Ağrı Şehri Tarihi, Eserleri, Nüfusu, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Ağrı. Doğu Anadolu bölgesinde şehir ve bu şehrin merkez olduğu il. Trabzon-İran transit yolu üzerinde bu­lunan şehrin eski adı Karaköse’dir. De­niz seviyesinden 1640 m. yükseklikte kurulmuştur.

Şehir adını il sınırları içerisinde bulu­nan Ağrı dağından almaktadır. Râsânen Ağrı adının Eski Türkçe’de “Yüksek” mâ­nasına gelen ağn veya ağrû kelimesin­den geldiğini belirtmektedir. Aynca ke­limenin Arapça’da “Muhteşem” demek olan ağra ile ilgili olduğu da kaydedil­mektedir.

Ağrı yöresi tarihin en eski devirlerin­den başlayarak pek çok kavmin idaresi­ne girmiştir. Bunların en önemlilerinden biri Urartular’dır (m.ö. 900-600) Urartu hâkimiyetinden sonra Ağrı yöresi Persler’le Bizans arasında el değiştirmiştir. 750 yıllarından itibaren ise Abbâsîler’in nüfuz sahası içine girmiş. 1054 yılında da ilk Türk akınlarına mâruz kalarak Tuğrul Bey ve Çağrı Bey’in oğlu Yâkütî Bey tarafından Türk idaresi altına alınmıştır (1064) Bundan sonra İlhanlı ve Timurlu istilâlarına uğrayan Ağrı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletleriyle kısa bir süre Safevîler’in idaresinde kalmış, nihayet 1548 İran seferi sonunda Os­manlı hâkimiyetine geçerek Van eyale­tine bağlı Bayezid sancağını meydana getirmiştir. Daha sonraları bazan Van. bazan da Erzurum eyaletine bağlanan Bayezid sancağı topraklarındaki Ağrı’­nın merkezi Doğubayazıt olmuştur. Millî Mücadele yıllarına kadar bu statü için­de idare edilen ve Bayezid, Diyadin. Karakilise (Karaköse), Eleşkirt. Antab (Tutak) kazaları ile Hamur ve Patnos nahi­yelerinden meydana gelen sancak. Cum­huriyetten sonra bir ara merkezi Bayezid olmak üzere vilâyet yapılmış, daha sonra İlin merkezi Karaköseye taşınmış­tır. 1828, 1855 ve 1877’de Rus işgali­ne uğrayan Ağrı yöresinde, 1288 (1871) tarihli Erzurum vilâyeti salnamesine gö­re, Bayezid kazasında 4025 müslüman, 1475 hıristiyan; Diyadin kazasında 8S0 müslüman, 110 hıristiyan; Karakilise kazasında 3450 müslüman, 1470 hıris­tiyan; Eleşkirt kazasında 4710 müslü­man, 2200 hıristiyan; Antab kazası ile Hamur nahiyesinde 4840 müslüman: Patnos nahiyesinde 850 müslüman, 250 hıristiyan ve 2280 de konar-göçer aşi­retlerden olmak üzere topiam 21.60S müslüman, 5500 hıristiyan erkek nüfus bulunuyordu. Aynı tarihte sancakta 360 köy vardı. Bu nüfus 1299 (1882) salna­mesine göre toplam 40.326 müslüman, 4744 hıristiyan erkek nüfusu şeklinde değişiklik göstermektedir.

1893 nüfus sayımında ise Bayezid, Diyadin, Antab. Karakilise ve Eleşkirt kazalarından teşekkül eden sancakta 47.399 müslüman, 8253 Ermeni ve 1413 diğerleri olmak üzere toplam 57.067 nüfus tesbit edilmiştir. XIX. yüzyılın sonlarında Vital Cuinet, Bayezid sancağının Bayezid, Diyadin, Karakilise, Eleşkirt ve Antab adlarıyla beş kazaya ayrıldığını, on sekiz nahiye ve 418 köyü bulunduğunu, sancakta müslümanlara ait bir medrese, bir rüşdiye ve on sekiz sıbyan mektebiyle hıristiyanlara ait bir rüşdiye ve dört sıbyan mektebi ve ayrı­ca yirmi dört cami, on iki kilise ile, bir manastırın yer aldığını bildirmektedir. Cuinet, sancağın nüfusunu ise toplam 51.976 olarak vermektedir. 1. Dünya Savaşı öncesinde (1910) ise. Karaköse Kaymakamı Mimaroğlu’nun belirttiğine göre sancağın aşiretlerle birlikte nüfu­su. Karaköse 49.300, Bayezid 39.500, Eleşkirt 29.900 ve Diyadin 36.000’dir.

I. Dünya Savaşı ile birlikte Ağrı yöresi yeniden Rus işgaline uğramışsa da 1917 Bolşevik İhtilâli sonrasında bölge boşaltılmıştır. Fakat Mondros Mütarekesi’yle Osmanlı ordularının silâh bırak­ması, Anadolu’nun bu bölgelerinde yeni olayların başlatılmasına fırsat vermiş ve bir Ermenistan kurma hayali içinde ha­reket eden Ermeni çeteleri mezalime başlamıştır. Kâzım Karabekir Paşa’nın başarılı askerî harekâtı sonunda Erme­niler Gümrü civarında perişan edilmiş­ler, nihayet 27 Mayıs 1920’de başlayan görüşmeler 3 Aralık 1920’de imzalanan antlaşmayla sona ermiş ve Ermeniler bölgeyi terketmek zorunda kalmışlar­dır. 16 Mart 1921 Moskova ve 13 Ekim 1921 Kars antlaşmalarıyla da bugünkü Türk-Sovyet sınırı tesbit edilmiştir.

Cumhuriyet döneminde 1927’ye ka­dar merkezi Bayezid olan vilâyetin il merkezi 1927 yılında KarakÖse’ye nakledilmiş, 1938’de ise adı Ağrı olarak değiştirilmiştir. 1800’lerde 15 hanelik bir köy olan ve Şarbulak adıyla anılan Ağ­rı’nın nüfusu, İran-Trabzon transit yo­lu üzerinde bulunması dolayısıyla bü­yük bir gelişme göstermiştir. Bugün merkezden başka Diyadin, Doğubayazıt, Eleşkirt, Hamur, Patnos. Taşlıçay ve Tu­tak ilçelerinden teşekkül eden Ağrı vi­lâyetinin 1927 sayımında 5000’e var­mayan nüfusu 1950 yılında 10.000’i aş­tı; 1960’ta 20.000’e, 1970’te 30.000e yaklaştı ve 1985 nüfus sayımında ise 54.492’ye ulaştı. Ağrı’da ilk ve orta de­receli okullar yanında Atatürk Üniversitesi’ne bağlı Eğitim Yüksek Okulu bu­lunmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait 1989 yılı istatistiklerine göre Ağrı’da il ve ilçe merkezlerinde kırk do­kuz, kasaba ve köylerde 546 olmak üzere toplam 595 cami vardır.

Doğuda İran sınırında bulunan, ku­zeyde Kars, batıda Erzurum ve Muş, gü­neyde de Van ve Bitlis illeriyle komşu olan Ağrı ilinin yüzölçümü 11.376 km2. 1985 sayımına göre nüfusu 421.131, nüfus yoğunluğu ise otuz yedidir. Eski dönemlerden beri halkın asıl geçim kay­nağı hayvancılıktır, ayrıca dericilik de önemli bir yer tutar. 1882 Salnamesin­de arpa, buğday, soğan, şalgam ve la­hana gibi tarım ürünlerinin yetiştirildiği kaydedilen Ağrı’da şeker fabrikasının kurulmasından sonra pancar üretimi de gelişme göstermiştir.

Tarihî eser yönünden hayli zengin olan Ağrı’da Urartular’dan kalma eser­lerle bilhassa Doğubayazıt yakınlarında­ki İshak Paşa Sarayı önemlidir. Ayrıca Doğubayazıt’ta Aydın Kalesi, Kan, Küpkıran. Toprakkale, Havran ve Diyadin kaleleri kayda değer yapılardır. Diğer taraftan Türkiye’nin en yüksek noktası­nı teşkil eden Ağrı dağı da (5137 m.) gerek Nuh’un gemisini araştırma faali­yetleri, gerekse dağ turizmi bakımın­dan yörenin işlek merkezlerindendir.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski