Men ve Selva. İsrâiloğulları’na çölde mucizevî bir şekilde verilen iki temel yiyeceğin adı.
Sözlükte “ihsan etmek, nimet vermek; başa kakmak” anlamlarına gelen menn kökünden türetilen men İsrâiloğullan’na çölde verilen ve kudret helvası olarak bilinen yiyeceğin adıdır."Men ve Selva" terimi İsrâiloğulları'na çölde mucizevi bir şekilde verilen iki temel yiyeceğin adıdır. Bu yiyeceklerden biri "Men" olarak bilinir ve İsrâiloğulları'na çölde verilen ve kudret helvası olarak tanımlanan yiyecektir. "Men" kelimesi, İbrânîce ve Ârâmîce'deki "mân" kelimesinden gelir. İsrâiloğulları'nın bu yiyeceği çölde ilk gördüklerinde Musa'ya sordukları "mân hû (o nedir?)" sorusundan ya da "ne, kim" anlamındaki "man" kelimesinden türemiş olabilir.
Diğer yiyecek ise "Selva" olarak adlandırılır. Selva'nın kökeni ve doğası hakkında daha az bilgi bulunmaktadır.
Bu iki yiyecek, İsrâiloğulları'nın çöldeki zorlu yolculuğu sırasında Tanrı'nın sağladığı mucizevi rızıklardır ve İbrânî geleneğinde önemli bir yer tutarlar.
İsrâiloğulları'nın çöldeki yaşamlarını ve Tanrı'nın sağladığı mucizevi rızıkları anlatır. Tanrı'nın İsrâiloğulları'na gökten ekmek yağdıracağı ve sabah ekmek, akşam et yiyecekleri hakkında yapılan vaat, onların çöldeki zorlu yolculuğu sırasında karşılaştıkları zorlukları hafifletmeyi amaçlamaktadır.
Man olarak adlandırılan bu yiyecek, İsrâiloğulları'nın çöldeki yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olmak için Tanrı tarafından sağlanan bir mucizevi yiyecektir. Man, çöldeki İsrâiloğulları'na gece boyunca çiğ gibi yağdığı, beyaz ve ak renkte, kişniş tohumu gibi küçük ve yuvarlak parçalar şeklinde görünen bir yiyecektir. Bu yiyecek, çöldeki İsrâiloğulları'nın beslenmesini sağlamak için kullanılır.
Man, İsrâiloğulları tarafından çeşitli şekillerde tüketilirdi. Bazı durumlarda, manın doğal halde yenmesine izin verilirken, diğer durumlarda ise farklı yemekler yapmak için değirmende öğütülür veya havanda dövülerek işlenirdi. Man ayrıca pide gibi ekmekler yapmak için de kullanılırdı ve bu ekmeklerin taze yağ tadında olduğu belirtilir. Tanrı'nın İsrâiloğulları'na sağladığı bu mucizevi yiyecek, onların hayatta kalmasına ve çöldeki zorlu şartlar altında yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı oldu.
Manın mahiyetiyle ilgili çeşitli araştırmalar yapılmış ve İsrâiloğulları'na verilen bu ilahi yiyecek ile Sînâ'da meydana gelen tabii olay arasında ilişki kurulmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda, bazı teoriler tamaris ağacının salgıladığı reçinenin, Tevrat'ta bahsedilen man olduğunu ileri sürmüştür. Yahudi tarihçisi Josephus, manın kendi döneminde de yağdığını kaydetmiştir. Hıristiyanlık'ın ilk dönemlerinde Sînâ'da yaşayan keşişler, Kitâb-ı Mukaddesteki man ile tamaris çalılıklarının mahsulünü aynı kabul etmişlerdir.
Rabbânî literatüre göre, man yaratılış şabatının arefesinde şafak vakti yaratılan on şeyden biridir. Bu man, göklerde melekler tarafından öğütülmekte, dürüst insanların ileride kullanmaları için hazırlanmaktadır ve "meleklerin ekmeği" olarak adlandırılmaktadır. Manı yiyenler, melekler gibi güçlü olmaktadır ve istedikleri yiyeceğin tadını alabilmektedirler. İsa, mandan "gökten gelen ekmek" olarak bahsederken, Pavlus ise onu "ruhanî yiyecek" olarak nitelendirmiştir.
Bu sadece fiziksel bir yiyecek olarak değil, aynı zamanda manevi bir anlamı ve gücü olan bir semboldür. İlahi rızıkların ve bereketin sembolü olarak görülen man, İsrâiloğulları'nın Tanrı'nın lütfu ve yardımıyla yaşamlarını sürdürmelerine ilişkin önemli bir tema olarak Tevrat'ta yer alır.