Cazda Bebop Akımı
Bebop, rebop ya da kısaca bop, 1940’larda gelişen yenilikçi, modem bir caz akımıdır. Bebop sözcüğü, yeni müziğin ritmik etkisinin insan sesindeki yakın bir karşılığı olarak düşünülmüştü. Akımın öncüleri alto saksofoncu Charlie Parker ile trompetçi Dizzy Gillespie’ dir. Besteci ve piyanist Thelonious Monk, davulcu Max Roach (1924), gitarcı Charlie Christian (1919-1942) ve davulcu Kenny Clarke (1914) bebop içinde değerlendirilen öteki müzikçiler arasındadır. Kansas City ve St.Louis gibi kentlerde de gelişmekle birlikte bebop’un merkezi New York olmuştur.
Caz tarihi, birbirine tepki olarak gelişen akımların tarihi sayılabilir. Bebop da, giderek ticarileşen büyük orkestra cazına ve swing ’in kalıplaşan düzenlemelerine bir tepkiydi. Bebop’çuların çoğunun büyük orkestralardan geliyor olması rastlantı değildi. C.Parker, Jay McShann’in orkestrasında; D.Gillespie, Teddy Hill ve Cab Calloway’in orkestralarında; C.Christian da “Swing Kralı” Benny Goodman’ın orkestrasında çalışmıştı. Büyük orkestra cazı, kısa ve stilize soloları ve giderek klişeleşen düzenlemeleriyle doğaçlamadan uzaklaşmış, cazda yeni arayışlara, deneysel tutumlara ve müzikçinin yaratıcılığına sınırlar koyan bir türe dönüşmüştü. Bu nedenle, bebop, bir bakıma cazda armonik, melodik ve ritmik açılardan bir özgürlük arayışıydı. Gillespie bebop’un, beyaz müzikçilerin elinde cazın almış olduğu biçime bir tepki olduğunu ileri sürmüştü. Bu anlamda da bebop, cazda bir saflaşma hareketi olarak görülebilir. Ancak bu, basit bir köklere dönme hareketi değil, daha karmaşık bir armoni ve daha çeşitlilik gösteren bir ritim arayışını da birlikte getiren yenilikçi bir akımdı.
Bebop öncesi caz, temel olarak diatonikti; melodi ve armoni yapısı Batı müziğinin tam ve yarım tonlardan oluşan majör minör dizilerini temel alıyordu. Bebop ise, tümüyle yarım tonluk aralıklardan oluşan kromatik dizilere dayandığından müzikçiye armonide yeni olanaklar tanıyordu. Bebop’çular, alışılmış caz armonisine yeni akorlar ekleyerek, uyumsuz (disonant) akorları kullanarak ve ortak sesleri içeren iki ayn akoru birlikte çalarak karmaşık bir armoniye yöneldiler. Balad ve blues akorlanm temel alarak yeni melodiler yarattılar. Sololara ve doğaçlamaya geniş yer ayırdılar. Ritim seksiyonundaki tüm çalgılar tarafından tekrarlanan ve dans müziğinin temposuna uygun basit, süsle-mesiz, sabit sıving ritimlerinin yerine, çeşitlilik gösteren karmaşık ritimleri geçirdiler. Latin müziğinin ritimlerine de başvurdular.
Bebop hiçbir zaman swing’in popülerlik düzeyine erişemedi. Tam tersine, bu akıma bağlı müzikçiler, kolay izlenilebilir bir melodi, tanıdık bir armoni ve ritim, dans müziği temposu, basit bir tema ve çeşitlemeler düzeni gibi swing’e popülerlik kazandıran özelliklerden uzaklaşmayı amaçladılar. Uyumsuz soloları, karmaşık ritimli hızlı tempolu melodileri, ateşli, tutkulu, hatta hiddetli sayılabilecek çalış tarzla-n ve alışılmışın dışındaki armonik yapılanyla geniş bir dinleyici kitlesini kaybetmek pahasına da olsa, müzikçiye özgürlük tanıyan bir türe yöneldiler. Bebop, teknik açıdan cazı daha karmaşıklaştırdı, ancak duygusal anlatım açısından da daha yalın bir anlatımı olası kıldı. Virtüözlüğün ve teknik yetkinliğin gelişmesinde de önemli bir rol oynadı. Bebop akımı, 1950’lerde yerini cool jazz adıyla tanınan yeni bir türe bıraktı.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi