Arap edebiyatında mektup karşılığında kullanılan en yaygın kelime risaledir. Bunun yanında kitâb, hıtâb, sahîfe, kelime, makale, lisân, me’-lüke, elûk, meyâmir gibi kelimeler de aynı konumda görülmüştür. Özellikle mektup formundaki resmî risalelerle uzun risalelere kitap adının verilmesi daha yaygındır. “Mektup, kitapçık” anlamındaki risalenin çoğulu resâil, “bilgi ve haberlerin bir kimseden diğerine iletilmesi işi” (elçilik, mesaj) mânasındaki risalenin çoğu-iu iserisâlâttır. Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’a ait bilgi, haber, emir ve yasakların kullara ulaştırılmasını ifade eden risale ve risâlât kelimeleri yer almıştır. Bu görevi yerine getirmek üzere Allah tarafından seçilmiş kimseye de resul denmiştir.
“Bilgilerin yazı ile aktarılması, bilgileri içeren yazılı belge” anlamında risale teriminin kullanılmasının Emevî Halifesi Hişâm b.Abdülmelik zamanında (724-743) başladiğı kaydedilir. Emevîler’in ilk kâtiplerinden olan Salim Ebü’l-Alâ, Aristo’nun, öğrencisi Büyük İskender’e gönderdiği, onun fethettiği şehirleri nasıl yöneteceğine dair bilgiler içeren yazılı belgenin Yunanca aslından yaptığı tercümesinde risale kelimesini kullanmış ve buna “risâletü Aristatâlîs ile’l-İskender fî siyâseti’l-müdün” adını vermiştir. Şair Ebû Dülâme ilk Abbasî halifesi Ebü’l-Abbas es-Sef-fâh’a yazdığı methiyede, bir kâtibe tarafından yazılmış olan. Benî Esed reisine ait bir risaleden söz etmektedir. Daha sonra risalenin “bilgi ve haberlerin yazılı iletme aracı” şeklindeki anlamı yaygınlaşmıştır; ilk mânada kuilanılmasına ise nâdir olarak rastlanmaktadır. İlmî ve edebî konularda makale tarzında yazılmış monografi kitapçıklarına risale adının verilmesi, bunların İlk örneklerinin formel olarak mektup üslûbunda kaleme alınmış olması ve talep üzerine hazırlanıp İlgiliye gönderilmesi sebebiyledir. Bu türün i!k örneklerinden olan Câhiz’in risalelerinde bu özellik açıkça görülmektedir.
Arap edebiyatında mektup, kompozisyon türlerinin başında yer aldığı için edebî bir mektubun hitap edilen kişinin anlayışı ile sosyal mevkiine uygun, gereksiz uzatmalardan, yapmacık ifadelerden uzak, tabii, yalın, akıcı fakat edebî bir anlatımla kaleme alınmış olması temel özellikleridir. Edebî bir mektubun sanat değeri, başta iç kafiyeler (seci) olmak üzere anlatıma derinlik ve tasvir gücü kazandıran mecaz, teşbih, istiare, kinaye, tevriye gibi sanatlara dayanır. Bu bakımdan edebî mektupla kaside arasında ilgi kuran İbn Tabâtabâ edebî mektubu serbest vezinli, nesre dönüştürülmüş (mahlûl) kaside, kasideyi de şiire dönüştürülmüş (rna’küd) risale olarak görür ve her ikisinin bölümleri, belagat incelikleri ve yöntemlerinin birbirine benzediğini söyler. Ebû Hilâl el-Askerî bu noktalarda hutbe ile edebî mektup arasında benzerlik görür.
Çağdaş âlimler mektupları özel-resmî, edebî-gayri edebî, didaktik ve klişe mektuplar, ilmî, ehlî ve mütedâvel mektuplar, siyasî, içtimaî, hukukî, ticari, dinî, zatî mektuplar, mensur ve manzum mektuplar, kısa, orta ve uzun mektuplar gibi sınıflamalara tâbi tutmuşlardır. Klasik tasnifte Arapça mektuplar için “ihvâniyyât” ve “dîvâniyyât” olmak üzere iki temel kategori belirlenmiştir. Bunlara ilmî risaleleri de eklemek gerekir.
İhvâniyyât türü mektuplar dost ve akraba arasındaki özel yazışmalardır. Konuları doğum, evlilik, bayram ve başarı kutlamaları, taziye, teşekkür, hediyeleşme gibi normal hayatın olaylarıdır. Bunlarda hitap edilen kimseye karşı duyulan sevgi ve Özlem gibi duygularla nostalji dile getirilir. Duyguların tasviri için bu tür mektuplarda uzun yazım (ıtnâb) üslûbunun kullanılması uygun görülmüştür. Mesafeler ve uzun süren ayrılıklar dostluk ve sevgi bağlarını zayıflattığından bu durumlarda gelen mektuplar uzaklardaki dostun vekili ve sadakatin şahidi olarak dostluğu kurtaran, sürdüren ve güçlendiren en önemüfaktör olarak görülür. Kalkaşendî’den önceki yazarlar ihvâniyyâ-tın kutlama, taziye, hediyeleşme ve iltifat gösterme gibi birkaç türünden söz etmişlerdir. Kalkaşendî ise ihvâniyyât için on yedi kategori belirlemiştir. Bunlar arasında ara buluculuk talebi, aşk, özlem, ziyaret daveti, sevgi, evlenme teklifi, özür beyanı, teşekkür, sitem, hastanın durumunu sorma, haber iletme gibi hususlar yeralır, Halife, vezir ve emîr gibi yüksek dereceli devlet adamlarıyla onların altında bulunan kimseler arasında özel işlerle ilgili olarak yazılan mektuplar da ihvâniyyâta dahil edilmiş, ancak bunlar resmî mektuba benzeyen ihvâniyyât olarak görülmüştür. İhvâniyyât türü mektuplarda nesirie yazılanlar çoğunluğu oluşturmakla birlikte nesir-nazım karışık olanlarla yalnız şiir halinde yazılan mektuplar da vardır. Ebû İshak es-Sâbî ile Şerif er-Radî arasında teati edilen mektupların ilk bölümünü bu tür teşkil eder. Özel mektuplarda anlatım daha lirik ve şiirseldir; çünkü Övme, yerme, şikâyet ve sitem gibi birçok temada şiirle ortaktır.
Diğer inşâ türlerinde olduğu gibi mektuplarda da giriş (bidayet /sadr), gelişme (mevzu) ve sonuç (nihayet hatime) kısımları bulunur. Yazışma müslümanlar arasında ise mektup besmeleden sonra kısa hamdele ve bazan salvele ile başlar, daha sonra mektubun asıl konusuna geçilir. Doğu mektuplarında görülen bu standart başlama formuna karşılık Endülüs mektupları genellikle gönderilene dua veya bir manzume ile başlar ya da konuya doğrudan giriş yapılır. Müslümanlarla gayri müslimler arasındaki yazışmalarda bu klişeler yer almaz. Onlarda, “Bu falancadan falancaya bir mektuptur …” gibi bir ifadeyle başlanır. Mektuplar çoğunlukla bir dua klişesiyle, bazan da muhtevaya uygun âyet, hadis, şiir, atasözü vb. ile son bulur. Resmî mektupların (dîvâniyyât) bölümlerinde de benzer klişeler yer alır. 90 (709) yılında Mısır valisi olan Kurre b. Şerîk’in mektuplarında bu klişelerin görülmüş olması, Arap toplumunda ondan çok daha önce mektup yazma geleneğiyle klişelerinin bulunduğunu gösterir.
Dîvâniyyât (resâilü dîvâniyyât) adını, ilk teşekkülü Muâvİye b. Ebû Süfyân zamanında (661-680) gerçekleşen, devletin resmî yazışmalarını hazırlamakla görevli Dîvânü’r-resâil’den (Dîvân-i İnşâ) alır. Ancak yönetimin bütün mektupları bu divandan çıkmadığından devlet, idare ve hükümet işleriyle ilgili mektuplar için “resmî mektuplar” (resâil resmiyye) tabiri daha kapsamlı görülmüştür. [84]Bunlar idarî, siyasî, adlî, kazâî, teşrîî, iktisadî vb. konularda tayin -azil, icazet, yemin, kutlama, sulh, biat. iktâ, vasiyet, mehir, tezkire mektupları, veliaht olacaklar için yazılan ahidnâme, bir düşmana veya âsiye güvence olarak verilen emânnâme, savaş veya zafer kutlaması, âsiler için yazılan tehdit mektupları, umuma açıklamalar içeren beyan mektubu (menşûrât / fermanlar) gibi resmî mektuplardır. İbnü’n-Nedîm. bu tür mektuplardan konularına göre belirlenmiş çok sayıda örnek zikrettiği gibi Kalkaşendî Dîvânü’l-inşâ’dan çıkan otuz çeşit mektup kaydetmektedir. Dîvâniyyâtta, günümüzdeki idarî mektupların İnce diplomasi üslûbunun yanında yüksek düzeyde bir edebî dilin kullanıldığı görülür. Bu sebeple Ahmed b. Yûsuf el-Kâtib, Ebû İshak es-Sâbî, Ebü’l-Fazl İbnü’l-Amîd, Sâhib b. Abbâd, Kâdî el-Fâzıl ve İbn Nübâte gibi edip ve kâtiplerin kaleminden çıkmış dîvâniyyât mektupları, edebiyat ve belagat âlimle-rince yüksek edebî düzeyde inşâ Örnekleri olarak değerlendirilmiştir. Bunların en iyileri divanda örnek olarak saklandığı gibi bu tür resmî ve edebî mektuplar halka okunur, muhtevaları tartışılıp yorumlanırdı.
Edebî mektup yazma sanatına “teressül” (sınâatü’t-teressül), yazana da “müteressü” denir. Dîvân-ı İnşâ’da görev alacak müteressiller en yüksek edebî üslûba sahip edip ve yazarlar arasından seçilirdi. III. (IX.) yüzyılın ortalarından itibaren devletin çeşitli kademelerinde görev yapacak kâtipler için el kitapları yazılmaya başlanmıştır. İbn Kuteybe’nin Edebü’l-kâtib’l İbn Ebû Tâhir Tayfur’un Kitâbü’l-Mensûr ve’l-manzûm’u, Ebû Bekir es-Sûlî’nin Edebü’l-küttâb’ı, İbn Halefin Mevâddü’î-beyân’ı, Ziyâeddin İbnü’l-Esîr’in ei-Meşeiü’s-sâ’ir fî edebi’î-kâ-tib ve’ş-şâ’ir ile el-Miftâhu’I-münşâ li-hadîkaü’î-inşâ’sı, Şehâbeddin Mahmûd el-Halebî’nin Hüsnü’t-tevessül ilâ şı-nâ’ati’t-teressül’ü, İbn Fazlullah el-Ömerî’nin, et-Ta’rîf bi’ muştalahi’ş-şerîf’i ve bunun şerhi, İbn Nâzırülceyş’in Teşkifü’t-Tcfrîf bu tür eserlerdendir. On dört ciltlik hacmiyle bu nevi eserlerin en kapsamlısı Kalkaşendî’nin Sözü edilen eserlerde, Dîvân-ı İnşâ’da kâtip olarak görev yapacak edibin yüksek düzeyli bir edebî ve belâgi üslûba, ayrıca geniş bir kültüre sahip olmasının zarureti, yetişmesi için okuyup ezberlemesi gereken ilmî ve edebî formasyon bilgileri, sahip olması istenen ahlâkî meziyetler, çeşitli kişi ve makamlara yazılacak mektupların başlangıç, sonuç ve muhtevalarının nasıl olması gerektiği, hitaplarda çeşitli düzeydeki yöneticiler için kullanılacak sıfat, lakap ve künye klişeleri, kompozisyon ve imlâ esasları, hat ve çeşitleri, harfler ve nitelikleri, mektuplarda kullanılacak kâğıdın evsafı, kalem ve divit çeşitleri, mürekkep, hokka vb. konularda ayrıntılı bilgilerle muhtelif mektup örnekleri yer alır.
Eski ve yeni zamanlara ait çok sayıda mektup koleksiyonu oluşturulmuştur. Bunlardan Ahmed Zekî Saffet’in Cemheretü Câhiliye, sadr-ı İslâm, Emevî ve Abbâsîler’in ilk dönemlerine ait mektup örneklerini kapsamaktadır. Bunun dışında Muhammed Kürd Ali’nin Resâ’ilü’l-büle-gd’sı, Fâyiz Abdünnebî Felah el-Kaysî’nİn Edebü’r-resffil li’l-Endelüs ii’l-kamî’l-hâmisi’l-hicri’si zikredilebilir. Ayrıca eskilerden Câhiz, İbn Hazm, İbn Zeydûn, İbnü’l-Mu’tez, Ebû Bekir el-Hârizmî, Bedîüzzaman el-Hemedânî, Ziyâeddin İbnü’l-Esîr, Ebü’l-Alâ el-Maarrî, Ebû İshak es-Sâbî, Şerif er-Radî, Şerif el-Murtazâ, Sâhib b. Abbâd, Ebü’l-Fazl İbnü’l-Amîd, Kâdî el-Fâzıl, İbn Nübâte el-Mısrî; yenilerden Mahmûd el-Âlûsî, Kermelî, Cüb-rân Halil Cübrân, Mey Ziyâde. Mustafa Sâdık er-Râfiî, M. Reşîd Rızâ, Şekîb Ars-lan ve Cemîl Sıdkî ez-Zehâvî tarafından yazılmış mektup ve mektuplaşma örneklerini kapsayan birçok koleksiyon mevcuttur.
- Mektup Nedir -Tasavvufta-
- Mektup Nedir -Osmanlı Bürokrasisinde-
- Mektup Nedir -Türk Edebiyatında-
- Mektup Nedir -Fars Edebiyatında-
- Mektup Nedir, Tarihçesi, İslamda, Tarihte
TDV İslâm Ansiklopedisi