Ahlat Tarihi, Kümbetleri, Abideleri, Mezarları, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Ahlat Mezar Âbideleri. XII-XV. yüzyıllar arasına tarihlenen âbidevî mezar yapı­ları ve taşları.

Ahlat’a. Ortaçağ Türk mimarisi mezar tiplerinin topluca incelenebileceği, ben­zeri bulunmayan bir açık hava müzesi görünümü kazandıran ilgi çekici mezar âbideleri, özellikle Meydan Mezarlığı çevresinde ve Ahlat’ın eski mahallerin­de yer almaktadır. Bu eserleri kümbet­ler, akıtlar ve mezar taşları şeklinde sınıflara ayırmak mümkündür.

Kümbetler
Kümbetlerin en eskisi 619 (1222-23) tarihli Şeyh Necmeddin Tür­besi olup kare duvarlar üzerinde içten kubbe, dıştan piramit külahla örtülü ve alt kısmında cenazeliği (erypta) bulunan kesme taştan basit bir yapıdır. Bundan sonra yapılan kümbetler, silindir biçi­mi gövdeleri, konik külahları ve köşeleri dıştan yumuşatılmış yüksek cenazelik bölümleriyle dikkati çekerler. Göl kıyı­sına doğru yapılmış olan Ulu Kümbet (Usta-Şâgird Kümbeti). XIII. yüzyılın son çeyreğine tarihlendirilmektedir. Bu eser. içten ve dıştan silindir biçimi gövdesi, konik külahı, cenazeliği ve gövdesindeki taş işçiliği ile tek başına Ahlat kümbet­lerini sembolize edebilecek niteliktedir. Geçen yüzyılın sonunda yıkılıp ortadan kalkmış olan yakınındaki 672 (1273-74) tarihli Şâdî Aka Kümbeti’nin bu eserin tam bir benzeri olduğu bilinmektedir. Karşısındaki tepenin üstünde aynı for­mu daha basit süslemelerle tekrarlayan Hasan Padişah Kümbeti 673 (1274-75) tarihlidir ve son yıllarda yeniden yapılırcasına restore edilmiştir; yanında da yarım bir kümbetin cenazelik kısmı dur­maktadır. İki Kubbe mahallesinde yan yana ayakta kalmış olan kümbetlerden birincisi, kitabelerinden 678 (1279-80) yılında kısa aralıklarla ölmüş oldukları anlaşılan Hüseyin Timur ile Esentekin Hatuna ait mezar anıtıdır. Kare planlı cenazeliği ve onaltıgen geçişten sonra silindir gövdesi bulunan kümbetin çatısı kubbe üstüne konik külahla örtülüdür. Bitişiğindeki Bugatay Aka Kümbeti de yine kitabelerinden 680 (1281) yılında öldükleri anlaşılan Emîr Bugatay Aka b. İnal Aka ile Şîrin Hatun bint Abdullah’ın mezar anıtıdır. Beşik tonozlu kare cenazelikten onikigene ve silindir gövdeye geçilip üstü kubbe ve konik külahla ör­tülmüştür. Tahtısüleyman mahallesin­deki kitâbesiz yarım kümbet de aynı si­lindir gövdeye sahip olan XIII. yüzyıl yapılarındandır.

Merkez mahallesinde XIV. yüzyıla ait Erzen Hatun Kümbeti, onikigen gövdesiyle değişik bir tipin temsilcisidir. Ge­vaş’ta bulunan Halime Hatun Kümbeti ile yakın benzerlik gösteren bu yapı. Karakoyunlu devrine aittir ve kitabesinden Emîr Ali’nin 799’da (1396-97) ölen kı­zı Erzen Hatun için yaptırıldığı anlaşıl­maktadır. Gövdede her yüzey ince niş­lerle ve yoğun bir taş işçiliğiyle hare­ketlendirilmiş, kubbenin üstüne de pi­ramit çatı örtülmüştür. İki Kubbe ma­hallesindeki Keşiş Kümbeti bu yapının daha basit bir tekrarıdır. Yine iki Küm­bet mahallesindeki Emîr Ali Türbesi de kitabesi olmamakla birlikte XIV. yüzyıla tarihlenen ilgi çekici bir yapıdır. Kare planlı kümbetin üstü içten kubbe, dış­tan sekizgen kasnaklı piramit külahla örtülüdür. Ancak, güney duvarı yerinde bütün genişliğince bir kemer vardır. Bu kemer, iç mekânı alçak bir duvarla çev­rili açık avluya bağlamaktadır; yapının girişi de buradandır.

İki Kubbe mahallesindeki mezar anıt­larından Şîrin Hatun Kümbeti ve Mirza Bey Kümbeti adlarıyla tanınan kitâbesiz ve yarım kalmış iki yapı da kuvvetli bir ihtimalle XIV. yüzyıl sonu ile XV. yüzyıl başlarına aittir. XV. yüzyıla ait olan Ba­yındır Kümbeti ise Anadolu’da benzeri bulunmayan bir yapıya sahiptir. Bayındır Mescidi’nin güneyinde yer alan kümbet. 886 (1481) yılında ölen Melik Bayındır Bey b. Rüstem için Mimar Ba­ba Can tarafından yapılmıştır. Kitabe­sinde hükümdarın unvanları sıralan­makta ve hayatı anlatılmaktadır. Cena­zelik bölümü üzerindeki silindir gövde, kubbe ve konik külahla örtülüdür. Yapı­nın ilgi çekiciliği, güney tarafının bodur silindir payeler ve kemerlerle bir galeri biçiminde açık olarak ele alınmasından ileri gelmektedir.

XIII. yüzyılda silindir biçimi. XIV. yüz­yılda da çok yüzlü gövdeleriyle ortaya çı­kan kümbetlerde esas olan. altta cena­zelik üstte de içten kubbe, dıştan külah­la örtülü gövde kısımlarının bulunması­dır. Gövdenin içi, daima kıble yönü be­lirtilmiş bir ziyaret mescidi şeklinde dü­şünülmüştür. Ancak genellikle dört yön­de süslemeli açıklıkları bulunan bu göv­delerin kuzeydeki açıklıkları kapı olmak­la birlikte yerden çok yüksekte kalmak­tadır. Nasıl çıkıldığı bilinmeyen bu kapı­lara çözüm olarak restorasyonlar sıra­sında iki yandan çıkılan merdivenler yapılmıştır. Cenazelik bölümlerinde ilgi çe­kici tonoz örtüler bulunmakta ve kapı­ları genellikle doğuya açılmaktadır. Aynı restorasyonlarda buralara inen basa­maklar da yeniden yapılmıştır. Hepsinin mazgal pencere biçiminde havalandır­ma ve aydınlatma açıklıkları vardır ve süslemelidir. Tamamen volkanik kesme taştan yapılan kümbetlerin çoğunda ki­tabeler beyaz taşa yazılmış, bazılarında da külah altından yine beyaz taş kitabe veya süsleme şeridi geçirilmiştir. XIII. yüzyıl kümbetlerinin silindirik gövdeli olanlarında dahi yüzey sathı nişlere bö­lünmüş ve kaval silmelerle hareketlendirilmiştir.

Akıtlar
Toprak seviyesinde hafif tüm­seklerle dikkati çeken. Ahlatlılar’ın es­kiden beri akıt adını verdikleri bu me­zar yapıları, Ahlat’ta uzun süre araştır­ma ve kazılar yapan Halûk Karamağaralı tarafından “Tümülüs tarzında eski Türk mezarları” şeklinde tanımlanmak­tadır. Kesme taştan yapılmış olan akıt­lar. süslemeli mazgal pencerelere ve to­noz örtülere sahip kümbet cenazelikleri şeklindedir. Eski ve üst kısımları yı­kılmış kümbetlere ait olabilecekleri de düşünülmektedir.

Mezar Taşları
Ahlat mezar âbideleri içinde önemli bir yer işgal eden ünlü mezar taşları, Selçuklu ve Beylikler dö­nemi mezarlarına ait olan XII-XV. yüz­yıl taşlarıdır. Bunların dışında, XVI-XVII. yüzyıllara ait bazı Osmanlı mezar taşla­rı da bulunmakta, fakat bunlar birkaçı hariç Selçuklu mezar taşlarının kötü bi­rer taklidi olmaktan öte değer taşıma­maktadırlar. Ahlat mezar taşları yapıları itibariyle,

a) Şâhideli (baş ve ayak taş­lı) mezarlar,

b) Şâhidesiz sandukalar,

c) Çatma lahitler olmak üzere üç gruba ay­rılmaktadır. Bunlardan sayıları bin civa­rında olan şâhideli mezarlar, özellikle alışılmış ölçülerden çok büyük, 3.50 m. yüksekliğe varan ve her cephesinde süs­leme bulunan dikdörtgen prizma şek­lindeki şâhideleriyle Ahlat mezar tasla­rını karakterize ve temsil etmektedirler. [40]

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski