Kur’an’ın Ücretle Okunması ve Öğretilmesi. Kur’an’ı okuma ile onu başkasına öğretme arasında mahiyet farkı bulunduğu, birincisi doğrudan ibadet iken ikincisi vesile niteliğinde bir ibadet olduğu ve başkasına intikal eden bir yararı içerdiği için fıkhı hüküm yönüyle birbirinden ayrılır.
Ücretle Kur’an Okuma. Konu öncelikli olarak bir ibadetten doğacak sevabın başkasına bağışlanmasının mümkün olup olmayacağı hususuyla yakından alâkalıdır. İbadetlerin ifası karşılığında Allah katında sevap elde edilmesi, ibadetin niteliğine ve kişinin samimiyetine bağlı olarak kul ile Allah arasında kalan bir meseledir ve tamamıyla Allah’ın dilemesine bağlıdır. Bununla birlikte İslâm âlimleri bu konuda şahsî kanaatlerini açıklayarak mükelleflere yardımcı olmak istemişlerdir. Fakihler. hac ve sadaka gibi kısmen veya tamamen malî ibadetlerle dua ve istiğfar gibi amellerin sevabından ölülerin yararlanabileceği görüşünü benimserken namaz, oruç, Kur’an okuma gibi bedenî ibadetlerde daha mütereddit davranmış, çoğunluk, bu konuda Allah’ın dilemesi kaydını da getirerek iyimser bir yaklaşım sergilemiştir. Bağışlanmak üzere okunan Kur’an’ın sevabından ölülerin de faydalanabileceği görüşü. İmam Mâlik ve Şafiî hariç fakihlerin çoğunluğunca kabul edilir. Ancak ücret karşılığı okumada niyet ve amaç ibadetlerin genel çizgisine göre farklılık taşıdığı için hem ücretle okumanın cevazı hem de sevabının başkasına intikal imkânı hakkında söz söylemek daha da zorlaşmaktadır.
Başta Hanefîler olmak üzere fakihlerin çoğunluğu Hz. Peygamber’in Kur’an okumayı dilenme, mal edinme ve dünyevî menfaat sağlama vasıtası yapmayı yasaklayıp böyle yapanları ağır bir dille eleştirdiğini bildiren hadislerin yanında Kur’an ücret karşılığı okunduğunda halis ve sahih niyet bulunmayacağı için bu okumada ibadet vasfının kalmayacağı ve bir sevap hâsıl olmayacağı, böyle bir işleme başvurmada zaruretin bulunmadığı gerekçelerinden de hareket ederek ücretle Kur’an okunmasını doğru bulmazlar. Bunu konu alan icâre ve vasiyet akidlerini de geçersiz sayarlar. Mâlikîler’in Kur’an okumayı namaz ve oruç gibi niyabetin geçerli olmadığı, yani biri adına bir başkasının yapamadığı dua grubuna almaları; İbn Hazm’ın ve Şâfıîler’le ileri dönem Hanefî âlimlerinden bir kısmının konuya daha ılımlı yaklaşması ise kısmen dinî hizmetleri ifa edenlerin maişet teminine yardımcı olmak, ibadetlerin kabulünü Allah’ın dilemesine bağlayarak mümkün olduğunca ifayı engelleyici bir tavır ortaya koymamak düşüncesiyle açıklanabilir.
- Parayla / Ücretle Kuran Öğretmek, Caiz mi, Hakkında Bilgi
- Abdestsiz, Gusülsüz, Cünüp, Adetli iken Kuran Okunur mu, Okunabilirmi, Hakkında Bilgi
- Abdestsiz, Cünüpken, Adetliyken Kurana Dokunmak Caiz mi, Hakkında Bilgi
TDV İslâm Ansiklopedisi