Anadolu’nun güneydoğusunda bulunan yerler Osmanlı hâkimiyeti altına alınıp merkez Âmid olmak üzere Diyarbekir vilâyeti teşkil edildiğinde Mardin buraya bağlı bir sancak oldu (924/ 1518). Coğrafî açıdan el-Cezîre’nin bir bölümünü oluşturan Mardin idarî bakımdan Bizanslılar zamanından beri Diyarbe-kir’e bağlı idi. Mardin sancağı dahilinde en önemli iskân yeri sancak merkezi olan Mardin’di. 1518’de Mardin livasına bağlı yerler olarak Mardin kazası ile Savur ve Nusaybin nahiyeleri belirtilmektedir. Ayrıca beylerbeyi hasları zikredilirken Sincar yakınlarındaki Habur’un da ilk tahrirde Mardin’e bağlı nahiyeler arasında yer aldığının görülmesine rağmen daha sonraki tahrirlerde belirtilmemektedir. Bu tahrir, Mardin’in Osmanlılar’a intikalinden sonraki ilk idarî teşkilâtı aksettirmektedir. 1518’de sancakta Mardin şehri, Savur ve Nusaybin kasabaları ile birlikte 247 köy bulunmaktaydı. Bu köylerden 196’sı Mardin’e, elli biri Savur’a ve on üçü Nusaybin’e bağlıydı. 932 (1526) yılındaki idarî yapıda Mardin, Savur ve Nusaybin liva olarak belirtilmekte ve Berriyecik bu sancağın kazasını teşkil etmekteydi. Bu tarihte şehir ve kasaba sayısında değişiklik olmamasına rağmen köy ve mezraa sayısında artışlar olmuştur. Mardin kazasına bağlı 305 Köy, yirmi beş mezraa. Savur kazasına bağlı elli yedi köy, yetmiş yedi mezraa, Berriyecik kazasına bağlı 141 köy ve kırk üç mezraa yer almaktadır. 1S40 yılında idarî yapıda fazla bir değişikliğin olmadığı görülmektedir. Bu tarihte kaza olarak sadece Mardin geçmektedir. Mardin kazası ve ona bağlı Duraciu nahiyesi ve sancak dahilindeki meskûn yerlerde bir kale, iki kasaba merkezi (nefs). 258 köy ve 113 mezraa vardı. Nusaybin bu tarihte Mardin’den kopuk olarak görünmesine rağmen ancak 1550’ye doğru müstakil sancak olmuştur. 1540yılından itibaren Mardin’in sancak olarak zikredildiği görülmektedir. 964’te (1557) Mardin Âmid livasına bağlı bir nahiye. 972’de (1564-65} kaza olarak belirtilmekte ve buraya bağlı Karadere, Kûh-i Mardin. Dînâbî, Turaclu, Öksüz-çali, Gökçekaya, Zerkan, Doğancık, Dehleki nahiyeleri yer almaktadır. Mardin’in 1560 yılından itibaren sancak hüviyetini kaybettiği anlaşılmaktadır. Nitekim XVII. yüzyılda Diyarbe-kir’e bağlı bir kaza konumundaydı. XVIII. yüzyılda ise Bağdat eyaletine bağlı bir kaza oldu, bu statüsünü XIX. yüzyılın ilk yarısında da sürdürdü ve Bağdat’a bağlı voyvodalar tarafından idare edildi. Mardin, 184O’lı yıllarda şehrin ileri gelen aşiretlerinden olan Millî ailesinin idaresine verilmiştir. 1840-1845 yılları arasında Mardin’in Musul’a bağlandığı ve valinin gönderdiği vekil tarafından yönetildiği belirtilir. 1845’te Mardin tekrar sancak statüsünü kazanmış, 1869 yılından Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar geçen zaman içerisinde ilk dönemde olduğu gibi Diyarbekir’e bağlı sancak konumunu sürdürmüştür.
Mardin sancağında yaşayanlar, şehir ve köylerdeki yerleşik halk ile aşiret halindeki göçebe topluluklardan oluşuyordu. Bunlar etnik ve dinî bakımdan müslümanlar, hıristiyanlar, yahudiler ve Şemsîler olarak zikredilebilir. Mardin ve yöresinde Akkoyunlular zamanında bu hanedana mensup Karayülük Osman’ın oğlu Hamza Bey’in Türkman perakendelerin Mardin etrafına iskân hizmetine tayin olunduğu” kayıtlarda geçmektedir. Akkoyunlular’dan önce bu bölgeye hâkim olan Artukoğulları nın da bir Türk hanedanı olduğu göz önüne alınırsa kendileriyle birlikte birçok Türk topluluğunun bölgeye gefip yerleştiği anlaşılır. Nitekim yerleşim yerlerinin ekserisinin Türkçe adlar taşıması bölgenin etnik kimliği hususunda belirleyici bir unsurdur.
Cumhuriyet başlarında Diyarbakır ilinden ayrılarak kurulan Mardin ilinin merkezi olan Mardin şehri, eskiden olduğu gibi bugün de tarımsal ticaret merkezi olma özelliğini sürdürmektedir. Bunun dışında sanayi tesisi olarak çimento fabrikası, iplik fabrikası, fosfat işletmeleri, yem fabrikası, boru ve kireç fabrikaları ile bunların yan sanayileri gibi kuruluşlara sahiptir. Gıda sektöründe de önemli gelişme gösteren Mardin unlu mamuller, süt ve süt ürünleri, yağ ve yem sanayiinde önemli atılımlar yapmıştır. Uluslarası taşımacılık Mardin’de önemli yer tutmaktadır. Güneydoğu Anadolu Projesi’ndeki (GAP) ilk, Suriye ve Irak’a en yakın tek serbest bölgenin Mardin’de kurulmuş olması yöre dışı yatırımcıların Mardin’e yönelmesini sağlamıştır.
Cumhuriyet döneminin başlarında yapılan ilk nüfus sayımında (1927) 22.249 olarak tesbit edilen nüfus sonraki yıllarda 20.000’in de altına düştü (1945’te 18.522, 1950’de 19.354). Ardından yavaş yavaş artmaya başlayan nüfus 1955’te 24.379, 1970te 33.740, 1990’da 53.005, 2000 yılında ise 65.072’ye ulaştı.
Mardin şehrinin merkez olduğu Mardin ili Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman ve Şırnak illeriyle komşudur. Ayrıca güneyden Suriye topraklarıyla sınırlanır. Merkez ilçeden başka Dargeçit, Derik, Kızıltepe, Mazıdağı, Midyat, Nusaybin, Ömerli, Savuş ve Yeşilli adlı on ilçeye ayrılır. 8806 km2 genişliğindeki Mardin ilinin sınırları içinde 2000 yılı nüfus sayımına göre 705.098 kişi yaşıyordu, nüfus yoğunluğu ise 80 idi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait 2002 yılı istatistiklerine göre Mardin’de il ve ilçe merkezlerinde 248, kasabalarda altmış altı ve köylerde S56 olmak üzere toplam 870 cami bulunmaktadır, merkezindeki cami sayısı elli beştir.
- Mardin Fiziki Yapı, Nüfus, Ekonomisi. Hakkında Bilgi
- Mardin Tarihi, Mardin Şehri Tarihçesi, Hakkında Bilgi
- Mardin Mimari, Tarihi Eserleri -Çeşmeleri- Özellikleri, Hakkında Bilgi
TDV İslâm Ansiklopedisi