Muktedir. Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ) bîri.
Sözlükte “gücü yetmek; ölçü ile yapmak, planlamak” mânalarındaki kadr (kudret) kökünün iftiâl kalıbından türemiş bir sıfat olup “gücü yettiği fiilen sabit olan” demektir. Muktedir ismi Allah’a izafe edildiği dört âyette “bir işi gerçekleştirmeye fiilen güç yetiren” anlamını ifade etmektedir. Muktedir, Ebû Hüreyre’den nakledilen doksan dokuz esmâ-i hüsnânın Tirmizî rivayetinde yer almıştır.
Naslarda Allah’a nisbet edilen kadir, kadîr ve muktedir isimlerinden birincisi ve üçüncüsü esmâ-i hüsnâ listesinde mevcuttur. Bu üç ismin kadirden başlamak üzere gittikçe zenginleşen bir anlam içerdiği kabul edilir. Zira aynı kökten gelen kelimelerin harfleri arttıkça mânaları da güçlenir. Buna göre muktedir, zât-ı ilâhiyyeye kudret izafe eden kavramlar içinde muhtevası en zengin olan isimdir. Kudret kökünden türeyen kadir ve kadirde kudretin kullanılacağı hususlarda bir tür sınırlama söz konusu iken muktedirde böyle bir durum yoktur Ayrıca kadir ve kadîr güç yetirme sıfatını Allah’a izafe ederken muktedir, gerçekleştirilenden hareketle aynı sıfatı fiilî mânada zât-ı ilâhiyyeye nisbet etmektedir. Ebû Bekir İbnü’i-Arabî ise muktedirin diğer iki isimden daha zengin bir içeriğe sahip olduğu yolundaki kanaatin delilden yoksun bulunduğunu belirtmekte ve “iftiâl” kalıbından gelen bu kelimenin ihtisas ifade ettiğini, yani kudretin sadece Allah’a özgü bir sıfat mahiyeti taşıdığı hususunu kanıtladığını söyler. İnsan da belli bir kudrete sahiptir, ancak onun kudreti kendinden olmayıp Allah tarafından verilmiştir. Abdülkerîm el-Kuşeyrî, Allah’ın her şeye güç yetirdiğini, fakat icraata geçmeyip bağışladığını, her şeyi bildiğini, ancak acele ve kızgınlıkla muamele etmediğini belirtir.
Muktedir Allah’ın zâtî-sübûtî isim ve sıfatları içinde yer alır. Halîmî, onun eylem gerçekleştirmeye yönelik muhtevasına dikkat çekerek fiilî sıfatlar içinde de yer alabileceğini söyler. Muktedir kadir ve kavîden başka cebbar, azîz ve kahhâr isimleriyle anlam yakınlığı içinde bulunur.
TDV İslâm Ansiklopedisi