Menteşeoğulları Beyliği, Anadolu'nun batısında, 13. ve 15. yüzyıllar arasında varlığını sürdüren bir Türk beyliğidir. Bu beylik, Anadolu'nun Türkleşme sürecinde önemli rol oynamış ve özellikle denizcilik faaliyetleriyle tanınmıştır. Menteşeoğulları'nın tarihine ve özelliklerine genel bir bakış sunmak gerekirse:
Kuruluş ve Coğrafya
Kuruluş: Menteşeoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin zayıflaması ve dağılması sürecinde, yaklaşık 1260 yılında kurulmuştur. Beyliğin kurucusu Menteşe Bey'dir.
Coğrafya: Beylik, bugünkü Türkiye'nin Ege Bölgesi'nde, özellikle Muğla ve çevresinde hüküm sürmüştür. Kıyı bölgeleri, Menteşeoğulları'nın denizcilik faaliyetlerine imkan tanımıştır.
Yönetim ve Siyasi Durum
Yönetim: Beylik, yarı bağımsız bir statüde yönetilmiştir. Merkezi Muğla olmak üzere, Milas, Balat (Milet), Beçin ve diğer önemli yerleşim merkezleri yönetim altına alınmıştır.
Siyasi Durum: Menteşeoğulları, hem Bizans İmparatorluğu hem de diğer Anadolu beylikleri ile zaman zaman ittifaklar ve çatışmalar yaşamıştır. Beylik, Osmanlı Devleti'nin güçlenmesiyle birlikte giderek zayıflamış ve 15. yüzyılda Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
Ekonomi ve Denizcilik
Ekonomi: Beylik ekonomisi tarım, ticaret ve denizcilik üzerine kuruluydu. Verimli topraklar ve kıyı şeridindeki limanlar, ticaretin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Denizcilik: Menteşeoğulları, güçlü bir denizcilik geleneğine sahipti. Akdeniz ve Ege Denizi'nde deniz ticareti ve korsanlık faaliyetleri yürütmüşlerdir. Bu, beylik ekonomisinin önemli bir parçasıydı.
Kültür ve Mimari
Kültür: Beylik dönemi boyunca, Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslam kültürünün yayılması sürecine katkıda bulunulmuştur. Eğitim ve sanat alanlarında bazı gelişmeler kaydedilmiştir.
Mimari: Menteşeoğulları dönemine ait çeşitli mimari eserler günümüze kadar ulaşmıştır. Beçin Kalesi ve Milas'taki Firuz Bey Camii gibi yapılar, bu dönemin önemli mimari miraslarındandır.
Sonuç ve Miras
Menteşeoğulları Beyliği, Anadolu Türk tarihi açısından önemli bir yer tutar. Denizcilikteki başarıları ve bölgedeki siyasi etkinlikleriyle dikkat çeken beylik, Osmanlı Devleti'nin Anadolu'yu birleştirme sürecinde kritik bir rol oynamıştır. Günümüzde, beylikten kalan tarihi yapılar ve kültürel izler, bölgenin tarihsel zenginliğini yansıtmaktadır.
Beyliğin kurucusu, Anadolu Selçuklu hükümdarlarınca atalarına Batı Anadolu uç bölgesinde iktâ verilen Menteşe Bey’-dir. Beyliği, bu yöreye deniz yoluyla gelen ve içeri doğru girerek sahille Denizli dağları arasındaki bölgeye yerleşen Türkmenler’in tesis ettiği belirtilir. Ayrıca karadan sahile doğru akın yapan Türkler tarafından bir siyasî birlik haline getirildiği üzerinde de durulur. Kuruluşu ve ilk beylerin hüküm sürdükleri dönemlerin kronolojisi kaynak yetersizliği sebebiyle tesbit edilememektedir. Menteşe Bey’in şeceresi hakkındaki bilgiler de karışıktır. Menteşeoğulları’nın hâkim olduğu bölge Muğla, Peçin, Milas ve Balat’tan Ege sahillerine kadar uzanmaktadır. Bizans kaynaklarında Menteşe Bey’in adı, 1282’de Tralles (Aydın) ve Nyssa’yı (Sultanhisar) ele geçirmesi dolayısıyla zikredilir. Bu dönemlerde Menteşe Bey ve emrindeki Türkmenler’in Selçuklular’ın himayesinde oldukları söylenebilir. Karamanoğulları’nın Konya’yı kuşatması üzerine İlhanlı Sultanı Geyhatu 690 (1291) yılı sonlarında Anadolu’ya gelerek Menteşe topraklarını yağmalarruştır. Menteşe Bey’in ne zaman öldüğü bilinmemekle birlikte bunun 692 (1293) yılından sonraya rastladığı tahmin edilmektedir.
Menteşe Bey’den sonra beyliğin başına oğlu Mesud Bey geçti. Diğer oğlu Kirman (Kerman) belki kendisine tâbi olarak, belki de muhalefet etmek suretiyle Föke’de (Finike) hüküm sürdü. Mesud Bey 1300′-de Rodos adasının önemli bir kısmını ele geçirdi. Aynı yıllarda Girit ile Menteşe Beyliği arasında ticari münasebetler başladı. Daha sonra Hospitalier şövalyeleri 1308’de Rodos adasına hâkim oldular. Hospitalier şövalyelerinin 1311 yılı başlarında Ceneviz tüccarlarının mallarını müsadere etmeleri üzerine Cenevizliler Men-teşeoğulları ile ittifak yaptılar. Mesud Bey’in ölümü muhtemelen 719 (1319) yılından öncedir. Altı oğlundan biri olan Şücâüddin Orhan onun yerine geçti. Bu dönemde papalık tarafından Venedik, Fransa Kralı VI. Philippe ve öteki Batılı ülkeler dahil bir Haçlı seferi düzenleme çalışmaları yapıldı. İbn Battûta 733’te (1333) Batı Anadolu’yu dolaşırken Orhan Bey’i Peçin’de ziyaret etmiş ve onu “Milas sultanı” olarak zikretmiştir. İbn Faz-lullah el-Ömerî de Orhan Bey’in sahip olduğu şehirler ve asker sayısı hakkında bilgi verdiği gibi Menteşeoğulları’nın ikinci Föke kolunun 1330″da Hamîdoğulları’na tâbi olarak hüküm sürdüğünü belirtmiştir. Orhan Bey’in ölüm tarihi bilinmemektedir.
Orhan Bey’in yerine oğlu İbrahim geçti. Diğer oğlu Hızır ise Çine’yi idare ediyordu. Bir Haçlı donanmasının 1344’te Aydınoğulları’ndan İzmir’i alması, Menteşeoğulları ile Girit arasındaki ticaretin bir süre kesilmesine sebep oldu. Menteşeoğulları Aydınoğullan ile birleşerek Girit’e saldırdılar. İbrahim Bey İzmir’e yürümek için Balat’ta savaş hazırlıkları yaptı (751/ 1350). Venedikliler, kendilerine karşı harekete geçmeye hazırlanan İbrahim Bey’i Balat Limanı’na soktukları donanmayla tehdit edip 753-756 (1352-1355) yıllan arasında yapılan bir antlaşma sonucu Menteşeoğullan’nı silâhsızlanmaya zorladı. Buna rağmen ticarî ve diplomatik münasebetler kesilmedi. İbrahim Bey muhtemelen 7S6 (1355) yılı civarında vefat etti. Onun ölümünden sonra oğullarından Mûsâ Bey Peçin, Balat ve Milas, Mehmed Bey Muğla ve Çine, Ahmed Gazi Bey güneyde Makri ve Marmaris bölgesinde hüküm sürmeye başladı. Mûsâ, “ulu beg” olarak759-760’ta (1358-i359) Kandiye Dukası Pietro Badeor ile bir antlaşma yaptı. Ahmed Bey’in de Rodos ile Kıbrıs arasındaki gemilere karşı harekâtı üzerine Kıbrıs Kralı I. Peter’in donanmasının 766’da (1365) Aydın ve Menteşe sahillerini tehdit ettiği, Venedik’in araya girmesiyle barış yapıldığı bilinmektedir.
Mûsâ Bey’in ölümünün (776/1375ten önce) ardından yerine kardeşi Ahmed Bey geçti. Ahmed Bey’in aynı zamanda beyliğin Milas ve Peçin koluna da hâkim olduğu anlaşılmaktadır. Menteşe Beyliği bu dönemde bazı Ege adalarından haraç alacak Ölçüde kuvvetlenmişti. Bunlardan biri Naksos (Nakşe) adası idi. Ahmed Bey bir ara Balat’a hâkim olduysa da bu kısa sürdü. Balat ve çevresi 791’den (1389) önce Mehmed Bey’in oğlu Gıyâseddin Mah-mud’un idaresinde bulunuyordu. Ancak Mahmud Bey, kardeşi İlyas Bey’e karşı yaptığı hâkimiyet mücadelesini kaybederek Osmanlılar’a sığındı. îlyas Bey ve babası Mehmed Bey Karamanoğullarfnın Osmanlılar aleyhine düzenledikleri ittifaka katıldı. Yıldırım Bayezİd’in bu ittifaka karşı yaptığı Anadolu seferi sırasında Balat ve Muğla’daki Menteşe kolunun toprakları ele geçirildi. Ahmed Gazi Şaban 793’te [Temmuz 1391] öldü. Onun hâkimiyeti altındaki yerler Osmanlı idaresine geçti. Kardeşi ve oğlu İlyas ise Timur’un yanına kaçtı.
Ankara Savaşı’ndan (1402) sonra Timur, öteki Anadolu beyliklerinde olduğu gibi Menteşeoğulları’na da ülkelerini iade etti. Bu sırada muhtemelen Mehmed Bey ulu beg durumundaydı ve daha sonra Menderes nehri yakınında Timur’un ordugâhına giderek bağlılığını arz ile hediyeler takdim etmişti. Onun zamanında Menteşeoğullan limanları tekrar Batılı tüccarlara açıldı. Mehmed Bey’in 805 yılı ortalarında (1403 yılı başı) vefatının ardından beyliğin başına geçen îlyas Bey Fetret devrinde Osmanlı şehzadeleri arasındaki saltanat mücadelelerinde Çelebi Mehmed aleyhine, îsâ Çelebi’nin lehine Aydın ve Saruhanoğulları ile ittifakta bulundu. Fakat müttefikler Çelebi Mehmed karşısında yenilince İlyas Bey onun hâkimiyetini tanımak zorunda kaldı (1405). Daha sonra Aydın ve Menteşeoğullan Girit dahil Venedik bölgelerine karşı akınlarını sürdürdüler. Çelebi Mehmed’in 816′-dan (1413) itibaren hâkimiyetini sağlamlaştırması üzerine İlyas Bey Osmanlılar’ın bir vasalı olarak kaldı. Venedik elçisi Pietro Civran, İlyas Bey’i Peçin’de ziyaret etti ve eski antlaşmayı yenilemek mecburiyetinde bıraktı.[17 Ekim 1414] İiyas Bey 818’de (1415) Leys ve Ahmed adlarındaki iki oğlunu Osmanlı sarayına gönderdi. Onun 824’te (1421) ölümünden sonra oğulları Edirne’den kaçıp Menteşe iline giderek beyliğin başına geçtiler, II. Murad827’de (1424) Menteşe topraklarını ele geçirdiği zaman bu iki kardeş yakalanarak hapsedildi, böylece beylik sona erdi.
Menteşe Beyliği de diğer Anadolu beyliklerinde olduğu gibi ulu beg denilen yaşça büyük bir emîr tarafından idare edilmiştir. Antlaşmaları yapan, sikke kestiren ve hutbede adı zikredilen ulu begdir. Menteşeoğullan’nın başşehri Milas idi. Milas’ın yakınındaki Peçin muhtemelen yazlık ikametgâh durmundaydı. Balat ise Avrupalı tüccarlar için önemli bir şehir ve limandı. Ortaçağ’ın sonlarında Balat denize şimdi olduğundan daha yakındı ve Menderes nehri buraya ulaşıma imkân veriyordu. Balat’ta Venedikli bir tüccar topluluğu ve bunların kendi mahalleleri vardı.
Menteşeoğulları ülkelerini birçok mimari eserle süslemişlerdi. Ayrıca edebî şahsiyetleri himaye ederek kendi adlarına bazı eserleri Türkçe’ye çevirt-mişlerdir. Nitekim Gıyâseddin Mahmud adına Farsça’dan Bâznâme ismiyle bir kitap tercüme edilmiştir. Şirvanlı Mehmed b. Mehmed’in İlyâs Bey adına İlyâsiyye adı verilen muhtasar bir tıp kitabı tercümesi vardır.