Mısır Tarihi -Abdünnasır, Sedat, Mübarek Dönemi - Hakkında Bilgi

Henüz belii bir siyasî programa sahip olmayan Hür Subaylar, 7 Ağustos 1952’de Özel yetkilerle donatı­lan General Muhammed Necîb başkanlı­ğında bir hükümet oluşturdu; 10 Aralık 1952’de anayasa yürürlükten kaldırıldı. 16 Ocak 1953’te alınan bir dizi kararla bü­tün siyasî partiler kapatıldı. Geniş yetki­lere sahip bir ihtilâl konseyi kurularak üç yıllık bir süreçten sonra tekrar çok partili döneme geçilmesi kararlaştırıldı. Hür Subaylar’ın siyasî teşkilâtı sayılabilecek bir kurtuluş örgütü oluşturulduysa da bu fazla ilgi görmedi. 18 Haziran 1953’te monarşi kaldırılıp yerine cumhuriyet ilân edildi ve General Necîb cumhurbaşkanlı­ğı ile başbakanlık görevlerini üstlendi, İh­tilâl Konseyi’nin diğer üyeleri de çeşitli bakanlıkları aralarında paylaştılar. Aynı yıl içinde önde gelen siyasetçiler tutukla­nırken basındaki sansür uygulamaları sıkılaştırıldı ve Ocak 1954’te ülkenin en et­kili örgütü olan Müslüman Kardeşler (îhvân-ı Müslimm) yasaklandı.

Demokratik sisteme geçilmesi konu­sunda daha hızlı hareket edilmesini iste­yen ve bu hususta kamuoyu desteğini alan Muhammed Necîb ile İhtilâl Konseyi’ni arkasına alan Cemal Abdünnâsır ara­sındaki tartışma 1954’ün ilk aylarında had safhaya vardı. Necîb’İn Şubat 1954′-te bütün görevlerinden alınarak ev hap­sinde tutulması kamuoyu tarafından bü­yük tepkiyle karşılanınca kısa bir süre için tekrar eski görevlerine iade edildi. Nisan 1954’te Cemal Abdünnâsır’ın başbakan olarak İhtilâl Konseyi’nin başkanı olması onun üst kademedeki yerini sağlamlaş­tırırken Necîb, bir an önce anayasal par­lamenter düzene geçilmesi için seçimle­rin yapılması konusunda ısrar ediyordu. Ancak Ekim 1954’te Nâsır’ın suikasta uğ­raması ile irtibatlandırılarak İhtilâl Kon­seyi tarafından Kasım 1954’te cumhur­başkanlığından azledildi. Böylece Nâsır’ın ülkenin tek adamı olması yönündeki engelier ortadan kalkmış oldu. Haziran 1956’da Nasır halk oylaması sonucunda cumhurbaşkanı seçildi.

Hür Subaylar’ın iktidara el koyması iç politikayı olduğu kadar Mısır’ın dış poli­tikasını da derinden etkilemiştir. Şubat 1953’te Sudan konusunda İngiltere ile bir anlaşmaya varılması üzerine Sudan bağımsızlığını ilân etti. Mısır da İngiltere ile Temmuz 1954’te Kanal bölgesinin bo­şaltılması konusunda anlaşmaya vardı. Mısır’ın 1955’te Türkiye, İran. İrak, Pakis­tan ve İngiltere arasında kurulan Bağdat Paktı’na karşı çıkması İngiltere ile arası­nın tekrar açılmasına sebep oldu. Mısır-İsrail ilişkileri İse 1955 yılı başlarında iyice kötüleşti ve Mısır, Arap ülkelerinin İsrail’e karşı başlattığı boykotta en önemli rolü üstlenerek İsrail gemilerinin Süveyş Ka-nalı’ndan geçişine izin vermedi.

Mısır, Nisan 1955’te toplanan Bandung Konferansfna katılarak burada Hindis­tan ve Çin Halk Cumhuriyeti ile birlikte Batı karşıtı bağlantısız bir politikayı sa­vundu, daha sonra da bağlantısız devlet­lerin liderliğini üstlendi. Eylül 1955’in sonlarında Çekoslovakya ile arkasında Sovyetler Bİrliği’nin olduğu bir silâh alımı anlaşmasını imzalaması Mısır’ın dış poli­tika konusundaki tercihlerini de yansıt­maktaydı. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Dünya Bankası’nın Asvan Barajı’nın yapımı için verdikleri kredi sözünden vazgeçmeleri üzerine Süveyş Kanalı, kanaldan elde edilen gelirle barajın fi­nansmanını sağlamak amacıyla 26 Tem­muz 1956’da devletleştirildi. İsrail 29 Ekim’de Sînâ yarımadasını işgal edip Sü­veyş Kanalı’na ulaşırken Mısır da Süveyş Kanalı’nı bloke ederek bu bölgedeki halkı silâhlandırdı. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa Kanal bölgesine asker sevkedip savaşa katıldılar. Mısır birlikleri ve bölge şehirleri bombalar altında ağır hasar gör­dü. Araya Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Bİrliği’nin girmesiyle savaş so­na erdirildi.

Nâsır’ın Süveyş Kanalı krizinden güçle­nerek çıkması onun Mısır’ın iç ve dış poli­tikasına yönelik ciddi adımlar atabilmesi için bir zemin oluşturdu. 1957’de o güne kadar çoğunluğu yabancıların elinde olan birçok sektör devletleştirilerek yabancı şirketlere el konuldu. Dış politikada Arap milliyetçiliği düşüncesi etkin hale getiri­lip Arap birliği yolunda mesafe alındı. 1 Şubat 1 958’de Mısır ve Suriye Birleşik Arap Cumhuriyeti adı altında birleşti ve 21 Şubatta yapılan bir referandumla Na­sır bu devletin başkanı seçildi. 8 Martta Yemen ortaklığa katıldıysa da bu sadece şeklî olarak kaldı ve Kasım 1959’da bir­likten ayrıldı.

Mısır-Suriye birleşmesi siyasî, askerî ve İçtimaî sebepler yüzünden uzun süreli ol­madı. Suriye’de birleşmenin ardından di­ğer partilerle beraber kapatılan Ba’s Par­tisi etrafında toplanan bir grup subayın 28 Eylül 1961 ‘de bir darbe gerçekleştir­mesi üzerine Mısır-Suriye birlikteliği so­na erdi. Ancak Mısır, Birleşik Arap Cum­huriyeti adını kullanmaya devam etti ve Nasır bölgede etkin bir güç olma gayre­tinden vazgeçmedi. 1962 yılında Yemen’-de Nasır yanlısı bir grup subayın yaptığı darbenin ardından çıkan iç savaşta dev­rimcilerin yanında yer alması Mısır ve Su­udi Arabistan’ı karşı karşıya getirdi ve sa­vaş Yemen’in ikiye bölünmesiyle netice­lendi. Nasır bir taraftan Arap birliğine yö­nelik çalışırken diğer taraftan Filistin’in kurtuluşu ve Afrika’daki sömürge ülke­lerinin bağımsızlıklarını kazanmaları için çeşitli girişimlerde bulundu.

Arap sosyalizmi fikri çerçevesinde Nâ­sır’ın Mısır’da sosyalist bir sistem kurma çabaları 196O’lı yılların başlarında hız ka­zandı. Mısır Merkez Bankası ve Mısır Ban­kası’nın 11 Şubat 1960’ta devletleştiril­mesinin ardından en önemli devletleştir­me kanunları Temmuz 1961 ve Mart-Ağustos 1963 arasında çıkarıldı. Gerçekleştirilen toprak reformu ile tarım yapı topraklardaki Özel mülkiyet 100 feddân ile (I feddân = 4200 m2) sınırlan­dırıldı.

Cemal Abdünnâsır başlattığı reform faaliyetlerini ideolojik bir programla des­tekledi. 1 Mayıs 1962’de yaptığı konuş­ma, “Mîsâku’l-ameli’l-vatanî” başlığıyla Arap sosyalizmi ideolojisinin en önemli belgesi olarak kabul edildi. Mîsâkta, si­yasî ve sosyal özgürlüğün gerçekleştiril­mesi yanında Arap Sosyalist Birliği’nin (İttihâdü’l-iştirâkîei-Arabî] oluşturulup halkın bunun çatısı altında örgütlenmesi öngörülüyordu. 8u siyasî kuruluşu düzenleyen ilk yasa 7 Aralık 1962’de çıkarıldı. Örgütün en küçük mahallî teşkilâttan başkana kadar uzanan piramit şeklinde­ki yapısı zaman içerisinde devletin bütün birimlerinde etkili olmaya başladı. Mart 1964’te büyük ölçüde 1962 mîsâkına da­yanan geçici bir anayasa kabul edildi. Bu­rada, tek parti konumundaki Arap Sos­yalist Birliği’ne hâkim rol verilirken millî meclisin en az yansının işçi ve köylülerden oluşması hükmü getirildi. Devlet başkanı meclis tarafından seçilmekle birlikte ge­niş yetkilerle donatıldı, meclise de sadece başkanın tayin ettiği hükümeti kontrol yetkisi tanındı.

1964te Mısır’ın dış siyaseti açısından da önemli gelişmeler oldu. Ocak ayında Kahire’de ve eylülde İskenderiye’de top­lanan Arap Birliği zirvesinde ağırlıklı ola­rak İsrail sorunu üzerinde durulurken Mısır’ın ihtilaflı bulunduğu Ürdün ve Su­udi Arabistan’la olan problemlerine de çözüm getirilmeye çalışıldı. Mısır bağlantısız ülkelerden sayılmakla birlikte 196O’lı yılların ortalarına doğru Sovyetler Birliği burada etkisini göstermeye başladı. Asvan Barajfnın 1964’teki açılışına Kruş-çev’in de katılmasının ardından Nasır de­falarca Sovyetler Birliği’ni ziyaret etti ve iki ülke arasında askerî ve ekonomik iliş­kiler ilerledi.

Kasım 1966’da Mısır ile Suriye arasın­da beş yıllık bir savunma antlaşmasının imzalanmasından sonra 1967 baharında İsrail-Suriye ilişkilerinin iyice gerginleş­mesi Mısır’ın da meseleye müdahale et­mesini gerektirdi. 30 Mayıs 1967’de Mı­sır, Ürdün ve Irak arasında bir askerî itti­fak antlaşması imzalanmasının ardından İsrail önleyici savaş yaptığı iddiasıyla S Haziran’da beklenmedik bir şekilde Mı­sır’a saldırdı ve Mısır hava kuvvetlerini im­ha etti. “Altı Gün Savaşı” adıyla anılan bu savaşlarda Mısır, Suriye ve Ürdün büyük bir hezimete uğradı. İsrail, Gazze Şeridi’y-le birlikte Sînâ yarımadasını ve Süveyş Kanalı’nın doğu tarafını işgal etti. Savaş­tan sonra hem Mısır’da hem bütün Arap ülkelerinde büyük itibar kaybına uğrayan Nasır yenilginin sorumluluğunu üstlene­rek devlet başkanlığından istifa ettiğini açıkladı. Fakat halkın lehine yaptığı göste­riler neticesinde görevde kalmaya devam ettiyse de yenilgi Mısır’da rejime karşı bir güvensizlik doğurdu ve Nâsır’ın o güne kadar uyguladığı politikalar çok farklı ke­simler tarafından eleştirilmeye başlandı. Savaşın sonuçları Mısır’ın iç siyasetinde de kendini gösterdi. Geniş halk kesimle­rinin katıldığı rejim karşıtı gösteriler dü­zenlendi. Toplum bir kimlik krizine girer­ken siyasî ortamda yönetim kademesi kendi içinde bir sarsıntıya uğradı. Bunun üzerine Nasır 30 Mart 1968’de bir dizi si­yasî, sosyal ve ekonomik değişikliği ihti­va eden reform planını kabul etti. 1969′-da İslâm Konferansı Teşkilâtı’na üye ol­du. Nâsır’ın 28 Eylül 1970’te bir kalp krizi neticesinde ölümü Mısır ve Arap tarihin­de “Nâsırcılık” olarak anılan ideolojinin de sonunu getirdi.

Nâsır’ın vefatı sırasında başkan yardım­cısı olan Enver Sedat anayasa gereği baş­kanlık koltuğuna otururken bunu takip eden aylarda ortaya çıkan iktidar müca­delesi neticesinde Mayıs 1971’de “sevre-tü’t-tashîh” adını verdiği bir harekâtla ra­kiplerini devre dışı bıraktı. Enver Sedat döneminde 1968’de Nâsır’ın başlattığı reform çalışmaları hız kazandı ve Mısır, 196O’Iı yılların başlarından itibaren yaşa­dığı sosyalist devrimlerin dışında bir rota­ya girdi. İlk önce 11 Eylül 1971 ‘deki refe­randumla kabul edilen yeni anayasa ile devletin adı Mısır Arap Cumhuriyeti (Cumhûriyyetü Mısr e!-Arabiyye) olarak değiştiril­di ve İslâm hukuku anayasanın asıl kay­naklarından biri kabul edildi. Bir nevi baş­kanlık sistemi getiren anayasa ile devlet başkanının görev süresi altı yıl oldu ve iki dönemle sınırlandırıldı. Başbakan devlet başkanı tarafından tayin ediliyordu. Mec­lis 350 üyeden oluşurken Arap Sosyalist Birliği tek parti konumunu koruyordu. Dış politikada Sovyetler Birliği ile ilişki­lerde bir soğukluk yaşandı ve Temmuz 1972’de çok sayıda Sovyet askerî danış­man ve teknik eleman Mısır’ı terketmek zorunda kaldı. Aynı yıl Mısır, Libya ve Su­riye arasında federasyon kurma çabaları başarısızlıkla sonuçlandı. Enver Sedat, 1967’de kaybedilen toprakları geri almak amacıyla 6 Ekim 1973’te Suriye ile birlikte İsrail üzerine saldırdı. Mısır’ın üç hafta süren savaştan galibiyetle çıkması Se­dat’a gerek içeride gerekse dışarıda pres­tij kazandırdı. Ardından Mısır’da iç siya­sete yönelik ciddi adımlar atıldı. Enver Se­dat, Nisan 1974’te açıkladığı reform pa­ketiyle siyasî ve ekonomik açılma adı al­tında demokratikleşme ve serbest piya­sa ekonomisine geçiş programını ortaya koydu. Siyasî liberalleşmenin en önemli bölümünü çok partili hayata geçiş oluş- turuyordu. 1962″den beri tek parti konumundaki Arap Sosyalist Birliği tedri­cen kaldırıldı. 1976’da parti içinde farklı siyasî eğilimleri temsil eden grup­lar oluşturuldu. Haziran 1977’de partiler kanunu çıkarılarak yeni partilerin kuru­luşunun önü açılmışsa da Mısır’ın çok par­tili hayata geçişi şeklî olmaktan öteye geçmemiş ve muhalefetin iktidara gel­mesinin Önüne birçok engel konulmuş­tur. Sonuçta Nasır döneminden kalan Arap Sosyalist Birliği tarihe karıştı ve ye­rine Enver Sedat liderliğinde yeni kuru­lan el-Hizbü’l-vatanî ed-dimukrâtî iktidarı ele aldı.

1970’li yılların ikinci yansında Mısır dış siyasetinde önemli gelişmeler yaşandı. Enver Sedat’ın Kasım 1977’de İsrail’e git­mesi bir ilki oluşturuyordu. Sedat’ın İsrail meclisinde konuşma yaptığı bu ziyareti bütün çevreleri şaşırttıysa da barış adım­larının hızlanmasını beraberinde getirdi. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Baka­nı Henry Kissinger’in ara buluculuk yap­tığı uzun görüşmelerden sonra 26 Mart 1979’da Washington’da barış antlaşması imzalandı. Antlaşma Nisan 1979’da önce Mısır Parlamentosu’nda. ardından halk oylamasıyla kabul edildi. Camp-David Antlaşması’na göre Mısır İsrail Devleti’ni tanıyor ve Filistinliler’e İsrail’e karşı mü­cadelelerinde yardım etmeyeceğine dair garanti veriyordu.

Barış antlaşması Arap ülkelerinde oldu­ğu gibi Mısır’da da büyük tepkiyle karşı­landı ve bütün muhalifler Enver Sedat’ın iç ve dış politikalarını şiddetle eleştirme­ye başladı. Ekonomik açılma politikaları­nın da başarısızlığı neticesinde bunalımın derinleşmesi muhalefetin halktan büyük destek görmesine yol açtı. Bunun üzeri­ne Enver Sedat 1980’de bir sansür yasası çıkardı. Öte yandan dinî hükümlerin uy­gulanması konusunda ısrar eden dinî çev­relerin bu talepleri anayasanın 1980 yılın­da değiştirilmesi sırasında dikkate alındı ve 1971 anayasasında teşriin ana kaynak­larından biri olan İslâm hukuku teşriin tek kaynağı haline geldi. Ayrıca devlet başka­nının ömür boyu seçilebilmesinin de önü açıldı. İslâm hukukuyla ilgili değişiklikten huzursuz olan Kıptî azınlık Enver Sedat’ın politikalarını eleştirmeye başladı, müslü-manlarla aralarında kanlı olaylar meyda­na geldi. Bütün kesimleri karşısına alan Enver Sedat, çareyi Kıptîler’in önderi Pa­pa Şenûda’nın da aralarında bulunduğu her kesimden çok sayıda aydını tutuklat­makta buldu.[Eylül 1981] Enver Sedat, 6 Ekim 1981’de İsrail’e karşı elde edilen zaferin yıl dönümü kutlamaları sırasında Cihad örgütü mensuplarınca Kahire’de Medînetünnasr’daki tören esnasında bir suikast sonucu öldürüldü.

14 Ekim 1981’de Hüsnü Mübarek dev­let başkanı olarak göreve başladı. Müba­rek zamanında Enver Sedat’ın takip ettiği siyaset ana hatlarıyla sürdürüldü. İsrail’­le ilişkiler İsrail’in Haziran 1982’de Lüb­nan’ı işgal etmesinden sonra sıkıntılı bir hal aldı ve Mısır İsrail büyükelçisini geri çekti. Bu arada İsrail’le yapılan barış ant­laşması gereği Taba dahil olmak üzere Sînâ yarımadası Mısır’a geri verildi.

1980’li yıllar boyunca devam eden İran-Irak savaşı Mısır’ın içinde bulunduğu yal­nızlıktan kurtulması için bazı fırsatlar or­taya çıkardı. Arap ülkelerinin güvenliğini görüşmek üzere Kasım 1987’de Amman’­da toplanan Arap zirvesinde Mısır’la dip­lomatik ilişkiler kurulması konusunda üye ülkeler serbest bırakıldı. 23 Haziran 1989’da Kazablanka’daki Arap Birliği zir­vesinde Mısır tekrar birliğe kabul edildi ve bundan birkaç ay sonra birliğin Tunus’­taki merkezi tekrar Kahire’ye taşındı, ge­nel sekreterliğine de Mısır Dışişleri Bakanı İsmet Abdülmecîd getirildi. Böylece Mı­sır tekrar Arap ülkeleri arasında liderlik rolünü üstlendi.

1989’da Amerika Birleşik Devletleri yö­netiminin İsrail-Filistin meselesini hallet­mek için attığı adımlarda Filistin Kurtu­luş Örgütü’nün anlaşma masasına otur­ması konusunda Mısır önemli rol oynadı. 1991’de Madrid’de yapılan barış görüş­melerine Mısır da katıldı ve ardından ya­pılan müzakerelerde Mısır kalıcı bir barı­şın tesisi için bütün ağırlığını koydu. Ame­rika Birleşik Devletleri ile stratejik ortak­lığını geliştiren Mısır, Irak’ın Kuveyt’i iş­gali sonucunda ortaya çıkan Körfez krizi sırasında çok uluslu gücün yanında yer aldı; buna karşılık Amerika Birleşik Devletleri’ne olan borcunun yaklaşık 7 milyar dolarlık kısmı silindi. 2003’te ortaya çıkan krizde ise Mısır oldukça zor durumda kal­dı. Bir taraftan Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı müttefik ülke olmanın sorum­luluğunu yerine getirmeye çalışırken di­ğer taraftan iç istikrarın korunabilmesi için Amerika Birleşik Devletleri karşıtı tepkileri göz önünde bulundurması gere­kiyordu. Mısır’da 2003 yılı içerisinde dü­zenlenen Amerika Birleşik Devletleri kar­şıtı gösteriler zaman zaman rejim aleyh­tarı hareketlere dönüştü.

Mısır ekonomisi Hüsnü Mübarek za­manında dünyadaki gelişmelerle de bağlantılı olarak zor dönemler geçirmiştir. Mısır’ın Arap ülkeleri tarafından boykot edilmesi, ülkedeki terör hareketlerinin turizm gelirlerinin azalmasına sebep ol­ması, bölgede çıkan savaşlar neticesinde işçi dövizlerinde azalma meydana gelme­si, petrol fiyatlarındaki oynamalar, artan askerî harcamalar Mısır’ın finans açığını sürekli arttırmış, bunun dış borçlarla kapatılmaya çalışılması sonunda Interna­tional Monetary Found (IMF) ile stand-by anlaşmaları yapılmıştır.

  • Mısır Mimarisi, Mısır’da Mimari
  • Mısır, Mısır’da İlim, Kültür, Medeniyet
  • Mısır Tarihi -Krallık Dönemi- Hakkında Bilgi
  • Mısır Tarihi -İngiliz İşgali Dönemi-
  • Mısır Tarihi -Başlangıçtan Bizans Dönemine Kadar-
  • Mısır Tarihi -Fransız İşgali Dönemi-
  • Mısır Tarihi -Osmanlı Dönemi İdari Teşkilat, Sosyal ve Ekonomik Du­rum-
  • Mısır Tarihi -Osmanlı Dönemi, Devri-
  • Mısır Tarihi -İslam Fethinden, Osmanlı Dönemine Kadar-
  • Mısır Tarihi -Bizans Dönemi, İslam Fethine Kadar-
  • Mısır Başkenti, Yüzölçümü, Hangi Kıtada, Nüfusu, Önemli Şehirleri
  • Mısır Fiziki, Beşeri, Ekonomisi, Coğrafyası

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski