Hz. Peygamber zamanında ve ondan sonraki birkaç asır boyunca kutlanmayan mevlidin dinî açıdan meşruiyeti ulemâ arasında tartışılmıştır. Mâliki fakihi İbnü’l-Hâc el-Abderî (ö. 737/1336) bid’at konularına geniş yer verdiği el-Medhal adlı eserinde mevlidin Resûlullah devrinde ve ona son derece bağlı olan ashap ve tabiîn (Selef) zamanında kutlanmadığını, dolayısıyla bid’at olduğunu söyleyerek mevcut uygulamalara şiddetle karşı çıkar. Ayrıca kutlamalar sırasında kıraat, zikir ve ibadet yanında çalgı çalınıp şarkı söylenmesinin, kadın ve erkeklerin bir arada bulunmasının da dinin yasakladığı hususlar olduğunu anlatır ve mevlidin harama vesile kılındığını belirtir. İbadet yapılması, ziyafet verilmesi, hadis vb. okunması halinde bile bunların mevlid niyetiyle icrasının bid’at olduğunu kaydeden İbnü’l-Hâc buna karşılık kutlama niyeti taşımaksızın oruç tutulmasını ve Hz. Peygamber’in doğduğu bu ayın saygınlığına uygun davranılmasını tavsiye eder.
İbnü’l-Hâcc’ın çağdaşı olan bir diğer bir Mâlikî âlimi Tâceddin Ömer b. Ali el-Lah-mî el-Fâkİhânî de mevlidi bid’at-ı seyyie kabul ederek ona karşı çıkmış ve eî-Mevlid fi’l-kelâm calâ çameîi’l-mevlid adıyla bir risale kaleme almıştır. Venşerîsî, sonraki Mâlikî ulemâsından mevlide karşı çıkanların görüşlerine yer verirken genellikle olumsuz uygulama örneklerine atıfta bulunmuştur. İbn Merzûk el-Hatîb, mevlid konusunda Mağrib ulemâsının olumlu ve olumsuz yönde iki yaklaşımda bulunduğunu, bu gecede iyi amellerde bulunup kötü davranışlardan sakınmanın en uygun tavır olduğunu belirtir. Mevlid gecesinin mi Kadir gecesinin mi-daha üstün olduğu konusundaki tartışmada İbn Merzûk’un ilkini tercih ettiği kaydedilir ki kendisi bu görüşünü açıkladığı bir de risale yazmıştır. Bid’atlan hasene ve seyyie diye ikiye ayırmayan İbn Teymiyye onu takip eden Vehhâbî ulemâsı ve Muhammed Abduh gibi çağdaş ıslahatçı âlimler de mevlid kutlamalarına karşı çıkmışlardır. M. Reşîd Rızâ, Mısır’da mevlidlerde görülen çirkin uygulamaları eleştirir ve ulemâyı bu konuda sessiz kalmaları yüzünden kınar. Bununla birlikte mevlid kutlamasının bizzat kendisine değil bu vesileyle işlenen kötülüklere karşı olduğunu belirtir ve bu uygulamalardan kurtuluş yollarını gösterir. Vehhâbî geleneğine mensup çağdaş âlimlerden Suudi Arabistan müftüsü Muhammed b. İbrahim Âli Şeyh, Abdülazîz b. Abdullah b. Bâz, Hammûd b. Abdullah et-Tüveycirî gibi şahsiyetler her çeşit mevlid kutlamasına karşı çıkarak bu konuda risaleler kaleme almışlardır. Kuzey Afrika’da Cezayir gibi bazı ülkelerde ıslahatçı âlimler mevlidin geleneksel şeklini eleştirmişlerse de yeni nesillerde inanç ve millî şuurun güçlenmesi için mevlidi yeni birtakım etkinliklerle kutlama yolunu benimsemişlerdir.
Ebû Şâme el-Makdisî (ö. 665/1267), İbn Abbâd en-Nefzîer-Rundî, Şemseddin İbnü’l-Cezerî, İbn Nâsırüddin ed-Dımaşkî, İbn Hacer el-Askalânî. İbn Hacer el-Heytemî, Şemseddin es-Sehâvî, Celâleddin es-Süyûtî, Şehâbeddin Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî ve Muhammed b. Yûsuf eş-Şâmî gibi âlimler ise Hz. Peygamber’in dünyaya gelmesi sebebiyle sevinmenin, onun doğum günü münasebetiyle muhtaçlara yardımda bulunmanın, Resûi-i Ekrem’e dair şiirler okumanın, güzel elbiseler giyerek sevinç gösterisinde bulunmanın birer güzel amel olduğunu, dolayısıyla mevlid kutiamala-rının bid’at-ı hasene sayılması, halk arasında görülen ve dinen hoş karşılanmayan davranışların bundan ayrı düşünülerek Önlenmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Süyûtî, Hüsnü’î-makşid iVomeîi’i-mevlid adlı risalesinde İbnü’1-Hâc ile Fâkihâ-nî’nin eleştirilerine cevap verir ve yukarıda adı geçen âlimlerden bazılarının görüşleriyle kendi kanaatini destekler.
Bu âlimlere göre Hz. Peygamber kendisine pazartesi günü oruç tutmanın fazileti sorulduğunda, “Bu benim doğduğum ve bana vahiy indirilen gündür” diyerek bir bakıma bugüne önem atfetmiştir. Resûl-i Ekrem, Medine’de yahudilerin 10 muharremde oruç tuttuğunu görünce sebebini sormuş, onların bunun Firavun’un boğulduğu ve Hz. Musa’nın kurtulduğu gün olduğunu söylemeleri üzerine kendisinin bunu yapmaya daha lâyık olduğunu belirterek oruç tutmuş ve ashaba da oruç tutmalarını tavsiye etmiştir. Bu husus, belli bir günde bir nimete nail oima veya belâdan kurtulma sebebiyle o günü anma ve şükür nişanesi olarak sâlih amellerde bulunmanın iyi bir davranış olduğunu gösterir. Sehâvî de hıristiyanların kendi peygamberlerinin doğum gününü büyük bir bayram halinde kutladıklarını belirterek müslümanlann böyle bir kutlamaya daha lâyık olduklarını söyler.
Mevlid kutlamalarına olumlu bakan âlimler, kendisine Hz. Peygamberin doğum haberini getiren Süveybe adlı kölesini azat eden Ebû Leheb’in, ölümünden sonra ailesinden biri tarafından rüyada görülerek bu davranışı sebebiyle her pazartesi gecesi azabınsn hafifletildiğini ona söylediğine dair bir haberi ayrıca İçinde Resûlullah’a vahiy indirildiğinden Kur’an’-da Kadir gecesine atfedilen önemin bütün insanlığa rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamberin dünyaya geldiği gün için öncelikle geçerli olacağı hususunu da görüşlerine dayanak olarak gösterirler.
Ancak iman etmeden ölenlerin bütün amellerinin âhirette boşa gideceğine dair âyetlerin delil gösterilmesi yanında rüya üzerine hüküm dayandınlamayacağı ve Kadir gecesinin önemi hakkındaki ilâhî teyidin mevlid hakkında söz konusu olmadığı ileri sürülerek bu gerekçelere karşı çıkılmıştır.
Mevlide karşı olan âlimlerin bu yaklaşımlarında kendi zamanlarındaki kutlamalarda görülen olumsuz davranışların büyük rolü vardır. İbnü’l-Hâcc’ın Mısır’daki uygulamalara yaptığı atıflar yanında tarihçi Cebertî’nin (ö 1240/1825) kendi zamanındaki mevlid kutlamalarının evliyanın kabirlerini ziyaret yanında ticaret, gezi ve eğlence gibi amaçlar taşıdığını her meşrepten bid’at ve tarikat ehlinin katıldığı törenlerde şiir, zikir ve çalgı seslerinin birbirine karıştığını, camilerin âdeta alışveriş, sohbet, oyun ve eğlence mekânı haline getirildiğini, bu mekânların yenilip içilen şeylerle kirletildiğini, erkeklerle kadınlar arasında hoş olmayan davranışlar görüldüğünü belirtmesi ulemânın Mısır’da mevlid kutlamaları konusundaki eleştirilerini haklı çıkaracak mahiyettedir. Hatta Cebertî, Şeyh Abdülveh-hâb b. Abdüsselâm el-Afîfî’nin mevlidinden söz ederken çevredeki şehirlerden gelen bazı kimselerin her türlü fuhşu irtikâp ettiklerini, ulemânın ve önde gelen şahsiyetlerin bunlara karşı çıkmadan kutlamalara katılmasının onay aniamı taşıyacağını belirterek onları ağır şekilde eleştirir.
Mevlidin dinî hükmünden ve mevlid kutlamalarından bahseden müstakil eserlerden bazıları şunlardır: İbn Dihye el-Kelbî, et-Tenvîr fî mevlidi’s-sirâci’l-mü-nh; Tâceddin Ömer b. Ali et-Fâkihânî, el-Mevrid fi’î-kelâm falâ ‘ameli’l-mevlid; Ebü’l-Kâsım el-Azefî, ed-Dürrü’1-munaz-zam îî mevlidi’n-nebiyyi’1-mıfazzam; İbn Merzûkel-Hatîb, Cene’l-cenneteyn 11 şerefi (fazli)’l-leyîeteyn (mevlid ve Ka-dirgeceleri hakkındadır); İbn Nâsırüddin ed-Dimaşkî, el-Mevndü’ş-şâdî fî mev-Hdi’1-hâdî ve bunun muhtasarı el-Laî-zü’r-râ’ik îî mevlidi hayri’l-hala’ik; İbn Hacer el-Heytemî, Mevlidü’n-nebî; Süyûtî, Hüsnü1-makşid fî’ameli’l-mevlid; Muhammed b. Ahmed el-Kastallânî, İthaf ü’r-ruvât bi-zikh’l-mevlid ve’l-veîât; Şemseddin es-Sehâvî, ei-Fahrü’l-‘-alevî îi’1-mevîidi’n-nebevî; Ali el-Kârî, el-Mevridü’r-revî îi’l-mevlidi’n-nebevî;
Fethuüah b. Ebû Bekir el-Bennânî, Fethullâh îî mevlidi hayri halkillâh; J. W. Mc Pherson, The Moulids of Egypt, Gustave Edmund von Grunebaum, Muhammadan Festivals Nico Kaptein, Muhammad’s Birthday Festival
- Mevlid Nedir -Musikide, Türk Musikisinde-
- Mevlid Nedir -Türk Edebiyatında-
- Mevlid Nedir -Arap Edebiyatında-
- Osmanlı’da Mevlid Kandili, Mevlid Törenleri
- Mevlid Nedir, Tarihçesi, Niçin Kutlanır
TDV İslam Ansiklopedisi