Muhayyer-buselik. Türk mûsikisinde bir birleşik makam.
XVI. yüzyıldan beri kullanılmakta olup sonuna buselik dizi parçası, dörtlüsü veya beşlisinin ilâvesiyle meydana getirilen ve “bûselikliler” adıyla anılan makamlar grubundandır. İnici seyirde bir makam olan muhayyer-buseliğin karar perdesi, muhayyer ve buselik makamlarının da karar perdesi olan dügâhtır. Makamın yapısı, muhayyer makamına buselik dizisi veya beşlisinin eklenmesi şeklindedir. Bu makamda buseliğin daha çok beşlisi tercih edildiğinden buseliğin bütün dizisinin kullanıldığı muhayyer- buselik eserler çok azdır.
Muhayyer-buselik makamının güçlüsü, önce muhayyer makamının bütün özellikleriyle icra edilmesinden dolayı muhayyer makamında olduğu gibi muhayyer perdesidir. Makamın diğer asma kararları da yine muhayyer makamının asma kararları olan hüseynîde uşşaklı, nevada rastlı ve bûselikli, çargâhta çârgâhlı, segahta segah veya ferahnâkli kararlardır.
Nota yazımında donanımına muhayyer makamında olduğu gibi si için koma bemolü, fa için bakiye diyezi yazılır. Ancak bu makamın yedeni muhayyer makamının yedeni olan sol (rast) perdesi değildir. Dizinin sonuna buseliğin eklenmesinden dolayı muhayyer bûseliK makamının yedeni, aynı zamanda buselik makamının da yedeni olan bakiye diyezli sol (nîm zirgüle) perdesidir.
Muhayyer buselik makamının seyrine muhayyer makamı ile başlanacağından tiz durak muhayyer perdesi civarından seyre girilir. Bu tiz bölgede gezinilip muhayyer perdesinde uşşak veya hüseynî çeşnisiyle yarım kararlar yapıldıktan sonra orta bölgeye geçilir. Burada da karışık olarak muhayyer makamının özellikleri belirtilip dolaşıldıktan sonra dügâh perdesine kadar inilip muhayyer makamı sona erdirilir. Buradan itibaren buselik dizi veya beşlisine geçilerek orada da gezinildikten sonra dügâh perdesinde bûselikli veyedenli tam karar yapılır.
Tanbûrî İsak’ın darb-ı fetih peşreviyle saz semaisi, Dellâlzâde İsmail Efendİ’nin zencir usulünde, “Çekme zahm-ı dil için merheme zahmet cânâ”, hafif usulünde, “Kâmet-i yâre nazar kıl nahl-i mevzun böyledir” mısralarıyla başlayan besteleriyle, “Kul olurdum halk-ı âlem olmasa kulun eğer” mısraıyla başlayan ağır semaisi ve, “Cevher gibi rızân olayım böyle gerektir” mısraıyla başlayan yürük semaisi; Hâ-şim Bey’in aksak usulünde, “Gönül düştü o dildâre” mısraıyla başlayan şarkısı ve Zekâi Dede’nin sofyan usulünde, “Mücrimleriz âsileriz yâ rabbi affeyle bizi” mısraıyla başlayan ilâhisi bu makamın örnekleri arasındadır.
TDV İslâm Ansiklopedisi