Mühmel. Ayırt edici kimliği belirtilmeyen vâvı anlamında hadis terimi. İhmâl masdanndan türeyen mühmel kelimesi sözlükte “ihmal edilmiş, terkedilmiş” anlamına gelir. Terim olarak ismi, künyesi, lakabı ya da nisbesi başka râvi veya râvilerin ismi, künyesi, lakabı yahut nisbesine benzediği halde kimliği açık bir şekilde belirtilmeyen râviyi ifade eder. Mühmel tabiri ayrıca “senedinde mühmel bir râvi bulunan hadis, birçok isim ve sıfatı bulunduğu ve bunlardan biriyle meşhur olduğu halde meşhur olmayan bir ismiyle zikredilen kimse, yazılışları birbirine benzeyen ve aralarında sadece nokta farkı bulunan harflerden noktasız olan harf” gibi mânalara da gelir. Hadis kitaplarının hemen hepsinde mühmel râvilerle karşılaşmak mümkündür. Bunun başlıca sebebi hadisin rivayet edildiği dönemlerde bu isimlerin ilim çevrelerinde bilinmesidir.
Hadislerde geçen mühmel râviler birkaç yolla bilinir.
1. Râviyi zikreden kimseye veya râviye ve hocasına bakılarak. Meselâ bazı âlimlerin tesbitine göre hadis hafızlan Süleyman b. Harb ve Ârim el-Basri, “Hammâd” ismiyle Hammâd b. Zeyd’i kastederler. Ebû Seleme et-Tebûzekî, Affân b. Müslim, Haccâc b. Mİnhâl ve Hüdbe b. Hâlid ise “Hammâd” dedikleri zaman Hammâd b. Seleme anlaşılır. Bir râvi, mühmel adla zikredilen birkaç muhaddisin sadece birinden hadis rivayetiyle meşhur ise o mühmel ismin kime ait olduğu kolayca bilinir. Nitekim Ahmed b. Abde ed-Dabbî, Müsedded b. Müserhed ve Ebü’r-Rebî’ ez-Zehrânî yalnız Hammâd b. Zeyd’den, Behz b. Esed ve Ebû Seleme et-Tebûzekî ise sadece Hammâd b. Seleme’den rivayette bulunur. Mühmel ismin sahibi ba-zan da kendisinden daha çok rivayette bulunan kimseden hareketle tesbit edilir. Meselâ Velîd b. Müslim, hem Süfyân es-Sev-rî hem Süfyân b. Uyeyne’den rivayet etmekle beraber Süfyân b. Uyeyne’den rivayetleri çok fazladır. Velîd, “Bana Süfyân rivayet etti” dediği zaman büyük ihtimalle bunun Süfyân b. Uyeyne olduğu anlaşılır. Esasen bu gibi durumlarda kendisinden daha çok rivayette bulunulan hoca yalın ismiyle, diğeri kimliği belirtilerek zikredilir. Mühmel isim ilim yolculuğu yapmakla bilinen biri değilse onun hocasının hemşehrisi veya meşhur talebesi olabileceği düşünülerek belirlenebilir.
2. Zikredildiği yere ve mensup olduğu tabakaya bakılarak. Senedin sahabe tabakasında sadece “Abdullah” dendiği zaman Abdullah b, Mes’ûd kastedilir. Seleme b. Süleyman’a göre Abdullah isminden Mekke’de Abdullah b. Zübeyr, Medine’de Abdullah b. Ömer, Kûfe’de Abdullah b. Mes’ûd, Basra’da Abdullah b. Abbas, Horasan’da Abdullah b. Mübarek anlaşılır. Ebû Ya’-lâ el-Halîlî’ye göre Basralılar Abdullah deyince Abdullah b. Amr b. Âs’ı, Mekkeliler Abdullah b. Abbas’ı, Kûfeliler Abdullah b. Mes’ûd’u, Medineliler Abdullah b. Ömer’i kastederler. Nadr b. Şümeyl’e göre ise Abdullah adıyla Şamlılar Abdullah b. Amr b. Âs’ı, Medineliler Abdullah b. Ömer’i ifade ederler. Bazı Mısırlılar” in Abdullah dediklerinde Abdullah b. Amr b. Âs’ı kastettikleri bilinmektedir.
3. Mühmel ismin geçtiği rivayetler arasında karşılaştırma yapılarak. Rivayetlerden birinde mühmel olarak zikredilen bir râvinin kimliği başka rivayetlerde açıkça belirtilmiş olabilir. Meselâ Ahmed b. Han-bel’in el-Müsned’inĞe geçen bir rivayette (1,338) Şu’be b. Haccâc’ın hocası diye geçen Ebû Hamza’nın Ebû Hamza el-Kas-sâb olduğu aynı hadisin Müslim’deki rivayetinden anlaşılmaktadır. Mühmel isim bu yollardan biriyle tayin edilemezse karinelere ve zann-ı galibe göre karar verilir. Hadisin senedinde geçen mühmel râvi sayısı iki veya daha fazla olabilir. Bu râvilerden biri zayıf olup rivayetin hangisinden geldiği bilinemediği zaman hadis zayıf kabul edilir. Mühmel râvilerin hepsi de güvenilir olduğunda hadisin sıhhatine zarar gelmez.
İlk dönemlerden itibaren muhaddis-ler naklettikleri hadislerde geçen mühmel isimlerin kimliğini belirlemeye önem vermişlerdir. Bu husus daha çok hadis usulü kitaplarında, yazılış ve okunuşları aynı olmakla beraber farklı şahıslan gösteren isimlerin konu edildiği “müttefik ve müf-terik” bahsinde ele alınmaktadır. Ancak mühmelle ilgili müstakil eserler de telif edilmiştir. Ebû Ali el-Gassânî, Takyîdü’l-mühmel ve temyîzü’l-müşkü adlı kitabında Şahîhayn’Ğe geçen mühmel isimlerin kimliklerini belirlemeye çalışmıştır. Hatîb el-Bağdâdî’nin de el-Mükmel fî beyâni’l-mühmel adlı bir eseri bulunmaktadır. İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-bârîde mühmel konusuna temas ettiği gibi bu eserin mukaddimesi olan Hedyü’s-sânnm bir bölümünde Şahîh-i Buiıârîde geçen mühmel isimleri tesbit etmiştir.
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi