Fars edebiyatında sultâniyyât ve ihvâniyyât şeklinde iki mektup (nâme) türü bulunmaktadır. Sultanların, devlet adamlarının birbirine ya da emirleri altında bulunanlara gönderdikleri resmî mektuplara sultâniyyât, halktan olan kişilerin yazdığı özel mektuplara da ihvâniyyât adı verilir. İran’da mektup yazmanın kuralları Sâmânîler döneminden itibaren oluşmaya başlamış, IX ve X. yüzyıllarda İran’ın doğusunda mahallî hanedanlıkların kurulmasıyla birlikte Farsça’nın saray ve edebiyat dili olarak kullanılması yaygınlaşmca emîrler arasında mektuplaşmada Farsça ağırlık kazanmıştır. Resmî yazışmalarının çoğunun Farsça olduğu Gazneliler, Selçuklular ve Hârizmşahlar devrinde Dîvân-ı Risâlât müessesesinin oluşmasıyla sultâniyyât türü mektup yazımı edebî bir gelişme kaydetmiştir. Bunun sonucunda mektup yazma İşinin bir sanat olduğu kabul edilerek inşâ ilminin alanına dahil edilmiş, Köbûsnâme, Siyerü’l-miHûkve Çehâr Makale gibi edebî eserlerde kâtiplik ve mektup yazma kurallarını anlatan bölümlere yer verilmeye başlanmıştır. Destûr-i Debîrîve Desturu’l-kâtib fî tacyini’l-merâtib gibi eserler mektup yazmanın edebî bir nitelik kazandığı bu dönemde kaleme alınmıştır.
Mahmûd-ı Gaznevî devrinde Vezir Ebü’i-Abbas Fazl b. Ahmed el-İsferâyınînin teşebbüsüyle resmî ve idarî mektuplaşmalarda Arapça terkedilip Farsça kullanılmaya başlandı. İranlı münşî, edip ve âlimlerin mektup yazmaya özel bir ilgi duymaları sonucunda her İki mektup türü gelişti, yeni üslûplar ortaya çıktı. Bilhassa resmî mektuplaşmalarda sıfat, unvan, lakap ve özel isteklere yer verilmesi bu mektup türünün kendine has bir üslûp ve şekil almasını sağladı. VI (XII) ve VII. (XIII.)yüzyıllarda Arapça mektupların örnek alınmasıyla V. (XI.) yüzyıl mektuplarında kullanılan unvan ve sıfatlar yerini uzun ve seçili izafet terkiplerine bıraktı. Divandaki her iş ve görev için Arapça mektuplardan İktibas edilen veya yeni üretilen özel unvan ve sıfatlar kullanıldı; bunlar üst makamlara yazılan mektuplarda daha çok yer almaya başladı. Safevîler devrinde özellikle resmî mektuplarda aşırı derecede sanatlı ve süslü anlatım yaygınlaştı. Bu mektupların okunması son derece güçleşti. Kaçarlar döneminde ise üslûpta sadeleşme oldu.
Mektuplarda yer alan unvan, lakap ve dualar bunların yazıldığı siyasî ve içtimaî makam ve mevkiye göre değişiklik gösterir. Çoğunluğu Arapça olan bu sıfatların padişahlar için “melikü a’zam el-mü-eyyed bi-te’yîdi’r-rahmân hallede’llâhu eyyâme saltanatihî”, âlimler için “üstâ-zü’l-efdal ve’l-ekâbir allâmetü’z-zamân”, dostlar veya aile fertleri için “mahdûm-ı muazzam yâ hudâvendigâr ale’l-ıtlâk eb-kâhu’llâhu teâlâ” gibi ifadeler kullanılmıştır. Mektuplar çoğunlukla Arapça veya Farsça manzum bir İfade, selamlaşma ve buluşma isteğiyle başlar, şairane ifadelerin yer aldığı dua bölümüyle son bulurdu.
Eski Farsça’da mektuplar menşur, tevki’, fetihname, şikestnâme, ahidnâmeve sevgendnâme unvanlarıyla da görülür. Farsça edebî mektuplar “mekâtîb”, “münşeat” veya “rukaât” adı verilen mecmualarda derlenmiştir. Beyhaki’nin Târih’inde naklettiği, Sultan Mahmûd-ı Gaznevi’nin mektupları olan Münşe’ât-ı Ebû Naşr Müşkân, İmam Gazzâlî’nin Fezâ’ilü’l-enâm min resâili Hücceti’l-İsîâm adlı kitapta toplanan ve zamanın şahsiyetleri hakkındaki görüşlerini içeren mektupları V. (X!.) yüzyılın örnekleri içinde sayılabilir. VI. (XII.) yüzyılda özel mektup türü örnekleri olarak dönemin âlim şeyhleri arasındaki yazışmaların şeklini yansıtan Nâmehâyi Hüccetü’l-İsîâm Ahmed Gazzâlî tasavvufî incelikli özel mektupları içeren Namehâ-yi Aynü’l-Kudât-ı Hemeddnî hem özel hem resmî mektupları ihtiva eden Münşe’ât-ı Hâkânî gösterilebilir. Reşîdüddin Vatvât’ın Ebkârü’l-efkâr ii’r-resâ’il ve’l-eş’âr adlı eserinde yer alan mektupları bu yüzyılın özel mektuplarına örnek teşkil eder. Bahâeddin Muhammed b. Müeyyed el-Bağdâdî’nin et-Tevessül ile’t-teressül’-de yer alan mektupları da bu döneme aittir. VII. (XIII.)yüzyıla ait örnekler arasında yer alan Mevlânâ Ce-lâleddîn-i Rûmî’nin mektupları tasavvufi öğütleri ihtiva eder. VIII (XIV) ve IX. (XV.) yüzyıllarda Reşîdüddin Fazlullah, Mahmûd-ı Gâvân ve Abdurrahman-ı Câmî’nin mektupları yüksek edebî değeri olan mektuplar içinde zikredilebilir. Münşeât-ı Ferhâd Mirza Mu’temedüddevle ve Emîr-i Nizâm Fâzıl Hân-ı Gerrûsî’nin Münşe’ât’ı Kaçarlar döneminin edebî mektuplarına örnek olarak gösterilebilir. Muhammed Şah Kaçar’ın veziri Kâimmakâm-ı Ferâhânî’nin Münşe’ât’ı da özel ve resmî mektupları içerir. Hint alt kıtasında da Farsça mektuplar derlenerek Me-kâtîb-i Mektûbât-ı Şeyh Şereîüddîn Yahya Münîrî ve Ruktfât-ı “Azizi adlı kitaplar oluşturulmuştur. Nâmehâ-yi Siyâsî-yi “Alîâme CA1Î Ekber Dihhudâ, Nâme-hâ-yi ‘Allâme Muhammed Kazvînî be-Seyyid Hasan Takizâde, Nâmehâ-yi Târihî ve Siyâsîyi Seyyid Cemâlüddîn Esedâbâdî, İran’da Meşrutiyetten sonra yapılan başlıca mektup derlemeleridir.
- Mektup Nedir -Tasavvufta-
- Mektup Nedir -Osmanlı Bürokrasisinde-
- Mektup Nedir -Türk Edebiyatında-
- Mektup Nedir -Arap Edebiyatında-
- Mektup Nedir, Tarihçesi, İslamda, Tarihte
TDV İslâm Ansiklopedisi