Ders Adabı (Adab-ı Ders) -Klasik İslam eğitiminde- Nedir, Hakkında Bilgi

Adab-ı Ders. Klasik İslâm eğitiminde, öğretmen-öğrenci münasebetleri başta olmak üzere, pedagojik kuralları düzenleyen disipline verilen ad.

İslâm dünyasında ilimlerin gelişmesi, yayılması, eğitim ve öğretimin ferdî ve içtimaî, maddî ve manevî bakımdan da­ha verimli hale getirilmesi düşüncesiyle eğitim ve öğretimin gayesi, metodu ve kuraliarı üzerinde, oldukça erken za­manlardan başlamak üzere pedagojik çalışmalar yapılmıştır. Meselâ Câhiz’in Risâletü’l-mu’allimîni, ibn Sahnûn’un Âdâbü’l-mu cailimîn, Kâbisî’nin Ahvâlü’l-müte’etilimin ve ahkâmü’1-mu’allimînl Zernûcî’nin Ta’lîmü’1-müte’allim’ı, İbn Cemâa’nın Tezkiretü’s-sâmie ve’l-mütekelhm fî edebil-âlim ve’l-müte’allim’i gibi kitaplar âdâb-ı derse dair yazılmış müstakil eserler­dendir. Ayrıca Fârâbî’nin Fî-mâyenba-ği en-yukaddeme kable te’allümil-felseîe’si Mâverdfnin Edebü’d-dünyâ ve’d-dîn’l Kurtubî’nin Câmi’u beyâni’l-cilm’l Gazzâlî’nin İhyâ’ü alûmi’d-dîn’ İbn Haldun’un Mukaddimesi Taşköprizâde’nin Miftâhu’s-sa’öcte’si. Kâtip Çelebi’nin Keşfü’z-zunûriu gibi çoğu ansiklopedik mahiyette olan eser­lerde, daha çok mukaddimelerde yer almak üzere, pedagoji konularına geniş yer verilmiştir. Bütün bu eserlerde eği­tim öğretim metotlarının ve kuralları­nın Kur’an ve Sünnet’e dayandırılması­na, ayrıca selef âlimlerinin sözlerinden deliller getirilmesine özel bir ağırlık ve­rilmiş, bu durum, İslâm dünyasında ge­nel öğretim metotlarında birlik sağlan­ması ve giderek eğitim ilkelerinin mü­esseseleşmesi sonucunu doğurmuştur.

İslâm eğitimcilerine göre öğretmen­lik, geniş bilgiyle birlikte bazı özel yete­nekler isteyen bir sanattır. Bu sebeple öğretmenin bilgili olması yanında, psikoloji ve peda­goji formasyonunun tam olmasını da gerekli gören İslâm eğitimcileri, eğitim ve öğretimin başarıya ulaşmasını öğ­renci, öğretmen ve aile üçlüsünün bir­likte sarfedecekleri çabaya bağlamış­lardır. Buna göre, Allah adına yapıldığı kabul edilen ve ibadet sayılan öğretmenlik mesleğini icra edecek kişinin. öncelikle hem bilgi hem de ahlâk ve fazilet bakımından bu mesleğin ehli olması, öğrencilerine karşı şefkatli ve na­zik davranması gerekir. Fârâbî de, “Ho­ca öğrencisine karşı ne çok sert, ne de çok yumuşak davranmalı: çünkü aşın sertlik talebenin hocasından nefret et­mesine, aşın müsamaha ise talebenin hocasının şahsını ve bilgisini hafife al­masına yol açar” diyerek pedagojinin önemli bir kuralına işaret etmiştir. İbn Haldun, eğitimde zor kullanmanın öğ­renme arzusunu olumsuz yönde etkile­yeceği düşüncesindedir. Gazzâlî daha da ileri giderek talebenin gençlik guru­runu rencide etmemek için, öğretme­nin uyanlarını açık ifadeler yerine üstü kapalı sözlerle yapması gerektiğini, açık ve sert ikazların pedagojik esaslara (sınââtü’t-ta’lîm) aykırı olduğunu belirt­mektedir. Öğretmenin öğrenciler ara­sında soy sop, zenginlik vb. bakımlar­dan ayırım gözetmemesi, öğrencilerde bazı ilimlerin değersiz olduğu şeklinde bir kanaat uyandırmaktan kaçınması, öğretim programında pedagojik bir sıra takip etmesi, öğrencilerin fizikî ve ma­nevî kabiliyetlerini, mizaçlarını, zekâ se­viyelerini dikkate alması gibi hususlar eğitim ve öğretimde öngörülen esaslar­dan bazılarıdır.

İslâm eğitimcileri, eğitimde istenilen düzeye ulaşabilmek için çocuklara oyun fırsatının tanınması, onların maddî ve manevî mükâfatlarla Ödüllendirilmesi­nin önemi hususuna eskiden beri dikkat çekmişlerdir. Ayrıca, Kur’an ve Sünnet’in ilme verdiği değeri ifade eden âyet ve hadislere dayanarak, bedenî ve zihnî sağlığı yerinde olan her yaştaki insanın yolculuk, yoksulluk gibi sıkıntılar paha­sına da olsa. bilgilerini geliştirmesinin gerekliliğini ısrarla vurgulamışlardır. Ancak öğrenci ilim tahsilinde geçici ve bencil gayeler yerine, Allah’ın rızasına erişmek, ahlâk yönünden gelişmek, İn­sanlara faydalı olmak gibi yüksek gaye­ler gözetmeli, öğrenimde başarıya ulaş­mak için zihnini meşru ve gerekli olma­yan başka ilgilerden anndırmalı. ilme. öğretmene ve diğer öğrencilere karşı saygılı ve alçak gönüllü davranmalıdır. Zernücî, âdâb-ı ders ilminin en önem­li kaynağı olarak gösterilen eserinde öğrencinin, yetiş­mek istediği ilmî alanın tesbitinden başlamak üzere, sürekli olarak bir öğretmenle birlikte çalışmasının ve onun tecrübesinden faydalanmasının önemini vurgulamış, genel olarak bir öğretmenin gözetiminde çalışmanın gerekliliği diğer İstâmî kaynaklarda da benimsenmiştir.

Daha yeni Daha eski