ŞEMS TEBRİZİ ( ? -1247)
Iranlı mutasavvıf. Mevlânâ Celâled-din Rûmî’nin gelişimindeki etkisiyle ünlüdür.
Tebriz’de doğdu, doğum yılı bilinmiyor, Konya’ da öldü. Kimi kaynaklara göre Alâeddin Çelebi, babası Celâleddin Rûmî ile Şems arasındaki özel yakınlıktan kuşkulanarak, onu öldürüp kuyuya atmıştır. Tebriz’de iyi bir öğrenim görüp, çağının geleneğine uyarak, İslam diniyle ilgili bilgileri edindikten sonra kendini tasavvufa veren Şems, bütün Batı İran’ı, Irak, Suriye ve Azerbaycan’ı gezdikten sonra Anadolu’ya geldi, Mevlânâ Celâleddin Rûmî’yle tanıştıktan sonra Konya’ya yerleşti. Yazılı yapıt bırakmayan Şems’in düşünceleri sonradan konuşmalarının toplandığı Arapça Makalât (Konuşmalar) adlı kitaptan öğrenilmektedir. Celâleddin Rûmî, Divan-ı Kebir’de (Büyük Divan) ona olan derin bağlılığını sınırsız, taşkın ve etkileyici bir sevgiyle dile getirir.
Şems Tebrizi inanç bakımından Şeriat ilkelerine bağlı görünür, ancak duyuş ve seziş yönünden Varlık Birliği’nin savunucusu olduğu, onunla ilgili açıklamalardan anlaşılmaktadır. Celâleddin Rûmî üzerindeki derin etkisi de bu Varlık Birliği anlayışından kaynaklanır. Ona göre Tanrı her varlıkta, her varlık Tanrı’ dadır, gerçekte Bir, görünüşte, çokluk vardır. Tanrı’ ya ulaşmanın tek yolu sevgidir. Sevgi insanın kendi özünde başkasını, başkasında kendini bulmasıdır. Yaratılışın kaynağı da bu karşılıksız sevgidir. Tin ölümsüzdür, tanrısaldır, gövdeden ayrıldıktan sonra gene geldiği kaynağa, Tanrı’ya dönecektir. Bütün nesneler Tanrı’ya kavuşmanın özlemi içindedir. Canlı, cansız her nesne, kendi özel diliyle, Tanrı’yı anar. İnsan Tanrı’yı sevdikçe kendini, kendini sevdikçe Tanrı’yı sever, sevgi bir yaşama, bir var olma ilkesidir.
• YAPITLAR (başlıca) : Makalât, yazma, (Konuşmalar, 2 cilt, 1974-1975).
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi