el-Muhtasar - İbnü'l-Hacib Muhtevası, Özellikleri, Hakkında Bilgi

el-Muhtaşar. İbnü’l-Hâcib’in (ö. 646/1249) fıkıh usulüne dair eseri.

Muhtaşarü’î-uşûl, el-Muhtaşarü’l-uşûlî, Muhtaşarü İbni’l-Hâcib el-uşûlî Muhtaşarü’l-Müntehâ gibi İsimlerle anılan eser, müellifin Seyfeddin el-Âmidî’nin el-İhkâm ile bunun üzerine yaptığı ihtisar çalışmasının yine kendisi tarafından yapılmış özetidir. Kita­bın “usul” kaydıyla birlikte anılması, ya­zarın Mâliki mezhebinin istikrar döne­minde fürû alanında yazılmış en temel metinlerden biri olan Cûmi^u’l-ümme-hat adlı diğer muhtasarından ayırt edile­bilmesi içindir. Muhtaşarü’l-Münteha-nın aslı olan ilk muhtasar İbn Haldun ta­rafından el-Muhtaşarü’1-kebîr diye anı­lırken Ahmed Cevdet Paşa’nın Mukad­dime Tercümesinde Müntehe’l-vüşûl ve’1-emel fî cilmeyi’1-uşûl ve’î-cedel şeklinde kaydedilmiş (Mukaddime-i İbn Haldun’un Fasl-ı Sâdisinin Tercemesi, s. 56), eserin bazı baskılarında da bu isim esas alın­mıştır. Bununla birlikte kaynaklarda da­ha yaygın olarak kullanılan isim Müntehe’s-sûl (sü’l) ve’1-emel fî Hlmeyi’l-uşûl ve7-cedefdir (Makkarî, II, 665; Keş-fu’z-zunûn,\\, 1625, 1853-1855; Sıddîk Ha­san Han, ili, 34; Hediyyetü!l-Cârifın, I, 655; krş. Serkîs, I, 72). Müntehe’s-su’âl şeklin­deki adlandırmanın ise yanlış olduğu anlaşılmaktadır.

Mütekellimîn metoduna göre yazılmış fıkıh usulü kitaplarının olgunluk aşamasını temsil eden iki Önemli eserden biri Âmi-dfnin el-İhkâm’ı, diğeri Fahreddin er-Râzî’nin ei-Ma/ışöi’üdür. Kâdî Abdülcebbâr’ın el-Umed, İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî’nin el-Burhân, Ebü’l-Hüseyin el-Basrfnin el-MuHemed ve Gazzâlî’nin el-Müstaşfâ’sıru özetleyen ve bunların içer­diği usul konularını yeni bir sistematik içinde ele alan bu iki eser, daha sonra ge­lişen fıkıh usulü edebiyatını büyük ölçüde etkilemiş olup bu konuda Muhtaşarü’î-Müntehanın da Önemli katkısı vardır. Zi­ra Âmidî ile Râzî’nin sistemleştirerek ak­tardıkları birikimi özetleyen bu kitap, ge­rek mütekellimîn metoduna gerekse kar­ma metoda göre kaleme alınan sonraki fıkıh usulü eserlerince esas alınan son muhtasar kabul edilebilir. Nitekim İbnü’l-Hâdb’in ardından bilhassa mütekellimîn fıkıh usulü edebiyatı artık büyük ölçüde şerh ve haşiyelerle devam etmiştir. Diğer taraftan Eş’arî fıkıh usulü geleneği içeri­sinde özellikle mantığın usule dahil edil­mesiyle belirginleşen müteahhirîn çizgisi­nin Râzî-Âmidî-İbnü’1-Hâcib şeklinde ifa­de edildiği görülür. Hatta İbnü’l-Hâcib, dil ilimlerinde olduğu gibi fıkıh usu­lü alanında da mantığı belirleyici konuma getirdiği için eleştirilmiştir. Bu açıdan ba­kıldığında İbnü’l-Hâcib ve Muhtaşarü’l-Müntehâ üzerinde Râzî etkisinin daha belirgin olduğu söylenebilir.

Fatımî hâkimiyeti sebebiyle öğretim halkaları zayıflayan Mısır Mâlikîleri arasın­da teorik fıkıh çalışmaları geri kalırken İbnü’l-Hâcib’in fıkıh usulüne dair her iki ese­ri bu çevrede fıkıh usulünün gelişimi açı­sından bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Diğer taraftan -İbnü’l-Kassâr ve Ebü’l-Velîd el-Bâcî gibi er­ken dönem usul yazarları bir yana- büyük ölçüde Eş’arî / mütekellimîn çizgisinde ge­lişen Mâlikî usul literatürü içerisinde man­tık merkezli usul anlayışını da yine İbnü’l-Hâcib’in el-Müntehâ’s\ ve el-Muhtaşar’ı ile başlatmak mümkündür. Zira Ebû Be­kir İbnü’l-Arabî ve Mâzerî gibi daha önceki Eş’arî-Mâlikî usulcüleri arasında mantık ilmine ve dolayısıyla mantığın fıkıh usulü­ne dahil edilmesine karşı bir tavır söz ko­nusu iken İbnü’l-Hâcib ile birlikte Râzî eko­lü ya da müteahhirîn metodu Mâlikî usu­lü içerisinde yeni bir çizgi olarak ortaya çıkmıştır.

Eserin konu sistematiği Âmidî’nin ei-/Mâm’ındakine paralel biçimde mebâdî, semt (şer’î) deliller, ictihad ve tercih başlı­ğını taşıyan dört bölüm üzerine kurulmuş­tur. Birinci bölüm fıkıh usulüne giriş nite­liği taşıyan temel bilgilerle (mebâdî) ilgili­dir. Fıkıh usulünün tanımı, konusu, ama­cı / faydası ve yararlandığı ilimler hakkın­da oldukça ayrıntılı bilginin verildiği bu bölümde usul konularının daha iyi anlaşı­labilmesi için gerekli olan mantık, kelâm ve dil ilimleriyle ilgili kavram ve meselele­rin yanı sıra şer’î hüküm de ele alınmıştır. Kitabın büyük bir kısmını oluşturan ikin­ci bölüm şer’î delillere ayrılmıştır. İbnü’l-Hâcib burada kitap, sünnet, icmâ, kıyas ve istidlal şeklinde beş sert delil üzerinde durur. Âmidî, istidlal adı altında yalnızca kendisinin makbul birer delil olarak kabul ettiği mantıkî kıyas ve türleriyle istishâ-bü’l-hâlden söz ederken İbnü’l-Hâcib şer’u men kablenâ, mezhebü’s-sahâbî, istihsan ve mesâlih-i mürseleyi de istidlal kapsa­mında ele almıştır. Onun, söz konusu hü­küm kaynağı ve yöntemlerini delil olarak kabul edilip edilmediğine bakmaksızın ni­telikleri itibariyle tasnif ettiği ve nas, ic­mâ ve kıyas [şer’î) dışında kalan bütün akıl yürütme ve hüküm çıkarma yöntemleri­ni istidlal başlığı altında topladığı anlaşıl­maktadır. Mantıkî kıyas ve türlerini ise ki­tabın başındaki mebâdî bölümünde ele almıştır. Şer’u men kablenâyı delil kabul ederek Âmidfye, dolayısıyla Eş’arî görü­şüne muhalefet eden İbnü’l-Hâcib mez­hebü’s-sahâbî, istihsan ve mesâlih-i mür-sele konularında Âmidî ile aynı fikirdedir. Bu açıdan bakıldığında Muhtaşorü’1-Mün-fehd’nın bir Mâliki usulü kitabı olup olma­dığı tartışmalı hale gelmektedir. Zira Âmi­dî, mezhebü’s-sahâbînin delil olduğunu söyleyenler arasında Mâlik’i de saydığı halde İbnü’l-Hâcib buna hiç değinmeksi-zin delil olmadığı görüşünü tercih eder.[554] Şer’î deliller içinde önemli bir ye­ri olduğu konusunda bilhassa Mâlik’ten ve İbnü’l-Kâsım’dan pek çok şey nakledilen ve Mâlikîler arasında ihtilaflı olan istihsa-nın delil olmadığı hususunda Âmidî’yi ay­nen tekrarlayan İbnü’l-Hâcib sadece Şa­fiî’nin ve Eş’arî- Şâfiîler’in yaklaşımını özet­lemiş gibidir. Maslahat-ı mürsele konusunda ise Gazzâlî ve Râzî çizgisine muhalefet eden Âmidî’nin tavrı­nı aynen benimsemiş, bu arada böyle bir delilin Mâ!ik”e nisbet edilmesini kesin bir dille reddetmiştir. Aslında Mâlik’in ve Mâlikî usulcülerin görüşlerine atıfta bulunulmaması, gerek Müntehe’s-sûi’ün gerekse Muhtaşarü’l-Müntehâ’-nın genelinde dikkat çeken bir husustur. Bunun belki tek istisnası ve İbnü’l-Hâ-cib’in Mâlikî kimliğinin açık bir biçimde ortaya çıktığı yer icmâ başlığı altında Me­dine icmâının tartışıldığı “mes’ele”dir.

Âmidî’nin aksine önce Mâlik’in Medine ic­mâının delil olduğuna dair görüşünü orta­ya koyup çoğunluğun görüşüne karşı sa­vunan İbnü’l-Hâcib’in bu konudaki terci­hi, Mâlikîler arasında Medine İcmâını sa­dece sahabe icmâı ya da rivayete daya­nan Medine ameliyle sınırlamayıp en ge­niş tutan eğilimden yanadır. Üçüncü ve dördüncü bölümler oldukça sı­nırlı bir hacme sahip olup ilkinde ictihad, taklid, fetva ve müftî ile ilgili meseleler, ikincisinde naklî ve aklî deliller arasındaki tearuz türleri ve tearuzu gidermek için başvurulacak tercih yollan ele alınmakta­dır.

İbnü’l-Hâcib’in bütün eserlerinde görül­düğü gibi el-Muhtaşar da oldukça veciz ve kapalı bir üslûpla kaleme alınmış olma­sına rağmen yazarının sağlığında med­reselerde ders kitabı olarak okutulmaya başlanmış ve kısa zamanda Fahreddin er-Râzî’nin eî-Müntehab’mm yerini alarak en meşhur fıkıh usulü metinlerinden biri haline gelmiştir. Önem­li sayıda şerh ve haşiye yanında meşhur hadis âlimlerince yapılmış tahrîc çalışma­larına konu olması bu şöhretin bir göster­gesidir. V1I1-IX. (XIV-XV.) yüzyıllarda belirli ilim dallarında yaygın biçimde okunan ki­taplar arasında İbnü’l-Hâcib’in eserlerinin sarf, nahiv ve aruz yanında fıkıh usulü alanında da önemli bir yere sahip oldu­ğu görülmektedir. Ayrıca Emîr es-San’ânî’nin kaydettiğine göre Muhtaşorü’l-Müntehâ X1-XI1. (XVII-XVIII.) yüzyıllarda Zeydîler arasında en yaygın fıkıh usulü metinlerin­den biriydi. Sad-rüşşerîa’nın Tenkihu’I-uşûl’ü ve Molla Fenârî’nin Fuşûlü’l-bedâyFı gibi karma metotla yazılmış fıkıh usulü eserlerinin kaynaklan arasında bulunan Muhlaşa-rü’1-Müntehâ aynı zamanda Osmanlı medresele­rinde okutulan ve Osmanlı fıkıh bilginleri­ni etkileyen başlıca eserler arasında yer alıyordu. Daha çok şerh ve hâşiyeleriyle birlikte ba­sılan kitabın müstakil neşirleri de yapıl­mıştır.

Şerh ve Haşiyeleri.

Ellinin üzerinde : serhi olan Muhtaşarü’I-Müntehâ’yı şer denler arasında Şemseddin Muhamr b. Muhammed es-Sefâkusî, Ebü’l-Ab Ahmed b. İdrîs el-Bicâî, Yahya b. Mûsâ Rahûnî, Ahmed b. Ömer b. Ali er-Ra Muhammed b. Abdurrahman b. Askeı Bağdadî, Ebü’l-Abbas Ahmed b. MuhJ med el-İskenderî (Ibnü’t-Tenesî), Behı b. Abdullah ed-Demîrî, Ebü’l-Kâsım 1 hibbüddin Muhammed b. Muhammed Nüveyrî el-Meymûnî ve Bedreddin el-râfî gibi Mâlikîler de bulunmakla biri özellikle Eş’arî-Şâfiîler’in çokluğu dil-çekmektedir.

1. Adudüddin el-îcî, Şe Muhtoşan’l-Müntehâ. Şerhler arası en çok tutulanı ve üzerine en fazla hâ yapılanıdır. Yeterince açık ve anlaşılıı madiği için izahına ihtiyaç duyulduğu belirtilen bu üzerine yazılmış haşiyelerin en meşru, rı Sa’deddin et-Teftâzânî ile Seyyid Ş el-Cürcânî’ye aittir. Düşünce ve eserlt le Doğu İslâm dünyasının ilim gelene de belirleyici etkileri olan bu âlimlerin lan çalışmaları Muhtaşarü’I-Münte nın elde ettiği şöhrette önemli bir \ sahip olmalıdır. Nitekim eser genellikle şerh ve hâşiyeleriyle birlikte neşredilı tir. Adudüddin el nin öğrencisi Seyfeddin el-Ebherî, Mirzacân Habîbullah b. dullah eş-Şîrâzî  gibi daha pek âlim Adudüddin el-îcî’nin şerhi üzerine siye yazmıştır. Seyyid Şerif el-Cürcân haşiyesi için de Hasan el-Herevî, Molla I rev  Hatibzâde K yiddin Efendi ve Muhammet Abdülhamîd el-Kefevî âlimler haşiye kaleme almıştır.

2. Kutbüddîn-i Şîrâzî, Şerhu Muhtaşa­ri’l-Müntehâ.

3. Hasan b. Şerefşah, Hal-lü’l-^akd ve’l-cakl iî şerhi Muhtaşari’s-sûl ve’1-emel.

4. İbnü’l-Mutahhar e!-Hil-lî, Göyeiü’i-vüşûi ve îzâhu’s-sübül îî şerhi Muhtasarı Müntehe’s-sûl ve’l-emel

5. Mahmûd b. Abdurrah-man el-İsfahânî, Beyânü’l-Muhtaşar.

6. Şemseddin Muhammed b. Muzaffer el-Halhâlî el-Hatîbî, Şerhu Muhtaşari’l-Müntehâ.

7. Zeynüddin Ali b. Rûzbihân el-Huncî, el-Mu’teber îî Şerhi’l-Muhtaşar.

8. Bedreddin Muham­med b. Es’ad et-Tüsterî, MecmaVd-dü-rer.

9. Şemseddin el-Kirmânî, en-Nuküd ve’r-rudûd. Anılan yedi şerhin yanı sıra diğer bazı şerhlerden daha yararlanarak derleme niteliğinde bir çalış­ma olup (başından fıkhî kuralların sonu­na kadar Muhammed Beşîr Âdem tarafın­dan el-Câmiatü’l-İslâmiyye’de  yüksek lisans tezi olarak tah­kik edilmiştir] yedi şerhi içerdiği için es-Setfatü’s-seyyâre veya el-Kevâkibü’s-seöco gibi isimlerle de anılmaktadır. Keşfü’z-z unun “da bu şerh tanıtılırken müellif adının Ekmeleddin el-Bâberti olarak kaydedilmesi muh­temelen onun şerhiyle isim benzerliğinden kaynaklanan bir hatadır.

10. Kâdî Beyzâ-vî, Mirşâdü’l-efhûm iî mebâdfi’1-ahkâm şerhu Muhtaşari’1-Müntehe’s-sûl ve’l-emel.

11. Ziyâeddİn Abdülazîz b. Muhammed et-Tûsî, Kâşiîü’r-rumûz ve muzhirü’1-kü-nûz şerhu Muhtasarı İbni’l-Hâcib ii’l-usûl.

12. Tâceddin es-Sübkî. Refu’l-hâcib can Muhtasarı İb­ni’l-Hâcib.

13. Ebü’l-Berekât en-Nesefî, el-Vâfî şerhu Muhtaşari’l-Müntehâ.

14. Ekmeled­din el-Bâbertî, er-Rudûd ve’n-nuküd.

15. Makbîlî, Necâhu’t-tâ-lib bi-Muhtaşan Îbni’l-Hâcib.

İbnü’l-Hâcib’in Muhtasar adında iki ay­rı çalışması bulunmasının zaman zaman karışıklığa yol açtığı ve Muhtaşarü’1-Mün-tehâ şerhi olarak kaydedilen bazı eserle­rin onun Câmfu’l-ümmehât adlı diğer muhtasarı üzerine yapılmış şerhler oldu­ğu anlaşılmaktadır. Halîl b. İshak el-Cün-dî, Muhammed b. Muhammed el-Mak-karî ve Ebû Yâsir Muhammed b. Ammâr el-Mâlikî’ye nisbet edilen şerhler böyledir.[588] Öte yandan Muhtaşarü’l-Müntehâ şerh­lerinden önemli bir kısmının Bağdatlı İs­mail Paşa tarafından Müntehe’s-sûl şer­hi olarak kaydedildiği görülmektedir.

Kaynaklarda İbnü’l-Hâcib’in bu eseri üze­rine yapıldığı zikredilen tek ihtisar çalışma­sı Ca’berî’nin el-Kitâbü’1-Mu’teber fi’h-tişâri’l-Muhtasar’ıdır. Abdurrahman b. Ömer el-Bulkînî ve Kıvâmüddin Muhammed Mehdî el-Kazvînî el-Muhta-şar’ı manzum hale getirmiştir.

Tahrîderi.

1. Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, Tuhfetü’l-tâlib bi-macrifeti ehâdîşi Muhta­sarı İbni’l-Hâcib. Eser ayrıca Abdullah b. Abdurrah-man el-Muhaysin tarafından Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye-de yüksek lisans tezi olarak neşre hazırlanmıştır.

2. İbn Hacer el-Askalânî, Muvâiahatü’l-hubri’l-haber iî tah-rîci ehâdîşi’l~Muhtaşar. Eserin bir kıs­mını Abdullah b. Ahmed b. Süleyman el-Hamed Câmiatü’l-İslâmiyye’de doktora tezi olarak neşre hazırla­mıştır.

3. Bedreddin ez-Zerkeşî, el-Mucteber iî tahrîci ehâdîşi’l-Minhâc ve’l-Muhtaşar. Kâdî Beyzâvî’nin Minhâcü’l-vüşûl’ü ile İbnü’l-Hâcib’in Muhtaşarü’l-Müntehâ’sınûa bulunan hadis­lerin tahrîcidir.

4. İbnü’l-Mülakkın, Ğdye-tü’l-me^mûli’r-röğıb îî ma’rifeti ehâdî­şi İbni’l-Hâcib.

5. Şemsed­din İbn Abdülhâdî. Bes-sâm Ali, İbnü’l-Hâcib’in bu kitabından ha­reketle onun usul düşüncesini ortaya koy­mak için el-Fikrü’l-uşûlî ‘inde Îbni’l-Hâ­cib adıyla bir yüksek lisans tezi hazırlamış­tır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski