Mecâmicu’l-hakâik. Osmanlı âlimi Ebû Saîd el-Hâdimî’nin (ö. 1176/1762) fıkıh usulüne dair eseri.
Tam adı Mecâmihı’hhaka’ik ve’l-kavâHd ve cevâmfu’r-rev&’ikve’l-ievtfid mine’l-uşûl olan ve sistematik bir fıkıh usulü kitabı tarzında kaleme alınan eser bir mukaddime, iki bolüm (bab) ve hatimeden meydana gelmekte olup her iki bölüm dört kısımdan (rükün) oluşmaktadır. Girişte usûl-i fıkhın mahiyeti, konusu ve gayesine temas edildikten sonra birinci bölümde fıkıh usulünün deliller bahsine yer verilerek sırasıyla kitap, sünnet, icmâ ve kıyas konuları rükün başlıkları altında incelenmiş, lafız ayırımları ve lafzı yorum meselelerinin kitap ve sünnetin ortak konuları olduğu belirtilip bunlar birinci rükün içinde geniş biçimde işlenmiştir. Şer’î hüküm bahsinin ele alındığı ikinci bölümde hüküm, hâkim, hükme konu olan fiil (el-mahkûm bih) ve hükmün muhatabı mükellef konuları üzerinde durulmuştur. Müellifin bazı konuları fasıl, müstakil alt başlıklar altında işlediği görülmektedir.
Mecâmicu’l-hakâik’in sonuç bölümünde 154 küllî kaide yer almaktadır. Müellif, bu kaidelerin tesbitinde İbn Nüceym’in el-Eşbâh ve’n-nezâ’ir adlı eserinden yararlanmış ve bazı ilâvelerde bulunmuştur. Bu bölümdeki kaideler, Bedreddin ez-Zerkeşfnin el-Menşûr fi’l-kavâ’id adlı eserinde olduğu gibi her kaidenin ilk kelimesinin başlangıç harfi esas alınmak suretiyle alfabetik olarak sıralanmıştır. Bazı kaideler, Kerhî’nin er-Risâîe fi’l-uşûl’üne benzer tarzda meselelerin illetlerinin belirlenmesinde mezhep hukukçuları için yönlendirici ilkeler şeklinde düzenlenmiştir. Mecâmfu ‘3-hakâ’ik’ın bu bölümü, Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye’nin küllî kaidelerle ilgili kısmının önemli kaynaklarından birini oluşturmaktadır.
Özellikle Molla Hüsrev’in Mir/cafü’J-vü-şûl, Sadrüşşerîa’nın el-Tavzîh ve Tâceddin es-Sübkî’nin Cemcu’l-cevâmic adlı kitaplarından faydalanılarak hazırlanan Mecâm Fu’l-hakâ’ik, Hanefî mezhebinin görüşlerini esas almakla birlikte izlediği metot açısından karşılaştırmalı bir usûl-i fıkıh eseri niteliğindedir. Kitapta genellikle Hanefî ve Şafiî mezheplerinin görüşleri arasında mukayeseler yapıldığı ve zaman zaman müellifin kendi tercihlerine de yer verdiği görülür. Konular kısa, veciz bir üslûpla ele alındığı için eser aynı zamanda bir ders kitabı özelliği taşımaktadır.
Çeşitli tarihlerde basılan MecâmiVi-haka’ik, Mustafa Hulusi Güzelhisâri tarafından Menâ-ffu’d-dekcPik fî şerhi Mecâmici’l-hakaik adıyla şerhedilmiştir. Bu eser Osmanlı medreselerinde Molla Hüsrev’in Mir’âtü’î-uşûTü yerine geçecek kadar meşhur olmuştur. Bir kısım kaynaklarda Mecâmicu’l-hakâ’ik’\ Ebû Saîd el-Hâdimî’nin oğlu Abdullah el-Hâdimî’nin Menâffu’d-deka’ik fî şerhi Mecâmfi’I-haktfik adıyla şerhettiği eserin Necîb Ayıntâbî ve Muhammed b. Mustafa el-Konevî tarafından yapılmış şerhlerinin de bulunduğu zikredilmekle birlikte bu eserlere kütüphane kayıtlarında rastlanmamıştır.
MecûmFu’l-hakâ’ik’ı Şirvanlı Ahmed Hamdi Efendi Levâmiu ‘d-dekâik fî tercemeti Mecâmii’J-haküik (İstanbul 1293) ve Hanîf İbrahim Efendi Tercüme-i Mecâmi fi’l~usûl adıyla Türkçe’ye tercüme etmiştir.
Cevdet Paşa’nın Adliye nazırlığı döneminde açılan Mekteb-i Hukuk’ta Mecelle okutulmaya başlandıktan sonra müfredat programına ilâve edilen usûl-i fıkıh dersinde Mecâmfu ‘î-haktfik takip edilmiştir. Eser aynı zamanda Sava Paşa’nın İslâm Hukuk Nazariyatı Hakkında Bir Etüd isimli kitabının temel kaynağını teşkil etmektedir.
TDV İslâm Ansiklopedisi