Mengücekliler Beyliği Tarihi, Nerede, Ne Zaman Kuruldu, Hakkında Bilgi

Mengücüklüler. Selçuklular devrinde XI-XIII. Yüzyıllarda Erzincan, Kemah, Divriği ve Karahisar şehirlerinin bulunduğu bölgeyi yönetmiş olan bir Türk hanedanı.

Mengücüklüler’in hangi Oğuz boyun­dan geldikleri hakkında bilgi yoktur. Os­manlı tarihçisi Yazıcıoğlu Ali Efendi’nin, Selçuklu Hükümdarı II. Süleyman Şah’ın 1202 yılındaki Gürcistan seferine Mengü-cük Beyi Fahreddin Behram Şah’ın Salurlar ve Bayındırlar ile katıldığı hakkındaki sözleri bir yakıştırmadan ibarettir. XIII. yüzyılda Divriği’den Mısır’a giderek Mem­lûk sultanları katında büyük itibar elde eden Mustafa oğlu Muhammed adlı âlim Salur boyundandı. Bu husus Saiur boyun­dan bir oymağın Divriği ve yöresinde yurt tuttuğunu gösterir. Fakat buna dayana­rak Mengücüklüler’in Salur boyundan geldikleri bir tahmin olarak dahi ileri sü­rülemez.

Reşîdüddin Fazlullâh-ı Hemeclânî’nin Cûmicü’Mevârîh”inin Selçuklular bölü­münde belirttiğine göre Mengücük Gazi, Sultan Alparslan’ın Artuk, Saltuk, Dânişmend gibi beylerinden biri olup Malazgirt zaferinden sonra Erzincan, Kemah ve Kögonya (Şebinkarahisar) şehirlerini fethetmiştir. Tarihçi Gaffarı ve ona dayanarak Müneccimbaşı Ahmed Dede, Alparslan’ın yukarıda adları geçen şehirleri Mengücük Gazi’ye tefvîz ettiğini bildirir. Bu bilgiler daha sonraki duruma bakılarak verilmiş hükümlerdir. Selçuklu tarihçisi İbn Bîbî, Mengücük’ü gazi unvanı ile zikrederek onun Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuru­cusu I. Süleyman Şah’ın emirlerinden ol­duğunu söyler. İbn Bîbfnin sözlerinin de sadece bir tahmin olduğu şüphesizdir. Kemah kasabasının kuzeybatısında Kara­su kıyısında bazıları tamamen harap bir halde birçok kümbet vardır. Mengücük Gazi’ye isnat edilen kümbette sonradan yazılmış Farsça bir kitabede Mengücük Gazi hakkında, “Erzurum, Erzincan, Ke­mah ile Diyarbekir vilâyetlerini ve kale­lerini alan …” denilmektedir. Divriği’de Mengücük Gazi’nin torunlarından Şehinşah’ın türbesindeki kitabede Mengücük, gazi ve şehid sıfatlarıyla anılmaktadır. Bu­na bakarak Mengücük Gazi’nin Kemah ve diğer yerleri fethettikten sonra bir sa­vaşta şehid düştüğü kabul edilebilir. Mü-neccimbaşı’ya göre cesur ve akıllı bir bey olan Mengücük Gazi bazan tek başına, bazan da Dânişmend Gazi ile birlikte Rum-lar’a ve Gürcüler’e karşı gazalar yapmıştır. Kemah’ta Karasu kıyısındaki Melik Gazi Türbesi Mengücük Gazi’ye ait olabilir. Fakat bu türbenin oğlu İshak’a ait olma ihtimali daha güçlüdür. Türbenin alt katında bir mumya ile içinde kemikler bu­lunan yedi tabut vardı. Evliya Çelebi tür­beyi “Melik Gazi Sultan” adıyla anar ve onun bir ziyaret yeri olduğunu yazar. Gü­nümüzde de halk türbeye Sultan Melek Türbesi demektedir; bu türbe Kemah yöresinin en önemli ziyaret yeridir.

Simbat vekâyi’nâmesine göre Tuğrul Bey’in kumandanlarından biri kalabalık bir askerle Kemah ve Argın yörelerine gelerek yağma ve tahriplerde bulunmuş, birçok esir alıp götürmüştür. Bu kuman­danın Mengücük Bey olması imkânsız değildir. Şahsiyeti hakkında açık bir bil­giye sahip olmadığımız Mengücük Gazi’­nin Ölüm tarihi de belli değildir. 1118 yı­lında İbn Mangug (Mengücük oğlu) şeklin­de oğlundan söz edilir. Gösterilen tarihte Mengücükoğlu Malatya’yı yağmalamış, bunun üzerine Malatya’yı oğlu Tuğrul’un adına idare eden Selçuklu Sultanı I. Kılıcarslan’ın zevcesi Ayşe Hatun Urfa Kontu Joscelin’den yardım istemiştir. Bu yağ­malama hareketinin, Mengücükoğlu’nun 1113’te Tuğrul’un atabeği ve annesinin zevci (Tuğrul Arslan’ın üvey babası) Artuklu Belek b. Behram’a karşı duyduğu kızgın­lıktan ileri geldiği anlaşılmaktadır. Fakat anlaşılmayan husus, Ayşe Hatun’un dev­rin büyük kahramanı olan zevci Belek Gazi dururken Urfa Kontu Joscelin’den yardım İstemesidir. Belek ancak 1120’de Men­gücükoğlu’nun üzerine yürüyebildi. Belek’e karşı koyamayacağını gören Men­gücükoğlu, yardım almak için Bizans im­paratorunun Trabzon valisi Konstantin Gabras’ın yanına gitmişti. Komşu Türk beylerinin muhtemel hücumlarına karşı emrinde önemli bir kuvvet bulunduran Gabras, Mengücükoğlu’nun isteğini ka­bul etmiş ve her ikisi Belek’in karşısına çıkmıştır. Belek de Dânişmendoğlu Gazi’yi yanına almıştı. Erzincan yakınındaki Şir­van denilen mevkide yapılan savaşta Mengücükoğlu ile Gabras ağır bir yenilgiye uğrayıp esir alındı. Konstantin Gabras 30.000 altın karşılığında kurtul­du; Mengücükoğlu da Dânişmendli Gazi’­nin damadı olduğu için serbest bırakıldı. Bu yüzden Belek ile Gazi’nin arası açıldı. 1142 yılında Kemah beyinin öldüğü bildi­rilmektedir. Bu bey kitabelerde zikredi­len İshak olmalıdır. Onun ölümü üzerine Dânişmendli Hükümdarı Melik Muham­med Kemah’ı idaresi altına aldı. Melik Muhammed’İn aynı yılda vefat etmesin­den sonra Kemah eski sahiplerince geri alınmış olmalıdır.

Mengücüklüler hakkında en çok bilgi veren Süryânî Mihail’e göre de Er­zincan beyinin karısı kocasını boğdurduk­tan sonra Divriği’de bulunan kayınbira­derini çağırıp onunla evlenmiştir. Fakat Mihail hadisedeki şahıslardan hiçbirinin adını yazmaz, başka kaynaklarda ise bu olaydan hiç söz edilmez. Yine aynı müel­life göre Dânişmend Hükümdarı Yâkub Arslan (doğrusu Yağıbasan) 1163 yılında Kemah’a gidip âsi emîri öldürmüştür. Bu âsi emîrin de kim olduğu bilinmemekte­dir. el-Veledü’ş-şefîk adlı tarihini 1332-1333 yıllarında yazan Niğdeli Kadı Ahmed’İn eski bir takvimden aldığı bir ha­berden Fahreddin Behram Şah’ın S60’ta (1165) Erzincan’da beyliğin başına geçti­ği öğrenilmektedir. Behram Şah’ın baba­sının adı Dâvud, dedesinin adı İshak idi. Dâvud daha önce Erzincan’ı idare etmiş olmalıdır.

  • Mengücekliler Beyliği Mimarisi, Mengüceklilerde Mimari,
  • Mengücekliler Beyliği Tarihi (Kemah-Erzincan Kolu)
  • Mengücekliler Beyliği Tarihi (Divriği Kolu)

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski