Asma Taşıyıcılar – Ağ Taşıyıcılar
Bir yapının taşıyıcı öğeleri, o yapıya etki eden güçleri, dâha çok “çekme” dirençleri ile yere iletiyorlarsa, asma taşıyıcılardan söz edilebilir. Buna en iyi örnek asma köprülerdir. Köprünün kendi ağırlığıyla üstüne gelen yükler, karşıdan karşıya gerilmiş kablolara ince çubuklarla asılır, onlar da içlerinde oluşan çekme güçleriyle bu yükleri taşıyıcı ayaklara iletirler. Bunun tersi olan kemerler ise, üstlerine etki yapan güçleri “basınç” dirençleriyle yere ileten taşıyıcılardır. Asma taşıyıcıların tek boyutlu kablo ve çubuk gibi çizgisel öğeleri yerine iki boyutlu yüzeyler ya da benzer yapıdaki bir ağ örgü kullanılırsa, çadır ya da ağ taşıyıcılar ortaya çıkar. Bunlar da üstlerine etki yapan güçleri çekme dirençleri aracılığıyla yere iletirler.
Asma ya da ağ gibi çekmeye çalışan taşıyıcılar, yükleri tüm kesitleri aracılığıyla ilettiklerinden, büyük bir gereç ekonomisi sağlarlar. Bu nedenle geniş açıklıkların geçilmesi ya da örtülmesinde, ince ve hafif yapı öğeleri gerektiren yerlerde, sökülüp yeniden kurulacak yapılarda bu tür taşıyıcılar seçilir. Buna karşılık taşıyıcıların, yüksek çekme direncine sahip gereçlerle yapılması gerekir.
Çekmeye çalışan taşıyıcıları insanlar çok eskiden beri kullanmışlardır. Sarmaşık ya da halatlarla yapılmış ilkel köprüler, bez ya da kıldan yapılmış çadırlar bu yapım yönteminin kullanıldığı örneklerdir. Gene de, kalıcı olmayan yapı gereçleri, uygulama alanının sınırlı kalmasına neden olmuştur. 19. ve 20.yy’larda çelik gibi daha dayanıklı, alüminyum ve plastik gibi daha hafif, cam gibi saydam çağdaş yapı gereçlerinin ortaya çıkması ve yapı mühendisliğindeki gelişmeler bu durumu büyük ölçüde değiştirmiş, eskiden yalnız düş düzeyinde kalan tasarımların gerçekleşmesini sağlayarak yeni uygulama alanlarının bulunmasına yol açmıştır.
Özellikle köprü yapımında geliştirilen asma taşıyıcılarla 1000 m’nin üstündeki açıklıklar geçilebilmiş, toplantı, spor, sergi salonları, haller, uçak hangarları gibi geniş alanların örtülmesi gerçekleştirilmiştir. Bu konudaki en yeni gelişme, ağ taşıyıcıların kullanılmasıdır. Önceleri sergi pavyonu gibi küçük ve geçici yapılarda denenen bu taşıyıcılar, giderek daha büyük ve kalıcı yapılarda da uygulanır olmuştur. Ağ taşıyıcıların ilk büyük ölçekli uygulaması, Frei Otto’nun Montreal Uluslararası Sergisi’ndeki Alman Pavyonu için Rolf Gutbrod ile birlikte tasarladığı çadır örtüdür. Daha uzun bir süre kullanılmak üzere tasarlanmış, bugüne kadarki en büyük uygulama ise Münih Olimpiyat Oyunları için yapılan ağdır. Behnisch ve Ortaklan tarafından tasarlanan bu örtü, gene Frei Otto’nun önerdiği bir düzenleme ilkesine göre gerçekleştirilmiştir. Bir stadyumun kapalı tribünlerinin üzerini kaplayan, arada kalan boş araziyle kimi yan tesislerin üzerinden geçerek iki spor salonunu da altına alan örtü, yer yer sivrilen yükseltileri, iniş çıkışları ve dalgalanan biçimiyle heyecan verici iç ve dış mekânlar yaratır. Ayrıca bu yapım yöntemiyle büyük arazi parçalarını, hatta tüm bir kenti örtme ve iklimi denetim altına alınmış geniş alanlar oluşturma tasarımlarının uygulanabilirliğini göstermesi açısından da önemli bir girişimdir. Yapı gereçlerinde ve yapım yöntemlerindeki ilerlemeler, bu yapıların yakın bir gelecekte daha çok uygulanır olmasını sağlayacaktır.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi