Mekr Nedir, Mekr-i İlahi Ne Demek, Kelime Anlamı, Hakkında Bilgi

Mekr. Hile yapmak, aldatmak; hile yapanı cezalandırmak anlamında Kur’an terimi.

Sözlükte “aldatmak, hile yapmak sure­tiyle birinin amacına ulaşmasını engelle­mek” anlamında masdar ve “hile, aldat­ma” mânasında isim olarak kullanılır. Al­lah’a nisbet edildiğinde “kötüleri hilelerin­den dolayı cezalandırmak, tuzak ve dü­zenlerini etkisiz hale getirmek” mânası­na gelir. Mekr kavramı yedi âyette isim ve fiil sîgalarıyla Allah’a nisbet edilmiştir. Bazı âyet­lerde de inkarcıların peygamberlere ve inananlara karşı düzenledikleri hileler mekr kökünden türeyen fiillerle ifade edilerek bu tür hilelerin yalnız sahiplerine zarar vereceği, Allah’ın bunları tesirsiz hale getireceği ve sahiplerini cezalandı­racağı bildirilmiştir.[En’âm 6/123-124; Nahl 16/26. 45; Fâtır 35/10, 42-43; Mü’min 40/45] Kur’ân-ı Kerîm’de Cenâb-ı Hakk”a izafe edilen mekr kavramı inkar­cıların Allah’a ve O’nun âyetlerine, Semûd kavminin Salih peygambere, yahudilerin Hz. îsâ’ya ve müşriklerin Hz. Peygamber’e karşı tertipledikleri hile ve tuzakları ta­kip etmekte olup hiçbir âyette mekr ipti-dâen Allah’a nisbet edilmemiştir. Bu du­rum ilâhî mekrin Cenâb-ı Hak tarafından başlatılan bir eylem olmadığını, inkarcı, zalim ve münafıkların hile ve tuzaklarının onların aleyhine çevrilmesi konumunda bulunduğunu gösterir. Ebü’l-Bekâ, Kur-‘an’da yer alan her mekrin amel ve fiil niteliği taşıdığını söylerken kötü tiplerin teşebbüslerini ve Allah’ın buna karşılık vermesini kasdetmiş olmalıdır. Kur’an’da mânaları ve Allah’a nisbetleri açısından mekre benzeyen iki kavramdan biri keyd, diğeri hud’adır. Keyd dört âyette doğrudan Allah’a izafe edilmiş, bir âyette O’nun kâfirlerin hile ve tuzaklarını boşa çıkardığı belirtilmiş, bir âyette de kıyamet günü tasvir edilirken ilâhî gerçekleri yalan sayanların ellerinden gelecek bir hünerleri varsa onu Allah’a karşı kullanmaktan geri durmamaları istenmiştir. Hud’a da, “Münafıklar Allah’ı kandırmaya çalışıyorlar, halbuki O oyun­larını başlarına çevirmektedir” mealinde­ki âyette [Nisâ 4/142] Cenâb-ı Hakk’a nisbet edilmiştir. Mekr kavramı bir hadis­te Allah’a izafe edilmiştir. İbn Abbas’tan gelen rivayete göre Hz. Peygamber’in du­alarının birinde şu ifadeler yer almakta­dır: “Rabbim, bana yardım et! Aleyhim­de olan kimseye değil bana zafer ver, düşmanıma değil bana yönelebilecek hi­leleri dağıt, yolumun önüne tuzak kurul­masına izin verme.

Dil âlimleriyle müfessirler Kur’an’da Al­lah’ın fiilleri hakkında geçen mekr, keyd, hud’a, ayrıca istihza ve suhriyye [alay et­me; Bakara 2/14-15; et-Tevbe 9/79] gibi kavramların sözlük anlamlarının Cenâb-ı Hakk’a izafe edilemeyeceğini belirtirler. Taberî Kur’an’daki bu tür kavramlara ve­rilebilecek mânaları şöyle sıralamaktadır:

a) Âhirette münafıklara uygulanacak mu­amelede görüldüğü üzere bazılarına kurtuluşa ermiş kimselerin işlemi uygulan­maya başlandığı bir sırada durumları de­ğiştirilerek cehenneme sürüklenmeleri. [Hadîd 57/13-15]

b) Hile ve tuzakları­nın sonuçta sahiplerinin aleyhine dönme­si,

c) Hileyapanların başvurdukları hileli yol sebebiyle Allah tarafından cezalandı­rılması. Kur’an’da bu ceza işlenen fiille il­gili olarak mekr tabiriyle anılmış, bu su­retle ifadede ahenk sağlanmıştır. “Kötü­lüğün cezası kötülüktür” denildiği gibi. “Hile yapana hile ile karşılık verilir” de de­nilir. Bu örneklerde sözü edilen mukabil davranışlar kötülük, tecavüz ve hile niteli­ğinde değildir,

d) Münafık tipindeki mün­kirler dünyada mümin görünmek sure­tiyle inananları aldatmış ve mümin olma­nın imkânlarından faydalanmış, âhirette de huzur içinde olacaklarını zannetmiş­lerdir. Halbuki Allah onların âhiret haya­tını gerçek durumlarına göre belirlemiş ve onların ebedî olarak cehennemde kal­malarına hükmetmiştir. Taberî bunlar­dan sonuncu yorumu tercih etmiştir. Ebû Mansûr el-Mâtürîdî ise bu tür kavramların “aynıyla veya benzeriyle cezalandırma” mânası ta­şıdığını belirtip Taberî’nin seçtiği yoru­mu zikretmekte, ayrıca bazı âlimlerin gerçek mânada istihzanın bile Allah’a iza­fe edilebileceğini söylediğini nakletmek­tedir; çünkü onlara göre tekebbür gibi istihzanın da kula yakışmadığı halde Al­lah hakkında kullanılması mümkündür. Mâtüridî’nin kendisi ceza yorumunu ter­cih etmiştir. Zemahşerî, Fahreddin er-Râzîve di­ğer müfessirler de benzer yorumlar yap­mışlardır. Mekr, iyi niyetli ve dürüst davranışlı olmayan bazı kimselere dünya ni­metlerinin bolca verilmesi ve dolaylı bir şekilde uhrevî sorumluluklarının arttırıl­ması anlamında da kullanılmıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski