1929 da Strasbourg’da yayın hayatına başlayan Annales d’Histoire Economique et Sociale adlı dergi, bir süre sonra bir yenilikçi tarihçiler topluluğu haline gelerek o zamana kadar hâkim geleneksel tarih anlayışına karşı sonradan “yeni tarih” veya “Annales tarihçiliği” adı verilecek olan tamamen değişik bir tarih anlayışı oluşturmaya başlamıştır.
Geleneksel tarih, “olay anlatıcılığı” denilen (Osmanlı tarih geleneğindeki vekâyi tarihçiliğinin bir benzeri), uzun bir zaman diliminde en çok göze çarpan ve hızlı değişen olayları ve ünlü kişilerin yaptıklarını tarih olarak kabul eden bir anlayış içinde sosyal, ekonomik ve kültürel âmiller gibi etkileri çıplak gözle görülemeyen unsurları pek dikkate almamaktaydı. Annales okulu ise ilk olarak bu anlayışın karsısına tarihin bölümlere ayrılamayacağı ilkesini çıkardı. Bu okulun mensuplarına göre tarihçinin görevi, siyasî veya askerî olayları öne çıkarmak veya tarihte büyük adamların değiştirici rollerini abartmak değildir. Çünkü bunlar aslında geçici ve önemsiz sonuçlardan ibarettirler. Tarihçinin asıl görevi, sosyal ve tarihî değişim sürecinin bütünlüğünü yakalayabilmektir ki Bloch buna “histoire totaie” (toplam tarih) adını vermektedir.
Annales okulunun yerleştirdiği ikinci ilke de tarihin, hızlı değişenden [buna “olay” demektedirler) çok yavaş değişeni (“olgu” veya “yapı”) araştırılan iüm dalı olduğudur. Böylece Annales okulunun ortaya koyduğu “yeni tarih” eski anlayışın tamamen tersine insan toplumlarında değişmez herhangi bir şeyin olamayacağını, yavaş değişenlerin eski tarihçiler tarafından değişmez olarak algılandığını, ancak bunların da değiştiğini ve asıl tarihçiliğin bu uzun süreç değişmelerini ortaya çıkarmak olduğunu ispata yönelmiştir. Annales okulunun bu anlayışı bütün dünyada büyük bir ilgiyle karşılanmış, insan bilimlerinin tamamını tarihin çatısı altında bir tek ilim haline getirme yönünde ciddi adımlar atılmıştır. Bu doğrultuda o zamana kadar hiçbir dönemde tarihî konular arasında yer almamış olan tabii değişmelerle insan toplumlarının değişme süreçleri arasındaki ilişkiler araştırılmaya başlanmış, iktisat tarihi yeni bir canlılık kazanırken sosyal tarih denilen yeni bir disiplin önce ortaya çıkmış, sonra da mesafe kazanmaya başlamıştır. Yine bu doğrultuda tarih ilmi matematik tekniklerden ve bilgisayar teknolojisinden faydalanır hale gelmiştir.
Annales okulunun bütün dünya tarihçi çevrelerinin üzerinde olduğu gibi Türk tarihçileri üzerinde de büyük etkileri olmuştur. Esas olarak Fuad Köprülü, Ömer Lütfi Barkan ve Halil inalcık gibi önde gelen Türk tarihçileri bu yeni tarih anlayışının prensip ve tekliflerinden belli ölçülerde etkilenerek bu doğrultuda çalışmalar yürütmüşlerdir.
- Fernand Braudel Kimdir, Hayatı, Eserleri, Düşünceleri, Hakkında Bilgi
TDV İslâm Ansiklopedisi