İslâm sanatının Mısır’daki en değerli örnekleri Kahire ve yakın çevresinde bulunmaktadır.[bk. Kahire] Bunun dışındaki bölgelerden Yukarı Mısır ile Aşağı Mısır’ın en önemli merkezi İskenderiye’de Kahire’deki mimari faaliyetin güçlü etkileri hissedilmekle beraber çok daha mütevazi örnekler ortaya konulmuştur.
Mısır’da bölgesel mimarinin fazla gelişmemesinin etkenlerinden biri, ülkenin yöneticisi olan küçük idareci gruplarıyla geniş kitlelerden oluşan yerli halk arasında ciddi bir kaynaşma bulunmaması ve genellikle farklı bir etnik yapılaşma gösteren bu politik şekiilenmede idarecilerin kendilerini güven içinde hissettikleri Ka-hire’ye her konuda bağlı oluşlarıdır. Özellikle ticarî ve askeri güzergâhlarla Nil vadisi dışında kalan yerlerde hiçbir mimari unsura rastlanmaması da Kahire ile taşra ayrışmasının ve hatta kopmasının bir sonucudur. Mısır’daki mimari faaliyetler ilk İslâm fütuhatı yıllarına çıkmaktaysa da esaslı imar çalışmalarının başlangıcı Fatımî döneminde yoğunluk kazanmış, Kahire’deki zengin İmara rağmen İskenderiye daha mütevazi kalmış, diğer bölgelerde ise iyice mahallîleşerek önemini yitirmiş ve mevcutlar da zamanla ortadan kalkmıştır. Bölgesel mimarinin yok oiuşundaki etkenlerden biri de inşaatta yerel malzeme olan kerpicin kullanılmasıdır. Hatta Mısır’ın ana taş ocaklarının bulunduğu Yukarı Mısır’da bile kerpiç ve pişmiş tuğlaya yer verilmiştir.
İskenderiye uzun yıllar ülkenin Kahire dışındaki idarî, sınaî ve ticari merkez olma özelliğini sürdürmüş, Tolunoğulları devrinden X. yüzyıl başlarına kadar (868-905) merkezden tamamen bağımsız kalmıştır. İki liman ve güçlü surlarla çevrili olan şehrin dışındaki en önemli eserler, antik çağların meşhur İskenderiye Feneri ile birlikte XIV ve XV. yüzyıl sonlarında tekrar yapıldığı belirtilen fenerlerdir. Bunların problemli bir kıyı oluşumuna sahip olan bu liman şehri için mühim birer âbide niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
İskenderiye’yi kuşatan surlarda açılmış dört ünlü kapı Bâbülbahr, Bâbüreşîd, baharat ticaretiyle yakın ilişkisi sebebiyle Bâbülbahar olarak da tanınan Bâbüsidre (Bâbüsadr) ve Bâbülhıdr’dır (Bâbülahdar). Mezarlık şehrin kuzeyinde yer alırken batısında Dârüssultan, Dârüladl, Dârülimâ-re gibi idarî yapılar bulunur. Ayrıca Dâ-rüttırâz İle Bâbülbahr yakınındaki cephanelik ve Kasrüssilâh şehrin Önemli yapılarıdır. İlk defa milâttan önce 4. yılda yapılmış olan ve sürekli elden geçirilen bir kanal şehri Nil’e bağlamaktadır.
İskenderiye’de çoğu, tüccarlar tarafından inşa edilen camiler içinde eski kiliselerden çevrilmiş Câmiu’l-garbî olarak da bilinen Mescidü’l-Ömerî, 477’de (1084) Fatımî Veziri Bedr el-Cemâlî tarafından tâdil edilen ve Câmiu’l-Attârîn şeklinde de anılan Câmiu’l-Cüyûşî gibi ünlü camiler yanında Abdüllatîf b. Rüşeyd et-Tikrî-tî’nin (ö. 714/1314) yaptırdığı bir cami ve medrese ile günümüzde Mescidü Ebû Ali olarak bilinen Dârü’l-hadîsİ’t-Tlkrîtiy-ye şehrin mimari tarihi için önemli eserlerdir. Fâtımîler döneminde İskenderiye’de inşa edilen Avfiye ve Silefiye medreseleri de anılmahdır. Bunların dışında XIII. yüzyılda yapılan Ribâtü’l-Vâsıtî, Ebü’l-Ab-bas el-Mürsî’nin şehir dışında kuzeyde inşa ettirdiği zaviye, zâhid Muhammed b. Süleyman eş-Şâtıbî’nin yine şehrin dışında yaptırdığı önemli bir merkez olan Ri-bâtü Sivâr, âlim İbn Abdullah el-Hakkâ-rî’nin kendi adına tesis ettiği ribât ve Bîlîk el-Muhsinî Hankahı Ortaçağ süreci için dikkat çekicidir. Memlükler devrinin Önde gelen bir mimari yapısı da şehirdeki Kayıtbay Kalesi’dir.
İskenderiye’de Osmanlı devrinde ete alınan eserler arasında Seyyidî Mifrid Camii (1083/1672], Hacı İbrahim Tirbâne Mescidi (1096/1685], Ebû Ali Camii (1127/ 1715), Abdüllatîf Mescidi (1169/1756), Abdülbâki Çorbacı Camii ve Kervansarayı ile (1171/1758) yine XVIII. yüzyıl eseri olan Nebî Dânyâl Camii yanında şehirde yer alan hamam ve su depoları dikkat çekici yapılardır. İskenderiye yakınlarındaki tatil beldesi Reşîd’de Muhammed el-Abbâ-sî Camii bölgenin diğer önemli eserlerindendir.
İskenderiye çevresinde bilhassa Reşîd’de XVIII ve XIX. yüzyıl başlarına tarihlen-dirilen Osmanlı devri konut mimarisinin güzel örnekleri yer almaktadır. Çok katlı ve bölgesel özellikler deki bu evler tuğladan inşa edilmiş olup mimari elemanlar bakımından daha çok köşe taşı niteliğine sahip antik mermer sütunlarla teçhiz edilmiştir. Bu yapılar arasında Ramazan Evi, Menâdîlî Evi, Amasyalı Evi ve Hasibe Gazal Evi dikkat çeken eserlerdir.
Mimari açıdan diğer bir faaliyet alanı da Yukarı Mısır’dır. Bilhassa Fatımî döneminde oluşan ve Nûbe’ye dönük olarak gelişen fetih politikası sonucunda bir sınır bölgesi niteliğiyle ön plana çıkıp daha çok Kızıldeniz ticaretiyle zenginleşmesinin yanında lojistik değeriyle de ehemmiyet kazanmış olan Asvan, Küs, Luksor, İsnâ, Şellâl gibi yol üstü şehirleri Kahire dışındaki önemli mimari eserlerin bulunduğu yerlerdir. Bu şehirlerin bilhassa Fâ-tımîler’in kendi dinî propagandası için kurulmuş olduğu gözden kaçmamaktadır. Özellikle bölgedeki fütuhat ortamı sebebiyle meşhed ve türbelerin ön plana çıktığı imar faaliyetinde inşa edilen dinî yapıların mühim bir kısmı Eyyûbî devrindeki tamir ve tâdillerle ayakta kalmıştır.
Fatımî döneminde bir sınır karargâhı olan Asvan mimari faaliyetler bakımından dikkat çekici bir merkez hüviyetindedir. Buradaki eserlerin en erken örneklerini, şehrin dışında geniş bir alana yayılan mezarlıktaki XI-XII. yüzyıllara tarihlenen değişik plan tiplerinde türbeler ve mezarlar oluşturmaktadır. Bunların ilginç yönü, Ağlebî mimarisiyle değişik bölgelerden gelen tesirleri bir araya getiren ve mahallî özellikleri de güçlü olan bir mimari bütün teşkil etmesidir. Bilhassa kubbe kasnaklarında yer almaya başlayan mu-karnaslı teşkilât ve kubbelerin oluşumu dikkat çekicidir. Kubbeler yanında tonoz örtü sistemi de yaygın olarak kullanılmıştır. Kahire’deki XI-XII. yüzyıllara ait Fatımî anıtlarıyla yakın benzerlikler gösteren bu yapılar ilginç görünümler arzetmek-tedir. Anıtların kitâbeli mezar taşlarının genellikle sökülmüş olması bunların kesin biçimde tarihlendirilmesini güçleştirmektedir.
Asvan’da 1901 yılında ortadan kaldırılan, esası dokuz kubbeli ve minareli bir cami olması muhtemel. Yetmiş Yedi Velî Türbesi olarak bilinen yapı ile bir tepe üstünde yer alan ve üç kemerli bir revaktan geçilerek girilen meşhed önemli binalardır. Giriş bölümü ortası kubbeli üçlü bir plana sahip olup kuzey tarafında tonoz örtülü bir mekânla güney tarafında yukarıya çıkan bir merdiven bulunmaktadır. Geniş bir avludan geçilerek ulaşılan ana mekân ortada mihrap önü kubbeli, yanlarda tonoz örtülü üç bölümlüdür. Sivri kubbe pandantifler üzerinde yer alan sekizgen kasnağa oturtulmuş olup üstünde üçlü pencereler yer almaktadır. Bu mekânın kuzeyinde avludan girilen ortası kubbeli, yanları tonoz örtülü bir bölüm daha vardır. Yapı diğer benzerleri gibi Xl-Xll. yüzyıllara tarihlendirilmektedir.
Asvan’ın güneyinde harap olmuş bir yapı kompleksine ait silindirik gövdeli Tabiye Minaresi kerpiç ve pişmiş tuğla malzemeyle yapılmıştır. Tepeye yakın üç sıra kûfî kitâbeli minareye içten tonoz örtülü bir merdivenle çıkılmaktadır. Benzeri iki minare de Asvan’ın güneyinde Şellâl yakınlarında bulunmakta olup Asvan Minaresi gibi Fatımî devrine ve özellikle 469-474 (1077-1081-82) yılları arasına tarih-lenmektedir. Minarelerden ilki Meşhe-dü’1-Bahrî olarak bilinmektedir. Kare alt bölüm üstüne silindirik gövdeli minarenin iki sıra kûfî kitabesinde Ubeyd b. Ah-med b. Selâme tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. Ayakta duran minarelerden ikincisi diğerlerine yakın özellikler gösteren Meşhedü’l-Kıblî Camii’ne ait olmalıdır. Cami yamaçta yer aldığı için tonozlu bir alt teşkilât üzerine yerleşmiş altı kubbeli bir yapı olarak düzenlenmiştir.
Bu minarelere çok benzeyen bir başka örnek de İsnâ’dadır. Günümüzdeki şekliyle geç bir Osmanlı devri eseri olan ve Câmiu’l-Amrî olarak bilinen yapının yanında yer alan minare muhtemelen Fatımî Veziri Bedr el-Cemâlî’nin bölgede kazandığı zaferlerin sembolü olarak 474’te (1081-82) tamamlanmıştır. Kare alt kısım üstüne sekizgen gövdeli minarenin üst bölümü içbükey kenarlı olup üst uç kenarları dışa doğru uzanmaktadır. Her yüzde pencereleri bulunan, kerpiç ve pişmiş tuğladan inşa edilmiş yapının ahşap desteklerle takviye edildiği görülmektedir. Minare üzerinde yer alan kitabede Fatımî yöneticilerinden. KüsCa-mii’ni de tamir ve tâdil ettiren Fahrül-mülk Sa’düddevle Ebû Mansûr Sartekin adıyla 474 (1081-82) tarihi okunmaktadır. Kitabede mevcut bir kelimenin minareyle ilgili en erken ifadelerden biri olması İslâm mimarisi için önemlidir. İsnâ’-da 1695 tarihli bir Osmanlı devri kervansarayı da yer almaktadır. Bu tip minarelerin bir diğer örneği ise Luksor’da Eski Mısır Tapınağı’mn doğusundaki Pilon arkasında bulunan, XIX. yüzyıla ait Ebü’!-Haccâc Camii yanındaki iki minareden biridir. 469-474 (1077-1081-82) yıllarına tarihlenen ve kare tabanlı, silindirik gövdeli olan bu kerpiç tuğla minare ahşap desteklidir.
Mısır’daki önemli bir diğer merkez IX ve X. yüzyıllarda ticaret yollan kavşağında yer alan, Kahire’nin güneyinde ve Nil’in doğu kıyısındaki Küs şehridir. 476 (1083) tarihli Câmiu’l-Amrî, Fatımî devri eseri olmasına rağmen S50 (1155) ve 575’te (1179) Eyyûbîler tarafından büyük ölçüde tamir edilmiş, daha sonra da Memlük-ler ve Osmanlılar tarafından elden geçirilmiştir. Caminin minaresi ve kıble duvarı Fatımî döneminden olup diğer duvarlar daha geç tarihlidir. Fatımî Veziri Talâi’ b. Rüzzîk’ın yaptırdığı ahşap minber girift geometrik süslemelere sahiptir.[1258] 514-524 (1120-1130) yıllarına tarihlenen veya 568′-de Mübarekb. Kâmil b. Mukalled b. Ali b. Nasr’ın bu camiyi iman sırasında inşa edilen Eyyûbî türbesi de Küs’ta bulunan önemli eserlerdendir.
Feyyûm’da Mescidü’ş-Şeyh Ali er-Rûbî ve Mescidü Kayıtbay Memlûk devri eserleridir. el-Mescidü’l-Muallak ile Emîr Süleyman Mescidi ise Osmanlı dönemine aittir. Ayrıca Memlükler devrinden Kalyûb’da Sîdî İbrahim Camii, Füve’de (Kef-rüşşeyh) Nasreddin Camii, Ebû Tîc’de Asyut Şeyh Fergal Camii, Osmanlılar devrinden Dimyat’ta Mescidü Bedri, Rıdvâniye Zaviyesi ve Asyufta Mescidü’l-Mücâhidîn mimari değer taşıyan yapılardır.
- Mısır Mimarisi, Mısır’da Mimari
- Mısır, Mısır’da İlim, Kültür, Medeniyet
- Mısır Tarihi
- Mısır Başkenti, Yüzölçümü, Hangi Kıtada, Nüfusu, Önemli Şehirleri
- Mısır Fiziki, Beşeri, Ekonomisi, Coğrafyası
TDV İslâm Ansiklopedisi