Mevla Nedir, Ne Demek, Kuran'da Mevla Anlamı, Hakkında Bilgi

Kur’an’da geçen Allah’ın isimlerinden biri.

Sözlükte “birinin yakım, dostu, arka­daşı ve yardımcısı olmak, onun idaresini elinde bulundurmak” anlamındaki vela­yet (vilâyet) kökünden masdar ismi ve sıfat olan mevlâ kelimesi “birine sevgiyle bağlanan, dost, arkadaş, yardımcı; sahip ve mâlik” gibi mânalara gelir. Râgıb el-İsfahânî, kavramın “temel” anlamındaki yan yana oluş faktörünü göz önünde bu­lundurarak velâ kökünün “iki veya daha fazla şeyin aralarında yabancı bulunma­mak şartıyla birlikte olması” mânasına dikkat çekmiş ve bu birlikteliğin mekân, nisbet, din, dostluk, yardım ve inançta yakınlık için kullanıldığını söylemiştir. Mevlâ kelimesi Al­lah’a izafe edildiğinde maddî unsurlar ha­riç yakınlığın (kurb) “sevme, koruma, yar­dım etme, tasarruf ve himayesi altında bulundurma” gibi anlamları öne çıkar. Ge­nel sözlüklerde ve Kur’an-hadis lugatla-rında mevlâ kelimesi için başlıca şu mâ­nalar sıralanır: Rab, mâlik, efendi fseyyid), köle, azat eden, azat edilen, nimet veren, nimet verilen, yardım eden. seven, kom­şu, amcaoğlu, hısım, yeminli dost, ortak. Yer yer karşıt konumundaki kişileri de ifa­de eden mevlâda aslolan mâna sevgi ve manevî yakınlıktır. Kelimenin hem dinî metinlerde hem de müslüman halk ara­sında kazandığı bu geniş muhteva İslâm dininin önemli bir özelliğini ortaya koyar.

Kur’ân-ı Kerîm’de vâlî İle velî kelimeleri dışında Allah Teâlâ’nın İnsanların mevlâsı olduğu hususu on altı yerde tekrarlan­maktadır. Bu âyetlerin biri Hz. Peygamber’e, dokuzu müminlere, ikisi mutlak mânada insana yöneliktir. Mevlâ âyetle­rin dördünde nasır (yardımcı) kelimesiyle, birinde hayrü’n-nâsırîn (yardım edenlerin en hayırlısı) şeklinde, birinde yine nusret muhtevalı bir dua ile, bir yerde alîm-hakîm, iki âyette de hak ismiyle birlikte zik­redilmiştir.

Mevlâ ismi doksan dokuz esmâ-i hüsnâyı ihtiva eden rivayetlerde yer alma­mıştır. İbn Hacer el-Askalânî, Kur’an’dan derlediği esmâ-i hüsnâ listesine mevlâ kelimesini de dahil etmiştir. Mecdüddin İbnü’l-Esîr mevlânın yirmiye yakın mânasını sıraladıktan sonra çoğu­nun hadislerde geçtiğini söyler. Çeşitli hadislerde mevlâ Allah’ın isimlerinden biri olarak zikredildiği gibi hukukî çerçevede. “Al­lah ve Resulü efendisi olmayanın velîsi ve efendisidir” buyurulmuş ayrıca sa­hibinin eziyetine mâruz kaldığı için Hz. Peygamber tarafından azat edilen bir kö­lenin, “Ben şimdi kimin velayeti altında­yım?” diye sorması üzerine Resûl-i Ek­rem ona, “Sen bundan böyle Allah ve Resulü’nün velayet ve himayesi altındasın” demiştir. Mevlâ ke­limesinin bir kısmı karşıt konumda olmak üzere çok yönlü kullanılışlara açık olması ve mahlûka yaratılmışlik üstü niteliği ver­me tehlikesinin bulunması sebebiyle ol­malıdır ki Hz. Peygamber köle-efendi iliş­kileri konusundaki bir talimatında şunları söylemiştir: “Hiçbiriniz kölesi için ‘kulum’ demesin, çünkü hepiniz Allah’ın kulları­sınız; yalnız ‘benim adamım, elemanım (fetâ)’ desin. Köle de efendisi için ‘rab-bim’ değil ‘efendim’ desin. Yine köle efen­disine ‘mevlârn* dememelidir; hepinizin mevlâsı azîz ve celîl olan Allah’tır.

Ebû Bekir İbnü’l-Arabî mevlâ isminin mânasında manevî yakınlık ve muhab­betin asıl olduğunu, “yardımcı” şeklin­deki anlamın uygun düşmediğini, zira Kur’an’da nasîr kelimesinin ayrıca mev­lânın yanında yer aldığını söyler ve buna bağlı olarak bu ismi zâtı sıfatlardan olan irade içinde mütalaa eder. Abdüikâhir e!-Bağdâdî ise “yardımcı” mânasını göz önünde bulundurarak onun ilâhî fiiller grubuna girdiğini belirtir. Mevlâ esmâ-i hüsnâdan vâlî, velî ve vedûd (çok seven, çok sevilen) isimleriyle anlam yakınlığı için­de bulunur.

TDV İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski