Pop Art
Pop Art’t önce İngiltere’de, 1952-1955 arasında, mimar Reyner Benham, eleştirmen Lawrence Alloway, sanatçı Richard Hamilton (1922), E. Paolozzi ve William Tumhull (1922), London Institute of Contemporary Arts’ta oluşturdukları Independent Group (Bağımsızlar) toplantılarında geliştirmişlerdir. Bu toplantılarda çoğunlukla sinema, reklam ve bilim kurgu gibi kent kültürünü oluşturan etmenler üstünde tartışmışlar ve toplum içinde “popüler” olan kültür ürünleri ve imgelerini “Pop” adı altında irdelemişlerdir. Ingiltere’de bu akımı oluşturan Hamilton, Paolozzi, Peter Blake (1932), Joe Tilson (1928) ile onları 1960’ların başlarında izleyen genç kuşaktan D. Hockney, R.B. Kitaj (1932), Derek Boshier (1937), Patrick Caufield (1936), Richard Smith (1931), A.Jones ve Peter Phillips (1939), kendi değer yargılarını ve bireysel tavırlarını sürdürmekle birlikte, temelde, radyo, televizyon, gazete ve dergi gibi kitle iletişim araçlarının imgelerine duydukları ilgi konusunda birleşmişlerdir. Alt kültür imgelerinin, estetik değerlerden yoksunluğunu vurgulamadan ve aşağılayıcı bir tavır almadan kullanılmasına ve gelişmiş ileri kültür anlayışıyla bu kültürün arasındaki sınırın yok edilmesine çalışmışlardır. Bu imgeler genellikle Amerikan yaşamından alınmıştır ve ABD kitle kültürüne, ülkenin refahına ve teknolojik gelişimine bir tür öykünmenin bir göstergesi olmuştur. Ancak Pop sanatçılar bu toplumsal içeriğin üstüne çıkarak, resimsel sorunlara öncelik tanımışlardır, imgelerin resimsel anlatım ve anlamlarını irdeleyerek, taşıdıkları simgeleri, bilgi verme değerlerini yitirmeden en aza indirmiş ya da aynı anda kaç tür simge ve anlam taşıyabileceklerini soruştur-
muşlardır. Ancak, İngilizler’in düşünceleri yumuşatma, dikkatle özümseme, güçleri dengeleme ve tümüyle bağlanmak istememe eğilimlerinden ötürü, Pop Art bu ülkede ABD örneği kadar yoğun, güçlü ve etkileyici olmamıştır.
ABD’de Pop Art İngiltere’deki gelişiminden bağımsız 1950’lerin ortalarında Soyut Dışavurumculuk’a (Abstre Ekspresyonizm) bir tepki olarak ortaya çıkmış ve ivmesini Dadacılık’tan almıştır. Özellikle New York, Los Angeles ve San Francisco’da gelişme göstermiştir. A. Warhol, R. Lichtenstein, T. Wesselmannli, J. Rosenquist, C. Oldenburg, J.Johns, J. Dine, L. Rivers, R. Indiana, G. Segal ve Marisol (1930), New York’ta; Kienholz ve Wallace Berman başta olmak üzere Billy Al Bengston (1934), Edward Ruscha (1937), Joe Goode (1937), Wayne Thiebaud (1920), Mel Ramos da (1935) Califomia’da Pop Art’ın önemli temsilcileri olmuşlardır. Amerikalı Pop Art sanatçıları da büyük kentlerin yaşamlarına egemen olan kitle iletişim araçlarıyla, çeşitli tüketim mallarını konu olarak almış ve bu imgeleri büyük ölçüde grafik sanatlara özgü tekniklerle vererek çarpıcı boyutlar kazandırmışlardır. Seçtikleri imgeleri yüceltmemişler, özellikle oldukları gibi, sıradan ve bayağı kalmasına özen göstermişlerdir. Ingiltere ve ABD ’nin dışında Fahlstrom İsveç’te, Alain Jacquet (1939) ve Arman Fransa’da, Valerio Adami (1935) İtalya’da Pop Art türünde çalışmalar yapmışlardır.
Pop bir akım olarak plastik sanatların dışında özellikle müzik alanında yaygınlık kazanmış, 1960 ve 1970’lerde gençler için yeni bir yaşam biçimine dönüşmüştür.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi
vikipedi & ekşi