Muhammed Esed Kimdir, Hayatı, Eserleri/Kitapları, Hakkında Bilgi

Muhammed Esed (Leopold Weiss)

(1900-1992) Yahudi asıllı müslüman âlimi ve siyaset adamı, dedesi hahamdı. Aile geleneğine göre özel öğretmenlerden İbranî dili ve kültü­rü üzerine eğitim gördü, 1918-1920 yılla­rında viyana Üniversitesi’nde sanat tari­hi ve felsefe okudu. Prag ve Berlin’e gidip entelektüel çevrelerle tanıştı, bir müddet sinema ve tiyatroyla uğraştı. Gazetecilik kariyeri, 1921’de gizlice Berlin’e gelen Maxim Gorky’nin eşiyle yaptığı röportaj­dan sonra başladı. 1922’de Frankfurter Zeitung’un özel muhabiri olarak Kudüs’e gitti ve orada siyonizmin lideri Hayyim Weizmann’la [müstakbel İsrail cumhur­başkanı] karşı olduğu bu hareketi tartış­tı. 1923 yılını Kudüs’te ve Kahire’de geçi­rip Ortadoğu’da yaşanan siyasî ve içtimaî hayata dair ayrıntılı bilgi edindi. Bursa, İstanbul. Sofya, Belgrad, Berlin üzerin­den Frankfurt’a giderek bir süre gazete­nin merkezinde çalıştı. 1924’te Mısır, Ür­dün, Suriye, Lübnan. İran ve Afganistan’ı kapsayan bir seyahate çıktı. Gezisini Merv, Semerkant, Buhara, Taşkent ve Mosko­va’dan geçerek tamamladı.

Son seyahati sırasında Kahire’de Mu­hammed Abduh’un öğrencilerinden Ezher şeyhi Muhammed Mustafa el-Merâgi ile tanıştı ve Ezher’de Arapça öğrendi. 1926 yılında eşiyle birlikte İslâmiyet’i ka­bul etti ve Muhammed Esed adını aidi; ertesi yıl da beraberce hacca gittiler. Yak­laşık altı yıl Arabistan’da yaşadı; bu sıra­da İslâmî bilgilerini geliştirdi. Libya’daki bağımsızlık mücadelesini destekleyen ya­zılar yazdı. Suudi Kralı Abdülazîz ile dost oldu. Hindistan’a giderek Muhammed Ali Cinnah ve Muhammed İkbal ile yakın iliş­ki kurdu. Islamic Culture adlı derginin editörlüğünü yaptı (1936-1938). 1947’de Pakistan’ın doğuşunun ardından devlet ve toplum düzeninin dinî temellerini araş­tırma işlevi görecek İslâmî Tecdid Kuru­mu adlı bir müessese oluşturmakla görevlendirildi. 1949’da Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Dairesi başkanlığına. 1952’de Pakistan’ın Birleşmiş Milletler daimî temsilciliğine tayin edildi. Böylece yirmi beş yıl Batfdan uzak kaldıktan sonra New York’a gitti ve büyük ilgi gördü. 1955te Pakistan’a döndü. Devlet Başkanı Eyyûb Han’ın kalması yönündeki talebine rağ­men 19S9’da siyasî karışıklıklar yüzünden Pakistan’dan ayrılarak ömrünün kalan kısmını İsviçre, Fas. Portekiz ve İspan­ya’da ilmî çalışmalarla geçirdi. 20 Şubat 1992’de Granada’da öldü.

Siyasî faaliyetlerinin ve gazeteciliğinin yanında önemli bir düşünür olarak tanı­nan Muhammed Esed, İran İslâm Devri-mi’ne karşı çıkmış, İslâm dünyasındaki aşırı hareketlerden rahatsızlığını dile ge­tirmiş, İslâm hukukunun bu şekliyle uy­gulanamayacağını, sistem leştirilmesi ge­rektiğini belirtmiş, İslâm dünyasında ka­dın hakları savunuculuğu yapmıştır. Pa­kistan anayasasında kadınların siyasî par­ti başkanı seçilmesine izin verilmesi onun bu mücadelesinin bir ürünüdür.

Eserleri

1. Un romanüsches Morgenland. İlk Ortadoğu ziya­retinin ardından kaleme aldığı izlenimle­ridir.

2. islam at the Crossroads. Muhammed Esed, bu kita­bında Batı teknolojisinin amansız saldırı­sı karşısında kendine güvenini tamamen kaybetmiş olan İslâm dünyasının şahsi­yetini ve itibarını yeniden kazanmasını sağlamayı hedef almıştır. Eser çeşitli dil­lere çevrilmiş ve pek çok baskısı yapılmış­tır.

3. Sahîh al-Bukhari: The Eariy Years oi islam. Sahîh-i Buhari’deki siyerle ilgili rivayetleri ve açıklamalarını ihtiva eden eser yazarın Medine’de kaldığı süre için­de tamamlanmıştır.

4. The Road to Mecca. Muhammed Esed’in, 1932 yılında Arabistan çöllerinde gerçek­leştirdiği yolculuk çerçevesinde geçmiş­ten o güne bütün hayatını, Pamir yayla­larından Libya çöllerine, oradan İstan­bul’a kadar yaptığı gezileri ve yaşadığı büyük değişimi anlatan otobiyografisidir. İslâmiyet’i kabul edişinin hikâyesi olan bu kitabında yazar okuyucuya, bir Avrupalf-nın İslâm’ı keşfedip tanımasının ve müs­lüman toplumuyla bütünleşmesinin hi­kâyesini sunar. Çeşitli dillere çevrilen ve birçok kişinin İslâm’ı seçmesine vesile olan kitap birincisi özet olmak üzere ay­nı adla iki defa Türkçe’ye çevrilmiştir.

5. The Principies of State and Government in islam. Kitap, Mansûr Ali Mâzî’nin Minhâcü’l-hükm H’l-îslâm adlı Arapça çevirisinden M. Beşir Eryar-soy tarafından İslâm’da Yönetim Biçi­mi adıyla Türkçe’ye tercüme edilmiştir.

6. The Message of Our’an. Muhammed Esed, 1960 yılında başlayıp i 964′-te birkaç sûresini yayımladığı bu meâl-tefsir çalışmasını Fas’ta kaldığı yıllarda tamamlamıştır. En önemli eseri saydığı meal-tefsir onun klasik Arapça’ya hâki­miyetini göstermesi açısından dikkat çek­miş ve bazı eleştirilere rağmen en fazla ilgi gören meallerden biri olmuştur. Muhammed Esed birçok klasik ve yeni tef­siri, hadis kaynaklarını ve klasik sözlükleri kullanarak hazırladığı bu eserinde üç il­keye bağlı kalmıştır. Bunlardan birincisi kelime ve ifadelerin Kur’an’m nazil oldu­ğu dönemdeki mânalarını esas almak ve bu çerçevede Kur’an’da yer alan dinî la­fızları sonradan kazandıkları terim an­lamlarıyla düşünmemek, ikincisi Kur’an’ın i’câzla ifade edilmiş bir kelâm olduğunu göz önünde bulundurmaktır. Üçüncüsü de geleneksel Kur’an ilimlerinde Kur’an’ın Kur’an’la tefsiri olarak formüle edilen il­kedir. Bu ilke Kur’an’ın birbirini tamam­layan bir bütün olduğu ve her öğretinin karşılıklı olarak birbirini tamamladığı dü­şüncesine dayanmaktadır. Tefsir-meâl, uzun soluklu bir çalışma ürünü olması ve çağdaş Batılı okuyucunun zihnine Kur-‘an’ı yaklaştırması sebebiyle özellikle en­telektüel kesimlerce olumlu karşılanmış­tır. Bununla birlikte Muhammed Esed’in modernist çizgiyi yansıtan görüşleri eleş­tirilmiştir. Ayrıca mealde eksik çevirilerin bulunduğu, isabetsiz anlamlar verildiği, aşırı te’viller yapıldığı, bâtınî yorumlara sapıldığı, kaynaklardan bilgilerin doğru aktarılmadığı ileri sürülmüştür. Önemli eleştirilerden biri de Muhammed Esed’in bir kısım âyetlerin yorumunda kullandığı yöntemi Kur’an’ın bütününde sürdürme-mesidir. Cahit Koytak ve Ahmet Ertürk tarafından Kur’an Mesajı Meâl-Tefsir adıyla başarılı şekilde Türkçe’ye çevrilen eserin daha sonra da çe­şitli baskıları yapılmıştır.

7. This Law of Oursand Other Kssays. Muhammed Esed’in İslâm ve Batı uygar­lıkları ile İslâm hukukuna dair düşüncele­rini, özellikle Pakistanlı müslümanlar için uygun gördüğü devlet şekli ve İslâmî bir anayasa teşkili hakkında daha önce yazdığı makalelerini ve yaptığı radyo konuş­malarını içermektedir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski