Mutavvıf Nedir, Kimdir, Görevi, Hakkında Bilgi

Mutavvıf. Hac rehberi, delil.

Sözlükte “tavaf eden” anlamına gelen ve hadis kaynaklarında da bu anlamda kulla­nılan mutavvif kelimesi daha sonra “tavaf ettiren” mânasını kazanmış ve hacıların kalacak yerleri, ye­me içme, sağlık vb. meseleleriyle ilgilenen, haccın rükünlerini yerine getirmelerine yardımcı olan kişiler için bir görev unvanı haline gelmiştir. Bu anlamda ayrıca delfl, muallim ve şeyhü’l-hac tabirleri de kul­lanılmaktadır. Eski mutavvifler hakkında daha çok seyahatnamelerden bilgi edinil­mektedir.

Hac maksadıyla Mekke’ye gelenlerin ödediği ücret şehir halkı için mutavvifliği cazip hale getirmiş, özellikle bazı aileler bunu bir geçim vasıtası olarak seçmiş, böy­lece bir meslek grubu oluşmuştur. Mutav-vifliğe çocuk yaşta çıraklıkla başlanırdı. XIX. yüzyılın başlarına ait bir seyahatnamede çocukların hacılara nasıl yardım ettikleri ayrıntılı biçimde anlatılır. Mutavvif adayı, belli bir süre tecrübe ka­zandıktan sonra Ahîlik”teki çıraklıktan ustalığa geçişi hatırlatan bir merasimle bü­tün mutavviflerin huzurunda mesleğe gi­rer ve yeni üye tarafından davetlilere ve­rilen “muallimiye” adlı ziyafetin ardından merasim Kur’an okunmasıyla sona erer­di. Mutavvifler dışa, hatta birbirine kapa­lı “taife” denilen alt gruplara ayrılmışlar­dı. Her taifenin başında tayinle gelmiş bir şeyhü’l-mutavvifîn, bütün teşkilâtın ba­şında da bu şeyhlerin kendi aralarından seçtikleri bir şeyhü’İ-meşâyih bulunurdu. Mutavvifler arasından görevini kötüye kul­lanan ve hacılara kaba davrananlar çıkabi­lirdi; bunlar şeyhleri tarafından cezalan­dırılır ve kendilerine meslekten el çektiri­lirdi.

Suudiler devrinde zaman zaman yapı­lan şikâyetler üzerine yeni düzenlemelere gidilmiştir. 1965’te yayımlanan bir krallık genelgesinde hac görevlilerinin uygun fi­zikte ve yaşta, yeterli bilgiye sahip, hacı­lara iyi davranan kimseler arasından se­çilmesi istenmiştir. Bu dönemde hacılara ve umre yapanlara hizmet eden ve mu­tavvifler, vekiller (vükelâ), deliller (edillâ), zemzemîler (zemâzime) denilen dört grup söz konusudur. Mutavvifler, rehberlik et­tikleri hacıların dikkatini üzerlerinde top­layabilmek için başlarına sarı renkte bü­yük bir sarık sararlar, bellerine sarı, yeşil veya kırmızı geniş bir kemer kuşanırlar, süslü ceketler giyer ve ellerinde bir sopa­nın ucuna takılmış renkli bez alemler ta­şırlardı. Kalabalıkta seslerini duyurabilmek için aynı zamanda gür sesliler arasından seçilen mutavvifler Kabe’yi tavaf eden ha­cıların önünde yer alır ve her şavtta oku­nan duaları onlara tekrarlatırlardı. Mina’-ya ve Arafat’a gidişlerinde de onlara refa­kat ederlerdi. Mutavvifler hacıların ölümü halinde definlerinden ve eşyalarının mu­hafazasından da sorumluydular. Eskiden her mezhebin ayrı mutavvifleri vardı.

Vekiller mutavviflerin Cidde’deki temsil­cileri durumundaydı. Bunlar limanda hacı adaylarını karşılar, gümrük işlerinde ve di­ğer hususlarda kendilerine yardım eder­lerdi. Hacı adaylarının Mekke’ye nakledil­mesinden ve hac sonrası tekrar limana ulaştırılmasından genellikle onlar sorum­luydu. Vekiller birden fazla mutavvifle ça­lışabilirdi. Deliller hacılara Medine’de refa­kat ederdi. Bunlardan özellikle ziyaret yer­lerini gezdirenlere “müzevvir” denilirdi. Zemzemîler ise Mekke, Mina ve Arafat’­ta hacılara zemzem dağıtmakla görevliy­diler.

Mutavvifler hizmetlerinin karşılığında iyi bir ücret alır ve bir hac mevsiminde ailele­rinin yıllık nafakasını sağlayabilirlerdi. An­cak kazandıkları paranın bir kısmını şeyh­lerine vermek zorundaydılar. Yakın zaman­lara kadar Cidde’ye gelen hacılardan top­rakbastı parası yanında bir de delil para­sı alınırdı. Mutavviflerin ücretleri son yıl­larda hükümet tarafından tesbit edilmiş­tir. Günümüzde hacı kafilelerine daha çok kendi ülkelerinden gönderilen din görev­lileri yardımcı olmaktadır. Bununla birlikte geleneksel mutavviflik müessesesi varlı­ğını sürdürmektedir.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski