NİYAZİ MISRİ (1617-1693)
Türk, mutasavvıf ve şair. Tasavvuf konularını işleyen şiirleriyle ünlüdür.
Malatya’da doğdu, Limni’de öldü. Gerçek adı Muhammed Niyazi’ dir. Babası Ali Çelebi, Nakşbendi tarikatına bağlı olduğundan küçük yaşta tasavvuf eğitimi gördü, sonra medreseye girerek tefsir, fıkıh, Hadis okudu. Önce Halveti tarikatına girdi, Bağdat, Kerbelâ ve Mısır’a gitti, bir süre Kahire’de kalarak İslam diniyle ilgili bilgiler edindi. 1647’de Anadolu’ya döndü, Uşak, Bursa illerini dolaştı, İstanbul’a yerleşerek kendini tasavvufa verdi, kendi adıyla anılan Mısriye tarikatını kurdu. Bir aralık Edirne’ye gidip camilerde halka ders vermeye başladı. Düşünceleri Şeriat’a ve devlet düzenine aykırı görüldüğünden 1673’te Rodos’a sürüldü, yeniden Edirne’ye döndü. 1677’de Limni Adası’na sürüldü.
Niyazı Mısri tasavvufla ilgilenmesine karşın Şeriat ilkelerine bağlıdır. Ona göre Tanrı adlarını anış (zikr) kişinin inancını güçlendirmek, Tanrı sevgisini çoğaltmak içindir. Tanrı önsüz-sonsuzdur, birdir, bütün evreni yoktan ve kendi özgür istenciyle yaratmıştır. Tin ölümsüzdür, gövde geçicidir. Ölüm tinin gövdeden ayrılarak tanrısal kaynağına dönmesidir, insan bütün eylemlerinden Tanrı’ya karşı sorumludur, yargı günü gerçektir. Her insan yargı günü (kıyamet) yaşadığı sürece yaptığının karşılığını görecektir. Niyazi, tasavvufla ilgili düşüncelerini şiir türünde vermiş, birkaç şiiri tekkelerde “ilahi” olarak okunmuştur.
• YAPITLAR Divan, Risâletü’t-Tevhid, Tefsir-i sûre-i Yûsuf, Şerh-i nutk-ı Yunus Emre, Tûbirnâme, Risâle-i Haseneyn, Mektubât, Risâle-i Hızriye-i atik, Risâle-i Hızriye-i cedîd, Risâle-i Hüseyniye, Devre-i Arşiye, Mevâidü ‘l-İrfân, Tefsîr-i Fâtiha-i şerife, Risâle-i İade.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi
vikipedi, ekşi