TARSKI, Alfred (1902 – 26 Ekim 1983)
Polonyalı mantıkçı ve matematikçi. Mantık ve matematik ilkelerinin uzlaştırılmasına dayalı bir öğreti geliştirmeye çalışmıştır.
14 Ocak 1902’de Varşova’da doğdu. Ortaöğreniminden sonra, 1924’te Varşova Universitesi’nde matematik öğrenimi görerek doktor sanını kazandı. 1926’da doçent, 1939’da gittiği ABD’de, 1942’de California Universitesi’nde önce okutman, 1946’da matematik profesörü olarak çalıştı. Matematikle mantık arasında bir yöntem birliği kurmayı amaçlayan Tarski için önemli olan matematiksel bir mantık oluşturmaktı. Bunu başarabilmek için de, önce matematiğe özgü bir bilgi kuramının temellerini atmak gerekiyordu. Bu konuda mantığın “kümeler kuramı”ndan yararlandı.
Tarski, kümeler kuramını benimseyerek kendi yöntemine uyguladı. Ona göre ortaya konan bir belitler (axiom) kümesinin sonuçlan, o belitleri içeren en küçük küme ve kanıtlama kurallarıyla bağlantılıdır. Matematikte olduğu gibi mantıkta da bir birimi, bir kümeyi oluşturan öğeler arasındaki ilişki açıktır. Bu ilişki birinin kanıtlanmasıyla ötekinin de kanıtlandığını gösterir. Tarski, mantıkta geçerli olan küme kuramını matematiğe uygulayarak, ona daha geniş bir bilgi alanı sağlamayı düşündü. Bu kuram, onun semantikle ilgili çalışmalarına da ışık tuttu. Özellikle çok karmaşık sorunların bulunduğu dil alanında bu yöntemin yararlı olduğu ileri sürüldü. Tarski’nin üzerinde durduğu başka bir konu da metamatematik-tir. Metamatematik genellikle biçimsel kuramları inceleyen, onlarla ilgili sorunlara çözüm arayan matematiksel mantığın bir dalıdır. Tarski’ye göre bir kuramı oluşturan belli öğeler vardır, bunlar da ilkeleri (element) birer formül adı verilen küme ile “sonuç fonksiyonu ”dur. Her kümede fonksiyonlardan oluşan küme ile formüllerden kurulu küme karşılıklı olarak bulunur. Burada ikinci küme birincinin sonuçlarından oluşan bir yeni küme durumundadır. Sonuç fonksiyonu denen öğe gelişigüzel bir nesne değildir tutarlı, bütünleyici olması gerekir.
Tarski’ye göre “klasik önermeler mantığı”na dayanan kuramlar belitsel (axiomatik) bir nitelik taşır. Bu nedenle tümdengelim yönteminin uygulanmasıyla sağlanan çıkarımlar önemlidir. Bu önem de önermelerin değişmeyen bir kümesinde bulunan terimlerin sonuç çıkarma işlevini belirlemesinden dolayıdır. Özellikle dizgelerin betimlenmesinde, bir yeterlilik aranmalıdır, bir kuramın içerdiği bütün dizgeleri betimleyebilecek nitelikte olması önemlidir. Amaç kendi içinde bir bütünlük oluşturan tüm dizgeleri sağlıklı bir biçimde betimlemektir.
Tarski’nin geliştirmeyi amaçladığı konulardan biri de semantiktir (anlambilim). Bu öğretiye göre kavramlarla olanların yansıttığı nesneler arasındaki bağlantı ortaya konmalıdır. Bu bağlantının doğruluğu, kesinliği nesnenin kavram durumuna gelen bilgisini açıklamaya yarar. Nesneyle kavramı arasında, varlık bakımından, uygunluk yoksa kavramın gerçeği yansıttığı söylenemez. Bu yöntem, özellikle dil alanında uygulanırsa, doğru önermelerin ortaya konması kolaylaşır. Çünkü bir önermenin doğruluğu, onu kuran terimlerle nesneler arasındaki özdeşlikten, uygunluktan kaynaklanır. Kavram (terim) nesneyi olduğu gibi vermiyorsa, onun bulunduğu önermede tutarlılık yok demektir. Önermenin doğru, tutarlı olması terimler arasındaki uyumda değil, terimlerle nesneler arasındaki bağlantının gerçekliğinde aranmalıdır.
• YAPITLAR (başlıca): Crundlegung der wissenschaftlic-hen Semantik, 1935, (“Bilimsel Semantiğin Temellendirii-mesi”); Der Wahrbeitsbegriff in den formalisierten Sprac-hen, 1935, (“Biçimselleşmiş Dillerde Gerçeklik Kavramı”); Einfübrung in die Methodologie der Matbematik, 1937, (“Matematik Yöntembilimine Giriş”); The Semantic Conception of Truth, 1944, (“Gerçeğin Anlambilimsel Kavramı”), Logis, Semantics, Mathematics, 1956, (“Mantık, Semantik, Matematik”).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi