Kültepe Nerede, Kazıları, Anıtları, Hakkında Bilgi

Kültepe

Geçmişte Anadolu’nun en büyük yerleşmelerinden biri olan Kültepe, Kayseri’nin 20 km kuzeydoğusundadır. Yerleşme, ova yüzeyinden 20    m yükselen asıl höyük ile (Kaneş ya da Kaniş), onun doğusundaki düz alanda bulunan ticaret merkezi (Karum) bölümlerinden oluşur. Kültepe, Anadolu’daki en eski yazılı belgelerin bulunduğu bir yerleşme yeri olarak özel bir önem kazanmıştır. Burada ilk kazıyı 1893-1894 yıllarında Fransız gezgin Emest Chantre (1843-1924) gerçekleştirmiş, daha sonra 1906’da H.Winckler’1′ höyükte sondajlar yapmıştır. 1925’te B.Hrozny hem Kaneş, hem de Karum’ da kazılar yapmış, 1000’e yakın tablet bulmuştur. 1948’den günümüze değin sürdürülen kazılarsa, her iki yerleşimin tabakalanmasını ve buradaki kültürleri aydınlatmaya yönelik bilimsel çalışmalardır.

Kültepe Höyüğü’ndeki yerleşmenin IÖ 4000’lerde, Kalkolitik Çağ’da başladığı sanılmaktadır. Bunu, yaklaşık İÖ 2800’de başlayan Erken Bronz Çağı kültürü izlemiştir. Bu dönemden, Tahsin Özgüç tarafından tapınak olarak tanımlanan bir megaron bulunmuştur. Oturan kadın heykelcikleri ile disk gövdeli, kimi kez çok başlı, alabasterden yapılmış idoller de (kutsal heykelcik) aynı dönemin özgün buluntuları arasındadır. Erken Bronz Çağı’nda Külte-pe’de altın, gümüş, bakır, tunç, demir gibi madenlerin işlendiği, araç ve takıların yapımında kullanıldığı da saptanmıştır. Erken Bronz Çağı sonlarında, yerleşme alanının, sonradan Karum olarak adlandırılan bölüme kaydığı da gözlenmektedir.

Karum’u İÖ 2. bin yılın başlarında Asurlu tüccarlar kurmuşlardır. Bunu izleyen ve Asur ticaret kolonileri dönemi diye adlandırılan dönemde Karum, mahalleleri, bir arabanın geçebileceği genişlikteki yollan, alanları ve çeşitli atölyeleriyle gelişmiş bir kent olmuştur. IÖ 1800’lerden sonra Asurlu tüccarların yerleşmeyi terkettikleri sanılmaktadır. Ele geçen tabletlerdeki bilgiden höyükte Karum’un II.tabakasında beş tane tapınak olduğu öğrenilmiş, bunlardan biri kazılarda ortaya çıkarılmıştır.

Kültepe Karumu’nda bulunan ve sayıları 10.000’i aşan çivi yazılı tabletlerden o çağda Anadolu ile Mezopotamya’daki Asur kenti arasında kervanlarla yapılan büyük bir ticaretin varlığı anlaşılmıştır. Bu belgeler, tüccarların Asur’dan Anadolu’ya tunç yapımı için gereksinim duyulan kalay ile dokuma ürünleri, takı ve kokular getirdiklerini, karşılığında da buradan değerli taşlar, altın, bakır özellikle de gümüş aldıklarım ortaya koymuştur. Asurlu tüccarların yerel beylere ticaret karşılığı vergi ödedikleri de bilinmektedir. Tabletlerin çoğu ekonomi ve ticarete ilişkin olmakla birlikte, dönemin toplumsal yaşamı, edebiyatı gibi konulan içerenler de vardır. Bütün bu ilişkiler Mezopotamya kültüründen birçok öğenin Anadolu ’ya ulaşmasına yol açmış, ancak bunlar Anadolu’nun kendi kültürüyle kaynaşıp yerelleşmiştir.

İÖ 175 O’lerden sonra Karum terkedilmiş, Kaneş’ te ise Büyük Hitit Devleti’ne (İÖ 1460-1200) ait bir yerleşme kurulmuştur. Tüm Orta Anadolu’da, İÖ 800’de başlayan Frig uygarlığına değin süren boşluk, Kültepe’de de gözlenir. Yaklaşık İÖ 800’lere ait Frig yerleşmesi döneminde Kültepe eski önemini yitirmiştir. IÖ 7.yy başı ile 6.yy sonlanndaki Kimmer saldınlan ve Frig Devleti’nin bağımsızlığını yitirmesinden sonra kent terkedilmiştir. Helenistik dönemde Mazaka olarak tanınan Kayseri kentinin önem kazanmasıyla Kültepe de canlanmış, kent surları onanlmıştır. Roma döneminde ise Karum nek-ropol (mezarlık) olarak kullanılmıştır.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski