1749) ve 1173’te (1760) Malta’ya düşünülen kuşatmalarda sonuçsuz kaldı, fakat ada üzerindeki Osmanlı siyasî ilgisi sürdü. Nitekim XVIII. yüzyıl başlarına ait bir coğrafya eserinde Malta çevresi 64 mil uzunluğunda, üç limanı, on dört kalesi olan, bütün varoşları istihkâmlarla çevrili bir ada olarak tarif edilir. Gozo Malta’ya Qöre daha mâmurdur, adada bir baruthane ve Sita denilen Birgu’da darphâne ve cebehâne vardır. Ayrıca burada yirmi sekiz büyük köy, on sekiz manastır, 2000 rahip ve 1200 şövalye bulunmaktadır. Malta ve Gozo’nun erkek nüfusu 110.OOO’dir ve dört kalyon, dört çekdiri ve bir küçük karaveleden oluşan donanmaya sahiptir. Bu dönemde Malta’da 2500 müslüman esir bulunmaktadır.
Malta halkının 1775’te rahiplerin önderliğinde şövalyelere karşı başlattığı isyan kısa sürede bastırıldı. 1798’de Napolyon, Osmanlılardın çıkarma yaptığı yerden gelerek adayı ele geçirdi. Malta’nın Fransa hâkimiyetinde kaldığı sırada şövalye teşkilâtı dağıtıldı ve adada yeni bir düzen kuruldu. Malta 1800’de İngiltere tarafından işgal edildi. Adanın İngiltere’ye bağlılığı 1921 ve 1928’de gittikçe genişleyen bir koloni şekline dönüştü. II. Dünya Savaşı sırasında Alman – İtalyan müttefik hava kuvvetlerinin saldırılarından ciddi olarak etkilendi. 1964’te referandumla İngiltere’den Commonvvelth üyesi olarak bağımsızlığını aldı ve 1979′-da İngiltere’nin adayı müslüman mezarlığı yaptırdığı gibi İstanbul’da Yıldız Parkı’nda Malta Köşkü adıyla bilinen bir köşk inşa ettirdi. II. Abdülhamid, 1883 yılında Malta’daki mezarlığa bir mescid ve çeşme ilâve ettirdi. 1895’te Malta Saint Paul Kilisesinin düzenlemek istediği, Valfetta heykelinin bazı işaretlerle teşhirini öngören âyin, müslüman halkı rencide edeceği endişesiyle İngiltere nezdinde yapılan girişimler sonucu engellendi.[258] Malta, Millî Mücadele döneminde İstanbul’u işgal altında tutan İngilizlerin siyasetine ters düşen 140 Osmanlı devlet adamı, siyasetçi ve düşünür için 1919-1921 yıllan arasında sürgün yeri oldu.
- Malta Fiziki, Coğrafya, Dili, Etnik, Dini Yapı, İklim Hakkında Bilgi
- Malta Başkenti, Nüfusu, Yüzölçümü, Hakkında Bilgi
TDV İslâm Ansiklopedisi