Kahire Şehri Tarihi -1798'den Günümüze- Hakkkında Bilgi

Napolyon Bonapart’ın 1798’de Mısır’ı işgal etmesiyle birlikte Kahire tarihinde yeni bir dönem başladı. 1805’te vali tayın edilen Kavalalı Mehmed Ali Paşa yaklaşık 150 yıl sürecek olan hanedanın kurucusu oldu. Mısır. II. Dünya Savaşı sırasında ta­rafsız kalmasına rağmen 1936’da İngil­tere ile yaptığı bir antlaşma sebebiyle İn­gilizler tarafından askerî üs olarak kulla­nıldığı için Kahire de müttefiklerin Orta­doğu’daki karargâhı durumuna geldi. Savaş sırasında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Roosevelt, İngiltere Başbakanı Churchill ve Çin Generali Chiang Kaishek Kahire’de buluşarak görüştüler.[Kahire Konferansı, 23-24 Kasım 1943] Mart 1945’te Kahire’de Câmiatü’d-düveli’l-Arabiyye (Arap Birliği) adlı örgüt kuruldu; 1946’da da İngiliz birlikleri şehri terkettiler. Hür Subaylar’in [ed-Dubbâtü’l-ahrâr] 1952’de yaptıkları ihtilâlle krallığın dev­rilmesinden sonra Kahire Mısır Cumhuriyeti’nin başşehri olmayı sürdürdü. Ocak 1977’de, Başkan Enver Sedat’ın takip ettiği açılma politikasının temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat artışlarını da beraberinde getirmesi üzerine Kahire’de bü­yük bir gösteri yapıldı.

Mehmed Ali Paşa’nın başlattığı yenilik çalışmalarının merkezini Kahire teşkil et­mekle birlikte onun döneminde şehrin genel görüntüsü fazla bir değişikliğe uğ­ramamıştır. Bununla birlikte Mehmed Ali Paşa ailesinin üyeleriyle diğer devlet erkânının Nil kenarında, Ravza adasında ve Cîze’de büyükbahçeler içerisine yap­tırdıkları saraylar daha sonraki büyüme­de etkili oldu. Mehmed Ali Paşa da Şübrâ’da büyük bir saray ve Kal’atülcebel’de kendi adıyla anılan İstanbul camilerine benzer bir cami yaptırdı (1265/1848). 1845’te Ezher bölgesiyle Mûskî’yi birbiri­ne bağlayan Sikketülcedîde caddesi açıldı. Bulak da XIX. yüzyılın ilk yarısında mat­baa ve tekstil gibi çeşitli endüstri dalla­rının gelişmesiyle bir sanayi ve ticaret semti haline geldi. Abbas Paşa zamanın­da Abbâsiye mahallesi kuruldu. 1851’de İskenderiye-Kahire ve Kahire-Süveyş de­miryollarının yapımına dair anlaşma im­zalandı ve Abbas Paşa’nın vefatından kı­sa bir süre önce ilk bölümün (1854) Said Paşa zamanında da ikinci bölümün (1858) açılışı gerçekleşti. 18S6’da Kahire’nin ku­zeybatısına Bâbülhadîd [bugünkü Ramses Meydanrcivarı) tren İstasyonu inşa edil­di; böylece hem Akdeniz’e hem de Kızıl-deniz’e demir yoluyla bağlandığı için Kahire’nin ekonomik ve stratejik açıdan önemi arttı.

Kahire’ye bugünkü görünümünü ka­zandıran asıl değişiklikler Hidiv İsmail Pa­şa zamanına rastlar. Görevinin ilk yılların­da Nil taşkınlarını önlemek amacıyla ne­hir yatağının ıslahı çalışmaları yapıldı ve böylece şehir, güneydeki Cîze’den kuzey­deki İmbâbe’ye kadar batı tarafına doğ­ru genişlemeye uygun hale geldi (1865). 1867’de Fransa’ya giden İsmâii Paşa, Haussmann’ın projesine göre yeniden tayin edilen Paris’i gördü ve ondan esin­lenerek Kahire’ye modern bir şehir görü­nümü kazandırmaya karar verdi. Bir yan­dan kendi adıyla anılan İsmâiliye semti gibi yeni yerleşim merkezleri oluşturur­ken bir yandan da eski Kahire’nin alt ya­pısını düzenlemeye çalıştı; su ve kanali­zasyon şebekesi, aydınlatma, tramvay hatlarının döşenmesi, yeni köprü ve yollar yapılması gibi faaliyetleri başlattı. Bu dönemde şehir kuzey ve batı yönlerinde genişledi. Nil’den başlayan ve Bulak, Özbekiye (Ezbekiye), Bâbülhadîd ve Gamra hattını takip ederek Halic’e bağlanan bir kanal açıldı.[et-Tur”atü’l-İsmâiliyye] Süveyş Kanalı’nın açılış törenleri için yapılan ha­zırlıklar sırasında Birketülözbekiye mo­dern bir park haline getirilirken çevresi­ne oteller ve bir opera binası inşa edildi. Kahire’nin hareketliliği bundan sonra da­ha da arttı. Hidiv İsmail Paşa ardından Cezîre’ye kendisi için bir saray, Cîze ile pi­ramitler arasına geniş bir bulvar ve Ka­hire ile Cezîre arasına Kasrünnîl Köprüsü’nü bugünkü Tahrir Köprüsü yaptırdı (1871-1872). Özbekiye kuzeyden Klotbey caddesiyle Bâbülhadîd tren istasyonuna, güneyden Muhammed Ali caddesiyle (bu­günkü Şâriukal’a) Kal’a’ya bağlandı. Hidiv İsmail Paşa 1874’te o güne kadarki yö­netim merkezi olan Kal’a’yı terkederek 1863’te inşasına başlanan Zeynelâbidîn Sarayı’na taşındı. Böylece Kahire’nin mer­kezi Özbekiye, Zeynelâbidîn Sarayı ve Süleymanpaşa Meydanı üçgeninden oluşan bölgeye kaydı. Pierre Grand’ın (Grand Bey) 1874″te hazırladığı projeye göre şekille­nen Kahire’de İsmâiliye, Özbekiye ve Zey­nelâbidîn semtleri Batılı tarzda düzen­lendi.

İngiliz işgali döneminde de şehir Batılı şirketlerin elinde genişlemeye devam et­ti. Tevfîkıye, Feccâie ve eski sarayların bu­lunduğu Garden City şehrin merkezine yakın mahalleler olarak ortaya çıkarken bunlara yeni tramvay hatlarının kurulma­sından sonra Zeytûn ve Matariye gibi yenileri katıldı. Hükümet, ulaşım meselesini halletmek için 189O’lı yllann ikinci yarı­sından itibaren yeni hatların açılışını ger­çekleştirdi. Bu arada İsmâiliye Kanalı ile el-Halıcü’l-Mısrî dolduruldu (1897-1899) ve ikincisinin yerine bir tramvay hattı (Halîcülmısrî caddesi) inşa edildi. Cezî-re’de işgal kuvvetlerine mensup askerler için spor ve eğlence merkezleri açılırken adanın kuzeyindeki Zemâlik zenginlerin oturduğu mahalle haline gelmeye başla­dı (1905-1910). Yabancı elçiliklerin yer aldığı semt 1909’da inşa edilen Ebülalâ Köprüsü üe Bulak’a bağlandı. Şehrin kuzeydoğusundaki Heliopolis’te tramvay hattının İnşasıyla birlikte yeni bir yerleşim merkezi (Mısrülcedîde) kuruldu; güneyinde ise spor ve eğlence merkezle­ri de ihtiva eden Meâdî mahallesi ortaya çıktı. Otomobillerin çoğalmasıyla birlikte artan yol ihtiyacını karşılamak için 1926-1928’de Atabe mahallesi Ezher ve Abbâ-siye’ye iki geniş caddeyle bağlandı. 1937’de karan alınan Haliç caddesinin (şimdiki Port Said caddesi) genişletilmesi çeşitli merhalelerle 1952’den sonra tamamla­nabildi.

İngiliz İşgal kuvvetlerinin 1946 yılında şehirden çekilmesinden sonra Kasrünnîl kışlaları yıkılarak yerleri eski İsmâiliye Meydanı ile birleştirildi.[1952’den sonra Meydânüttahrîr] Halen burada çeşitli res­mî binaların yanı sıra büyük bir idare bi­nası [Mücemmau’t-tahrîr,1950] ve büyük oteller yer almaktadır. 26 Ocak 1952’de Kahire’nin merkezinde bulunan Özbekiye’deki Opera Meydanı’nda başlayan bir yangın, opera binasıyla birlikte çevrede­ki çok sayıda büyük otel ve iş merkezinin yanmasına sebep oldu. Hür Subaylar’ın Temmuz 1952’de iktidara gelmesinden sonra Nil kenarında, Kahire’nin güneyin­deki Hilvan’dan kuzeyindeki Şübralhay-me’ye kadar uzanan geniş bir cadde açıl­dı (Kûrnîşünnîl, 19 km.). Bu cadde üzerin­de resmî birçok önemli kurumun merke­zi yer almaktadır. Bu dönemde takip edi­len devletleştirme politikası şehrin geliş­mesinde de etkili oldu. Vakıfların gayri menkulleri devlet kontrolüne girdi; o gü­ne kadar çoğunluğu yabancılara ait olan elektrik, gaz, su. posta, telefon, tramvay vb. şirketlerinin sözleşmeleri uzatılmadı veya feshedildi. Aynı dönemde Medîne-tülmühendisîn. Medînetüssahafiyyîn ve Medînetülmuallimîn gibi büyük projeler­le oluşturulan uydu kentlerin ortaya çık­tığı görülür. Mukattam tepeleriyle Mıs­rülcedîde arasında büyük bir stadyumu da ihtiva eden Medînetünnasr mahallesi kuruldu. 1966 yılında Kahire Cîze ve Kal-yûbiye ile “Büyük Kahire” adı altında birleştirildi ve böylece şehrin yayıldığı alan biraz daha genişledi.

Enver Sedat döneminde takip edilen politika Kahire’deki nüfus artışını daha da hızlandırdı. Yerleşim alanlarının yetersiz kalması plansız şehirleşme ve gecekon­dulaşmayı beraberinde getirdi. Kahire’­nin çevresinin çöllerle kaplı olması buraya mahsus bir düzensiz yerleşmeye yol açtı. Gelir seviyesi düşük çok sayıda insan bi­naların çatılarını mekân edinirken şehrin içinde kalan mezarlıklar da büyük bir me­zar-kente dönüştü; buralarda yaşayan­ların sayısı milyonla ifade edilmektedir. Ayrıca boş bulunan her yere kurdukları barakalarda yaşayanların sayısı da gittik-

Nil nehri ve Cîze’den bir görünüş çe artmaya başladı. Yerleşim sorununa çare arayan deviet Medînetü 6 Uktûber, Medînetüssâdât. Medînetülemel, Medînetübedir ve Medînetülâşir min-Rama­zan. Medînetü 15 Mâyû gibi ismini Sedat döneminin önemli günlerinden alan çe­şitli uydu kentler İnşa etme yoluna git­tiyse de bunların yeterli olmadığı görülrü. Kahire’nin yerleşim alanı 196O’lı yıl­larda 17.643 hektar iken 199O’lı yılların başında 20.791 hektara [bazı değerlendir­melere göre 32.000 hektar] ulaşmış bulunuyordu.

Kahire çok hızlı kalabalıklaşan bir şehir­dir. Nüfus XIX. yüzyılda yaklaşık 300.000′-den 600.000’e çıkarak ikiye katlanmış­tır; XX. yüzyılda ise 1937’de 1.300.000’e, 1947’de2.320.000’e, 1960’ta 3.980.000’e. 1976’da 6.690.000’e, 1986’da 8.630.000 ve 1994te 10.300.000’e ulaşmıştır. Bu yüzyılın ilk yarısındaki hızlı nüfus artışının sebepleri arasında i ve II. Dünya savaşla­rının şehre göçü hızlandırmasının yanı sı­ra ölüm oranındaki düşüş de bulunmak­tadır. Resmî rakamların Kahire’nin ger­çek nüfusunu ortaya koymadığı bilinmek­te ve büyüme oranı yüzde 2,5-4 civarın­da olan Büyük Kahire’nin (Kahire-Kalyû-biye- Cîze) 199O’Iı yıllardaki nüfusunun 14.8 milyon ile 16 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. Buna göre Mısır nüfusunun (1986rda 50,4 milyon, 1997’de 65 milyon) % 17’sinden fazlası Kahire’de yaşamaktadır. 1967’de İsrail karşısında yenilgiye uğranılmasından sonra da ka­nal şehirleri Süveyş, Port Said ve İsmâili-ye’den kaçan 500.000-1.000.000 kişinin çoğu Kahire “ye yerleşmiştir. 1986 istatis­tiklerine göre Kahire her yıl 250-300.000 göçmen almaktadır. Çalışabilir nüfusun yüzde 17,3’ü işsiz olduğu gibi (1986) çalı­şanların da (% 20’si sanayi alanında) bü­yük bir kesimi ancak ek bir iş yaparak ge­çimini sağlayabilmektedir.

Kahire Mısır’ın sadece idari açıdan de­ğil aynı zamanda endüstri, ticaret, finans, yönetim, bilim ve kültür açılarından da merkezidir. Ana endüstri sektörü tekstil olmakla birlikte ağır sanayi de gelişmiş­tir; şehrin çevresinde demir çelik ve çi­mento sanayii ile bunlara bağlı yan sek­törler faaliyet göstermektedir. Eski mahallelerde de bakırcılık, gümüş işçiliği, marangozluk gibi geleneksel el sanatları yaşatılmaktadır. Büyük otellerin bulundu­ğu Kahire, özellikle Cîze piramitleri başta olmak üzere çeşitli tarihî yerleriyle bü­tün dünyanın ilgisini çeken bir kültür tu­rizmine de sahiptir.

İlk defa 1986 yılında Hilvan-Heliopolis hattında açılan ve yapım çalışmaları ha­len devam eden metronun yer altındaki kısmı sadece beş istasyondur. Dünyanın diğer metropolleriyle karşılaştırıldığında kişi başına düşen özel araç sayısı nisbe-ten düşük olmasına rağmen şehir içi tra­fiğinde büyük bir karmaşa hâkimdir. Şe­hirler arası ulaşımda merkez durumun­da olan Kahire’yi diğer önemli şehirlere bağlayan demiryolları ve ana karayolları kuzeybatıda İskenderiye Limanı’na. doğu ve kuzeydoğuda Süveyş Kanalı üzerindeki Port Said, Jsmâiliye ve Süveyş’e, güneyde Nil vadisi boyunca İlerleyerek baraj şehri Asvan’a bağlar. Şehirde ulusal ve ulusla­rarası hatlarda hizmet veren Matariye, Elmâza ve İmbâbe havaalanları bulun­makta, ayrıca Nil’den de taşımacılık alanında istifade edilmektedir.

Kahire’deki üçü resmî, biri özel dört üniversitede diğer Arap ülkelerinden de gelen çok sayıda öğrenci öğrenim gör­mektedir. Dünyanın en eski üniversitele­ri arasında yer alan Ezher 972’de Fâtımîler döneminde kuruldu. 1961 “de çıkarılan bir reform kanunuyla sadece dinî eğitim veren bir kuruluş halinden bünyesinde dinî ve tabii ilimlerle ilgili çok sayıda fa­külte ve büyük bir yazma eserler koleksi­yonuna sahip kütüphane barındıran mo­dern bir üniversiteye dönüştürüldü. Ka­hire Üniversitesi (Câmiatii’l-Kâhire), 1908 yılında özel bir eğitim kurumu olarak Prens Ahmed Fuâd tarafından Mısır Üni­versitesi [el-Câmiatü’l-Mısriyye] adı altında kuruldu. Rektörlüğünü de üstlenen pren­sin tahta çıkmasından sonra Câmiatü Fuâdi’l-evvel adıyla devletleştirilerek çok sa­yıda sosyal ve fen ilimleriyle ilgili yeni fa­kültelerle güçlendirilen kurum 19S2 ihti­lâlinden sonra bugünkü adını aldı; eği­tim büyük ölçüde üniversitenin Cîze’deki fakültelerinde sürdürülmektedir. 1950′-de İbrahim Paşa Üniversitesi adıyla kuru­lan Câmiatü Ayni’ş-şems de modern bir öğretim kurumudur. Kahire Amerikan Üniversitesi 1920 yılında özel bir üniver­site statüsünde kuruldu. Şehirde ayrıca çeşitli enstitü ve özel kurumlarda ilmî ve kültürel faaliyetlerde bulunulmaktadır. Bunların başlıcaları Ma’hedü’d-dirâsâti’l-Arabiyyeti’l-âliye, Ma’hedü’d-dirâsâti’l-İslâmiyye, Ma’hedü’l-mahtûtâdi’l-Arabiyye, el-Ma’hedü’l-kavmî li’l-idâreti’i-ulyâ, el-Ma’hedü’l-âli’l-kavmî li’l-mûsîkî, Kahire’dekİ Methafü’l-âsârİ’l-Mısriyye, Methafü’l-fenni’l-İslâmî, Methafü’l-Kıb-tî, Methafü’l-hadârati’l-Mısriyye, Methafü’l-harbî, Methafü’l-berîd ve Methafü’z-zirâî gibi otuza yakın müzede Mısır’ın bin­lerce yıllık tarihî eserleri sergilenmekte­dir. İslâm sanatı ve mimarisi açısından büyük önem taşıyan Kahire’dekİ çok sayı­da cami ve türbenin yanı sıra şehir mer­kezinde yer alan Hânü’l-Halîlî de Memlük-ler döneminde bir kervansaray olarak inşa edilmiş, Osmanlılar devrinde ticaret mallarının sergilendiği ve satıldığı bir çar­şıya dönüştürülmüştür. Mısır kadar Orta­doğu’nun da basın ve yayın merkezi olan Kahire’de çok sayıda günlük, haftalık ve aylık neşriyat çıkmaktadır; el-Ehrâm, el-Ahbâr, el-Cumhûriyye, el-Vefd, el-Ahâlî, el-Ahrâr, eş-Şcfb ve Egyptian Gazelle gibi gazetelerle ve el-Muşavver gi­bi dergiler bunların başlıcalandir. Her yıl düzenlenen Milletlerarası Kahire Kitap Fuarı İslâm âleminden birçok yayınevi­ni okuyucuyla buluşturmaktadır. Kahire ayrıca bütün Ortadoğu’nun edebiyat, si­nema, tiyatro, bale ve müzik merkezi­dir; yetiştirdiği önemli edebiyatçılardan Necîb Mahfuz 1988 yılı Nobel edebiyat ödülünün sahibidir.

  • Kahire Şehri Mimarisi, Kahire Tarihi Eserleri,
  • Kahire Şehri Tarihi -Osmanlı Dönemi-
  • Kahire Şehri Tarihi -Kuruluştan Osmanlı Dönemine Kadar-

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski