Moriskolar Kimdir -Tarihçe, Tarihi- Hakkında Bilgi

  • Moriskolar Kimdir -Ekonomik, Sosyal, Dini Hayat-
  • Moriskolar Kimdir, Özellikleri
  • Moriskolar Kimdir -Literatür-

Büyük çoğunluğu baskı altın­da din değiştiren Moriskolar İspanyol kay­naklarında, eskiden beri hıristiyan olan halk ile (cristianos viejos) aralarındaki farkı vurgulamak için “yeni hıristiyanlar” (cristianos nuĞvos) adıyla da geçmektedir. XVI-XVII. yüzyıl İspanya tarihinde özel bir yere sahip bulunan bu yeni topluluğun temel hususiyeti biri açık, diğeri gizli çift kimlikli oluşuydu. Bunlardan ilki ancak ev­lerde ve gözden uzak mekânlarda ortaya çıkarılabilen müslüman kimliği, diğeri top­lum içinde gösterilen hıristiyan kimliğiy­di. İspanya yönetimi, Moriskolar’ın dinle­rinden tamamen vazgeçirilip hıristiyan toplumunun içinde özümsenebilmesi için bir dizi yasağı devreye soktu. Öncelikle İslâmî usullere göre kesimlerin yapıldığı mezbahalar ve kasap dükkânları kapatıl­dı. Arap isim ve unvanlarının kullanılması, Arapça konuşulması, Arapça kitap bulun­durulması, çocukların sünnet ettirilmesi, kadınların tesettüre uygun giyinmesi ya­saklandı. Altı yaşından küçük çocukların hıristiyan terbiyesiyle yetiştirilmesi için manastırlara yerleştirilmesi kararlaştırıl­dı. Bu kararlara uyulup uyulmadığını kont­rol etmek ve ihlâllere karşı cezaî müeyyi­deleri uygulamak amacıyla başta Gırna­ta (Granada) ve Belensiye (Valencia) olmak üzere Moriskolar’ın topluca bulundukları yerlerde engizisyon mahkemeleri kurul­du. Bir Morisko’nun ramazan ayında gün­düz vakti kendisine sunulan yemeği ya­hut herhangi bir günde domuz etini ye­memesi, cuma günü temizlik yapması veya evini kilitlemesi, çocuklarına müslü­man kültürüne ait isim vermesi, Arapça konuşması, ağzından “Allah”, “Muhammed” lafızlarından birinin çıkması ve ya­tak odasında haç bulundurmaması gibi sebepler engizisyon mahkemesine şevki için yeterliydi. Mahkemelerde kendilerine yüklenilen suçu itiraf eden sanıklar para cezası, mal müsaderesi, kürek mahkûmluğu veya yakılarak öldürülme gibi ceza­lara çarptırılmaktaydı. Papalık tarafından İspanya engizisyonuna gözlemci olarak gönderilen rahip Lorenzo, 1481-1517 yılları arasında ülke genelinde 13.000 kişinin diri diri yakılma cezasına mahkûm edildi­ğini bildirmektedir.[bk. Engizisyon] Gır­nata Moriskoları bu mahkemelerin özel­likle dil, örf ve âdetlerle ilgili baskılarını hafifletebilmek için mahkeme aracılı­ğıyla devlete 1543 yılında 120.000,1555 ve 1558’de 100.000 duka altın vermeyi teklif ettilerse de kabul görmedi. Fa­kat ne bu mahkemelerin ne de rahiple­rin gayretleri Moriskolar’ın asimile edile­bilmesi için yeterli oldu. Osmanlı Devleti’-nin Kanunî Sultan Süleyman zamanında Akdeniz’de ulaştığı güç, Endülüs mede­niyetinin tekrar canlanacağı ümidiyle Mo-riskolar’ın müslüman kimliğine daha sıkı sarılmalarını sağladı. Öte yandan Barba­ros Hayreddin Paşa, Turgut Reis. Piyâle Paşa ve Salih Paşa gibi Türk denizcileri­nin İspanya kıyılarına düzenlediği sefer­lerle çok sayıda Morisko Kuzey Afrika’ya nakledildi. Cezayir beylerbeyi de onlara silâh ve erzak yardımı yaptı. I. Karlos’un (Şarlken) yerine geçen II. Felipe, bu geliş­meler üzerine asimilasyon faaliyetlerinin daha sıkı uygulanması için 1567’deyeni bir ferman çıkardı. Bu fermanla Morisko­lar’ın yaşadığı yerleşim merkezlerine on ikişer hıristiyan ailesinin yerleştirilmesi­ni, üç yıl içinde Arapça’yı tamamen bira-Karak İspanyolca öğrenmelerini, kadınla­rının hıristiyan kadınları gibi giyinmeleri­ni, evlerinde Arapça kitap bulundurma­malarını, kendi müzik ve danslarını icra etmemelerini, çocuklarını kilise okulları­na göndermelerini emretti. Fermanın ardından engizisyon mahkemelerinin ve mahallî yöneticilerin baskıları daha da art­tı; özellikle Gırnata’da Moriskolar’ın mülk­leri ellerinden alındı. Bunun üzerine, II. Felipe’nin Almanya’da Protestanlar ve Hollanda’da Calvinistler tarafından çıka­rılan isyanlarla meşgul olmasını da fırsat bilen Gırnata Moriskolan, vaftiz ismi Her-nando de Cordova de Valor olan Muhammed b. Ümeyye’nin(Aben-Humeya) Ön­derliğinde 1568’de ayaklandılar; Osman-Iılar’dan da İspanya üzerine bir deniz se­feri düzenlenmesini talep ettiler. Fakat II. Selim o sırada Kıbrıs’ın fethiyle meşgul olduğundan ancak Cezayir Beylerbeyi Kı­lıç Ali Paşa vasıtasıyla bir miktar asker, erzak ve silâh yardımı yapabildi. Gerek yardımın beklenen ölçüde olmaması ge­rekse birçok Morisko’nun isyandan vaz­geçmesi yüzünden hareket bir süre sonra zayıfladı; nihayet Muhammed b. Ümeyye’nin yerini alan Mevlây Abdullah b. Abbo’nun(Aben-Aboo) öldürülmesiyle 1571’de sona erdi. İspanyol idaresi, Gır­nata ve civarında yaşayan yaklaşık 84.000 Morisko’yu Osmanlılar’la ilişkilerini ta­mamen kesmek amacıyla ülkenin kuze­yindeki Kastilya’nın kırsal kesimlerine sürdü.

İbn Ümeyye’nin isyanı Moriskolar’ı şüp­he odağı haline getirdi. Aragon ve Belen-siye Moriskolan ile Osmanlılar ve Fransız­lar arasında varlığı belirlenen gizli ilişki­ler, ayrıca Osmanlılar’ın Fransızlar’la bir­likte İspanya’ya saldın hazırlığı içinde ol­duğu haberi. Moriskolar’m yeniden ayak­lanıp Gırnata’dan Aragon’a kadar olan bölgelerde bağımsızlıklarını ilân edecek­lerine dair söylentiler bu şüpheyi daha da kuvvetlendirdi. Diğer taraftan engizisyon gözlemcilerinin hazırladığı raporlar, Moriskolar arasında hakiki mânada bir hıris-tiyanlaşmanm gerçekleşmediğini ortaya koymaktaydı. Bunun üzerine Moriskolar’ın ya topluca ülkeden sürülmesi, ya evlen­me yasağı getirilmek suretiyle tedricî ola­rak soylarının kurutulması, ya da belli yerlerde yaşamaya mecbur tutulmaları şeklinde öne çıkan üç şık üzerinde durul­du; neticede 4 Nisan 1609’da sürgün yo­lu benimsendi. 1614 yılına kadar devam eden sürgün sırasında İspanya’dan çıka­rılan Moriskolar’ın sayısı 300.000’i aşmış­tır. Bunların büyük çoğunluğu Fas. Ceza­yir ve Tunus’a, az bir kısmı Selanik, Bel-grad, İzmir, İstanbul, Adana, Şam ve Trablusgarp gibi Osmanlı şehirlerine git­ti; bu arada Fransa, İngiltere ve İtalya’ya göç eden küçük topluluklar da oldu. Os­manlı Sultanı I. Ahmed İngiltere Kralı I. James’e. Fransa kral nâibesi Maria de Medici’ye ve Venedik doçuna birer mek­tup göndererek ülkelerine gelen Moris-kolar’a iyi davranilmasını ve onların Os­manlı topraklarına gönderilmesinin sağ­lanmasını talep etti. Cezayir ve Tunus beylerbeyilerine de Moriskolar”ın himaye altına alınmasını emreden fermanlar gön­derdi. Böylece göçmenler devlete ait top­raklara yerleştirildi, beş yıl vergiden muaf tutuldu ve denizcilikten anlayanları do­nanmada istihdam edildi. Kısa sürede ziraat, ticaret, zenaat, sanat, ilim ve ede­biyat alanlarında kendilerini ispat eden Moriskolar, Kuzey Afrika ipekböcekçiliği­ni ve ipek imalâtını geliştirdiler. Kullandıkları sulama teknikleri ve üretimine başladıkları yeni ürün türleri sayesinde yerleştikleri toprakları verimli birer ta­rım alanına dönüştürdüler. Yerli halk, su kaynaklarının kanallar vasıtasıyla evlere ve çeşmelere akıtılmasını onlardan öğren­di. Özellikle Tıtvân, Rabat, Selâ (Sale) ve Tunus birer ticaret, sanat ve edebiyat şehrine dönüştü. Sürgünden belli bir sü­re sonra Moriskolar’ın birçok vakıf kur­ması, bunların yeni topraklarında ulaş­tıkları ekonomik seviye hakkında bir fikir vermektedir. Moriskolar özgün müzikle­ri, folklorları, gelenekleri, matematik, mantık, felsefe alanlarında sahip olduk­ları birikimleri ve kendilerine has mimari üsluplarıyla içinde yaşadıkları toplumla­ra önemli katkılar sağlamışlardır.

      TDV İslâm Ansiklopedisi

      Daha yeni Daha eski