Paris Okulu
Paris Okulu terimi ilk kez, bu kentin Orta Çağ’da kitap resimleme sanatının bir merkezi olduğu zaman ortaya çıkmıştır. 20.yy’da ise Izlenimcilik’i(Empresyonizm) izleyen Geç izlenimcilik (Post Empresyonizm), Nabiler, Fo-vizm, Kübizm, Purizm, Gerçeküstücülük, gibi akımlarla anlatımcı ve şiirsel gerçekçilik (ekpresif ve lirik realizm) gibi eğilimlerin tümü için kullanılmıştır. 1900-1940 arasında Paris, eleştirmenlerin ve koleksiyoncuların da desteği ile, yoğun sanat eylemlerinin sürdürüldüğü ve yenilikçi akımların doğduğu uluslararası bir merkez olmuştu. Bu dönemde Paris’te, bir bölümü yabancı olmak üzere yaklaşık altmış bin sanatçı yaşıyor ve yapıtlarını var olan yüz otuza yakın galeri ile yirmi “Salon”da sergiliyorlardı. Burada buldukları özgür yaşama ve çalışma ortamı içinde sürekli bir sanatsal alış veriş ve tartışma içindeydiler.
Paris Okulu en dar anlamıyla Soutine, Modigliani, Chagall, Jules Pascin (1885-1930), Issachar Ryback (1897-1934) ve Moise Kisling (1891-1953) gibi anlatımcı gerçekçi tavrı benimseyenler için, en geniş anlamında ise Modem Sanatlar Müzesin’ndeyapıtı bulunan tüm sanatçılar için kullanılmıştı. Belli bir üslup ya da tavrın söz konusu olmadığı Paris Okulu, ayrıca Fransız geleneğini de sürdürmek çabasında değildi. Okul, bir sanat akımından çok, sanatçıların karşılıklı etkileşim içinde düşünce ürettikleri, toplumsal içerikli bir olgu idi. Bu dönemde genellikle figüratif sanatın egemen olduğu/Paris’te, 1950’lerde anlatımcı soyutlama (ekspresif abstraksiyon) eğilimi ağırlık kazanmış ve bu tarihten sonra Paris Okulu, yeni Paris Okulu adıyla anılmaya başlanmıştır.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi
vikipedi, ekşi