Ebu Mansûr Abdülkâhir b. Tâhir b. Muhammed et-Temîmî el-Bağdâdî (ö. 429/1037-38) Meşhur Eş’arî kelâmcısı, Şaffi fakihi ve matematik bilgini. Bağdat’ta doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, 365’te (975) ölen Ebû Bekir b. Adîden ders okuduğuna göre 350 (961) yılı civarında doğduğu söylenebilir. İlk tahsiline Bağdat fakihlerinden biri olan babasından başladı. Öğreniminin büyük bir kısmını muhtemelen Bağdat’ta Amr b. Sa-îd. Muhammed b. Ca’fer. Ebü Bekir el-İsmâilî ve Ebû Bekir b. Adî gibi bilginlerin yanında yaptıktan sonra babasıyla birlikte Nîsâbur’a giderek tahsiline orada devam etti. Bu tarihlerde Nîsâbur’da müderrislik yapan ve Abdülkâdir’in, kendisiyle görüştüğünü kaydettiği âlimlerden olan İbn Fûrek’le burada karşılaştı. Çok geçmeden babası öldü (383, 9939, Türkmen İsyanı’nın çıkması ve Selçuklular’ın Nîsâbur’u işgal etmesi üzerine burayı terkedip İsferâyin’e gitti ve Ebû İshak el-İsferâlnî’nin derslerine devam etti. Hocasının ölümünden sonra onun yerine geçip Mescid-i Ukayl’deki derslerini okutmaya başladı ve ölünceye kadar bu işi sürdürdü. Tercih edilen görüşe göre 429 (1037-38) yılında İsferâyin’de vefat etti ve hocasının kabri yanına defnedildi.
On yedi ayrı ilim dalında ders okuttuğu nakledilen Bağdadî, özellikle kelâm-mezhepler tarihi, fıkıh ve usulü, edebiyat ve matematikte üstat kabul edilmiş, hatta Fahreddin er-Razî onun matematikteki üstünlüğünü takdir etmiştir. Ebü’l-Kâsım el-Kuşeyrî ve Ebû Bekir el-Beyhakl başta olmak üzere devrindeki Horasan bilginlerinin çoğuna hocalık yapmıştır. İslâm ilimleri tarihindeki şöhretini daha çok el-Fark beyne’l-ırak ve Uşûlü’d-dîn adlı kitaplarıyla kazanmıştır. Her iki eserinde de “Eş’ari kelâmcılar” mânasına aldığı Ehl-i sünnet akidesini açık bir üslûp içinde ve kendine has bir titizlikle tasnif etmesi, ayrıca muhaliflerine karşı Ehl-i sünnefi tutarlı bir biçimde savunması dikkat çekicidir. Onun on beş esasta topladığı ve değişik zümrelerden oluşan sekiz sınıf müslümanı dahi! ettiği Ehl-i sünnet akidesi [327], kendisinden sonra Sünnî camianın akidesini temsil eder hale gelmiştir. Eserlerinde tertip ve tasnife son derece Önem verir ve tasnifie on beş sayısına bağlı kalarak dinî hükümlerin birçoğunun bu sayı altında toplanabileceğini belirtir. Eş’arî ekolü içinde kendine ait fikirleri tesbit etmek mümkün değilse de eserlerinin bu ekolün önemli kaynaklan arasında kendine has bir yer tuttuğu şüphesizdir. Özellikle Kaderiyye’ye karşı ashap, tabfin ve diğer bilginler tarafından yazılan reddiyeleri kaydetmesi, mezhepler tarihi bakımından önemlidir. Ebü’l-Hasan el-Eş’arî’nin de Makâlât mukaddimesinde kaydettiği üzere, bir müellifin kendi akidesine muhalif gördüğü gruplara ait görüşleri tarafsız olarak nakletmesi kolay değildir. Bu problem Bağdadînin akaid ve fıkha dair eserlerinde de göze çarpmaktadır. Nitekim Fahred-din er-Râzî, Bağdadîye karşı saygı hisleriyle dolu olmasına rağmen onun. muhaliflerine karşı “Şiddetli taassub”a sahip olduğunu, görüşlerini tarafsız nakledemediğini, Şehristânrnin de Bağdadîden nakiller yaptığı için aynı hataya düştüğünü kaydetmekten geri durmamıştır. M. Zahit Kevserî de Râzînin bu kanaatine katılır. Bağdadî, Eş’arî ekolünü ashap, tabfin ve müctehid imamların itikadî mezheplerinin bir devamı sayar.
Eş’ariyye’nin sistemli bir mezhep haline gelmesinde önemli rol oynayan Abdülkâhir el-Bağdâdrnİn kelâm ilminde dikkati çeken bazı görüşleri şöyledir: Beş duyu. akıl ve doğru haber yanında ilham da dördüncü bir bilgi kaynağıdır. Ancak ilham bütün insanlarda bulunmayıp Allah’ın sadece bazı kimselere bağışladığı bir bilgi çeşididir. Âlem araz ve cevherleriyle sınırlıdır. Çünkü Kur’an’da her şeyin sayı altına alındığı beyan edilmiştir[bk. Cin 72/28]. Arazların yaratılmışlığına bağlı olarak hadis olan âlemdeki birleşik cisimlerden gökler ve yıldızların hacmi sabittir, bunlarda herhangi bir artma ve eksilme meydana gelmez. Yeryüzündeki canlı ve cansız cisimlerde ise çoğalma ve azalma olabilir. Bu sebeple âlemde boşluk (halâ) yoktur. Allah’ın varlığı aklın sebeplilik prensibiyle açıkça bilinebilir. Yazı onu yazanına işaret ettiği gibi yaratılmış olan âlemin de yaratanına işaret etmesi zaruridir. Allah’ın sıfatları ise fiilleriyle sabittir. O ilimle âlim, kudretle kadir, irade ile müriddir. Allah’ın fiilî sıfatları hadistir. Peygamberlerin günahsızlığı (ismet), Allah’ın onlara günah işleme gücünü vermemesi ile gerçekleşir. İman artar ve eksilir. Zira âyetler bunu açıkça belirtmektedir.
Bağdadî, kelâmdan başka fıkıh, fıkıh usulü ve ferâiz konularında da müstakil kitaplar kaleme almış ve eserlerinde kendine has bazı görüşler ileri sürmüştür. Aruzu çok iyi bildiğini ve birçok şiir yazdığını nakleden kaynaklar, ona dil ve edebiyat bilginleri arasında önemli bir yer verirler.
Eserleri
Tabakat kitaplarının bir kısmı Bağdadîye ait on beş, bir kısmı da on yedi eser zikrederse de son yıllarda tesbit edilenlerle birlikte bu sayı otuzu aşmıştır. Bunlardan günümüze kadar gelenler şunlardır.
1- el-Fark beyne’l-fırak Mezhepler tarihinin ana kaynaklarından biri olan bu eseri Muhammed Bedr M. Zahit Kevserî ve M. Muhyiddin Abdülhamîd tahkik ederek yayımlamışlardır. Kitabı Ethem Ruhi Fığlalı Türkçe’ye çevirmiştir.
2- Uşûlü’d-dîn. Akıcı bir üslûp ve kolay anlaşılır bir dille yazılan kelâmla ilgili bu kitap İstanbul’da basılmıştır (1928).
3- el-Milel ve’n-nihal. Müellif, bu eserinin el-Fark beyne’l-fırak’tan daha geniş bir şekilde ve delilleriyle birlikte mezhepler hakkında bilgi verdiğini zikreder. Brockelmann. esere ait bir yazmanın Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunduğunu zikrediyorsa da, adı geçen kütüphanede böyle bir yazma mevcut değildir. A. Nasri Nâdir tarafından esas alınarak yayımlanan ve baş tarafı eksik Bağdat Evkaf Kütüphanesi’ndeki nüsha ise el-Fatık’tan daha kısa olduğundan, muhtemelen Bağdadîye ait el-Milel ve’n-nihal’in muhtasarıdır. Nitekim onun böyle bir eserinden de bahsedilmektedir.
4- Tefsîru esma’filâhi’î-hüsnâ. Kütübînin Telsirü’l-Kur’ân şeklinde zikrettiği eser British Museum’da bulunmaktadır,
5- Te’vîlü müteşâbihi’l-Ahbâr
6- en-Nûsih ve’l-mensûh
7- Kitâb li’l-misâha Uzunluk, yüzölçümü ve hacim ölçüleri ile o devirde bilinen ölçüm kurallarını ihtiva eden küçük bir kitaptır.
8- et-Tekmile ti’l-hisâb önceki kitaptan daha hacimli ve daha önemli olup İslâm ilim âleminin bildiği aritmetik sistemlerinin hepsini içine alan bir çalışmadır. Her iki eser. Dr. Ahmed Selim Suaydan tarafından edisyon kritiği yapılarak Kuveyt’te Ma’hedü’l-mahtûtâti’l-Arabiyye tarafından yayımlanmıştır (1984). Abdülkâhir el-Bağdâdî kitabın önsözünde, daha önce yazılmış eserlerin ya çok kısa veya sadece aritmetiğin bir bölümü ile ilgili olduklarına işaret etmekte ve kendi eserinin aritmetiğin bütün konularını açıklamaya yönelik bir çalışma olduğunu söylemektedir. Nitekim eserde. İslâm aritmetiğinin üç ana sistemi olan parmak hesabı, altmışlı skala ve Hint aritmetiği, eski Grek, Hint ve Çin matematikçilerinin eserleri de göz önünde tutularak daha ayrıntılı biçimde ele alınmış ve yedi sistem halinde incelenmiştir.
Bir kısmı kendi kitaplarında zikredilen, bir kısmı da diğer kaynaklarda belirtilen ve günümüze kadar ulaşmayan eserleri ise şunlardır: eş-Şıfat. Zebîdî’nin el-Esmâ ve’ş-şıfât diye isimlendirdiği ve “Sahasında ondan daha muhtevalı eser görmedim” dediği kitap bu olsa gerektir. Nefyü halki’l-Kur’ân; el-îmân ve usûlüh; Delâ’ilü’n-nübüvve; el-Müvdzene faey’ne’l-enbiya; İbtâlü’l-kavl bi’t-tevellüd; Feza’ihu’l-Mu’tezile; Feza’ihu’l-Kerrâmiyye; el-Harb ‘ale’bni Harb. Ca’fer b. Harb’in kelâmî görüşlerini tenkit ettiği eseri. Meşâriku’n-nûr ve medârikü’s-sürûr; Bülûğu’l-medâ’an uşûli’l-hüdâ; Mi’yârü’n-nazar; Ahkûmli’1-vat’i’t-tâm (i-tika’ü’l-hıtâneyn); el-cîmâd fi mevâ-rîşi’l-‘ibâd; el-Faşl (et-Tahşü) fi uşûli’1-îıkh; Kitâbü mâ ‘amilehû Ebû Abdillâh el-Cürcânî fî Tercihi mezhebi Ebî Hanîle (Reddü Kitâbi’t-Tercîh li’i-Cürcânî); et-Tefsîrü’l-Kur’ânî; Milihu İbni’l-Kâş-, İbnü’1-Kâs et-Taberînin Şaffi fıkhına dair el-Mifiâh adlı eserinin şerhi. Kitâb fî ma cnd lafzateyi’t-tasavvuf ve’şşûlî; Tafzîlü’l-fakîri’ş-şâbir’ale’l-ğaniyyi’ş-şâkir; Menâkıbü’i-İmâm eş-Şâfi ef; el-Kelâm ti’l-va’îdi’I-fâhir ti’l-evâ’il ve’l-evâhir, Hey’efü’l-âlem; Kitâbü’d-Devr.
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi