Musavvir Ne Demek, Esmaül Hüsna Ya Musavvir İsminin Anlamı

Musavvir. Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ} biri.

Sözlükte “bir şeyi bir tarafa doğru eğ­mek, onu kesmek; bir şeye yönelmek” an­lamlarındaki savr kökünün tefîl kalıbından türemiş bir sıfat olan musavvir “şekil ve özellik veren” demektir  İbn Sîde buradaki şekil ve özel­liğin (suret) cisme yönelik olduğunu söylemiş Râgıb el-İsfahânî ise “hacimli varlıkların (a’yân) şekillendiği ve başkalarından ayrılıp Özel­lik kazandığı şey” diye tanımladığı sure­tin duyularla ve akılla algılanan olmak üze­re ikiye ayrıldığını belirtmiştir. Birincisi at ve insan gibi maddî nesnelerden ibaret olup herkes tarafından müşahede edilir. İkincisi akıl, basiret vb. manevî özellikler olup özel bilgi ve birikime sahip kimseler­ce idrak edilir. Kur’ân-Kerîm’de Allah’a nisbet edilen tasvir fiilleri her iki özelliği de kapsamaktadır.

Tasvir kavramı beş âyette zât-ı ilâhiyyeye nisbet edilmiştir; bunların üçü mazi, biri muzâri kalıbıyla, biri de musavvir şek­lindedir. Bir âyette de Allah’ın insanı dilediği surette terkip edip şekillendirdiği belirti­lir Bu âyetler genelde Al­lah’ın varlığını ve özellikle birliğini ifade etmekte, Tîn sûresinde de beyan edildiği üzere (95/4) insana güzel bir suret kazan­dırıldığını dile getirmektedir.

Musavvir hem İbn Mâce hem Tirmizî’nin esmâ-i hüsnâ listesinde yer almış, tasvir kavramı da çeşitli hadis rivayetlerinde Allah’a iza­fe edilmiştir. Hz. Ali’nin naklettiğine göre nama­zın çeşitli merhalelerinde farklı dualar oku­yan Resûl-i Ekrem secde halinde şu niyaz­da bulunurdu: “Allahım! Senin rızan için secdeye kapandım, sana iman edip bütün varlığımla teslim oldum. Benim yüzüm kendisini iptidaen yaratan, sonra insana has şekle büründüren, işitme ve görme organlarıyla donatan yüce varlığa secde etmektedir. Yaratıp düzenleyenlerin en gü­zeli olan Allah’ın kudret ve sanatı pek yü­cedir!”, “Sizden biriniz hemcinsini dövmeye mec­bur kalırsa yüzüne vurmasın, zira Allah Âdem’i onun suretinde yaratmıştır” me­alindeki hadis dil âlimleri, hadisçiler ve kelâmcılar tarafından çeşit­li şekillerde yorumlanmıştır. Bu yorumlar arasında “onun sureti” ifadesindeki zami­rin Allah’la değil Âdem veya dövülen in­sanla ilgili olduğu, zamirin Allah’a dön­mesi halinde ise “O’nun en güzel biçimde yarattığı suret” mânasına geldiği belirtil­miştir.

Son üç âyetinde Allah’ın on yedi ismini ihtiva eden Haşr sûresinin son âyetindeki halik, bari’, musavvir isimleri (59/22-24) ay­nı konuda ve iç içe mânalar dizisini mey­dana getirir. Yaratma kavramı çerçevesi­ne giren bu mânaların ilki halik kelimesi­ne ait olup sözü edilen eylemin konusunu oluşturan şeyin (mahlûk) var olma zama­nını ve alabileceği sayısız şekillerden birini planlayıp belirleme (takdir) biçiminde te­celli eder. Bari’ “yarattığı şeye maddî açı­dan şekil verip hacim kazandıran” mâna­sına gelir. Yaratmanın nihaî kademesini teşkil eden musavvir ise mahlûkun fizikî ve ruhî portresini belirleyip “halk eylemini sona erdiren” anlamını ifade eder. Bu so­nuncu tanım eşref-i mahlûkât olan insa­nın yaratılışına hastır. Eş’arî, musavviri “maddî bakımdan şekil veren” mânasına alırken Mâtürîdî bunun psikolojik yönüne de işa­ret etmektedir. Hattâbî ise Cenâb-ı Hakk’ın birbirlerini tanıyıp ayırt etmeleri için in­sanları farklı fizyonomilere sahip kıldığını vurgulamakta, fakat hepsinin de ayrı bir güzellik taşıdığını söylemektedir. Abdül-kerîm el-Kuşeyrî, Kur’an’da Allah’a nisbet edilen tasvir kavramlarının insana yönelik olduğunu, Cenâb-ı Hakk’ın suret güzelliği­ni sadece beşer türüne izafe ettiğini, Tîn sûresinde ise onu en güzel biçimde yarat­tığı gerçeğine yemin ettiğini (95/4), ayrı­ca zât-ı ilâhiyye ile müminler arasında sev­gi bağının bulunduğunu [Mâide 5/54] belirterek yaratıcının lütfettiği bu imtiyaz karşısında insanın duyarlı davranmasının gerektiğini mistik ifadelerle dile getirmiş­tir. Allah’ın fiilî sıfat ve isimleri içinde yer alan musavvir halik, bari’, muhyî, mübdi’ ve muîd isimleriyle anlam yakınlığı içinde bulunur.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski