Mecusi Nedir, Mecusilik Kurucusu, Hakkında Bilgi

Zerdüştîliğin eski İran inanç ve gelenekleriyle kanşmasından oluşan din.

Mecusîlik, Zerdüşt’ün tebliğ ettiği, mo­noteist bir teoloji İçeren inanç ve düşün­celerin eski İran inanç ve gelenekleriyle mezcedilmesinden oluşan bir dindir. Bu din, Sâsânîler döneminde yönetici sınıfla da yakından irtibatlı olan rahip sınıfı Mecî’den (Mecûş) hareketle İslâm kaynakla­rında Mecusîlik, Batı kaynaklarında ise Zerdüşt’ün isminden dolayı Zoroastrianism veya Ahura Mazda isminden hare­ketle Mazdeizm olarak adlandırılır. Ayrıca ateş kültüyle ilgili inanç ve ritüelleri sebe­biyle Ateşperestlik adıyla da bilinir. Kur-‘an’da bir yerde [Hac 22/17] “Mecûsîler” anlamına gelen mecûs [tekili mecûsî] kelimesi geçmektedir. Mecûs terimi­nin eski Farsça kökenli olduğu erken dö­nemlerden itibaren müslümanlarca bilin­mekteydi. Bununla birlikte bu kelimeyi “menece” fiil kökünden türetmeye çalışanlar da olmuştur. Ayrıca mecûs kelimesinin Keldânî veya Med kökenli ol­duğu ileri sürülmüştür. Batılı araştırmacılar, mecûs teriminin Es­ki Farsça’dan Arapça’ya doğrudan veya Süryânîce (mecûsâ) aracılığıyla geçmiş ola­bileceğini söylerler.

Kurucusu. Mecusîliğin kurucusu Zer­düşt Batı’da Zoroaster olarak bilinir. Zroaster, Farsça’da “güzel develere sahip olan” anlamındaki Zarathushtra’nın Yunanca’ya geçmiş şeklidir. Zerdüşt’ün ne zaman ve nerede doğduğu konusu tartış­malıdır. Eski Yunan kaynaklan onun do­ğumunu milâttan birkaç binyıl öncesine götürmektedir. Buna göre Truva savaşın­dan (bazı kaynaklara göre Eflâtun’dan) 6000 yıl önce yaşamıştır. Diğer taraftan modern çalışmalar Zerdüşt’ün yaşadığı zaman konusunda iki farklı var sayım üzerinde durmaktadır. Bunlardan ilkine göre Zerdüşt milâttan önce 1600-1400 yılları arasında yaşamış olmalıdır. Bu gö­rüşün temel dayanağı, ona atfedilen Gathalar’daki ifadelerle Hinduizm’in kutsal kitaplarından olan Vedalar arasındaki ben­zerliklerdir. Daha çok itibar edilen ikinci görüş ise Zerdüşt’ün milâttan önce Vll-VI. yüzyıllarda yaşamış olduğu yönündedir. Bunun en önemli desteği Zerdüşt’ün ha­yatına ilişkin yaygın İran geleneğidir. Bu­na göre Zerdüşt, Büyük İskender’in İran seferinden (m. ö, 330) 258 yıl önce yaşa­mıştır. Şu halde Zerdüşt milâttan Önce S88 yıllarında hayatta olmalıdır. Bu tarih ise milâttan önce VI. yüzyıldaki Ahamenî-ler dönemine tekabül etmektedir. Avesta’ya ve Yunan kaynaklarına göre Zerdüşt Doğu İran’da yaşamıştır. Nitekim Kral Viştaspa’nın (m.ö, VI. yüzyıl) saltanat sürdüğü Horasan bölgesi de buradadır. Bazı kaynaklar ise Zerdüşt’ün İran’ın ku­zeybatısında yer alan Mâverâünnehir bölgesinde hayvancılıkla uğraşan yarı göçe­be kabilelere mensup olduğunu, Doğu İran’a daha sonradan gidip yerleştiğini üeri sürmektedir.

Gelenekte Zerdüşt’e atfedilen Gathalar’daki sınırlı bilgiler dışında Zerdüşt’ün hayatıyla İlgili fazla bilgi bulunmamakta­dır. Babası Poyruşaspa’nın rahip olduğu söylenir. Mecûsî kaynaklarına göre Zer­düşt, küçüklüğünden itibaren diğer ço­cuklardan farklı olarak sürekli bir arayış içerisindeydi. Nitekim yirmi yaşına geldi­ğinde onda önemli değişiklikler görülme­ye başlandı; sık sık dağlara ve ıssız yerlere giderek inziva hayatı sürmeye çalışıyordu. Otuz yaşındayken Tann’nın temsilcisi me­lek Vohu Mana ile (iyi düşünce) karşılaştı. Kendisine i!k vahiyleri getiren Vohu Mana onu ruhsal olarak yüce tanrı Ahura Maz-da’ya götürdü. Zerdüşt, Ahura Mazda’yı “bilge rab” olarak nitelemektedir. Bu va­hiy tecrübesini sonraki yıllarda diğerleri izledi; böylece yaşadığı dönemin politeist kültürüne karşı monoteizmi temel alan yeni bir inancı telkin etmekle görevlendi­rilen Zerdüşt etrafına bu inancı yaymaya başladı.

Misyon faaliyetlerinin ilk zamanların­da Zerdüşt’ün fazla başarılı olamadığı ve içinde yaşadığı toplum tarafından tepkiy­le karşılandığı kaydedilmektedir. Nitekim ilk on yıl içerisinde yalnızca bir kişinin (ku­zeni) kendisine inandığı söylenir. Bu başa­rısızlık üzerine daha doğudaki Kral Viştas­pa’nın ülkesine gitti, Viştaspa’nın Zer­düşt’ün öğretilerini kabui etmesi yeni din İçin tam anlamıyla bir dönüm noktası ol­du. Zerdüşt, Kral Viştaspa’nın maiyetiyle birlikte yeni dine girmesini sağladığı gibi kraliyet hanedanıyla akrabalık ilişkileri de kurdu; kız kardeşi Povriçista’yı kralın da­nışmanlarından Samasp ile evlendirdi, kendisi de kralın bir diğer danışmanının kızıyla evlendi. Böylece Viştaspa’nın yanın­da büyük bir saygınlık kazanan Zerdüşt inanç sistemini yaymak için yoğun bir ça­banın içine girdi. Bu arada komşu siyasî iktidarların Vıştaspa ile yaptığı savaşlarda da taraf olmak durumunda kaldı. Bu şekilde yapılan savaşlara ve elde edilen za­ferlere Zerdüştîliğin kutsal metinlerinde yer verildi. Savaşlardan birinde komşu Uı-ranlılar karşısında Kral Viştaspa ve ordu­su yenildi. Bazı kaynaklara göre Zerdüşt bu savaş esnasında öldü veya öldürüldü.

Çoğu milâttan sonra IX. yüzyıla ait Pehlevîce metinlerden oluşan sonraki dönem Mecûsî kaynaklarında Zerdüşt”ün haya­tıyla ilgili birçok mitolojik bilgi ve menkı­be ortaya çıkmıştır. Buna göre annesi on beş yaşında iken ona mucizevî bir şekilde hamile kalmış, bütün âlem onun doğu­munda neşe ile dolmuş ve yeryüzünde insan şeklinde serbestçe dolaşan şeytan­lar yer altına kaçmıştır. Zerdüşt gülerek doğmuş, yüce tanrı Ahura Mazda ile ko­nuşmuş ve kendisini günaha teşvik eden Ehrimen’den yüz çevirmiştir. Bir Turan prensi olan Herod onu öldürmeye çalış­mıştır. Aynı rivayetlere göre Zerdüşt ra­hiplik, savaşçılık ve çiftçilikte, ayrıca tıp sanatında maharetin en ideal örneğiydi. Vıştaspa’nın yürüttüğü kutsal savaşa ka­tılmış, kutsal ateşi bulmuştur. Zerdüşt’­le ilgili anlatıların birçoğunun çeşitli din­lerde din kurucusu, peygamber, dinî ön­der ve kahraman yahut tanrısal varlıklar hakkında anlatılanlardan adapte edildiği aşikârdır. Herod’un onu öldürmeye çalış­ması ile yahudi geleneğinde Musa’nın öl­dürülmeye çalışılması, yine hıristiyan ge­leneğinde Kral Herod’un îsâ’yi öldürmeye çalışması hikâyeleri arasında açık bir pa­ralellik görülmektedir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski