PARACELSUS, Aureulus Theophrastus (1493-1541)
Alman filozof ve tıp bilgini. İnsanla evrenin özdeş öğelerden kurulduğunu, evreni anlamak için insanı tanımanın gerektiğini ileri sürmüştür.
İsviçre’nin Einsiedeln kentinde doğdu, 24 Eylül 1541’de Salzburg’ta öldü. Gerçek adı Theophrastus Bombastus von Hohenheim’dır. Önce tıp öğrenimi gördü, sonra fizik, kimya, felsefe ve tanrıbilim alanlarında geniş kapsamlı çalışmalarını sürdürdü. 1519-1521 arasında Venedik, Danimarka ve Hollanda savaşlarına katıldı, İspanya, İtalya, İngiltere ve bütün orta Avrupa ülkelerini gezdikten sonra Balkanlar’a, Rodos’a gitti. Bu uzun gezilerinde, gittiği yerlerde tıpla, simya ve büyücülükle ilgili bilgileri topladı. Özellikle Galenos’un geliştirdiği sağıltım ve ilaç yapma yöntemlerini inceledi, sonra onların geçersizliğini, insanı sağlığa kavuşturmak, sağlığını korumak için evreni kuran öğelerin bilinmesi gereğini ileri sürdü. Paracelsus’un anladığı büyücülük, birtakım doğaüstü güçlerin varlığını benimseyen, us ilkelerine aykırı düşen bir öğreti değil,doğanın özünü anlaftıaya yönelik, sezgiye, içedoğuşa dayanan bir yöntemdir, bu bakımdan tıp ve doğa bilimleriyle de bağlantılıdır.
Paracelsus’a göre evreni ve insanı anlamak için başvurulması gereken tek güvenilir bilim tiptir. Felsefe, tanrıbilim, fizik, kimya, fizyoloji gibi araştırma alanlarının temelini oluşturan tıp, doğanın gizemlerini kavramayı amaçlar, insanla evreni oluşturan öğeler özdeştir. Bu nedenle insan bir küçük evrendir (mikro-kosmos). insanla evren, evrenle Tanrı arasında, varlık bakımından, özlü bir bağlantı vardır. Tanrısız bir evren, evrensiz bir Tanrı düşünmek gerçeklerden uzaklaşmaktır. Bütün nesnelerde tanrısal bir gizem vardır. Paracelsus’un, tıptan yola çıkarak, çözmeye çalıştığı sorunlar Tanrı, evren, insan, bilgi ve tanrısal kayradır.
Tanrı önsüz-sonsuz bir tözdür, ışındır, ustur, istençtir, bütün varlıkların, eylemlerin tek kaynağıdır. Tanrısal kayradan yararlanmaksızın herhangi bir oluşun gerçekleşme olanağı yoktur. Tanrı, gizemli bir bütün olarak, bütün evreni doldurmuştur. Her nesne Tanrida, Tanrı her nesnede vardır. Bu nedenle gerçeğe ulaşmak isteyen her felsefenin kutsal kitaplardan yararlanması gerekir. Böyle bir felsefe Tanrı’dan yola çıkar ve gene Tanrı’ya döner.
Bilgi bir içedoğuştur, kaynağı da Tanridır. Çünkü insandaki bütün yetiler, Tanrı’dan gelen doğa ile bağlantılıdır. İnsan ancak doğada gizemli güçlerin etkisiyle eyleme geçebilir, bilebilir, başarıya ulaşabilir. Bu da doğa ile insanın özdeşliği sonucudur. Bir gizli evren olan insanın görünüş alanına yansıyan örneği dış evrendir. İnsanın içinde olup bitenler görünmez, oysa onların özdeşi olan dış evren olayları duyularla algılanır. Bu nedenle evren, insanı doğal olarak etkileyen, bir ışın niteliğindedir. İşte bilme eylemini gerçekleştiren de, tanrısal nitelik taşıyan, bu ışındır. İnsanda gezegene, anlığa, ölçüye, ilkeye, evreni yöneten güce karşılık olan yetiler vardır. Bu durum insanla evren arasındaki özdeşlikten dolayıdır.
Tin, ayrı bir tözdür ve yapısı gövdeye benzemez, aydınlatıcı bir niteliği vardır. Gövdeye girdiğinde bütün karanlıklar yok olur. İnsanda içedoğuşu, tanrısal gerçekleri sınırsız bir aydınlık içinde görmeyi sağlayan bu tinsel ışındır. Tinsel ışın, insan özüne tanrısal ışın olarak girer. Tanrida bulunduğu gibi insanda da üçlük ve birlik vardır. İnsan, kendisine kişilik kazandıran, tözü dolayısıyla üçlüdür. Bunlar da tanrısal tin, yıldızlarla ilgili tin ve gövdedir. İnsan bu yetileri dolayısıyla yıldızlarda olup bitenleri, düş gücünü çalıştırarak, bilebilir.
Paracelsus’a göre evrende görülen bütün nesnelerde, çoğalan ve var olan tüm varlıklarda, yıldızsı bir tin vardır. Bu tin, taşıdığı gizemli etki nedeniyle, her nesneye rengini, biçimini, örneğini vererek oluşumunu sağlar.
• YAPITLAR (başlıca): Samtliche Werke, (ö.s.), 11 cilt, (“Toplu Yapıtlar”) 1589-1591.
• KAYNAKLAR: W.E.Peuckert, Paracelsus, die Gebeim-nisse, 1941; F.Spunda, Das VVeltbild des Paracelsus, 1941; F.Weinhandl, Paracelsus-Studien, 1970.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi