THOMASIUS, Christian (1655-1728)
Alman, filozof. Felsefe ve bilimin topluma yararlı olabilmesi için halk diline dayanması gereğini savunmuştur.
1 Ocak 1655’te Leipzig’te doğdu, 23 Eylül 1728’de Halle’de öldü. Filozof Thomasius Jacob’un (1622-1684) oğludur. Ortaöğreniminden sonra Leip-zig Üniversitesi’nde felsefe ve hukuk okudu. Bir süre sonra bu üniversitede öğretim üyesi oldu. Önce Aristoteles felsefesini inceledi, bunun tutarsızlığını ileri sürünce kilisenin ve’ gelenekçi felsefeye bağlı çevrelerin tepkisiyle karşılaştı. Leipzig Üniversitesi’nde derslerini Latince değil de Almanca vermekte direnince 1687’de görevden uzaklaştırıldı, Halle’ye gitti. Prusya yönetiminin yardımıyla 1694’te Halle Üniversitesi’ni kurdu.
Thomasius, biri felsefe ve hukuk, öteki dil olmak üzere, iki konuda öncü sayılır. Ona göre felsefe yalnız us ilkelerine dayanmalı, kaynağım yaşamda bulup insana yararlı olmalıdır. Felsefenin görevi, Aristoteles’in öğretisinde görülen kavram oyunculuğu değil, yaşamı aydınlatmak, insanı eğiterek geliştirmektir. Bu konuda, yasalarla toplumu düzenleme, bireyler arasında denge sağlama, felsefenin izinde yürüyen hukukun işidir. Bu nedenle hukukla felsefenin birlikte çalışması gerekir. Bilgi, bir kavram birikimi olmamalı, yaşamda duyulan gereksinmeleri giderecek olanakları bulmanın yollarını göstermelidir. Çünkü, insanı aydınlatan bilginin bir değeri vardır.
Thomasius’a göre felsefenin, bilimin topluma yarar sağlaması kolay anlaşılır olmasına bağlıdır. Anlaşılmada kolaylığı yaratan tek öğe de dildir. Bu nedenle bilimin, felsefenin dili “halkın dili” olmalıdır. En tutarlı felsefe halkı aydınlatan, onda yaşama bilinci uyandıran, onu geliştirendir. Felsefeyle halkın arasında, dilin başkalığından doğan bir kopukluk varsa bilgiden beklenen aydınlığı, yararı sağlama olanağı da yoktur.
Thomasius’un hukuk anlayışı ahlak öğretisine dayanır. Ona göre doğal hukuk kurallarıyla genel ahlak ilkeleri özdeştir. Çünkü her ikisinde de düzenleyici öğenin kaynağı ustur. Önceleri H.Grotius’un doğal hukuk kuramından esinlenen Thomasius, sonradan, hak kavramının temelinde “sevgi”nin bulunduğu görüşünü savunmuştur. Bu sevgi, kişisel bir eğilim, özel bir yarar duygusu anlamına gelmez, bireyler arasında denge ve uyumu sağlamaya yöneliktir.
• YAPITLAR (başlıca): Fundamenta juris naturae et Gentium, 1705, (“Toplumsal ve Doğal Hukukun Temelleri”).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi