Mektep Mimarisi, Sıbyan Mektepleri, Mimari Özellikleri, Hakkında Bilgi

Sıbyan mektepleri çoğun­lukla tek odalı ahşap veya kagir yapılar­dır. Bir yanı sokak üzerine yerleştirilir, di­ğer cephesiyle çok defa küçük bir bahçeye açılırdı. Öğrencilerin su içme, tuvalet vb. İhtiyaçlarını karşılamak İçin gerekli olan çeşme, hela, depo gibi hizmet mekânları bahçe avlusuna uygun gelecek şekilde yerleştirilirdi. Bazı dershanelerin girişin­de küçük bir saçakla korunan, kiminde ise daha geniş, yarı açık bir derslik şek­linde olan, bazan bir seki halinde giriş önü mekânı bulunurdu. Dersler yazın bahçe­de veya eyvanda, kışın bir ocakla ısıtılan dershanede yapılırdı. Çoğunlukla kıbleye yönelik olarak inşa edilen mekteplerin açık veya kapalı kısımlarında ekseriya bir mihrap nişi bulunurdu. Dershaneye giri­lirken ayakkabılar çıkarılırdı. Pabuçluğun derslik İçinde yer aldığı durumlarda üze­rinde oturulan alanın döşeme seviyesi gi­rişe göre yükseltilmiş olurdu.

Kare veya dörtgen planlı olan dersha­nelerin bir duvarında ocak bulunur, me­kân alt ve üst pencerelerle yeterli düzey­de aydınlanırdı. Dershane boyutları, yap­tıran kişinin imkânlarına ve hizmet ge­reklerine göre büyüyüp küçülebilmekle beraber ortalama kenar uzunlukları 5-7,5 m. arasında değişmektedir. Dersha­nelerin duvarlarında kitap ve diğer ge­reçlerin saklandığı nişler de inşa edilirdi. Ders sırasında hoca minder üzerine, öğ­renciler ise bir halka oluşturarak yere, ge­nellikle hasır serilmiş döşemenin üstüne oturur, rahle üzerine konulan kitapları okurlardı. Bazı hatırlı öğrencilerin ince minderlere oturduğu da olurdu. Dersini vermek durumunda olan her öğrenci ho­canın veya yardımcısının önüne giderek hazırladığı bölümü okurdu.

İslâm dünyasında küttâb adıyla anılan mektepler yanında Memlükler devrinde Kahire’de yapılan ve “sebilküttâb” adıyla tanınan alt katı sebil, üst katı mektepten oluşan bir yapı tipi gelişmiş ve XIV. yüzyı­lın son çeyreğinden itibaren sayılan arta­rak devam etmiştir. Osmanlı hâkimiyetin­de de bu yapılar benimsenmiş ve Kahire’­de çok sayıda bu tip bina inşa edilmiştir.

Günümüze ulaşan en erken tarihli Os­manlı sıbyan mektebi binası Bursa’dadır. Yazlık bölüm olarak adlandırılan bir eyvanla ona bitişik kapalı bir dershaneden meydana gelen bu mektep, Sitti Ha-tun’un 864’te (1459-60) inşa edilen ca­misinin yakınında bulunmaktadır. Zen­gin taş bezemeli eyvan cephesiyle türü­nün seçkin bir örneği olan yapının açık ve kapalı dershaneden oluşan plan şeması birçok sıbyan mektebinde tekrar edil­miştir. Tek katlı olan bu tip mekteplerin üst örtüleri kagir veya ahşaptır. Kagir olanlarda eyvan kemerinin biçimi ve eyvanın önüne perçem gibi çıkan saçak (turne çatı) cepheyi zenginleştiren öğeler­dir. Bazı mekteplerde ahşap çatıların za­manla yok olduğu görülmekle birlikte İs­tanbul’da İskender Paşa Mektebi’nde ol­duğu gibi yıkılan çatının izleri cephelerde tesbit edilebilmektedir.

Sıbyan mektepleri bakımından en zen­gin şehir İstanbul’dur. Buradaki Haseki, Kara Ahmed Paşa (Topkapı) ve Rüstem Paşa (Üsküdar) mektepleri Sitti Hatun’un plan şemasınının ahşap çatılı örnekleri­dir. Yazlık dershanesi olan mekteplerde eyvan derslerin bahçeye açık olarak ya­pılmasına imkân veriyordu. Sıcak hava­larda eyvanların geniş saçakları Öğren­cileri güneşin yakıcı etkisinden korurdu; Haseki Mektebi bu anlayışa güzel bir ör­nektir.

XVI. yüzyıl boyunca kullanılan eyvanlı mektep tipinin kagir türüne örnek ola­rak İstanbul’da II. Bayezid, Üsküplü Yah­ya Paşa, İskender Paşa, Mihrimah Sultan (Üsküdar) mektepleri verilebilir. Günü­müzde Hakkı Tank Us Kütüphanesi olarak kullanılan II. Bayezid Mektebi’nde eyvan önünde yapı boyunca uzanan ahşap bir saçak bulunmaktadır. Bu önemli yapıda kubbeyle örtülen kapalı dershanenin plan ölçüleri 7,90 x 7.70 metredir. Yazlık ve kışlık dershaneli bir başka mektep Yeni-bahçe’deki Şah Hûban Hatun Mektebi’dir. Kapalı kısmı yaklaşık 6,7 x 6,7 m. ölçüle-rindeki bu mektepte de eyvanın ve ders­hanenin Önüne bütün yapının uzun ke­narı boyunca devam eden tek eğimli bir çatı yerleştirilmiştir. Süleymaniye Külliye­si içinde yer alan sıbyan mektebinde Mi­mar Sinan eyvan öğesini biraz değiştire­rek kullanmıştır. Kubbeyle örtülü giriş mekânı, güney ve batı yönlerine açılan kemerlerle eyvandan çok bir gölgelik (baldaken) niteliği almıştır. Bu alanın güneş­ten korunması için bahçeye açılan ke­merlerin önüne geniş saçaklar yapılmış­tır.

Osmanlı mekteplerinde dershaneler genellikle zeminden birkaç basamak yük­seltilerek rutubetten korunmuştur. Kub­be veya ahşap çatıyla örtülen bu yapıla­rın duvarları kagir veya ahşap iskeletli-dir. Kare plan XVI. yüzyılda yaygın olarak kullanılmıştır. Zeyrek’teki Zenbilii Ali Cemâlî Efendi Mektebi tek kubbeyle örtü­len kare planlı mektep türünün yalın bir örneğidir. Yaklaşık 5,90 x 6,06 m. eba­dında olan dershanenin girişi önünde sa­çakla korunan bir alan bulunmamakta­dır. İçinde Zenbilii Ali Cemâlî Efendi’nin kabrinin bulunduğu küçük avlu öğrenci­lerin ders aralarında dinlenebilmeleri için tasarlanmış olmalıdır.

Birçok kare planlı mektebin girişinde sütunlara oturan küçük kubbeli veya revakiı bir bölüm bulunmaktadır. Mimar Si­nan’ın eseri olan Sultan Selim Mektebi’-nin giriş saçağı yanlara doğru genişleye­rek giriş önünde gölgeli geniş alanlar sağ­lamaktaydı. Şehzade Mektebi’nin özgün giriş saçağının da benzer şekilde olduğu mektebin güney duvarı üzerinde mevcut izlerden anlaşılmaktadır. Mimar Sinan, Süleymaniye ve Atik Valide külliyelerinin mekteplerinde dershane iç mekânını dik­dörtgen olacak şekilde genişletmiştir. Bu amaçla kubbenin yanına düz atkılı veya tonozlu bir birim eklenmiştir.

XV. yüzyıldan itibaren bazı mektepler zeminden iyice yükseltilmiştir. İstanbul Çemberlitaş’ta Atik Ali Paşa, Gebze’de Çoban Mustafa Paşa sıbyan mektepleri fevkani olarak nitelendirilen bu gruba gir­mektedir. XVII. yüzyılda yapılan Kuyucu Murad Paşa, Sultan Ahmed, Çinili (Üskü­dar) mektepleri de benzer düzenlemeye sahiptir. Zemin katta yer alan bir kapıdan girilen Kuyucu Murad Paşa Mektebi’nde dershaneye yapının içinden bir merdivenle ulaşılmaktadır. Çinili Mektebi’nde ise birinci kattaki dershaneye avludan üstü açık bir merdivenle çıkılmaktadır. Zemin­den yükseltilmiş mekteplerde dersha­neler genellikle kubbeyle örtülüdür. Bu grupta yer alan Sultan Ahmed Mektebi muhtemelen bir depremde kubbesi yıkıl­mış olduğundan şu anda ahşap çatılıdır. Fevkani mekteplerde musluk ve helalar dershanenin alt katında veya kat sahan­lığında yer almaktadır.

Mimar Sinan’ın sıbyan mektebi mima­risine büyük katkısı olmuştur. Nitekim İstanbul’da sebil -küttâb birleşimine sa­hip en erken uygulama onun eseridir. Ka-hire’de çok yaygın olan bu birleşimde ze­min katta sebil, üst katta mektep yer al­maktadır. Osmanlılar Mısır’ı aldıktan son­ra bu yapı tipiyle tanışınca benzerlerini İstanbul’da inşa etmişlerdir. Bu türün İstanbul’daki bilinen en erken örneği Mi­mar Sinan tarafından Divanyolu üzerin­de yapılmıştır. Mehmed Ağa Külliyesi’nin parçası olan sebil-küttâb, XIX. yüzyılda Divanyolu’nun genişletilmesi sırasında ye­nilendiğinden sebil ve üzerindeki mektep XVI. yüzyıl karakterini yitirmiştir.

Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar sebebiyle XVII. yüzyıl­da mektep yapımının kısıtlandığı görül­mektedir. Bu dönemde inşa edilen tek katlı yapılara Ebülfazl Mahmud Efendi, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ve fevka­nilere Kuyucu Murad Paşa, Sultan Ah­med, Çinili, Divitçioğlu mektepleri örnek gösterilebilir.

XV. yüzyıldan XVII. yüzyılın sonlarına kadar sıbyan mektepleri klasik üslûpta yapılmıştır. Duvarları kesme taş veya al­maşık örgülüdür. Fazla bezemesi olmayan bu binalar yangın ve depremler, ihmaller, dikkatsiz onarımlardan zarar görmüş, öz­gün bezemeleri, ahşap tavan ve saçakları bakımsızlıktan yok olmuştur. Taş beze­meler nisbeten daha iyi korunmuştur. Bununla birlikte özgün ocak yaşmaklan, bacalar gibi ayrıntılar ender olarak günü­müze ulaşabilmiştir.

XVIII. yüzyıl yapılarında barok üslûbu önem kazanmıştır. Altına dükkânlar yer­leştirilen ve taş konsollar üzerinde yük­seltilen Amcazade Hüseyin Paşa Mektebi (1112/1700-1701) bu çağın habercisidir. Birçok mektep sebi! veya çeşme yapıları üzerinde yükseltilmiş, birinci katta ders­hane yanında küçük bir hoca odası oluşturulmuştur. Karaköy’de Kemankeş Mus­tafa Paşa Camii bitişiğindeki Reîsülküttâb İsmail Efendi (1145/1732-33), Ayasof-yaavlusundaki!. Mahmud (l 153/1740)ve Fmdıklfdaki Zevkî Kadın (1169/1755-56), Babıâli’deki Tersane Emini Hacı Yûsuf Efendi mekteplerinde dershane yanında veya koridor sonunda bir küçük mekân bulunmaktadır. Sütun başlıkları, ocaklar ve saçaklar barok üslûbundadır. Kornişler kirpi saçak şeklinde veya içbükey profilli­dir. Dershanelerin tonoz örtüleri dış küt­leye yansımakta ve yapının genel görü­nümünde önemli bir rol oynamaktadır. XVIII. yüzyılda çok tekrarlanan sebilküt-tâblara Seyyid Hasan Paşa (1158/1745), RecâiMehmed Efendi (1181/1767), Şah Sultan (Eyüp) Örnekleri verilebilir. Bu tip­te zemin katta sebil, helalar ve geçiş me­kânları yer almakta, birinci kata merdi­venlerle ulaşılmaktadır. Recâi Mehmed Efendi ve Şah Sultan mekteplerinde merdiven avludan üstü açık olarak yüksel­mektedir. Dershane genellikle dikdört­gen planlıdır ve aynalı veya tekne tonozla örtülüdür.

Bazı dershanelerde dikdörtgen planlı iç mekân biri küçük, diğeri büyük iki to­nozla örtülmüştür. Nitekim Fındıklı’daki Zevkî Kadın Mektebi’nin dershanesinin girişinde dar bir tonozla örtülen bir bö­lüm vardır. Girişten ana mekâna geçişte iki sütun ve onlara dayanan üç kemerle mekân içinde sıra kemerli (arcade/arkadlı) bir geçiş oluşturulmuştur. Benzer iç me­kân düzenlemeleri İstanbul’da XVIII. yüz­yıl Fener evlerinde de görülmektedir. Du­var örgüsü genellikle taştuğla almaşık­tır. Duvarların üst kesimlerinde kuş köşk­lerine yer verilmiştir. Duvar yüzeylerinde ve pencere alınlıklarında sıva ile yapılmış geometrik desenli kabartma derzlemefer mevcuttur.

XVIII. yüzyıl mekteplerinde dikdörtgen plan çok kullanılmıştır; Şebsafâ Kadın Ca­mii yanındaki mektep dershanesi köşe­leri pahlanmış dikdörtgen planıyla ilginç bir örnektir. 1201’de (1787) yapılan mek­tebin dershanesine küçük bir holden ge­çilerek ulaşılmaktadır. Hela dışta hol küt­lesine bitişik konumdadır. Plan ölçüleri yaklaşık 5 x 8 m. boyutlarındaki dersha­nenin üstü bir tonozla örtülmüştür. 1950’lerde Atatürk Bulvarı’nın açılması sırasın­da yol seviyesi yükseltildiğinden yapının çevresiyle olan ilişkileri değişikliğe uğra­mıştır. 1176’da (1762) yapılan Koca Râgıb Paşa Külliyesi içinde yer alan fevkanî mektep ise eşi olmayan bir iç mekân dü­zenine sahiptir. Dershanenin yaklaşık 5 x 6 m. ölçülerinde olan orta mekânının üstünü bir aynalı tonoz örtmektedir. Ke­merli sütunlarla orta mekân yanlara doğru açılmış, kullanılan alan iki kat bü­yütülerek 5 x 12 m. Ölçülerinde olan uzun bir derslik elde edilmiştir.

XIX. yüzyılda ıslahat hareketlerinin bir parçası olarak devlet tarafından askerî ve sivil okullar açılmış, eğitim Avrupa’dan alınan modellere göre biçimlenmeye baş­lamıştır. Geleneksel anlayışı yansıtan son mekteplerden birini II. Mahmud Cevrî Kalfa adına yaptırmıştır. 1819-1820’de Divanyolu üzerinde yükselen bu mektep zemin katındaki sebiller ve anıtsal tonoz örtüsüyle geç Osmanlı döneminin dikkat çekici bir uygulamasıdır.[bk. Cevrî Kal­fa Mektebi] Osmanlı devri sıbyan mek­tepleri çocuklar için tasarlanmış bir yapı türünün özgün örneklerini oluşturmak­tadır.

  • Mektep Nedir, Ne Demek, Anlamı, İslamda Mektep,
  • Mektep İlahisi ve Gülbangi Nedir
  • Mektep Nedir -Osmanlıda Mektepler- Özellikleri

    TDV İslâm Ansiklopedisi

    Daha yeni Daha eski