Max Weber Kimdir, Hayatı, Düşünceleri, Kitapları, Hakkında Bilgi

WEBER, Max (1864-1920)

Alman, sosyolog. Sosyolojinin konusunun toplumsal davranışlar olduğunu savunmuş, yöntem konusunda yenilikler getirmiştir.

21 Nisan 1864’te Erfurt’da (bugün DAC’de) doğdu, 14 Haziran 1920’de Münih’te öldü. Prusyalı zengin bir ailenin çocuğuydu. Babası uzun yıllar Prusya Meclisi ve Reichstag (imparatorluk meclisi) üyeliği yapmış, Ulusal Liberal Parti’ye bağlı bir avukat, annesi ise çok dindar bir Protestan’dı. Weber Almanya’nın önde gelen düşünürleri, sanatçıları ve H.Rickert, H.Sybel ve H.Treitschke gibi tarihçilerin yanı sıra iş adamları ve politikacıların da sık sık bir araya geldikleri bir ev ortamında büyüdü. 1869’da ailesi Berlin’e yerleşti. Weber ilk ve ortaöğrenimi sırasında çok iyi derecede Yunan ve Latin edebiyatı, tarih ve dil öğrenimi gördü. 1882’de Heidelberg Üniversitesi’nde hukuk öğrenimine başladı. 1884’te Strassburg’ta bir yıl askerlik hizmeti yaptıktan sonra, Berlin Üniversitesi’nde öğrenimini sürdürdü. 1885’te Göttingen Üniversitesi’ne geçen Weber, 1886’da hukuk fakültesinden mezun oldu. 1889’da Berlin Üniversitesi’ne sunduğu “Orta Çağ Ticaret Şirketleri’nin Tarihi Üzerine” başlıklı tezle doktorasını aldı. 1891’de “Kamu Hukuku ve Özel Hukuk Açısından Roma Tarım Tarihinin Anlamı” konulu teziyle de doçentliğe yükseldi. 1892’de Berlin Üniversitesi’nde ticaret hukuku ve Alman hukuk tarihi dersleri verdi.

1894’te Freiburg-Breisgau Üniversitesi’nde iktisat profesörü olarak ders vermeye başlayan Weber, 1896’da Heidelberg Üniversitesi’ne geçti. Akademik görevinin yanı sıra borsa yasası, tarım politikası gibi konularda tasarılar hazırlayan komisyonlarda çalıştı, Evangelisch soziale Verein (Protestan Sosyal Birliği) adlı örgütte aktif görevler üstlendi.

1898’de babasının ölümünün ardından ağır bir ruhsal bunalım geçirdi ve üniversitedeki görevinden süresiz izin aldı. 1902’de yavaş yavaş bilimsel ve siyasi çalışmalarına dönmeye başladı. 1903’te W.Sombart ve E.Jaffe ile birlikte Archiv für Sozialwissenschaft und Sozialpolitik (Sosyal Bilim ve Sosyal Politika Arşivi) adlı dergiyi kurdu. Sağlığını yeniden kazanmış olan Weber’in, arkadaşı E.Troelstsch’le birlikte Heidelberg’ de yerleştikleri ev, Almanya’nın en önemli bilim adamlarının ve aydınlarının buluştukları bir merkez durumuna gelmişti. G.Baumer, K.Löwenstein, K.Jaspers, W.Sombart, R.Michels, E.Bloch, G.Lukacs bu toplantılara katılanlardan bazıları idi.

Weber I.Dünya Savaşı sırasında askeri görevli olarak hastane yöneticiliği yaptı. Bir yandan da özellikle din sosyolojisi dalında olmak üzere çalışmalarını sürdürdü. Almanya’nın savaşı kaybetmeye başladığı 1917’de Frankfurter Zeitung adlı gazetede yazdığı makalelerle günlük politikanın içinde yer aldı. Kendisi gibi sosyolog olan kardeşi Alfred Weber (1868-1958) ve F.Naumann’la birlikte Alman De-
mokrat Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı. Aynı yıl Weimar Cumhuriyeti anayasasının ilk taslağını hazırlamak üzere toplanan komisyona kamu görevlisi olmayan tek üye olarak seçildi. 1919’da Münih’te düzenlenen bir konferanslar dizisinde ünlü “Meslek Olarak Bilim” ve “Meslek Olarak Politika” adlı konferanslarım verdi. Mayıs’ta Versailles Barış Antlaşması çalışmalarına katıldı. Haziran’da Münih’e yerleşerek Münih Üniversitesi’nde sosyoloji dersleri verdi. 1920 Haziran’mda zatürree hastalığına tutuldu ve kısa bir süre sonra öldü.

Düşüncelerinin biçimlenmesi

Önceleri monarşiyi, daha sonra “ulusal liberalizm” i benimseyen, en sonunda da bireysel özgürlüklerin ve anayasacı demokrasinin savunucusu olan Weber’in görüşleri Alman felsefesinin ve Alman Tarihçi Okulu’nun büyük ölçüde etkisi altında biçimlenmiştir. Düşünce sisteminde Kant ve Hegel gibi filozofların yanı sıra çağdaşı Alman düşünürlerinden idealist W.Dilthey’in ve yeni-Kantçı H.Rickert’in görüşlerinden de önemli ölçüde yararlanmıştır. Doğa bilimlerine özgü yöntemlerin insanı konu alan bilimlerde kullanılmasına karşı çıkarak, insanda doğal olayların dışında kalan “tinsel” alanı araştırmaya, tinsel olanın “anlamı”nı kavramaya yönelik yöntemler geliştirilmesini savunan Dilthey’in “anlama” kavramı,Weber’ in metodolojisinin temelini oluşturan “yorumlu anlama” (verstehen) yöntemine kaynaklık etmiştir. Öte yandan Weber, Rickert’in doğa bilimleri ve kültür bilimleri arasındaki ayırımı vurgulayarak geliştirdiği değerler felsefesinden de etkilenmiştir. Ayrıca Nietzsche’nin görüşlerinde kendi görüşleri için bir destek bulduğu da ileri sürülmektedir. Weber’in düşünce sistemini ve sosyoloji anlayışını oluşturmada K.Marx’ın felsefi ve siyasi görüşlerine karşı giriştiği tartışmanın da çok yönlü bir etkisi olmuştur. Ayrıca sosyolojisi çağdaşları W.Sombart, G.Simmel ve F.Tönnies gibi önemli Alman sosyologlarının yaklaşımlarından izler taşımaktadır.

“Yorumlu anlama”

Weber, sosyolojinin konusunun toplumsal davranış (Soziales Handeln) olduğunu belirtir ve sosyolojiyi toplumsal davranışı yorumlayarak anlamaya ve toplumsal davranışı oluşum süreci ve sonuçları açısından nedensel olarak açıklamaya çalışan bir bilim olarak tanımlar. Weber’in sosyolojik çözümlemelerinin birimi bireyin toplumsal davranışlarıdır. Ancak davranışın toplumsal olabilmesi için kesinlikle başkalarının davranışları ile ilişkili olması, başkalarının davranışlarına yönelmesi gerekir. Weber, bireyin toplumsal davranışlarına onun atfettiği anlamı (Sinn) kavrayarak, neden-sonuç ilişkileri içinde açıklamayı ve giderek toplumsal olaylara egemen olan düzenlilikleri ortaya çıkarmayı amaçlar. Weber’in sosyoloji sisteminin temelini oluşturan anlama yöntemi kişinin davranışına atfettiği öznel anlamı, eylem ile anlam arasında bir bağıntı kurarak kavramaya ve açıklamaya dayanır.

İdeal-tipler

Weber’in metodolojisinde önemli bir özellik, onun herhangi bir toplumsal davranışı, tarihsel bulguları kullanma yoluyla zihinsel olarak kurduğu ideal-tipler aracılığıyla incelemesidir. İdeal-tipler tarihsel bulguların incelenmesi sonucu zihinde yaratılan, gerçekte tam örneği bulunmayan belli bir toplumsal olayın tüm tipik özelliklerini kapsamasının yanı sıra, farklılıklarını da işleyen bir kavramlaştırma biçimidir.

Weber bu zihinsel kavramlaştırmaları kullanarak, söz konusu olayı ideal-tiple arasındaki sapmaları, ya da benzerlikleri saptayarak inceler, Weber’in Protestan ahlak, tahakküm ve meşru otorite tipleri, Batı ve Doğu kentleri tanımlaması, bürokrasi tanımı belli başlı ideal-tip kavramlaştırmalarıdır.

Weber’in tüm düşünce sisteminin temelini, yeni bir toplum tipi olarak sanayi kapitalizminin neden yalnızca Batı Avrupa’da ortaya çıktığı sorusuna aradığı yanıt oluşturur. K.Marx’m bu soruya verdiği yanıtla yetinmeyen Weber, Çin, Roma İmparatorluğu, Hindistan ve Peru gibi tarihin büyük uygarlıklarını inceleyerek ideal bir tip olan kapitalizmin neden bu tarihsel ve toplumsal koşullarda ortaya çıkmadığım açıklamaktan yola çıkmış ve kapitalizmin Batı Avrupa’da ortaya çıkışının nedenlerini saptamaya çalışmıştır.

Toplumsal yaşamda insanların düşünce, inanç ve değerlerinin başrolü oynadığını savunan Weber’e göre, bu nedenler yalnızca Batı Avrupa’da ortaya çıkan bir inanç ve değerler sisteminde yatmaktadır. Ona göre, tarihte çeşitli toplumlar kapitalist etkinlikler içinde bulunmuşlardır ancak kapitalizm tarihsel özgünlüğe sahip somut bir toplumsal sistem olarak yalnızca Batı Avrupa’da ortaya çıkmış ve çağdaş Batı dünyasının uygarlığına dönüşmüştür. Bunun nedeni, “ussallaşma” süresinin temel bir eğilim olarak yalnızca Batı uygarlığında belirmesidir. Çünkü yalnızca Batı’da biçimsel özgür emeğin ussal kapitalist işletme olarak örgütlendiği bir tür kapitalizm ortaya çıkmıştır.

Protestan ahlakı

Weber’e göre Batı kültürüne özgü bu “ussallık” günlük yaşamda Protestan ahlakında biçim bulmuştur. Bütün dinsel dünya görüşlerini usdışı olarak nitelendiren Weber’e göre Protestanlık’m özellikle de Calvinizm’in çok çalışarak azla yetinmeye dayanan öğretisinin pratik sonucu hızlı bir sermaye birikimine yol açması olmuştur. Bu da Batı Avrupa’ya özgü kapitalist toplumun ortaya çıkmasını doğurmuştur.

Siyaset sosyolojisi

Weber’in siyaset sosyolojisi, güç ve tahakküm tanımlaması ve meşru otorite tiplemesi üzerine kuruludur. Weber gücü (Macht) toplumsal ilişki içinde bir kişinin kendi isteğini başkalarına karşın uygulaması olasılığı olarak tanımlar. Hükmetme (Herrschaft) ise bir grup insan tarafından bir emre itaat edilmesi ve yetki tanınması olasılığıdır. Toplumsal eylemin en önemli unsurlarından biri olan hükmetme, itaat edenlerin, itaat ettikleri durumun ya da kişinin meşru olduğuna olan inançlarına dayanır. Weber meşru otorite tiplerini, otoriteye duyulan “meşruluk inancı” nın türüne göre sınıflandırır. Üç tür meşru otorite tipi vardır. Bunlar yasal otorite, geleneksel otorite ve karizmatik otoritedir. Aynı zamanda ideal-tipler olan bu meşru otorite tiplerinden yasal otorite, geçerliliğini usçu kurallara, geleneksel otorite çok eski zamandan kalma geleneklerin kutsal olduğu inancına, karizmatik otorite ise olağanüstü özellikleri olan bir kişinin kutsallığına, “karizma”sına olan inanca dayandırır. Devlet tanımını da güç ve meşruluk kavramlarına dayanarak yapan Weber’e göre devlet, belli sınırlar içindeki bir bölgede meşru şiddet kullanımım tekelleştiren kurumdur. Devlet, toplumdan bağımsız bir birim olarak incelenmelidir. Öte yandan modern devlet Weber’in gözünde giderek artan ussallaşma sürecinin bir ürünüdür. Ussal hukuka dayalı kurallar ve bürokrasi modem devletin başlıca özellikleridir. Bürokrasi ise yalnızca siyasal otoriteye özgü değildir, sanayi toplumunda ortaya çıkan büyük özel kuruluşlar, ordu, siyasal partiler, üniversiteler de bürokratik bünyeye sahiptirler. Weber özellikle geleneksel otorite tipinin bir biçimi olan patrimonyaüzme özgü yönetim örgütü ve bürokrasi arasında yaptığı karşılaştırmada, bürokrasinin daha üstün bir yönetim biçimi olduğunu ancak aynı zamanda da insanın yaratıcılığını ve kendiliğindenciliğini yok eden örgütsel bir makine durumuna geldiğini öne sürmüştür. Weber’in önemli bir diğer kavramlaştırması toplumsal tabakalaşma ve sınıf yapısı üzerinedir. Weber sınıf kavramını yalnızca iktisadi açıdan tanımlamasına karşılık, statü kavramını ortak bir yaşam tarzı ve davranış kodu üstüne temellendirir.

• YAPITLAR (başlıca): Die protestanische Ethik und der Geist des Kapitalismus, 1904-1905, (Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu, 1985); Konfuzianismus und Taois-mus, 1915, (“Konfüçyusçuluk ve Taoizm”); Hinduismus und Buddhismus, 1916-1917, (“Hinduizm ve Budizm”); Die Stadt, 1921, (“Kent”); Wirtschaft und Gesellschaft: Grundriss der verstehenden Soziologie, 1922, (“iktisat ve Toplum: Anlayıcı Sosyolojinin Temeli”); Religionssozio-logie, 1922, (“Din Sosyolojisi”); From Max Weber: Essays in Sociology, (5.s.), 1946, (“Max Weber’den; Sosyoloji Makaleleri”).

• KAYNAKLAR: D.Mackae, Weber, çev. Nur Vergin, 1985; C.San, Max Weber’de Hukukun ve Meşru Otoritenin Sosyolojik Analizi, 1971; D.Wrong, Max Weber, 1970.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski