Tarihi Kalkolitik çağa kadar uzanan bir yörede bulunan Merzifon’un çekirdeğini Hititler döneminde askerî ve ticarî amaçlarla yapılan, bir sınır karakolu niteliğine sahip küçük bir kalenin oluşturduğu belirtilir. Burası daha sonra (.ö. VIII. yüzyıl) yöreye hâkim olan Frig, Kimmer ve İskit saldırılarıyla yıkılmıştır. Merzifon’un bir yerleşim yeri olarak tarih sahnesine çıkışı, Amasya merkezli Pontus Krallığının ardından milâttan önce I. yüzyılda Roma hâkimiyeti dönemine rastlar.
Verimli Chiliokomon (Binköy) ovasının (Suluova] başladığı yerde bulunan Phazemon şehrinin yerinde kurulduğu tahmin edilen ve halk arasında Mersivan şeklinde anılan şehrin adının kökeni konusu tartışmalıdır. Bu adın buraya gelen Hun Türkleri’nden Barsevinç’ten kaynaklandığı iddiasının bir dayanağı yoktur. Farsça “yer, toprak, sınır” anlamındaki merz kelimesi ve pont kelimesinin birleşmesiyle “Pont Devleti’nin sınır şehri” anlamına geldiği görüşü de şüphelidir. Romalı kumandan Pompeius’un milâttan önce 64’te Pontus Kralı III. Mitridates’i yendiği sırada Fazemonid / Phazamonitis adlı bir yerleşme yeri mevcuttu. Pompeius burayı şehir olarak ilân etmiş ve Neapolitis adını vermiş, zamanla Phazemon Neapolis şeklinde anılmıştı. Milâttan sonra V. yüzyılda Bizanslı Stefan şehri Phamidzon (Famizon) olarak kaydetmiştir. Ayrıca Phamadzon, Phameidzon şeklinde de geçen bu ad önce Famezon’a, ardından Mazifon, Marsovan, Mersivan’a dönüşmüş, Selçuklu kaynaklarında “Bâzimûn”, Fars kaynaklarında “Merzubân” ve Osmanlı döneminin belgelerinde “Merzifon” imlâsıyla yazılmıştır.
TDV İslam Ansiklopedisi